Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 183723
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
...and a heater over here. | ...ve burada bir kalorifer peteği olduğunu düşün. | Zero Effect-1 | 1998 | |
Wouldn't clear 2 feet... | 1 metreden çok daha kısa bir mesafe var. Hiçbir denetçi buna izin vermezdi. | Zero Effect-1 | 1998 | |
...lKragen may have moved the bed. | ...Kragen yatağı itmiş olabilir. | Zero Effect-1 | 1998 | |
I see. So you're proposing... | Anladım. Yani diyorsun ki... | Zero Effect-1 | 1998 | |
...that he busts in the room... | ...adam odaya daldı... | Zero Effect-1 | 1998 | |
...sees her standing there, shoots her twice... | ...kadını karşısında gördü, iki el ateş etti... | Zero Effect-1 | 1998 | |
...moves the bed. | ...ve yatağı itti. | Zero Effect-1 | 1998 | |
Why would anybody do that? | Bunu niye yapsın ki? | Zero Effect-1 | 1998 | |
Hello. I don't know. | Ben de bunu bilmiyorum işte. | Zero Effect-1 | 1998 | |
I'm trying to figure out some physical evidence that Kragen might have taken... | Kragen'in buradan aldığı ve kızının yıllar sonra Stark'a şantaj yapmak için... | Zero Effect-1 | 1998 | |
...that he gave to his daughter so that she could blackmail Stark. | ...kullanabileceği somut kanıtın ne olduğunu bulmaya çalışıyorum. | Zero Effect-1 | 1998 | |
I'm trying to figure out what is absent. | Neyin eksik olduğunu bulmaya çalışıyorum. | Zero Effect-1 | 1998 | |
Something happened in here. Something involving his touching the dresser... | Burada bir şey oldu. Bu da onun dolaba dokunmasına... | Zero Effect-1 | 1998 | |
...touching the sink, touching the doorknob, touching the nightstand... | ...lavaboya dokunmasına, kapı koluna dokunmasına, komodine dokunmasına... | Zero Effect-1 | 1998 | |
...and probably... | ...ve muhtemelen... | Zero Effect-1 | 1998 | |
...moving the bed. | ...yatağı itmesine neden oldu. | Zero Effect-1 | 1998 | |
Somebody else could have moved it. | Başkası da itmiş olabilir. | Zero Effect-1 | 1998 | |
Come on. There were only two of them. Him and her. | Haydi ama. Sadece iki kişilerdi. O ve kadın. | Zero Effect-1 | 1998 | |
You need to talk to Stark. | Stark'la konuşmalısın. | Zero Effect-1 | 1998 | |
We got a few questions for him. | Ona soracak birkaç sorumuz var. | Zero Effect-1 | 1998 | |
I had a feeling you two would be a good match. | İkinizin birbirinize yakıştığını düşünüyorum. | Zero Effect-1 | 1998 | |
I'm good at reading people. | İnsanları okumakta iyiyimdir. | Zero Effect-1 | 1998 | |
Do you want my opinion? | Fikrimi duymak ister misin? Evet. | Zero Effect-1 | 1998 | |
You should try to hold onto him. | Onu kaçırmamalısın. | Zero Effect-1 | 1998 | |
How often do you meet a wealthy single architect from Los Angeles? | Los Angeles'tan gelmiş zengin, bekar bir mimara kaç kez rastlanabilir? | Zero Effect-1 | 1998 | |
Daisy, he's an accountant. | Daisy, o muhasebeci. | Zero Effect-1 | 1998 | |
He's here for their convention. That's why I asked him to do my taxes. | Evet, kongre için buraya gelmiş. O yüzden ondan vergi iade formumu doldurmasını istedim. | Zero Effect-1 | 1998 | |
I swear I thought he said he was an architect. | Mimar olduğunu söylediğine yemin edebilirim. | Zero Effect-1 | 1998 | |
Sorry to startle you. Jesus. | Korkuttuğum için özür dilerim. Tanrım. | Zero Effect-1 | 1998 | |
How do you pronounce the word t o w a r d s? | D o ğ r u kelimesini nasıl söylüyorsun? | Zero Effect-1 | 1998 | |
You nearly gave me a heart attack. | Neredeyse kalp krizi geçiriyordum. | Zero Effect-1 | 1998 | |
I had to contact you right away. | Seninle hemen iletişime geçmem gerekliydi. | Zero Effect-1 | 1998 | |
I must ask you some things. Just drive. | Bazı sorular sormam lazım. Sen sür. | Zero Effect-1 | 1998 | |
First of all, how do you pronounce the word t o w a r d s? | İlk olarak, d o ğ r u kelimesini nasıl söylüyorsun? | Zero Effect-1 | 1998 | |
Towards? | Doğru. | Zero Effect-1 | 1998 | |
And things that have wings and fly? | Peki kanatları olup uçan şeyler, onlara ne denir? | Zero Effect-1 | 1998 | |
You mean birds? | Kuş mu demek istiyorsun? | Zero Effect-1 | 1998 | |
That's right. They don't rhyme. | Doğru. Kafiyeli değiller. | Zero Effect-1 | 1998 | |
What!? | Neden bahsediyorsun? | Zero Effect-1 | 1998 | |
The other thing was, why did you kill Clarissa? | Bir de şunu soracağım. Clarissa'yı neden öldürdün? | Zero Effect-1 | 1998 | |
I met her my sophomore year. I was 19... | Onunla üniversite ikinci sınıftayken tanıştım. Ben 19 yaşındaydım... | Zero Effect-1 | 1998 | |
...and she was 25, I think. | ...sanırım o da 25 yaşındaydı. | Zero Effect-1 | 1998 | |
From New York, living in Cambridge. | New York'tan gelmiş, Cambridge'te yaşıyordu. | Zero Effect-1 | 1998 | |
I met her at a demonstration. | Onunla bir gösteride tanıştım. | Zero Effect-1 | 1998 | |
I have never seen anybody like her. | Onun gibi birini hiç görmemiştim. | Zero Effect-1 | 1998 | |
She let me walk her home and she kissed me for the first and only time. | Birlikte evine yürüdük ve beni ilk ve son kez öptü. | Zero Effect-1 | 1998 | |
You can skip right to the part where you decide to kill her. | Onu öldürmeye karar verdiğin kısma geçebilirsin. | Zero Effect-1 | 1998 | |
Watch yourself, Arlo. | Sözlerine dikkat et, Arlo. | Zero Effect-1 | 1998 | |
Please describe the circumstances surrounding your contracting her murder. | Onun öldürülmesiyle ilgili yaptığın anlaşmayı çevreleyen şartları açıklar mısın lütfen? | Zero Effect-1 | 1998 | |
After that first night, I was hooked. | O ilk geceden sonra ona bağlandım. | Zero Effect-1 | 1998 | |
I was like an addict. | Adeta bir bağımlı oldum. | Zero Effect-1 | 1998 | |
Finally, she didn't want to see me anymore. | Sonunda artık beni görmek istememeye başladı. | Zero Effect-1 | 1998 | |
I guess I got a little obsessive. | Sanırım biraz saplantılı olmuştum. | Zero Effect-1 | 1998 | |
My last year of graduate school I met my wife. | Yüksek lisansın son senesinde eşimle tanıştım. | Zero Effect-1 | 1998 | |
And after I graduated, we moved back here, we got married... | Mezun olduktan sonra buraya taşındık, evlendik... | Zero Effect-1 | 1998 | |
...and I went to work with my dad at the company. | ...ve babamın şirketinde çalışmaya başladım. | Zero Effect-1 | 1998 | |
And I had all but forgotten about... | Clarissa'yı tamamen unutmuştum. | Zero Effect-1 | 1998 | |
Then, in 1972, we'd been back about a year... | 1972'de, biz buraya taşındıktan bir yıl sonra... | Zero Effect-1 | 1998 | |
...I got a letter from her. | ...ondan bir mektup aldım. | Zero Effect-1 | 1998 | |
She was here in Portland. | Burada Portland'daydı. | Zero Effect-1 | 1998 | |
The letter was... | Mektup... | Zero Effect-1 | 1998 | |
...a threatening letter. | ...bir tehdit mektubuydu. | Zero Effect-1 | 1998 | |
What was it? | Konu neydi? | Zero Effect-1 | 1998 | |
I don't think that makes a thread of difference. | Bunun herhangi bir önemi olduğunu sanmıyorum. | Zero Effect-1 | 1998 | |
She was accusing me of something. | Beni bir şeyle suçluyordu. | Zero Effect-1 | 1998 | |
Did she want money? | Para mı istiyordu? | Zero Effect-1 | 1998 | |
No, she wanted to ruin my life. | Hayır. Hayatımı mahvetmek istiyordu. | Zero Effect-1 | 1998 | |
I knew no jury'd convict me. I was convinced of that. | Hiçbir jürinin beni mahkum etmeyeceğini biliyordum. Buna ikna olmuştum. | Zero Effect-1 | 1998 | |
But I couldn't take this kind of publicity, nor could my family. | Ama ben de ailem de bu şekilde ifşa edilmeyi göze alamazdık. | Zero Effect-1 | 1998 | |
I saw... | Tüm geleceğim gözümün önünden bir film şeridi gibi geçti. | Zero Effect-1 | 1998 | |
So you hired Kragen Vincent. | Kragen Vincent'ı tuttun. | Zero Effect-1 | 1998 | |
He said that for $5,000... | Beş bin dolar karşılığında... | Zero Effect-1 | 1998 | |
...he could solve my problem. | ...sorunumu çözeceğini söyledi. | Zero Effect-1 | 1998 | |
And that's all I know about the subject, officer. | Bu konu hakkında bütün bildiklerim bunlar, memur bey. | Zero Effect-1 | 1998 | |
So what's in the safe deposit box? | Peki kiralık kasada ne var? | Zero Effect-1 | 1998 | |
A tape. | Kayıt. | Zero Effect-1 | 1998 | |
A tape he made of our meeting. Audio tape. | Toplantımızda kaydedilmiş olan bir kayıt. Ses kaydı. | Zero Effect-1 | 1998 | |
My hiring him... | Onu işe almam... | Zero Effect-1 | 1998 | |
...our names as clear as day. | ...ve isimlerimiz çok net olarak yer alıyor. | Zero Effect-1 | 1998 | |
Why didn't you just destroy it... | Niye kaydı yıllar önce yok etmedin? | Zero Effect-1 | 1998 | |
Because I don't know where it is. | Çünkü nerede olduğunu bilmiyorum. | Zero Effect-1 | 1998 | |
About a week after he gets caught... | Kragen yakalandıktan yaklaşık bir hafta sonra... | Zero Effect-1 | 1998 | |
...a man comes to my house in the middle of the night... | ...gecenin bir yarısı evime adamın teki geldi. | Zero Effect-1 | 1998 | |
...and tells me that Kragen expects me to bankroll his defense... | Kragen'in savunmasını benim finanse etmemi beklediğini söyledi. | Zero Effect-1 | 1998 | |
...though a middleman, obviously. | Aracı olduğu açıktı. | Zero Effect-1 | 1998 | |
And he also... | Ailesi için de para istiyordu. | Zero Effect-1 | 1998 | |
Then he played me a copy of this tape... | Sonra kaydın bir kopyasını bana dinletti... | Zero Effect-1 | 1998 | |
...and said if I refused he would turn the tape over to the police. | ...ve onu reddedersem kaydı polise vereceğini söyledi. | Zero Effect-1 | 1998 | |
He then gave me... | Sonra bana... | Zero Effect-1 | 1998 | |
...a key to... | ...bir kiralık kasa anahtarı verdi. | Zero Effect-1 | 1998 | |
Said at the end of 25 years... | Yirmi beş yılın sonunda... | Zero Effect-1 | 1998 | |
...when Kragen got out or if he should die... | ...Kragen hapisten çıkar ya da ölürse... | Zero Effect-1 | 1998 | |
...I would be given the location of the box. | ...kasanın yerinin bana verileceğini söyledi. | Zero Effect-1 | 1998 | |
In the meantime... | Bu süre içerisinde... | Zero Effect-1 | 1998 | |
...l'm to hang onto this key... | ...elimde anahtar olacak... | Zero Effect-1 | 1998 | |
...with no lock and our friend would hang onto his lock with no key. | ...ama kilit olmayacak, bu arkadaşımızda ise kilit olacak ama anahtar olmayacaktı. | Zero Effect-1 | 1998 | |
What would you do if someone was threatening you like that... | Birisi seni bu şekilde tehdit etse... | Zero Effect-1 | 1998 | |
...or blackmailing you like this? What do you do? | ...ya da şantaj yapsa ne yapardın? | Zero Effect-1 | 1998 | |
It's never come up. | Hiç gerekmedi. | Zero Effect-1 | 1998 | |
Imagine it. | Bir düşün. | Zero Effect-1 | 1998 |