Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 183777
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Drop your weapons and surrender. | Silahlarınızı bırakıp teslim olun. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
You surrender. | Siz teslim olun. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Come here and get us if you've got balls. | Cesaretiniz varsa gelip teslim alın. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Her arm is wounded. Aynur is dead. | Kolundan yaralanmış. Aynur ölmüş. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Asaf get Emel. | Asaf, Emel'i al. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Lay down. Lay down. | Yerde kalın. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Don't raise your heads. | Başınızı kaldırmayın. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Musa lay down. Lay down Musa. | Eğil Musa. Musa, eğil. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Once the cleaning's started, you have to finish it. | Temizlik bir kere başladı mı tamamlamak lazım. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
We have a lots of nosy people trying to trip us up. | Ayağımıza takılan fazla meraklı tipler az değil biliyorsun. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Take Hiram, take Ugur Mumcu. | Hiram'ı al, Uğur Mumcu'yu al. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
But Hiram Abbas is first. | Ama önce Hiram Abbas. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
If the ''Operation Man'' asks questions, that's not good. | Operasyon adamı dününü unutup soru sormaya başladı mı ip kopar. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Must be cleared. | Temizlenmeli. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
...but not easy right now. The Military would dig deeper. | ...bu dediklerin şu ara zor. Askerler didik ederler arkasını. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
I am not saying we should do it now. | Ben de şimdi yapılsın demiyorum. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Not today. | Bugünün işi değil bu. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
But some day, it'll be a must. | Ama günün birinde, şart. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Right wing will shoot left. Left wing will shoot right. | Sağcıyı solcu vurur, solcuyu sağcı vurur. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
They'll all be out of the picture. | Temizlenir giderler. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
What happened man? | Ne oldu abi? | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Right at the end the Judge broke the pen's nib. | Tam sonunda hakimin kalemi kırıldı. Öyle kaldı. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
He was just playing with it. It broke. | Eliyle oynayıp duruyordu zaten. Oynarken oynarken çat kırdı. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Death penalty! | İdam. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
No way. | Yok yav. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Ataturk's party... | Cumhuriyeti kuran... | Zincirbozan-1 | 2007 | |
...who is the founder of the Republic is being shut down. | ...Atatürk'ün partisi kapatılıyor Sayın Üstündağ. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
You will be in charge after my resignation. | Benim görevden ayrılmamdan sonra sorumluluk sizlerde. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
You have to show some reaction. | Tepkinizi göstermeniz gerek. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
What do you suggest? | Ne yapmamızı önerirseniz? | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Perhaps you can go to the supreme court. | Anayasa mahkemesine dava açın mesela. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
But when the party is shut... You sue them, and let them reject. | Parti kapatılınca, yetki... Davayı açın, onlar reddetsin. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Or release a memorandum, with the signatures of all board members. | Ya da bildiri yayınlayın Genel Yönetim Kurulu üyeleri imzasıyla. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
We don't have any titles anymore. If you write it, we'll sign it. | Hiçbirimizin bir sıfatı kalmadı efendim. Yazın imzalayalım. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Not me Mr. Ustundag, you have to write the memorandum. | Ben değil siz kaleme alacaksınız bildiriyi sayın Üstündağ. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
We'll be in touch sir. | Haberleşiriz efendim. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Good bye. Good bye. | Kolay gelsin. Kolay gelsin. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
I can't figure out what will happen to me. | Ama başıma ne geleceğini kestiremiyorum. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
They might arrest me. | Tutuklayabilirler. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
But if I don't react now... | Bugün tepki göstermezsem... | Zincirbozan-1 | 2007 | |
...I can't have a leg to stand on when I talk about democracy. | ...yarın demokrasi iddiasıyla ortaya çıktığımda başımı dik tutamam. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Let's see what reaction the army will have. | Bakalım askerler ne tepki gösterecekler. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Right before you came here... | Sizler gelmeden az evvel askerlere hitaben... | Zincirbozan-1 | 2007 | |
...I wrote a letter to the military. But after reading it again, I stopped. | ...bir mektup yazdım ama sonra okudum, düşündüm. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
To whom am I going to send this and why? | Bunu kime, niye göndereceğim? | Zincirbozan-1 | 2007 | |
We are representatives of an idea. | Biz bir fikri temsil ediyoruz. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
We are nationalist, conservative, liberal. | Milliyetçi, muhafazakar, hürriyetçiyiz. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
We are the advocates of justice and civil rights. | Ve hak hukuktan yanayız. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
This idea won't disappear with the closure of the old party. | Bu fikir parti kapanmasıyla ortadan kalkmaz. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Since the multiple party system can't be abandoned... | Çok partili hayattan vazgeçilemeyeceğine... | Zincirbozan-1 | 2007 | |
...and since we have the most powerful personnel possible... | ...ve en kuvvetli kadro bizde olduğuna göre... | Zincirbozan-1 | 2007 | |
...don't worry and don't disappear. | ...vesveseye kapılmayın ve ortadan kaybolmayın. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Start creating a new party without wasting any time. | Vakit geçirmeden yeni bir partinin kuruluşu için hazırlık yapın. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
We won't be dreadful. Because we are on the true path. | Yılmayacağız. Çünkü biz doğru yoldayız. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
If at the end of this three year term... | Milli Güvenlik Konseyinin... | Zincirbozan-1 | 2007 | |
...you are satisfied with the services of this counsel... | ...bu üç senelik icraatından memnun iseniz... | Zincirbozan-1 | 2007 | |
...and I believe that you will not elect a new government... | ...ve bir daha memleketi kargaşa ortamına sürüklemeyecek... | Zincirbozan-1 | 2007 | |
...who will lead the country into chaos again. | ...bir yönetimi işbaşına getireceğinize inanıyoruz. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Did you hear Evren's statement? I know all about it. | Duydun mu Evren'in konuşmasını? Haberim var. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Motherland Party Headquarters It is very decisive. | ANAP genel merkezi Belirleyici bir konuşma oldu. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Evren's words determines the conclusion. | Evren'in sözleri neticeyi tayin etti... | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Turks have a wonderful way of saying this. | Türklerin böyle durumlarda güzel bir sözü var. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
May the best happen. | Hayırlısı olsun. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
And this is? | Buuu? | Zincirbozan-1 | 2007 | |
You will be the Prime Minister as of Monday. | Pazartesi başbakansınız. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
The district attorney talked and talked. | Okudu okudu savcı. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
It was like a foreign language. | Gavurca bir şeyler. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
And the judge ask me if there is anything I want to say. | Hakim bir diyeceğin var mı dedi. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
I said ''God bless you''. | Ne diyeyim. Allah razı olsun, dedim. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
They laughed a lot. | Bayağı güldüler. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
But he wasn't saying anything good. | Meğer iyi bir şey değilmiş söylediği. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
I got that, when the judge said ''You killed this man''. | Hakim, oğlum bu adamı sen öldürmüşsün deyince, ayıktım. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
What can I say, I came here. Istanbul!!! | Ne diyeyim. Geldik bir kere. İstanbul. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Come on, play. | Hadi çal, be. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Of course I do. I'll play until the morning, just for you. | Çalmaz mıyım? İste sabaha kadar çalayım. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
They say, Time is the greatest healer | Zamanın en büyük ilaç olduğunu söylerler | Zinda-1 | 2006 | |
As for me, Time tormented me | Bana sorarsanız, Zaman bana acı veriyor | Zinda-1 | 2006 | |
I don't know what time has turned me into | Bilmiyorum Ne zamandır içime dönüğüm | Zinda-1 | 2006 | |
For, I was human once | Bir zamanlar insandım | Zinda-1 | 2006 | |
Bala... Balajit Roy. A table for three, please | Bala... Balajit Roy. Üç kişilik bir masa lütfen | Zinda-1 | 2006 | |
Sorry, sir. You don't have a reservation | Üzgünüm efendim. Rezervasyonunuz yok | Zinda-1 | 2006 | |
Are you married? No | Evlimisiniz? Hayır | Zinda-1 | 2006 | |
You're not married? But I am married! | Evli değil misiniz? Fakat ben evliyim! | Zinda-1 | 2006 | |
And this is our first anniversary How can a guy who has... | ve bu bizim ilk yıldönümümüz Böyle güzel bir karısı olan adam... | Zinda-1 | 2006 | |
Such a beautiful wife, not make a booking on his first anniversary? | Onun birinci yıldönümünde nasıl rezervasyon yapamaz? | Zinda-1 | 2006 | |
Correct, correct. He's correct | Doğru, doğru. Doğru söylüyor | Zinda-1 | 2006 | |
Joy... that's Joy Fernandes. My best friend | Joy... Bu Joy Fernandes. Benim en iyi arkadaşım | Zinda-1 | 2006 | |
And this is Nisha, my sister in law | ve bu Nisha, yengem | Zinda-1 | 2006 | |
I tell you, she's made a huge mistake by marrying my friend | Size söyleyeyim, Nisha arkadaşımla evlenerek büyük bir hata yapmış | Zinda-1 | 2006 | |
If not marry her, I'm surely going to have an affair with her | Eğer evli olmasaydı, Onunla gerçekten bir ilişki yaşardım | Zinda-1 | 2006 | |
And don't worry; my friend is absolutely understanding! | Ve endişelenmeyin; arkadaşım kesinlikle anlayışlıdır | Zinda-1 | 2006 | |
See... Mr Bala... may I have have affair with your woman? | Anlıyorum... Mr Bala... Kadınınla ilişkim olabilir mi? | Zinda-1 | 2006 | |
Sorry, sir, I'll have to ask the manager | Üzgünüm, efendim, Müdüre sormam gerekecek | Zinda-1 | 2006 | |
Manager? Why ask the manager? | Müdüre mi? Neden müdüre soracaksınız? | Zinda-1 | 2006 | |
When I got married, did I ask the manager? | Ben evlendiğimde müdüre sormalımıydım | Zinda-1 | 2006 | |
So why must I ask the manager before booking a table? | Masa rezervasyonundan önce müdüre sormalı mıyım? | Zinda-1 | 2006 | |
I know my friend made a reservation | Arkadaşım rezervasyon yaptırdı biliyorum | Zinda-1 | 2006 | |
Did you make it? Excuse me. | Yaptırdın mı? Özür dilerim. | Zinda-1 | 2006 | |
It's your wedding anniversary. Correct? Correct | Sizin evlilik yıldönümünüz. Doğru mu? Doğru | Zinda-1 | 2006 | |
She's presently your wife. Correct? Correct | Şu anda senin eşin. Doğru mu? Doğru | Zinda-1 | 2006 |