Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 183781
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
l'm just a software engineer! Never got into a fight with anyone | Ben sadece yazılım mühendisiyim! Asla biriyle dalaşmadım | Zinda-2 | 2006 | |
You want my software? l'll give it to you! | Yazılımı mı istiyorsunuz? Size verebilirim! | Zinda-2 | 2006 | |
l don't want any food! | Yemek istemiyorum! | Zinda-2 | 2006 | |
Had l known they'd hold me captive in this room for 14 years... | Onların beni bu odada 14 yıl boyunca tutsak ettiğini bilseydim... | Zinda-2 | 2006 | |
lt's believed in Buddhism that when two people are destined to meet... | İki kişi le tanışmak nasip oluncaya kadar budisttim... | Zinda-2 | 2006 | |
ls that what you're trying to tell me? | Bana bunu mu söylemeye çalışıyorsunuz? | Zinda-2 | 2006 | |
l'm waiting | Bekliyorum | Zinda-2 | 2006 | |
lt's a gas used to control dangerously violent criminals | Bu gaz tehlikeli suçluları kontrol etmek için kulanılır | Zinda-2 | 2006 | |
When l've passed out... | Ben kendimden geçince... | Zinda-2 | 2006 | |
l'm undergoing punishment. My crime lives on | Ben ceza görüyorum.. Suçum yaşıyor | Zinda-2 | 2006 | |
And l'm being kept alive | Ve hayatta tutuluyorum | Zinda-2 | 2006 | |
But you can't control the way l think | Ama beni bu şekilde kontrol edemezsin | Zinda-2 | 2006 | |
l'll think of every person l ever had anything to do with... | Her birini düşüneceğim Şimdiye kadar alakalı olduğum... | Zinda-2 | 2006 | |
every human being l must have ever harmed | hiçbir insana hiç zararım olmadı | Zinda-2 | 2006 | |
Every line l carve on myself will remind me of every moment l spent here | Üzerime çizdiğim her çizgi, bana burada geçirdiğim her anı hatırlatacak | Zinda-2 | 2006 | |
Now, even l'm waiting to meet you face to face | Hatta seninle yüzyüze görüşmek için bekliyorum | Zinda-2 | 2006 | |
And this time, l won'tjust wait | Bu sefer, sadece beklemeyeceğim | Zinda-2 | 2006 | |
l'll develop myself. For you. Only for you | Kendimi geliştireceğim. Senin için. Sadece senin için | Zinda-2 | 2006 | |
l have survived. l will escape and destroy you | Hayattayım. Seni yok etmek için kaçacağım | Zinda-2 | 2006 | |
The lndian army is doing its best to throw out Pakistani infiltrators | Hindistan ordusu Pakistanlı ajanları dışarı atmak için elinden geleni yapıyor | Zinda-2 | 2006 | |
lt's raining outside | Dışarıda yağmur yağıyor | Zinda-2 | 2006 | |
l will get my freedom! | Özgürlüğüme kavuşacağım! | Zinda-2 | 2006 | |
lt was 8:42 a.m. on Tuesday... | Salı günü sabah 8:42... | Zinda-2 | 2006 | |
Neither was there fog, nor gas, nor was l made to faint | Ne gaz, ne sis, ne de bayıltılıyordum | Zinda-2 | 2006 | |
But l'm ready | Fakat ben hazırım | Zinda-2 | 2006 | |
The day l come face to face with you, l will destroy you | Seninle yüz yüze gelme günü, Seni yok edeceğim | Zinda-2 | 2006 | |
lt's getting difficult to recognise Bangkok after long 14 years | 14 yıllık uzun süreden sonra Bangkok' u tanımak zor oluyor | Zinda-2 | 2006 | |
So how will l recognise him? Where will l look for him? | Peki onu nasıl tanıyacağım? Onu nerede arayacağım? | Zinda-2 | 2006 | |
l haven't come here to save the women of this city from these thugs | Bu şehrin kadınlarını serserilerden kurtarmak için gelmedim | Zinda-2 | 2006 | |
All l want to see is whether the training l received from tv... | Televizyondan aldığım eğitimin sonuçları iyi mi... Televizyondan aldığım eğitimin sonuçları iyi mi.... | Zinda-2 | 2006 | |
lt either takes a madman to do what l did to you... | Sana yaptıklarım için ya delirmiş olmalıyım... | Zinda-2 | 2006 | |
lf this is how much you hate me, why did you keep me alive? | Benden bu kadar nefret ediyorsan, neden beni hayatta bıraktın? | Zinda-2 | 2006 | |
lmran Hafiz? Sameer Hafiz? Who are you? | lmran Hafiz? Sameer Hafiz? Kimsin? | Zinda-2 | 2006 | |
l'm doing a research on you. Who l am should not be as important to you... | Üzerinde araştırma yapıyorum. Benim kim olduğum senin için önemli olmamalı... | Zinda-2 | 2006 | |
Mister, you're an lndian. So sit in an lndian's car | Bayım, Hintlimısınız? Öyleyse Hintli arabasına binin | Zinda-2 | 2006 | |
He'll burn a hole in your pocket too. So c'mon, l'll take you there | Cebinizi yakıp, delecek. Ben sizi oraya götüreceğim | Zinda-2 | 2006 | |
''How can a woman drive a cab? That too, in Bangkok?'' | "Bir kadın nasıl taksi sürebilir? Burada, Bangkok ' da?" ''Bir kadın nasıl taksi sürebilir? Burada, Bangkok ' da?'' | Zinda-2 | 2006 | |
l know Bangkok like the back of my hand | Bangkok' u avucumun içi gibi bilirim | Zinda-2 | 2006 | |
And l spent more time in the buses than l spent at home | dolayısıyla otobüslerde evde geçirdiğimden daha fazla zaman geçirdim | Zinda-2 | 2006 | |
That's because my Mom died even before l could say ''Mummy'' | Daha "Anne" diyemeden annem öldü Daha ''Anne'' diyemeden annem öldü | Zinda-2 | 2006 | |
My Papa and l were the only ones | Babam ve ben sadece ikimiz vardık | Zinda-2 | 2006 | |
You're not a taxman, are you? | Vergi memuru değilsiniz, değil mi? | Zinda-2 | 2006 | |
Without tips, 3000. On good days, l make 5000 | Bahşiler olmadan, 3000. İyi günümde, 5000 kazanırım | Zinda-2 | 2006 | |
Here's 10,000. l want to go around the whole of Bangkok today | Burada 10,000 var. Tüm gün Bangkok' u dolaşmak istiyorum | Zinda-2 | 2006 | |
For so much, l'd take you around the whole of Thailand | O kadar para için, size Tayland' ı dolaştırırım | Zinda-2 | 2006 | |
Where'll l get fried wantons? China Town. Let's go | Kızarmış wanton nerede bulunur? China Town' da. Gidelim | Zinda-2 | 2006 | |
''This then, is my story...'' | "Bu daha sonra, benim hikayem..." ''Bu daha sonra, benim hikayem...'' | Zinda-2 | 2006 | |
''about a quiet life'' | "sakin bir hayat hakkında" ''sakin bir hayat hakkında'' | Zinda-2 | 2006 | |
''The silence asks me...'' | "Sessizlik bana sor..." ''Sessizlik bana sor...'' | Zinda-2 | 2006 | |
''why l'm tolerating the indignities' | "Neden hakaretlere boyun eğdim' ''Neden hakaretlere boyun eğdim' | Zinda-2 | 2006 | |
''A legend, of days gone by...'' | "Gün geçti bir efsane" ''Gün geçti bir efsane'' | Zinda-2 | 2006 | |
''from the lips of loneliness'' | "yalnızlık dudaklarından" ''yalnızlık dudaklarından'' | Zinda-2 | 2006 | |
''Every wound seems to speak...'' | "Her yara konuşmak gibi görünüyor..." ''Her yara konuşmak gibi görünüyor...'' | Zinda-2 | 2006 | |
''it seems to say something to me'' | "bana birşey söyleyeceksin gibi görünüyor" ''bana birşey söyleyeceksin gibi görünüyor'' | Zinda-2 | 2006 | |
''Agonising thorns of memories...'' | "Anıların dikenli ızdırapları..." ''Anıların dikenli ızdırapları...'' | Zinda-2 | 2006 | |
''l pick from my past'' | "Geçmişimden koparım" ''Geçmişimden koparım'' | Zinda-2 | 2006 | |
''ln the refuge of crumbling walls...'' | "Duvarı çöken Sığınma evinde..." ''Duvarı çöken Sığınma evinde...'' | Zinda-2 | 2006 | |
''l'm still alive'' | "Halâ ayaktayım" ''Halâ ayaktayım'' | Zinda-2 | 2006 | |
''lt's certainly not love, my rosegarden sees...'' | "Bu kesinlikle aşk değil, gül bahçem görür..." ''Bu kesinlikle aşk değil, gül bahçem görür...'' | Zinda-2 | 2006 | |
''lurking shadows of death'' | "ölümün gizlenmiş gölgelerini" ''ölümün gizlenmiş gölgelerini'' | Zinda-2 | 2006 | |
''My eyes are excited with everything that is familiar'' | "Tanıdık olan her şey ile gözlerim aşina" ''Tanıdık olan her şey ile gözlerim aşina'' | Zinda-2 | 2006 | |
''There is no one who can tell me how much l will have to wait for light'' | "Aydınlığa kavuşmak için ne kadar bekleyeceğimi bana söyleyecek biri yok" ''Aydınlığa kavuşmak için ne kadar bekleyeceğimi bana söyleyecek biri yok'' | Zinda-2 | 2006 | |
''There is no one... neither with me, nor at a distance'' | "Biri yok... ne benimle, ne de bir mesafede" ''Biri yok... ne benimle, ne de bir mesafede'' | Zinda-2 | 2006 | |
''There is a friend, my heartbeat...'' | "Bir arkadaşım var, ruhum..." ''Bir arkadaşım var, ruhum...'' | Zinda-2 | 2006 | |
''which keeps telling me what l seek'' | "Ne aradığımı bana söyleyip durduğu" ''Ne aradığımı bana söyleyip durduğu'' | Zinda-2 | 2006 | |
''Life, l live...'' | "Hayat, Yaşamak..." ''Hayat, Yaşamak...'' | Zinda-2 | 2006 | |
''swallowing on my own blood...'' | "kendi kanımı yutuyorum..." ''kendi kanımı yutuyorum...'' | Zinda-2 | 2006 | |
''trying to sew life together with thorns'' | "dikenler ile birlikte hayatını dikmek için çalışıyor" ''dikenler ile birlikte hayatını dikmek için çalışıyor'' | Zinda-2 | 2006 | |
''There is no one with me anymore...'' | "Artık benimle birlikte yanımda hiç kimse yok..." ''Artık benimle birlikte yanımda hiç kimse yok...'' | Zinda-2 | 2006 | |
''and yet, there is the realisation...'' | "ve henüz gerçekleşiyor..." ''ve henüz gerçekleşiyor...'' | Zinda-2 | 2006 | |
What on earth are you looking for? ''My desire to live'' | Ne arıyorsun yeryüzünde? "Yaşamak benim arzum" Ne arıyorsun yeryüzünde? ''Yaşamak benim arzum'' | Zinda-2 | 2006 | |
''My heart, like a jungle of memories'' | "Kalbim, anıların ormanı gibi" ''Kalbim, anıların ormanı gibi'' | Zinda-2 | 2006 | |
''My heart, scarred by thorns'' | "Kalbim, dikenler yaraladı" ''Kalbim, dikenler yaraladı'' | Zinda-2 | 2006 | |
''Piercing thorns of memories...'' | "Anıların delen dikenleri..." ''Anıların delen dikenleri...'' | Zinda-2 | 2006 | |
''l pick from my past'' | "Geçmişimden koptum" ''Geçmişimden koptum'' | Zinda-2 | 2006 | |
l'll wait for you in your cab | Taksinde seni bekleyeceğim | Zinda-2 | 2006 | |
There ensued a guarrel between the couple... | Karı koca arasında bir kavga çıktı ve... | Zinda-3 | 2006 | |
By the way, you didn't ask the guestion every passenger asks Jenny Singh | Bu arada, hiç soru sormadınız her yolcu Jenny Singh' i sorar | Zinda-3 | 2006 | |
All that is left now is this taxi and my antigue house | Tüm bunları bana bıraktı. Bu taksi ve eski evimi | Zinda-3 | 2006 | |
''about a guiet life'' | "sakin bir hayat hakkında" ''sakin bir hayat hakkında'' | Zinda-3 | 2006 | |
Hello, sir! Out! Out! | Merhaba, efendim! Dışarı! Dışarı! | Zinda-3 | 2006 | |
l don't want to get into problems. Nor do l want your money! | Sorun istemiyorum. Ne de senin paranı istiyorum! | Zinda-3 | 2006 | |
Find another taxi | Başka taksi bul | Zinda-3 | 2006 | |
Else, Jenny will land in jail and God will own the cab! | Yoksa, Jenny hapse girecek ve Tanrı taksi sahibi olacak! | Zinda-3 | 2006 | |
Shut up and drive | Sus ve sür | Zinda-3 | 2006 | |
Where to? Some deserted place | Nereye? Biraz ıssız bir yere | Zinda-3 | 2006 | |
Ask him who he works for and where | Sor ona kim için ve nerede çalışıyor | Zinda-3 | 2006 | |
Ask him again | Tekrar sor ona | Zinda-3 | 2006 | |
Hold it! He's willing to talk | Dur! Konuşacak | Zinda-3 | 2006 | |
Sit in the car | Arabaya gir | Zinda-3 | 2006 | |
Cathay View | Cathay(Kuzey Çin) | Zinda-3 | 2006 | |
After that, you may leave | Sonrasında gidebilirsin | Zinda-3 | 2006 | |
Open. Go away | Aç. Uzaklaş | Zinda-3 | 2006 | |
There's always room in my hotel. No, not the bodyguards | Otelimde her zaman oda bulunur. Hayır, bodyguard' lar değil | Zinda-3 | 2006 | |
We'll have your guest picked up from wherever you say... | Söyleyeğiniz yer her neresi olursa olsun misafirinizi oradan alırız... | Zinda-3 | 2006 | |
and keep him here for as long as you wish | ve istediğiniz süre onu burada tutarız | Zinda-3 | 2006 | |
No, no restrictions on the period sir. We held a man here for 14 years | Hayır, dönem sınırlaması yok efendim. 14 yıl boyunca bir adamı burada alıkoyduk | Zinda-3 | 2006 | |
Additional services will cost you extra | Ek hizmet bedelleri ekstradır | Zinda-3 | 2006 | |
lf you want us to torture your guest every day, it'll cost you extra | Eğer misafirinize işkence edilmesini istiyorsanız, size ekstra maliyeti olacak | Zinda-3 | 2006 | |
l'll let you know the dates. They should be available | Size tarihleri bildireceğim. Bunlar mevcut olmalıdır | Zinda-3 | 2006 |