Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 1992
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| I mean, if you're looking for something edgier, | Daha sert bir şey arıyorsan, Aşırı Naneli Winter var. | About a Boy-5 | 2014 | |
| And I would have to advise against the watermelon | Bu arada karpuzlu konusunda uyarayım. Koltuk altımda ıslandı biraz. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Dude, stop. Seriously. | Kes artık şunu, cidden. Sapık gibi takip edip durma. | About a Boy-5 | 2014 | |
| All I did was monitor all her movements and activities, | Tek yaptığım şey, hareketlerini ve aktivitelerini izleyip... | About a Boy-5 | 2014 | |
| and then devise ways to run into her. | ...ona yaklaşmanın bir yolunu bulmaktı. Bunun neresi sapıklık ki? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Well, uh...I don't know. | Bilmiyorum. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Maybe she needs time to come around to your | Belki de coşkulu ve ısrarcı tarzına yaklaşmak için zamana ihtiyacı vardır. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I know I did. | Ben yaklaştım tabii. Her şeyi mahvettim. Tam bir aptalım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| You're not an idiot, Marcus. I am. | Aptal falan değilsin, Marcus. Öyleyim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| to have someone you care about make you feel like a monster. | ...önemsediğin birinin seni canavar gibi hissettirmesinin. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Stacey. | Stacey. Merhaba. | About a Boy-5 | 2014 | |
| You're looking... You're looking wel... | Çok... Çok iyi gözüküyorsun. Ne kadar da formdasın. | About a Boy-5 | 2014 | |
| What can I do for you, Will? | Senin için ne yapabilirim, Will? Ben sadece... | About a Boy-5 | 2014 | |
| Uh, well, I was... | ...belki de... | About a Boy-5 | 2014 | |
| Hmm. Well, let me think about it. | Bir düşüneyim. Hayır. Hiç ilgimi çekmedi, tamam mı? | About a Boy-5 | 2014 | |
| All you're gonna do is try to tell me to drop my lawsuit, | Yapmaya çalışacağın tek şey, beni davamdan vazgeçirtmek. | About a Boy-5 | 2014 | |
| and I'm not interested in dropping my lawsuit. | Ve davadan vazgeçmek gibi bir niyetim yok. Böyle bir şey istemeyecektim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I... really, I just... | Gerçekten de, sadece baş başa konuşmak istiyorum. | About a Boy-5 | 2014 | |
| You know what, this isn't a therapist's office, Will. | Burası terapi salonu değil, Will. Pilates salonu. | About a Boy-5 | 2014 | |
| So if you want to talk, then get on a machine. | Eğer konuşmak istiyorsan, bir aletin başına geç. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh, no, I... well, I actually just did abs, you know? | Olmaz. Açıkçası daha yeni abs çalıştım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| And they're barking pretty good. | Ve resmen taş gibiler. O zaman konuşmayacağız. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Okay. | Pekâlâ. Ne yapayım, oturayım mı? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Just sit down on this bad boy here? | Bu canavarın üstüne mi oturayım? Hayır, o bayağı bir kolay. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Let's get you going on that guy. | Seni buna alalım en iyisi. Kayışlı şeye demek. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Are you sure about that? | Emin misin? Kesinlikle. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Okay. | Pekâlâ. Bu biraz zindandan çıkma gibi. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I'll put my hands in these fuzzy little friends here. | Ellerimi bu kıvırcık veletlerin içine koyuyorum. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh, yeah, you're right. You know, I can already feel | Haklıymışsın ya. Şimdiden içim alev alev yanmaya başladı. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Ahh. Doesn't seem too tough. | Pek de zor gözükmüyor. Evet, epey eğlenceli. Epey bir eğlenceli. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Now get your hands out of there and put in your feet. | Şimdi ellerini çıkar ve ayaklarını sok. Bu biraz daha zor gözüküyor. | About a Boy-5 | 2014 | |
| It is painful! It's very painful! | Yan tarafta deli bir vejetaryen var ve rüzgâr kuzeyden esiyor. Canım acıyor! Çok acıyor! Güzel! Mükemmel. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Now, why don't we hold this pose for a count of... | Neden bu pozisyona... Nasıl desem? İki hafta falan devam etmiyoruz? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Which is how long it took you to text me back | Hani ilk ilişkimizden sonra tekrar mesaj atman bu kadar sürmüştü. | About a Boy-5 | 2014 | |
| In my defense, texting was just... | Bana göre, mesaj atmak çocukçaydı eskiden. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Uncle! Uncle! Too much pain! | Yetişin! Yetişin! Canım acıyor! | About a Boy-5 | 2014 | |
| Well, now we know you can feel something. | En azından bir şeyler hissedebildiğini öğrendik. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Okay, I probably... I probably deserve that. | Tamam, muhtemelen bunu hak ettim. Kesinlikle ettin. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I didn't come here to get you to drop the lawsuit. | Sana yemin ederim, davandan vazgeçirtmek için gelmedim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I came to tell you that I'm sorry. | Üzgün olduğumu söylemek için geldim. Sana öyle davrandığım için çok üzgünüm. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I probably was kind of a bad guy. | Sanırım biraz kötü bir insandım. Hayır, kesinlikle kötü bir insandın. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Look. | Bak, eskiden bencil bir heriftim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| and I surrounded myself with other selfish jerks, | Etrafım bencil heriflerle doluydu. Kısacası hayatım da insanları rahatsız etmekle geçti. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Mm hmm. But I really... | Ama şu anda dünyayı görmemi sağlayan daha iyi insanlarla dolu hayatım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| and see that there are other people in it. | Ve başka insanların da olduğunu görmemi sağlayan. | About a Boy-5 | 2014 | |
| And I know that this is gonna be hard for you to believe, | Biliyorum ki, buna inanmak senin için zor olacak. | About a Boy-5 | 2014 | |
| but I am not that guy anymore. | Ama artık öyle biri değilim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| And so, I'm... | Bu yüzden, çok üzgünüm. | About a Boy-5 | 2014 | |
| That's... that's all I really have to say. | Söylemem gereken tek şey bu. Artık yolundan çekileceğim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Are you really not that guy anymore? | Gerçekten de öyle biri değil misin artık? Yemin ederim ki. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh, hell yeah. | Hem de nasıl. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Boo. Ah! | Bö! | About a Boy-5 | 2014 | |
| How does it feel getting followed around everywhere? | Her yerde takip edilmek nasıl bir hismiş? Pek hoş değil. Kesinlikle. | About a Boy-5 | 2014 | |
| You know what, pasty? | Biliyor musun, soluk suratlı? Seninle takılmaktan hiç çekinmezdim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| if you could... Just be a little bit cooler. | Eğer ki biraz daha havalı olabilseydin. Kesinlikle olabilirim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| You sure? | Emin misin? Hayır, ama demek istediğim... | About a Boy-5 | 2014 | |
| If I formulate a strategy, | Eğer bir strateji hazırlayıp, ilgi çeken bir grup oluşturursam olabilirim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| You are one weird, little dude. | Garip bir çocuksun. | About a Boy-5 | 2014 | |
| So, do you wanna join my focus group? | İlgi çeken grubuma katılmak ister misin? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Well, I'm not hearing a "no." | Hayır diye bir şey duymadım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Ooh! Ooh! Ooh! Look! Look! Look there! | Bak! Bak! İyi bak! Zevkin verdiği hissiyatla doruğa ulaşıyor! | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh, look, it's a... Very gifted boy. | Amma da sağlam bir erkekmiş. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh, hey, guys. Hey. | Merhaba, millet. Merhaba. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Listen, I just wanted you to know | Dinleyin, sadece Fiona'nın sözlerini düşündüğümü bilmenizi istiyorum. | About a Boy-5 | 2014 | |
| and took your advice and apologized to Stacey. | Tavsiyene uydum ve Stacey'den özür diledim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Aw! No. | Olmaz. Onun tavsiyesine uyma. Avukat değil ki o! | About a Boy-5 | 2014 | |
| She's not even a doula. | Hatta doğum destekçisi bile değil. Seninle gurur duyuyorum, Will. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I feel like I planted a seed inside of you, | İçine bir tohum yerleştirmişim... | About a Boy-5 | 2014 | |
| and now I'm watching it blossom into a colossal tree | ...ve mükemmel bir kişiliğe sahip devasa bir ağaca dönüşümünü izliyormuşum gibi. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Yeah, I apologized to her, um, several times last night, | Aynen, dün gece birkaç kere özür diledim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| and after this restorative beverage... | Bu ayıltıcı içecekten sonra da... | About a Boy-5 | 2014 | |
| I'm gonna go upstairs and apologize to her | ...yukarı çıkıp birkaç kere daha özür dileyeceğim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Hey, you have your way of solving problems, | Senin problemleri çözmek için kendi yöntemin var. Benim de kendi yöntemim var. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Mine's a bit more fun. | Tabii benimki biraz daha zevkli. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I vote for the boat. That's one for the boat. | Bence bot iyidir. Bot için bir oy geldi. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I'm calling a lawyer and having a restraining order | Ben bir avukat çağırıyorum ve penisinin üstüne zaptedici bir emir yapıştırıyorum. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Can you just stop obsessing about my penis? | Penisimi odaklanmaktan vazgeçer misin? | About a Boy-5 | 2014 | |
| What does that mean? I can't believe | Ne demek oluyor bu? Yaralı, zayıf, masum bir bayana yaptıklarına inanamıyorum. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Okay, we'll go boat. Bye, Will. | Tamam, bot alalım. Hoşça kal, Will. Seks için çok sağ ol. Harikaydı. | About a Boy-5 | 2014 | |
| It was my pleasure, and yours. Mm hmm. | Benim için bir zevkti, tabii senin için de. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh, and by the way, this changes nothing. | Bu arada, hiçbir şey değişmedi. Sana yine de dava açacağım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Hi, Fiona! Hi! | Merhaba, Fiona! Merhaba! | About a Boy-5 | 2014 | |
| How does that affect the boat? | Bota ne olacak şimdi? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh, man, this is beautiful! | Dostum mükemmelmiş! Çok teşekkür ederim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Starting a soda company, are we? | Gazoz şirketi falan mı açıyoruz biz? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Ooh, what did you do? | Ne yapıyorsun ya? Kırılabilir cam şişeleri. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I just got all my supplies for this epic Three Stooges marathon | Kanal 905'te efsane 'Üç Ahbap Çavuş' çıkıyor. O yüzden bütün tedarikleri yaptım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Shouldn't you really be cutting back | Telif çeklerin gelene kadar kablolu yayından tasarruf yapman gerekmiyor mu? | About a Boy-5 | 2014 | |
| You don't understand, Fiona. | Anlamıyorsun, Fiona. Marcus'a komedi tarihinin en komik üçlüsünü tanıtacağım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| No, I think you are forgetting the long running British comedy series, | Bence uzun soluklu İngiliz komedi serisi "Last of the Summer Wine"ı unutmuşsun bile. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Please... They're in the pub, they... | Lütfen... Barda oturuyorlar ve... 1 | About a Boy-5 | 2014 | |
| Before you talk, ask yourself, "does anyone present | Konuşmadan önce, diyeceklerimi dinlemek isteyen var mı diye sordun mu kendine. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Great news, everybody. | Harika haberlerim var, millet. Bayan Holstein'in osteoartriti iyice kötüleşmiş. | About a Boy-5 | 2014 | |
| she couldn't keep teaching. | Artık derse giremeyecek. Hayatım, bu korkunç bir şey. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I know, it's just that | Biliyorum, ama yerine şu ana kadarki en iyi öğretmen geldi. | About a Boy-5 | 2014 | |
| His name is Mr. Chris, and he makes English class so fun. | Adı Bay Chris ve İngilizce dersi çok eğlenceli geçiyor sayesinde. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Last year, he canoed through Botswana | Geçen sene, sedir ağacından yaptığı kano ile Botswana'yı boydan boya geçmiş. | About a Boy-5 | 2014 | |
| He has a scar from where a warthog tried to gore him. | Afrika domuzunun boynuzladığı yerde yara izi kalmış. | About a Boy-5 | 2014 | |
| And he says I have the soul of a poet. | Bir de bende şair ruhu olduğunu söylüyor. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Aw. I mean, usually, | Yani, genelde ruhuma iltifat eden tek kişi annemdir. | About a Boy-5 | 2014 |