Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 1993
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Oh, I haven't even told you guys the best part. | Ama daha en iyi kısmı anlatmadım bile. Shakespeare ile ilgili bir şov hazırlıyoruz. | About a Boy-5 | 2014 | |
| And Mr. Chris cast me to play Romeo in the balcony scene! | Ve Bay Chris balkon sahnesinde Romeo'yu oynamak için beni seçti. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Hey, hey, lover boy. Oh, that is so great. | Aşık çocuk... Harika bir haber. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Marcus and I have been reciting the balcony scene | Marcus'la 4 yaşından beri Romeo ve Juliet'in balkon kısmını ezbere oynuyoruz. | About a Boy-5 | 2014 | |
| That's disgusting. | İğrençsiniz. Will, sahne için balkonu senin yapabileceğini söyledim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh, uh, you know, I'm a little swamped here. | Ben biraz yoğunum bu aralar. Ahbap serisi için hazırlık yapıyorum. | About a Boy-5 | 2014 | |
| But I already told everybody about the epic tree house | Ama herkese benim için yaptığın efsane evden bahsettim bile. | About a Boy-5 | 2014 | |
| It is pretty epic. | Epey bir efsane. Epey bir efsane mi? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Look at that cherry red zigzag trim. | Vişne rengindeki zikzaklı düzene bir bak. Kimse böyle bir iş çıkaramaz, Will. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Marcus, I know what you're doing, all right? | Marcus, ne yapmaya çalıştığını biliyorum. Tamam? Ve yağcılıkla her yere gelebilirsin. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I'm on it. Yes! | Varım! İşte bu! | About a Boy-5 | 2014 | |
| All right, well, let's hear a bit of your Shakespeare then. | Pekâlâ, hadi biraz Shakespeare dinleyelim. Peki. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Juliet you're looking hotter than the sun, | Juliet, sen güneşten bile sıcaksın. Atla balkondan gel aşağı, eğlenelim biraz burada. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Jules, you're my lady, my lovie, my boo. | Jules, benimsin, aşkımsın, tatlımsın. Bilmeni isterim ki, seninle olmak isterim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| And Mr. Chris taught you that, did he? | Bay Chris sana bunu mu öğretti? Evet. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh, that is very satisfying, isn't it? | Bayağı tatmin ediciymiş be. Aynen. Bayılıyorum buna. | About a Boy-5 | 2014 | |
| About a Boy 02x06 "About a Balcony" | Sezon 2 Bölüm 6 Bir Balkon Hakkında | About a Boy-5 | 2014 | |
| Hello, uh, I'm Marcus's mother Fiona. | Merhaba, ben Marcus'un annesiyim. Fiona. Bir dakika. | About a Boy-5 | 2014 | |
| And I really have an issue with the way | Öğretim tarzınızdan, daha doğrusu... | About a Boy-5 | 2014 | |
| that you're teaching, or should I say, butchering William Shakespeare. | ...William Shakespeare'i katletmenizden rahatsızlık duyuyorum. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Yeah. | Bu kadar. Daha el sıkışmadan aşağıladınız. Etkileyicisiniz. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Um, hi. | Merhaba, ben Chris. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Hello. Yeah, uh... | Merhaba, şey... William Shakespeare'in sözleri... | About a Boy-5 | 2014 | |
| Right. Have endured for 400 years. | Evet. ...400 yıldır süregeliyor. | About a Boy-5 | 2014 | |
| He's perhaps the greatest writer in history. | Belki de tarihteki en iyi yazar. | About a Boy-5 | 2014 | |
| So, I'd quite like you to explain what gives you, | Bu yüzden, tarihin en iyi yazarının eserini tekrardan yazma yetkisini... | About a Boy-5 | 2014 | |
| "Mr. Chris," the authority to rewrite | ...size, Bay Chris'e kim veriyor? Açıklamanızı istiyorum. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Okay, first of all, | Tamam, öncelikle en az sizin kadar ben de onu seviyorum. | About a Boy-5 | 2014 | |
| It's not like I'm saying I'm a better writer than our boy shakes. | Bay Shakes'ten daha bir yazar olduğumu ima etmiyorum tabii. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh, but you think you should spread that love | Sen de bu sevgiyi, hassas dönemindeki çocuklara... | About a Boy-5 | 2014 | |
| by teaching impressionable young children | ...onun sözlerinin ipe sapa gelmez şeyler olduğunu anlatarak mı yayıyorsun? | About a Boy-5 | 2014 | |
| No, it's just that I think that when it comes to shakes... | Hayır, konu ona geldiği zaman... | About a Boy-5 | 2014 | |
| Will you just let Marcus do the original version | Marcus'un Romeo ile Juliet'in orijinal versiyonunu oynamasına izin verecek misin? | About a Boy-5 | 2014 | |
| He already knows the scene | Sahneyi çoktan biliyor. Kıçında bez varken birlikte bu sahneyi oynamaya başlamıştık. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Look, I get it. | Bak, anlıyorum. Bekar bir annesin. Sadece sen ve Marcus var. | About a Boy-5 | 2014 | |
| It's scary for you to let him try something | Kendi rahatınızı bozacak türden bir şey yapmaya çalışması korkunç geliyor. | About a Boy-5 | 2014 | |
| No, no, it's not scary, it's blasphemy. 1 | Hayır, hayır, korkunç falan değil. Değerlere hakaret resmen. | About a Boy-5 | 2014 | |
| And how do you know that I'm a single mother? | Ayrıca bekar olduğumu nereden biliyorsun? | About a Boy-5 | 2014 | |
| You regularly act out scenes | Talihsiz aşıklarla ilgili bir oyunu oğlunla canlandırıyorsun. Resmen apaçık bir işaret. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Look, I've really got to run. | Bak, gerçekten gitmem lazım. Marcus'a orijinalini oynamasına da izin vermeyeceğim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| What? What? No, wait. W w w what? | Ne dedin? Ne dedin? Hayır, bir dakika. Ne? | About a Boy-5 | 2014 | |
| I'm happy to discuss it further if you'd like. | Sakıncası yoksa bunu sonradan tartışmaktan memnuniyet duyarım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| How about tomorrow night? Raphael's at 6:00? | Yarın akşama ne dersin? "Raphael's"te saat 6'da Tamam, tamam. Olur tabii. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Great, I look forward to it. | Güzel, iple çekiyorum. Çekmemelisin. Çünkü daha lafım bitmedi. Ayrıca unutma: | About a Boy-5 | 2014 | |
| "a fool thinks himself to be wise, | Bir aptal kendini zeki sanır, ancak akıllı biri kendinin aptal olduğunu bilir. | About a Boy-5 | 2014 | |
| William Shakespeare. | William Shakespeare. | About a Boy-5 | 2014 | |
| "The empty vessel makes the loudest sound." | "Boş teneke çok ses çıkarır." Willy Shakes. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I'm not empty. | Boş değilim ki ben. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Fiona! Oh, hi, Dakota. | Fiona! Merhaba, Dakota. Merhaba. Nasılsın? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Good, really good. | İyiyim, çok iyiyim. Öyle mi? Harikayım hatta. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I'm still doing my sex free nomadic year. | Hâlâ sekssiz göçebe hayatıma devam ediyorum. | About a Boy-5 | 2014 | |
| And how's that working out for you? | Nasıl gidiyor peki? Çok iyi. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I feel so in touch with the universe. | Evrenle iç içe hissediyorum. Tıpkı şimdiki gibi... | About a Boy-5 | 2014 | |
| I notice the smell of the air, | Havanın kokusunu hissediyorum, bacaklarıma değen esintiyi... | About a Boy-5 | 2014 | |
| It's almost like a man is caressing my calves, | Sanki bir erkek baldırlarımı okşuyormuş da... | About a Boy-5 | 2014 | |
| slowly moving his strong hands up my... | ...güçlü ellerini yavaşça şeyime doğru... | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh, God, there he is. | Aman Tanrım, işte orada. Ne? Tanrım, baksana şuna. | About a Boy-5 | 2014 | |
| He is so... | Fazlasıyla... Muhteşem. Kibirli. | About a Boy-5 | 2014 | |
| What? What are you talking about? | Ne? Ne dedin sen? | About a Boy-5 | 2014 | |
| What? Come on, look at him. | Ne var? Hadi ama baksana şuna. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I'd dip my chip in that man guac, | Cipsimi bu adamın sosuna bandırırdım ben. Tabii ne dediğimi anladıysan... | About a Boy-5 | 2014 | |
| I don't know what you mean. | Ne dediğini anlamadım. Nasıl kokuyor çok merak ediyorum. | About a Boy-5 | 2014 | |
| He smells like Eau De Pompous Moron. | Şatafatlı Moron Parfümü kokuyor. Çocuklara Shakespeare Rap'i yaptırıyor. Komik. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I'm meeting him at Raphael's later on to tell him, | Bunu konuşmak için "Raphael's"te onunla buluşacağım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| you know, what I actually... Wait, whoa, whoa, whoa, whoa, | Açıkçası ben... Ne dedin? Ne dedin? | About a Boy-5 | 2014 | |
| You're going on a date with the hottest teacher in school? | Okuldaki en seksi öğretmenle randevuya mı çıkıyorsun? | About a Boy-5 | 2014 | |
| No, ah! It's a parent teacher thing. | Hayır. Ebeveyn öğretmen muhabbeti işte. Okuldan sonra şarap barında mı? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Just promise me you'll put on something sexy | Ama söz ver, sürekli giydiğin şu büyük boy rahibe hırkasının içine... | About a Boy-5 | 2014 | |
| you always wear. | ...seksi bir şeyler giyeceksin. | About a Boy-5 | 2014 | |
| That way, when things take a romantic turn, | Böylece, işler romantizme kayarsa bir katman azalıp randevuya hazır hâle gelirsin. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I know the garment that you're referring to. | Önerdiğin kıyafeti biliyorum. Baca şapkası boyundan esinlenilmiş sacagawea. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Look at me. Just promise me. | Gözlerime bak, bana söz ver. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Date. | Alkol ısmarlarsa, randevu. | About a Boy-5 | 2014 | |
| If he has lost the tie and gone open collar, | Kravatı yoksa ve kılları dışarı çıkacak şekilde yakasını açtıysa, randevu. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Date. | Sana dokunmak için bir bahane buluyorsa, randevu. | About a Boy-5 | 2014 | |
| God, I miss dating. Mmm. | Tanrım, randevulaşmayı özledim. Randevu derken seks demek istiyorum. | About a Boy-5 | 2014 | |
| So, in Hamlet, | Hamlet'te Bernardo ve Marcellus bir hayaletten korkuyorlar. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I've never met a ghost. Have any of you? | Ben hiç hayaletle karşılaşmadım, ya siz? Ama hepimiz bir şeylerden korktuk, değil mi? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Well, this Russian dude named Stanislavski, | Rus dostumuz Stanislavski, rol yaparken kendi deneyimlerinizden yararlanmanın... 1 | About a Boy-5 | 2014 | |
| from your own experiences | ...önemli olduğunu belirtmiş. Böylece gerçek duygulara doğru kanal açabiliriz. | About a Boy-5 | 2014 | |
| So, if I was playing Bernardo, | Eğer ben Bernardo'yu canlandırsaydım, dehşete kapıldığım bir zamanı hayal ederdim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Like when I was climbing Kangchenjunga in Nepal, | Nepal'de Kangchenjunga'ya tırmanırken aniden çığ düşmesi gibi. | About a Boy-5 | 2014 | |
| What did you do? There was no time to think. | Peki siz ne yaptınız? Düşünecek vaktim yoktu. | About a Boy-5 | 2014 | |
| The earth was crumbling from under my feet! | Ayaklarımın altındaki zemin paramparça oluyordu! Fay hattının üstünden atladım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| It's all right. You're safe here. | Sorun yok, artık güvendesiniz. Teşekkürler, Marcus. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Hey, maybe a little less watching Marcus, | Marcus'u biraz daha az seyredip de... | About a Boy-5 | 2014 | |
| a little more balcony building, please. | ...biraz daha balkonu inşa etsen, lütfen. Pek de harika bir adam değil, değil mi? | About a Boy-5 | 2014 | |
| I mean, he seems like a real try hard. | Yani, tam bir kasıntı gibi gözüküyor. Çok kasıyor. Aynen, iyice kasıyor. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I mean, sure, he's really invested in the lives | Eminim ki bütün öğrencilerinin hayatına yön vermiştir. | About a Boy-5 | 2014 | |
| If I had smaller ears, | Kulaklarım biraz daha küçük olsa, saçımı anında böyle kestirirdim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Will you just shut up, dude? | Susacak mısın artık? Git de balkonun arka tarafını yap. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I'm just saying he's handsome. Shut up. | Yakışıklı dedim sadece. Sus artık. | About a Boy-5 | 2014 | |
| So I want you guys to go and practice your scenes | Gidip sahnelerinize çalışmanızı ve kendi hayatınızdan kesitler yansıtmanızı umuyorum. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Okay? Go to it. | Anlaşıldı mı? Hadi bakalım. Pekâlâ. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh, hey, Shea. What are you doing here? | Merhaba, Shea. Ne yapıyorsun burada? Çalışma cezası aldım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Apparently you're not allowed to paint | Dolabın üstüne "Bu bir dolaptır." yazmak yasakmış resmen. | About a Boy-5 | 2014 | |
| You're so existential. | Tam bir yürüyen tecrübesin. Öyle. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh, hey, Mr. Chris, I wanted you to meet my friend, Will. | Merhaba, Bay Chris. Arkadaşım Will'le tanışmanızı istedim. Tabii. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Ahh, finally. | Sonunda be! En sevdiğim iki kişi karşı karşıya. | About a Boy-5 | 2014 | |
| How you doing? Will. Mr. Chris. | N'aber? Ben Will. Bay Chris. | About a Boy-5 | 2014 |