Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 2004
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Is it Peter Cottontail? | Peter Cottontail'le mi? Ya da John Jacob Jingleheimer Schmidt ile mi yoksa? | About a Boy-5 | 2014 | |
| His name is my name too. | Onun adı benim de adımdır. 1 dakika, 1 dakika. Idalis mi dedin sen? | About a Boy-5 | 2014 | |
| As in Johnny idalis, the genius, biggest music producer | Şu bildiğimiz dahi, en büyük müzik yapımcısı olan Idalis mi? Evet. | About a Boy-5 | 2014 | |
| You're bros with johhny idalis? | Johhny Idalis ile kanka mısınız? | About a Boy-5 | 2014 | |
| I mean, I know him. | Tanışıyoruz işte. Hatta bu hafta sonu yemeğe gideceğiz birlikte. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Stop it. I mean, I never met him, | Deme ya. Hiç bir araya gelmedim onunla... | About a Boy-5 | 2014 | |
| I'm invited to his son's bar mitzvah. | ...ama oğlunun 18. yaş gününe çağırıldım. Damın olabilirim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| No. It's not a night club, | Gece kulübüne gitmiyoruz ki. Dini tören olacak. Ayrıca Laurie damım olacak. | About a Boy-5 | 2014 | |
| God wants me to go to that party. | Tanrı bu partiye gitmemi istiyor. Dört dörtlük, başka açıklaması olamaz. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I can show Johnny idalis my song. | Jonny Idalis'e şarkımı gösterebilirim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| God wants me to ditch my pregnant wife | Tanrı, sen müziğin patronuyla haşır neşir olasın diye hamile eşimi ekmemi mi istiyor? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Exactly. Okay, I am feeling flush, | Aynen. Heyecan yaptım. Yaş gününe gidiyoruz. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I am raising the stakes, we're going two pretzels. | Bahsi yükseltiyorum. İki sap gidiyoruz. | About a Boy-5 | 2014 | |
| You know, we're at Marcus minus 30. | Marcus otuz dakikaya geliyor. Talimi biliyorsun. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Gotta get your clothes on, get out the back door, | Kıyafetlerini giy, arka kapıdan çık ve hiç iz bırakma. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Yeah. | Biliyorum. Yani... | About a Boy-5 | 2014 | |
| All this sneaking in and out of the house, it... | Sürekli eve gizlice girip çıkıyorum. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Fiona, it's... time for you to tell Marcus | Fiona, bence Marcus'a ilişkimizden bahsetmenin zamanı geldi. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh, I know, but he's just such a uniquely sensitive | Biliyorum ama başkalarına göre çok hassas bir çocuk. Maya Angelou'nun ölümünü... | About a Boy-5 | 2014 | |
| Maya angelou, and I mean, to tell him I'm shagging | ...atlatabildi mi ya da öğretmeniyle yattığımı söylemeli miyim emin değilim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| you're not planning on there being an eventually. | ...en sonunda o konuya gelmek istemiyorsan. | About a Boy-5 | 2014 | |
| No, of course I am. And I will, I promise. | Yok, tabii ki söyleyeceğim. Söz veriyorum, söyleyeceğim. Tabii ki söyleyeceğim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Great, great. | Güzel güzel. Kendi kendine öğrenmesini istemezsin çünkü. | About a Boy-5 | 2014 | |
| After all, you two are unusually connected. | Ayrıca ikinizin olağandışı bir bağlantısı var. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Back? | Arkadan mı? Geliyor, gir içeri. Nereye? Buraya mı? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Get in. Hey, mom. | Gir hadi. Merhaba anne. Bacaklarını sok. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh, you're home. Lovely. | Gelmişsin bile. Ne güzel. Bu taraftan gidelim mi? İşte böyle. | About a Boy-5 | 2014 | |
| You can't bet for you every hand. | Her el bahse giremezsin. Bunlar temsilen para. Ayrıca sırası var. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Fiona hasn't told him yet? Nope. | Fiona söylemedi mi hâlâ? Hayır. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Deal me in? You know, Andy, it looks like | Ben de katılabilir miyim? Andy, görünüşe göre onun "per"i seninkini döver. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Hey, pasty, you free tomorrow night? | Soluk, yarın gece müsait misin? Kesinlikle. Cumartesilerimi... | About a Boy-5 | 2014 | |
| ftee so I can get a jump on the Sunday crossword as soon | ...boş bırakıyorum ki pazar bulmacası internette çıkınca erkenden çözebileyim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh, wait. | Ay bir dakika. Yarın gece annemin planları olduğu için bir bakıcıyla birlikte... | About a Boy-5 | 2014 | |
| with a babysitter. Babysitters are for babies. | ...evde kalacağım. Bakıcıları bebekler için tutuyorlar. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Just tell your mom you're staying home alone, | Evde yalnız kalacağını söyle. Sonra da beni çağır. Bekle. Yalan mı atayım yani? | About a Boy-5 | 2014 | |
| To my mother? Well, if she's gonna treat you | Hem de kendi anneme? Sana bebek gibi davranacaksa başka seçeneğin var mı? | About a Boy-5 | 2014 | |
| You're 12 years old. | 12 yaşındasın artık. Cesaretini toplayınca yazarsın bana. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Wait, shea. | Bir dakika Shea. Ne tür bir armutu toplamaktan bahsediyoruz? | About a Boy-5 | 2014 | |
| What kind of pear are we talking about? | Evet, çal hadi. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Like, are we going bartlett, or bosc? | Bartlett armutu mu yoksa bosc mu? | About a Boy-5 | 2014 | |
| My mom and I have been talking about growing some fruit trees. | Annemle meyve ağaçları yetiştirmekten bahsetmiştik. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Which brings us to our one and only conclusion | Bu da bizi tek ve net bir sonuca götürüyor. Evde tek başıma kalmaya hazırım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh, but darling, I mean the last time... | Ama hayatım en son... | About a Boy-5 | 2014 | |
| Yeah, I know, I know, I stabbed myself trying | Evet, biliyorum. Portakal soymaya çalışırken kendimi bıçakladım. Senden çok öndeyim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh. This graph indicates that | Bu grafik sesimin alçalmasıyla birlikte... | About a Boy-5 | 2014 | |
| as my voice has lowered, so has my capacity for self injury. | ...kendimi sakatlama kapasitemin de alçaldığını gösteriyor. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I know, but... Mom, you've been going out | Biliyorum ama... Anne, sen son zamanlarda çok sık dışarı çıkıyorsun. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Just give me one chance. Tomorrow night. | Bir şans ver işte. Yarın gece için. Söz veriyorum 90 dakikada bir mesaj atacağım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| 10. 45. | 10 dakika. 45. 30. Son teklifim. Tamamdır. Annelerin bir tanesi. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh, darling. | Canım benim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| So what night thing are you doing tomorrow anyway? | Yarın gece ne yapacaksın peki? Şey... Ben... | About a Boy-5 | 2014 | |
| Do you know, I've been meaning to talk to you about this? | Sana bundan bahsetmek istediğimi biliyor muydun? Hayatımda yeni bir bağ var. | About a Boy-5 | 2014 | |
| It might upset you a bit, but we can talk about it | Seni biraz üzebilir ama konuşup... | About a Boy-5 | 2014 | |
| and we can feel about it. If it does. | ...bir yolunu bulmaya çalışabiliriz. Tabii seni üzerse. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Mystery films. I've been seeing mystery films | Gizemli filmler yani. Bağımsız sinemada gizem filmleri izliyordum. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Ooh, actually my leg's going to sleep, darling, | Açıkçası ayağım iyice uyuşmaya başladım hayatım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| you're bloody heavy. Go on, go get your homework | Ne kadar ağırmışsın. Git de ödevini getir hadi. Burada yaparız. Sağ ol. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Just have a good time. Good to see you. | İyi vakit geçirin. Sizi gördüğümüze sevindik. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I don't know, will. I mean, hustling a guy | Ne bileyim ya Will. Oğlunun 18. yaş gününde adamı sıkboğaz edeceğiz. | About a Boy-5 | 2014 | |
| What if we anger him? So what? | Ya tepesini attırırsak? Ne olacak ki? Ne yapabilir? Ne mi yapabilir? | About a Boy-5 | 2014 | |
| He knows jailed rappers. | Hapis yatmış rapçi tanıdıkları var. | About a Boy-5 | 2014 | |
| You call me on this, the day of my son's bar mitzvah | Oğlumun 18. yaş gününde iş için beni mi arıyorsun? | About a Boy-5 | 2014 | |
| What shame on you, kanye. | Ne kadar ayıp be Kanye. Yok, dinliyorum. Devam et, çal hadi. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Hey. Andy. | Selam. Andy. Gelmene o kadar sevindim ki. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Joshie, this is Andy, my friend from toddler time. | Joshie, Andy ile Yürüyen Çocuk grubundan arkadaşız. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Hey. Mazel tov. | Selam. Tebrik ederim. Memnun oldum. Ben de. | About a Boy-5 | 2014 | |
| How do you describe him? He's very close... personal... | Nasıl anlatsam? Çok yakın... Kişisel... | About a Boy-5 | 2014 | |
| Andy, it's okay, I get it. | Andy, sorun değil. Anladım. Neyi anladın? | About a Boy-5 | 2014 | |
| We've always assumed but now it's clear. | Hep öyle sanıyorduk ama şimdi netleşti. Benim için netleşmedi. | About a Boy-5 | 2014 | |
| There's no "Laurie" is there? | Laurie diye birisi yok değil mi? Laurie... Sen... | About a Boy-5 | 2014 | |
| Nailed it, Tammy, you little sleuth. | ...olayı kavradın Tammy. Dedektif seni. 1 | About a Boy-5 | 2014 | |
| I can't believe you're still doing the Laurie story. | Hâlâ Laurie hikâyesini uydurduğuna inanamıyorum. Tam bir çılgın yani. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Hi, I'm will. | Merhaba, ben Will. Andy'nin arkadaşıyım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Life partner, husband, lover. | Hayat arkadaşı, eşi, aşkı. | About a Boy-5 | 2014 | |
| But whatever, we hate labels. Labels are for jars, not people, | Ama neyse. Etiketlerden hoşlanmayız. Onlar insanlar için değil, reçellerden içindir. | About a Boy-5 | 2014 | |
| am I right? | Haksız mıyım? Birlikteyiz. Bizim için mühim olan da bu. Öyle değil mi? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Is that all right? | İyi olur değil mi? Hayır, olmaz. Gördün mü? Muazzam olur. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I thought this was going to be a bunch of soccer moms | Çocuk okutan annelerle sıkıcı tipler olur sanmıştım sadece. | About a Boy-5 | 2014 | |
| But now maybe it'll have a little | Ama şimdi biraz daha zerafetli olur sanırım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Johnny idalis. Hi, will Freeman, | Johnny Idalis. Merhaba. Will Freeman. | About a Boy-5 | 2014 | |
| and have I got flair. I have got flair to spare, | Yetenekli miyim? Kurtarmam gereken bir yeteneğim var dostum. Gemi adaya mı oturdu? | About a Boy-5 | 2014 | |
| We'll see you on the dance floor, I hope? | Dans pistinde görüşürüz umarım. Tabii. Ayakkabılarına bayıldım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Make yourself at home. | Kendini evindeymiş gibi hisset. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Did you do all that for me? | Bunların hepsini benim için mi yaptın? Evet. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Look, Fiona, I know how hard it was for you to tell Marcus | Dinle, Fiona. Marcus'a bizden bahsetmiş olmanın ne kadar zor olduğunu biliyorum. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I figured the least I could do was spend the day cooking | Buna karşılık olarak yapabileceğim en basit şeyin... | About a Boy-5 | 2014 | |
| a six course vegan meal in return. | ...günü altı çeşit vegan yemeği pişirerek geçirmek olduğunu fark ettim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Uh... yeah... about that. | Evet. O konuya gelmişken... Konuştun değil mi onunla? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Yeah, no, no, no, yeah, we talked. | Tabii tabii. Konuştuk. Konuştuk. Çok üzüldü mü? Çok da değil. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Well the important thing is you did it. | Mühim olan yapmış olman. Bunun için de seninle çok gurur duyuyorum. | About a Boy-5 | 2014 | |
| let's not go mad... Why not? | Çıldırmayalım da... Neden ki? | About a Boy-5 | 2014 | |
| We are out in the open, I think that is cause for celebration. | Artık açığa çıktık. Bence kutlamamız için yeterli bir sebep bu. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh, hold that thought. | Unutma aklındakini. | About a Boy-5 | 2014 | |
| You look so radiant and luminous. | Işıl ışıl ve göz alıcısın. İltifatlarla aram iyi değildir. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Well, toot toot, all aboard the fun train. | Çuf çuf! Herkes binsin eğlence trenine. Birkaç tane lezzet istasyonu hazırladım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| And our first stop is Tropical Snack Island. | İlk durağımız ise Tropikal Atıştırma Adası. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh, oh, oh, and then we have crossword corner. | Ayrıca bulmaca köşemiz var bir de. | About a Boy-5 | 2014 | |
| You got a suit? Uh, yeah. | Takım elbisen var mı? Evet. Giy hadi. Çıkıyoruz. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Tonight I'm going to introduce you | Bugün sana en sevdiğim şeylerden birini tanıtacağım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| party crashing. | Partiye davetsiz dalma. Tehlikeli, heyecan verici hem de ziyafet var. | About a Boy-5 | 2014 |