Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 2005
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| You don't do compliments, I don't do dangerous. | Senin iltifatlarla aran iyi değil, benim de tehlikelerle. | About a Boy-5 | 2014 | |
| That's Dr. nakisher to you. Let's go. | Doktor Nakisher sizinle. Gidelim hadi. | About a Boy-5 | 2014 | |
| So, Andy, we're dying to know, | Andy, Will gibi heybetli birini... | About a Boy-5 | 2014 | |
| how did you score a tall drink of water like will? | ...nasıl tavladığını öğrenmek için meraktan çatlıyoruz. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Mr. idalis? Such a beautiful party. | Bay Idalis, ne kadar güzel bir parti. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Listen, my husband and I are particularly delighted | Dinleyin. Eşimle ikimiz burada olmaktan memnuniyet duyuyoruz ama olay şu ki... | About a Boy-5 | 2014 | |
| Do you guys mind if I took you guys aside for a minute? | Sizi bir dakika kenara çeksem sorun olur mu? Kulaklarınızın içine girmek isterim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh, are you kidding? We would love to have you | Alay mı ediyorsunuz? Kulaklarımıza girmenizden memnuniyet duyarız. Olay budur. | About a Boy-5 | 2014 | |
| What? Hey! | Ne? Kulaklarımla hiçbir türlü geylik yapmayacağız. | About a Boy-5 | 2014 | |
| All right, I'm married eleven years. | Tamam mı? 11 yıllık evliyim ben. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Will you stop being such a homophobe, okay? | Homofobik olmaktan vazgeçer misin artık? Kulaklarına geylik falan yapmayacak. | About a Boy-5 | 2014 | |
| And even if he does, so be it. | Yaparsa da bırak öyle olsun. Şarkılarla dolu şu flaş belleği görüyor musun? | About a Boy-5 | 2014 | |
| If I could get him on board, this could change | Eğer onu da bu işe dahil edebilirsem hayatım sonsuza dek değişir. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Okay, here's the deal, you guys notice anything... | Durum şudur. Siz her şeyi fark edersiniz. Aşinasınızdır bu partiye. | About a Boy-5 | 2014 | |
| The all male wait staff in Navy uniforms, | Bütün erkek garsonlar bahriye üniforması giymiş. | About a Boy-5 | 2014 | |
| the only entree is rainbow trout, the mani pedi station? | Sunulan tek yemek gökkuşağı alabalığı. Manikür pedikür odası? | About a Boy-5 | 2014 | |
| The thing is, I'm fine with it. I'm more than fine, | Benim içinse hava hoş. Hatta hoştan bile iyi yani. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I'm thrilled. But you know how it is | Çok heyecanlıyım. Babayla oğulların nasıl olduğunu bilirsiniz. Benimle konuşamaz. | About a Boy-5 | 2014 | |
| So I was wondering if you guys would talk to him. | Siz onunla konuşabilir misiniz merak ediyordum. | About a Boy-5 | 2014 | |
| See if you can get through to him. | Kavramasını sağlayabilir misiniz bir bakın. Benim için sorun olmadığını anlatın ona. | About a Boy-5 | 2014 | |
| One of... you. Tell me if I'm crossing | Sizden olduğunu söyleyin. Bir nevi geylerin sınırını falan aşıyorsam söyleyin. | About a Boy-5 | 2014 | |
| We would be so thrilled to speak with your joshie. | Oğlunuz Joshie'yle konuşmaktan zevk duyarız. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Thank you. I really owe you guys one | Teşekkür ederim. Size gerçekten borçluyum bunun için. Büyük sevap işleyeceksiniz. | About a Boy-5 | 2014 | |
| It's our pleasure. Came out of the closet | O zevk bize ait. 20 dakika önce gey olduğumu söyledim. Şimdi de rol modeliyim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| We can't keep this up. I really can't keep doing this. | Devam ettiremeyiz bunu. Gerçekten yapamam bunu. | About a Boy-5 | 2014 | |
| You gotta stop. Okay, listen, I've got him | Durman lazım artık. Tamam, dinle bir. Adamı hizaya getirdim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| You know what? A large part of me | Biliyor musun? Büyük bir kısmım suratının ortasına yumruğu patlatmak istiyor şu anda. | About a Boy-5 | 2014 | |
| And a little bit of me just died in your arms tonight. | Küçük bir kısmım ise bu gece kollarında öldü. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Pro move? Eat dessert first. | Profesyonelce bir hareket mi? Önce tatlıları ye. Otel yemeklerinden çok daha güzel. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Am I boring you? What? | Sıkıyor muyum seni? Ne? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh, no, I just didn't see these texts from my mom | Yok, şimdiye kadar annemin attığı mesajları görmemişim de. | About a Boy-5 | 2014 | |
| "Momma bear to baby bear?" Can I have that back, please? | "Anne ayıdan bebek ayıya." mı? Geri alabilir miyim lütfen? | About a Boy-5 | 2014 | |
| You're not going to bail on me, are you? | Ekmeyeceksin değil mi beni? | About a Boy-5 | 2014 | |
| I don't know. I'm just racking up | Bilmiyorum. Anneme karşı suç biriktirip duruyorum. Gizlice girdim, gluten yedim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| impersonating a nakisher... You know, in the Jewish faith, | Nakisher diye biri gibi takılıyorum. Yahudiliğe göre neredeyse adamsın artık. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Joshie. Yeah? | Joshie. Evet? Ben Will. Eşim Andy'yi hatırlıyorsun değil mi? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Hi. And we just wanted to say, | Selam. Biz sadece seni tebrik etmek istedik. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Thanks. We're also really | Sağ olun. Aynı zamanda birbirimizden de çok hoşlanıyoruz. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Okay, then. Um, I should go | Tamam o zaman. Benim nineme jöleli şeker götürmem lazım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Yo. | Tabii. Bu neydi ulan böyle? | About a Boy-5 | 2014 | |
| When I get nervous, I rhyme. It happens all the time. | Gerilince edebiyat yapmaya başlıyorum. Sürekli aynı şey oluyor. | About a Boy-5 | 2014 | |
| You're an embarrasment. | Utanç vericisin. Panik yaptım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh, God, he's not at will's, he's not upstairs. | Willler'de değil. Yukarıda değil. Mutfakta yerde ölüsü de yok. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I mean, where is he? | Nerede bu ya? | About a Boy-5 | 2014 | |
| M sure he's fine, he's probably out | Eminim iyidir. Muhtemelen arkadaşıyla dışarı çıkıp saatin kaç olduğunu unutmuştur. | About a Boy-5 | 2014 | |
| No, you don't understand, Marcus doesn't do that. | Hayır, anlamıyorsun. Marcus böyle bir şey yapmaz. | About a Boy-5 | 2014 | |
| He's... he doesn't go to the bathroom | Evden çıkmak bir yana benimle görüşmeden tuvalete bile gitmez. | About a Boy-5 | 2014 | |
| What if he's trapped in a wall? | Ya duvara sıkışmışsa? Marcus! | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh, Marcus? | Marcus? Duvara mı sıkıştın? | About a Boy-5 | 2014 | |
| He's not in the wall. Darling, can you whistle? | Duvarda falan değil. Hayatım, ıslık çalar mısın? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Can you whistle for mommy? | Annecik için ıslık çalar mısın? Of ya! Oğlum nerede? | About a Boy-5 | 2014 | |
| He's at the Chapman hotel. How do you know that? | Chapman Otel'de. Nereden biliyorsun? | About a Boy-5 | 2014 | |
| I activated the "find my kids" app on your phone. | Telefonundaki "Çocuğumu Bul" uygulamasını aktifleştirdim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| See that little red dot? That's your guy. | Kırmızı noktayı görüyor musun? İşte adamımız o. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh, my little blinking boy. | Ay yanıp sönen oğlum benim. Ne işin var orada? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Whoo. They're coming, | Geliyorlar, geliyorlar. | About a Boy-5 | 2014 | |
| What's that poking me? My USB stick. | Kıçıma batan şey ne? Flaş bellek. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh, God. Ooh! | Tanrım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Thanks, you guys, for sharing your story tonight. | Bu gece hikâyenizi paylaştığınız için sağ olun. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I don't know if any of it got through to him, but... | Hiç kafasına işledi mi bilmiyorum ama... | About a Boy-5 | 2014 | |
| You know, listen, whatever happens, at least | Ne olursa olsun en azından destek çıkan bir babası var. Benimkinden çok daha fazla. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Yeah, my dad never thought I'd amount to anything. | Babam hep bir işe yaramadığımı düşünürdü. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Never thought I'd get my driver's license, | Ehliyetimi alabileceğime hiç inanmazdı. Şimdi kendi şoförüm var. | About a Boy-5 | 2014 | |
| What business are you in? | Ne iş yapıyorsunuz? Müzik sektöründeyim. Öyle mi? | About a Boy-5 | 2014 | |
| I'm a songwriter. That's crazy, I actually | Ben de söz yazarıyım. Ne kadar çılgınca. Hatta yanımda... | About a Boy-5 | 2014 | |
| is that you? | Bir dakika. Will, sen misin o? Ne halt yiyorsun burada? | About a Boy-5 | 2014 | |
| We're having the time of our lives, | Eğlenceli vakit geçiriyoruz. Partiye gizlice daldık. Hiç hoş olmadı. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Marcus, there you are. | Marcus, buradasın demek. Fiona! | About a Boy-5 | 2014 | |
| Will, why are you stroking Andy? | Will, niye Andy'yi okşuyorsun? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Well, now, wait, I won't have anyone made to feel less than | Durun, kimseyi daha değersiz hissettirmem. Geyler ve birbirlerine aşıklar. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Gay? If you're gay, | Gey mi? Sen geysen... | About a Boy-5 | 2014 | |
| then who's the retinue of half naked trollops | ...her gün evine bir girip bir çıkan sana eşlik eden yarı çıplak kaşarlar kim? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Hairdressers. | Kuaförler. Doğru mu bu? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Have you been lying to us? Wait, mom, | Bize yalan mı atıyordunuz? Bir dakika anne. | About a Boy-5 | 2014 | |
| what are you doing here with Mr. Chris? | Bay Chris'le ne yapıyorsunuz burada? | About a Boy-5 | 2014 | |
| And why are you wearing that "I don't respect myself" dress? | Ayrıca "Kendime saygı duymuyorum." kıyafetini niye giydin? | About a Boy-5 | 2014 | |
| You didn't tell him. Wait, wait, wait. | Söylememişsin. Bir dakika, bir dakika... | About a Boy-5 | 2014 | |
| Was anyone here actually invited to our son's bar mitzvah? | Gerçekten de oğlumun yaş gününe davet edilmiş olan biri var mı? | About a Boy-5 | 2014 | |
| I'm sorry. | Üzgünüm. Ayrıca Laurie gerçek. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Most important rule of party crashing? | Partiye dalmanın en önemli kuralı nedir? Ne zaman vedalaşacağını bilmek. | About a Boy-5 | 2014 | |
| And that time is now. | O zaman da geldi. | About a Boy-5 | 2014 | |
| But, hey... | Ama bu gece beni etkilediğini söylemeliyim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Didn't think you had it in you. | İçinde böyle bir şey olduğunu bilmiyordum. Açıkçası ben de öyle. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Chris, I'm so sorry I lied. | Chris, yalan söylediğim için özür dilerim. Anlayış göster. Sadece Marcus'la ikimizdik. | About a Boy-5 | 2014 | |
| For so long, it's just been the two of us, | Upuzun bir süre sadece ikimiz vardık. Nasıl söyleyeceğimi bilemedim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I'm gonna go and I'm gonna let you talk to your son. | Gideceğim ve oğlunla konuşmana müsaade edeceğim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| You know, Fiona, it's not just the two of you anymore. | Fiona, sadece ikiniz değilsiniz artık. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Hey, Mr. idalis, wait, please! | Bay Idalis, bekleyin lütfen! Hit bir şarkı yazdım. Tıpkı sizin gibi mühim biriyim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Okay, not... not like you. All right? | Tamam, sizin gibi değil ama başarılıydım. Ben sadece... Nasıl desem? | About a Boy-5 | 2014 | |
| I've been, like, in the desert for 40 years and | 40 yıldır çöldeyim ve Musa'nın önderliğinde kutsal ülkeye gitmem lazım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| You know, first, you pretend to be gay, | Öncelikle gey gibi davrandın. Şimdi de dinimi aşağılıyorsun. | About a Boy-5 | 2014 | |
| You disgust me. | Tiksindiriyorsun beni. Tiksindirmek için uğraşmıyordum. Gerçekten. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Maybe we can build from that. Dad, I have to say something. | Belki böylece bel bağlayabiliriz. Baba, söylemem gereken bir şey var. | About a Boy-5 | 2014 | |
| There's nothing more pathetic | Olmadığın birisi gibi davranmaktan daha acıklı bir şey olamaz. | About a Boy-5 | 2014 | |
| So... here it goes. | İşte söylüyorum o zaman. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I'm gay. | Geyim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I've never been so proud of you. | Seninle hiç bu kadar gurur duymamıştım. Seviyorum be bu çocuğu! | About a Boy-5 | 2014 | |
| No, I love this man. | Hayır, seviyorum be bu adamı. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Looks like love was the big winner tonight. | Görünüşe göre bugünün kazananı sevgi oldu. | About a Boy-5 | 2014 | |
| No, you're touching my family. Don't touch my family. | Hayır, aileme dokunuyorsun. Sakın aileme dokunma. | About a Boy-5 | 2014 |