Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 2051
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| It means, when the knives come out, if you're my brother, | Anlamı şu: Sen benim kardeşimsen bıçaklar çekildiğinde... | Absolution-1 | 2015 | |
| I'll be there for you. No words need to be spoken. | ...senin için orada olacağım. Konuşulacak bir şeye gerek yok. | Absolution-1 | 2015 | |
| As the tong's enforcer, | Çin Gizli Derneği'nin uygulayıcısı olan... | Absolution-1 | 2015 | |
| the Red Pope, I'll do whatever it takes to honor them. | ...Kızıl Papa için, onları onurlandırmak için ne gerekiyorsa yapacağım. | Absolution-1 | 2015 | |
| That's how we do, man. | İşte biz böyleyiz, adamım. | Absolution-1 | 2015 | |
| We live together, we die together. We walk together, we fight together. | Beraber yaşarız, beraber ölürüz. Beraber yürürüz, beraber savaşırız. | Absolution-1 | 2015 | |
| Damn right. | Haklısın. | Absolution-1 | 2015 | |
| Talk about living. | Yaşamdan bahset sen. | Absolution-1 | 2015 | |
| Excuse me, Johnno. | Johnno, affedersin. | Absolution-1 | 2015 | |
| How are you? Hi, how are you? | Nasılsın? Merhaba, nasılsın? | Absolution-1 | 2015 | |
| OK, what's your name? I'm Angela. | Pekala, adın ne? Ben Angela. | Absolution-1 | 2015 | |
| Angela, OK. I'm Chi. | Angela, tamam. Ben de Chi. | Absolution-1 | 2015 | |
| Hi, Chi. | Merhaba, Chi. | Absolution-1 | 2015 | |
| You can run, but I'm gonna catch ya. | Kaçabilirsin ama yakalayacağım seni. | Absolution-1 | 2015 | |
| Help me. | Yardım edin! | Absolution-1 | 2015 | |
| Please! Please, help me. They will kill me. Please, please, help me. | Lütfen! Bana yardım edin lütfen. Onlar beni öldürecek. Bana yardım edin lütfen. | Absolution-1 | 2015 | |
| Please please please, please help me. This are none of your business. | Lütfen, lütfen, lütfen, lütfen bana yardım edin. Bu seni ilgilendirmez. | Absolution-1 | 2015 | |
| Don't you touch me, man. | Dokunmasana, dostum. | Absolution-1 | 2015 | |
| Stay out of this. Please, they will kill me. | Bu işe karışma. Beni öldürecekler. | Absolution-1 | 2015 | |
| That's enough, come on. | Bu kadar yeter, hadi. | Absolution-1 | 2015 | |
| You heard the woman. Leave her alone. | Kadını duydun. Onu yalnız bırak. | Absolution-1 | 2015 | |
| No, you don't... Let her go. | Hayır, yapma. Bırak onu. | Absolution-1 | 2015 | |
| We have to leave. Separately. | Gitmek zorundayız. Ayrı ayrı. | Absolution-1 | 2015 | |
| Let me know where to meet with you, though. | Yine de nerede buluşacağımızdan haberdar olayım. | Absolution-1 | 2015 | |
| Please. Please, please. | Lütfen. Lütfen, lütfen. | Absolution-1 | 2015 | |
| What are you doing here, man? I ha I have nowhere to go, OK? | Burada ne yapıyorsun, dostum? Gidecek yerim yok, tamam mı? | Absolution-1 | 2015 | |
| They will kill me. | Onlar beni öldürecek. | Absolution-1 | 2015 | |
| Well, move fast and get away from here. | Peki, hızlı hareket et ve buradan uzaklaş. | Absolution-1 | 2015 | |
| Get out of here. No. | Defol buradan. Hayır. | Absolution-1 | 2015 | |
| Listen to me. I have done everything I can do for you. | Beni dinle. Senin için yapabileceğim her şeyi yaptım. | Absolution-1 | 2015 | |
| Please, get out of the car, you have very little time, before they come. | Lütfen in arabadan. Onlar gelmeden önce çok az zamanımız var. | Absolution-1 | 2015 | |
| I just know you must be an important man, OK? I see that, and... | Önemli bir adam olmalısın, tamam mı? Bunu görüyorum... | Absolution-1 | 2015 | |
| what happens to me doesn't matter. I know that, too. | ...bana ne olduğunun önemi yok. Bunu da biliyorum. | Absolution-1 | 2015 | |
| But you're not like them. | Ama sen onlardan farklısın. | Absolution-1 | 2015 | |
| You're sure I'm not like them, huh? | Onlar gibi olmadığıma emin misin? | Absolution-1 | 2015 | |
| Yes, you're not like them. But you're not like them. | Evet, onlar gibi değilsin. Ama onlar gibi değilsin. | Absolution-1 | 2015 | |
| Would you bet your life on it? Yes. | Hayatın üzerine bahse girer misin? Evet. | Absolution-1 | 2015 | |
| Yeah, I'm not like them. | Evet, ben onlar gibi değilim. | Absolution-1 | 2015 | |
| The Afghani got hit tonight. High end pros. The perimiter guard guard didn't see a thing. | Afgan akşam vuruldu. En uç düzeyde profesyoneller. Çevre koruması bir şey görmemiş. | Absolution-1 | 2015 | |
| What should we do about it? | Bu konuda ne yapmalıyız? | Absolution-1 | 2015 | |
| Do about it? That waste of space was a liability. | Bu konuda mı? Bu boş israf bir sorumluluktu. | Absolution-1 | 2015 | |
| You know what? He just happened to be the direct line to our product, | Biliyor musun? O bizim malımıza doğrudan bağlantı olmuştu. | Absolution-1 | 2015 | |
| so I guess what we're gonna have to do is... | Bu yüzden sanırım yapmak zorunda olduğumuz şey... | Absolution-1 | 2015 | |
| get another line. How are you? | ...başka bir bağlantı almak. Nasılsınız? | Absolution-1 | 2015 | |
| I'm well, this fine night. How about yourself? | Bu gece iyiyim. Sen nasılsın? | Absolution-1 | 2015 | |
| Thank you, fine. You've got four messages and Victor needs to see you. | İyiyim, teşekkür ederim. Dört mesajınız var ve Victor sizi görmek istiyor. | Absolution-1 | 2015 | |
| Thanks. Welcome. | Teşekkürler. Rica ederim. | Absolution-1 | 2015 | |
| Well, there's something else. three of our men got taken down at the Danube Club. | Bir şey daha var. Bizim erkeklerin üçü Tuna Club'da alt edilmiş. | Absolution-1 | 2015 | |
| They were chasing a girl. We think it's connected to the hit. | Bir kızı kovalıyorlardı. Kızın vurulma olayıyla bağlantısı olduğunu düşünüyoruz. | Absolution-1 | 2015 | |
| What girl? | Hangi kız? | Absolution-1 | 2015 | |
| Well, she was with, uh... our friend. | Bizim arkadaşla birlikteydi. | Absolution-1 | 2015 | |
| What about the men? Well, he left them alive, on purpose. | Peki ya erkekler? Adam onları bilerek hayatta bıraktı. | Absolution-1 | 2015 | |
| He? Yeah. | Adam? Evet. | Absolution-1 | 2015 | |
| So, you're saying one guy did this? Well, he had a partner. An Asian guy. | Bunu bir adamın yaptığını mı söylüyorsun? Bir ortağı vardı. Bir Asyalı adam. | Absolution-1 | 2015 | |
| But the girl went with him. | Ama kız onunla birlikte gitti. | Absolution-1 | 2015 | |
| You brought the girl here? | Kızı buraya mı getirdin? | Absolution-1 | 2015 | |
| Yeah, I really fucked up, man. I broke protocol. | Evet, harbiden sıçtım, dostum. Protokolü bozdum. | Absolution-1 | 2015 | |
| Listen, there's a lot of eyes on us, at the club, OK? | Dinle. Kulüpteki gözler üzerimizde, tamam mı? | Absolution-1 | 2015 | |
| Now this girl? We don't know who she is, who's tryin' to kill her and why. This is dangerous, man. | Şimdi bu kız? Onun kim olduğunu, kimin onu neden öldürmeye çalıştığını bilmiyoruz. Bu çok tehlikeli, adamım. | Absolution-1 | 2015 | |
| I just didn't wanna see them slaughter her, you know? | Onu katletmelerini görmeyi istemedim. | Absolution-1 | 2015 | |
| Alright, what's your plan? | Tamam, planın ne? | Absolution-1 | 2015 | |
| What I was gonna do is just give her a little bit of money and | Yapacağım şey ona biraz para verip... | Absolution-1 | 2015 | |
| drop her off in a safe place. Then you and I get the fuck out of here. | ...güvenli bir yere bırakmak. Sonra sen ve ben buradan defolup gideriz. | Absolution-1 | 2015 | |
| Yeah, we're gonna need some help. | Evet, yardıma ihtiyacımız olacak. | Absolution-1 | 2015 | |
| I got a Russian friend. | Bir Rus arkadaşım var. | Absolution-1 | 2015 | |
| I'm gonna call him and see if he can get us a clean extraction and some of our tools. | Onu arayıp bize temiz bir çıkarma ve birkaç alet getirip getiremeyeceğine bakacağım. | Absolution-1 | 2015 | |
| You wanna tell me what happened? We kinda need to know what's goin' on, so we can help you. | Bana neler olup bittiğini anlatmak ister misin? Sana yardım edebilmemiz için neler olduğunu bilmeliyiz. | Absolution-1 | 2015 | |
| Yeah, we better know... if you want us to help you. | Sana yardım etmemizi istiyorsan bilsek iyi olur. | Absolution-1 | 2015 | |
| If you wanna stay alive, I think you kinda gotta level with us, otherwise | Hayatta kalmak istiyorsan bize açık açık anlatmak zorundasın. Aksi takdirde... | Absolution-1 | 2015 | |
| I'm out. You gotta tell us everything | ...ben yokum. Bize her şeyi anlatmalısın. | Absolution-1 | 2015 | |
| and you gotta listen to every motherfucking thing I tell you to do. | Ve sen de sana söylediğim her yapman gerekeni dinlemek zorundasın. | Absolution-1 | 2015 | |
| They will kill you. | Onlar seni öldürecek. | Absolution-1 | 2015 | |
| What shall we do, Chi? | Ne yapacağız, Chi? | Absolution-1 | 2015 | |
| I'm terrified. | Ben korktum. | Absolution-1 | 2015 | |
| Should we run? | Kaçsak mı? | Absolution-1 | 2015 | |
| Why don't you just humor us? | Neden bize ayak uydurmuyorsun? | Absolution-1 | 2015 | |
| I was supposed to come here... | Buraya gelmem gerekiyordu. | Absolution-1 | 2015 | |
| to take care of babies, for rich families. | Zengin ailelerin bebeklerine bakacaktım. | Absolution-1 | 2015 | |
| Three years. | Üç yıl. | Absolution-1 | 2015 | |
| Three fucking years! | Siktiğimin üç yılı! | Absolution-1 | 2015 | |
| John, take a look at this. | John, buna bir göz at. | Absolution-1 | 2015 | |
| You wanna tell me about these? I mean, they were in the coat you were wearing. | Bunlarla ilgili bir şey söylemek ister misin? Demek istediğim bunlar ceketinin içindeydi. | Absolution-1 | 2015 | |
| See, something isn't right and it's really not smart for us to go ahead and expose ourselves... | Bak, bir şeyler doğru değil ve neler olup bittiğini tam olarak bilmeden... | Absolution-1 | 2015 | |
| without knowing exactly what's happening, so... | ...kendimizi tehlikeye atmamız akıllıca değil. | Absolution-1 | 2015 | |
| I don't know, man. | Bilmiyorum, dostum. | Absolution-1 | 2015 | |
| I'm thinking about maybe... | Düşünüyorum da... | Absolution-1 | 2015 | |
| givin' her some money... and sendin' her on her way. | ...bana bir şey anlatmadığı sürece ki anlatacağını sanmıyorum... | Absolution-1 | 2015 | |
| Unless she tells me everything, and I don't think she's telling me everything. | ...ona biraz para verelim ve başının çaresine baksın. | Absolution-1 | 2015 | |
| Take a look at this. There's a page, torn out, with names on it. | Şuna baksana. Üzerinde adlar olan bir sayfa yırtılmış. | Absolution-1 | 2015 | |
| Nadia and Sofia. | Nadia ve Sofia. | Absolution-1 | 2015 | |
| Who's Sofia? | Sofia kim? | Absolution-1 | 2015 | |
| Sofia was my sister! | Sofia benim kız kardeşim! | Absolution-1 | 2015 | |
| And he beat her to death with a pipe! | Ve onu boruyla öldüresiye dövdü! | Absolution-1 | 2015 | |
| Do you know who he is, or where he took you, or anything like that? | Onun kim olduğunu, sizi nereye götürdüğünü veya herhangi bir şey biliyor musun? | Absolution-1 | 2015 | |
| It was strange from the start, OK? | Başından beri garipti, tamam mı? | Absolution-1 | 2015 | |
| A woman came first and... looked us over and... | Önce bir kadın geldi ve bize baktı... | Absolution-1 | 2015 | |
| and then they came. | ...sonra onlar geldi. | Absolution-1 | 2015 | |
| And they got me, Sofia and two other girls. | Beni, Sofia'yı ve diğer iki kızı aldılar. | Absolution-1 | 2015 | |
| These are the girls. | Kızlar bunlar. | Absolution-1 | 2015 | |
| Then they took us to this... nightclub, and... | Sonra bu gece kulübüne götürdüler ve... | Absolution-1 | 2015 |