Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 2224
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
You said all of us. | Hepimizin olduğunu söylediniz. | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
Was that what I said? Yes. | Öyle mi söyledim? Evet. | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
Tom, is that what I just said? | Tom, ben öyle mi söyledim? | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
Tom, l`m asking you a question. Is that what I told your brother in law? | Tom, sana soruyorum. Eniştene öyle mi söyledim? | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
I don`t know. I don`t know, Dad. | Bilmiyorum. Bilmiyorum, baba. | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
You don`t know. | Bilmiyorsun. | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
You`re sitting across the table from me and you don`t know. | Masanın karşısında oturuyorsun ve bilmiyorsun. | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
Is there a problem with your hearing, Tom? | Kulaklarında bir sorun mu var, Tom? | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
I`ll tell you why I wouldn`t have said anything like that. | Neden böyle bir şey söylemeyeceğimi sana anlatayım. | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
Why I know I couldn`t have said anything like that, | Böyle bir şey söylemediğimi biliyorum... | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
because, contrary to what you may think, | ...çünkü, düşündüğünün aksine... | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
I`m a civilized man. | ...ben medeni bir insanım. | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
And civilized people don`t believe in doing things like that. | Ve medeni insanlar, böyle şeyler yapmaya inanmazlar. | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
You always change the story. What story? | Her zaman hikayeyi değiştirir misiniz? Ne hikayesi? | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
You are a snaky man. | Yılan gibi bir adamsınız. | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
Did he mean sneaky, Rachel? Is that what your husband is calling me? | Sinsi mi demek istedi, Rachel? Kocan bana böyle mi sesleniyor? | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
Your husband wants to know what`s wrong with raising my grandson with his culture, | Kocan, torunumu kendi kültürü ile yetiştirmenin niye yanlış olduğunu soruyor... | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
and I was explaining that what`s wrong is | ...ben de açıklıyorum ve yanlış olan şeyin... | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
that his culture`s brought nothing but hatred and violence into this world. | ...onun kültürünün, dünyaya nefret ve şiddetten başka şey getirmediğini söylüyorum. | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
You say this after the Crusades? | Bunları Haçlı Seferleri'nden sonra mı söylüyorsunuz? | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
After you sent children to fight? What`s he talking about? | Çocuklarınızı savaşa gönderdikten sonra mı? Ne diyor bu adam? | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
The Crusade of Children. Oh, yeah, yes, yes, yeah. | Haçlıların Çocukları. Oh, evet, evet, evet, evet. | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
You`re an educated man, aren`t you, Sami? | Sen okumuş bir adamsın, değil mi, Sami? | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
What do you make of this educated man, Tom? Does he impress you? | Bu okumuş adamın dediklerinden ne anlıyorsun, Tom? Seni etkiliyor mu? | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
She was drinking a lot. She always did in those situations. | Çok içiyordu. Böyle durumlarda hep çok içerdi. | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
What situations? | Hangi durumlarda? | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
When Dad and him were together. | Babam ve o yan yanayken. | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
Sami? Yes. | Sami mi? Evet. | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
You don`t use his name. | Onun adını kullanmıyorsun. | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
I didn`t get to know him that well. | Onu o kadar çok tanıma fırsatım olmadı. | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
He lived with your sister for 10 years. | Kız kardeşinle 10 yıl yaşadı. | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
I wasn`t around very much back then. | O zamanlar çok yanlarında değildim. | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
Listen. | Dinleyin. | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
I wish I did get to know him better, Sami. | Keşke Sami'yi daha yakından tanıyabilseydim. | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
I could tell Simon who he was. | Simon'a, onun nasıl birisi olduğunu anlatabilirdim. | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
He needs to know that. I want him to know that. | Bunu bilmeye ihtiyacı var. Bunu bilmesini isterdim. | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
Instead he got my father, | Bunun yerine, babamı tanıdı... | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
the same shit I was raised with. | ...büyürken duyduğum aynı zırvaları dinliyor. | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
Except your sister made sure he wasn`t raised with that, | Keşke kız kardeşin onun da aynı şekilde büyümediğini... | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
that you looked after him, that you raised Simon. | ...ona senin baktığını, Simon'ı senin büyüttüğünü bilseydi. | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
My son doesn`t answer because he agrees with me. | Oğlum bana cevap vermiyor çünkü benimle aynı fikirde. | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
He doesn`t want to seem impolite because that`s not the way he was raised. | Kabalık yapmak istemiyor çünkü bu şekilde yetiştirilmedi. | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
The first thing you need to know is that this family knows its place, | Bilmen gereken ilk şey şudur; bu aile haddini bilir... | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
and its place isn`t to tell me what I said or didn`t say. | ...benim ne söyleyip, söylemediğimi bildirmek onun haddine değildir. | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
Their place isn`t to sit at my table and ask me to explain myself. | Masama oturup, kendimi açıklamamı istemek de haddi değildir. | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
Because the way my children were raised, this would be considered rude. | Çünkü çocuklarımı yetiştirdiğim ortamda, bu hareket kabalık olarak kabul edilir. | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
Do you understand that? | Bunu anlayabiliyor musun? | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
Maybe it`s normal for you to act this way, | Senin için bu şekilde hareket etmek doğru olabilir... | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
to be heated, hot blooded, impassioned, | ...böylesine öfkeli, hiddetli, hırslı olabilir... | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
rude across the family table, but in my house this is not acceptable. | ...ya da yemek masasında kaba olabilirsin, ama benim evimde bu kabul edilemez. | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
When Rachel`s mother was alive... Hey, Simon. | Rachel'ın annesi hayattayken... Hey, Simon. | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
...she had a rule... | ...bir kuralı vardı... | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
Want to go out for a ride in my truck? ...whenever anyone got angry at this table | Kamyonla bir tur atmak ister misin? ...bu masada veya başka bir yerde... | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
or anywhere... | ...kim sinirlense... | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
Okay. ...she would nod. | Olur. ...kafa sallardı. | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
You don`t talk... Tom. | Konuşmayın... Tom. | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
Tom, come back. Please come back now. | Tom, geri dön. Lütfen hemen geri dön. | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
After she spent the whole week making this meal, | Tüm haftayı, bu yemeği hazırlamakla geçti... | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
do you like to see her drinking? | ...ama şimdi orada içki içiyor. | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
You have no idea... No! No! | Ne konuştuğun hakkında... Hayır! Hayır! | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
...what you`re talking about. You make her do this. | ...hiç bir fikrin yok. Bunu ona sen yaptın. | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
She is miserable here. | Burada berbat bir halde. | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
You make her miserable here! | Onu berbat eden sensin! | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
Come, please come. Tom, can you hear me? | Gel, lütfen gel. Tom, beni duyuyor musun? | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
...who`s civilized! Tom, can you hear me? | ...medeniymiş. Tom, beni duyuyor musun? | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
Please, just come back! | Lütfen, geri dön. | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
Tom, just come back. Please, just come back. | Tom, geri dön. Lütfen, geri dön. | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
...you don`t talk! | ...konuşmayın. | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
I pretended I couldn`t hear, | Duyamıyormuş gibi yaptım... | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
that the connection was bad. | ...bağlantı kötüymüş gibi. | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
And she kept calling. | O da konuşmaya devam etti. | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
And I didn`t pick up. | Ben telefonu açmadım. | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
Because someone was finally giving it to him. | Çünkü sonunda birisi babama şiddetle saldırıyordu. | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
No one had ever stood up to him like that, confronted him like that. | Daha önce hiç kimse onunla böyle yüzleşip, karşısında böyle dikilmemişti. | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
I wanted him to explode for me. | Benim için de patlamasını istedim. | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
That`s what I wanted Sami to do. | Sami'nin yapmasını istediğim şey buydu. | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
Explode? Yes. | Patlamak mı? Evet. | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
How long did it last? I don`t know. | Ne kadar sürdü? Bilmiyorum. | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
He must have seen that she was too drunk to drive. | Onun araba sürmek için fazla alkollü olduğunu görmüş olması gerekirdi. | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
I know... I know it`s not my fault. | Biliyorum... Benim hatam olmadığını biliyorum. | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
But it is your fault. | Ama senin hatandı. | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
You didn`t answer her call for help. | Onun yardım çağrısına cevap vermedin. | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
If you had driven back, you could have taken them home. | Eğer dönseydin, onları eve götürebilirdin. | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
Sami wouldn`t have had to drive. | Sami araba sürmek zorunda kalmazdı. | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
You have lived with this far too long to deny your responsibility. | Sorumluluğunu reddederek bu zamana kadar yaşamışsın. | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
When I got back it was done. They were gone. | Geri döndüğümde her şey bitmişti. Onlar gitmişti. | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
I walked in, my father`s screaming that he did it on purpose. | İçeri girdim, babam bağırıyordu, bunu bilerek yapmıştı. | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
Okay? | Anlıyor musunuz? | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
That he killed himself and Rachel. | Kendini ve Rachel'ı öldürmüştü. | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
That he called from the car and said he was going to kill himself and Rachel. | Arabadayken aramış ve kendisiyle Rachel'ı öldüreceğini söylemişti. | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
Why? `Cause he was a monster. | Neden? Çünkü o bir canavardı. | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
That`s what my dad always thought, and now there`s no one to disprove him. | Babamın her zaman düşündüğü şey buydu, şimdi de aksini ispatlayacak bir şey yok. | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
Okay? | Anladınız mı? | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
But Sami was not a monster. | Ama Sami bir canavar değildi. | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
Not him. | Değildi. | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
How long have you known that Simon was their child? | Simon'ın onların oğlu olduğunu ne kadar zamandır biliyorsunuz? | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
The moment I was transferred to the school. | Okula transfer olduğum an. | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
The moment I saw his last name. | Soyadını gördüğüm an. | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
It became my secret. | Bu benim sırrım oldu. | Adoration-1 | 2008 | ![]() |
Does Simon know? | Simon biliyor mu? | Adoration-1 | 2008 | ![]() |