Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 242
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
The doggy style, him under... | Köpek stili, o altta... | 199 recetas para ser feliz-1 | 2008 | |
The missionary. | misyoner. | 199 recetas para ser feliz-1 | 2008 | |
Sandra. | Sandra... | 199 recetas para ser feliz-1 | 2008 | |
was Milo... | Milo... | 199 recetas para ser feliz-1 | 2008 | |
good...? | iyi miydi? | 199 recetas para ser feliz-1 | 2008 | |
Do you realize how that kiddo was? | Çocuk nasılmış, görüyor musun? | 199 recetas para ser feliz-1 | 2008 | |
He liked sex. Fucking. | Seksi severmiş. Sikişmeyi. | 199 recetas para ser feliz-1 | 2008 | |
I bet when you were in Santiago you complained you miss the sea. | Bahse girerim, sen Santiago'dayken denizi özlediğini söylüyordun. | 199 recetas para ser feliz-1 | 2008 | |
Sometimes. | Arada bir. | 199 recetas para ser feliz-1 | 2008 | |
And now you have it there, you haven't even gone. | Şimdi yanı başında ama gitmedin bile. | 199 recetas para ser feliz-1 | 2008 | |
That's true. | Doğru. | 199 recetas para ser feliz-1 | 2008 | |
Tomás. | Tomás. | 199 recetas para ser feliz-1 | 2008 | |
Can you ask for a day off tomorrow at work? | Yarın işten izin istesene. | 199 recetas para ser feliz-1 | 2008 | |
Of course. | Olur. | 199 recetas para ser feliz-1 | 2008 | |
Tip number 90: | İpucu 90: | 199 recetas para ser feliz-1 | 2008 | |
"The happiest man... | En mutlu insan... | 199 recetas para ser feliz-1 | 2008 | |
is the one who makes happier the biggest number of his fellows" | en çok arkadaşını mutlu edendir. | 199 recetas para ser feliz-1 | 2008 | |
Can you give me my towel? | Havlumu uzatır mısın? | 199 recetas para ser feliz-1 | 2008 | |
They never found him, did they? | Onu hiç bulamadılar, değil mi? | 199 recetas para ser feliz-1 | 2008 | |
They looked for him for seven days. | Tam bir hafta aradılar. | 199 recetas para ser feliz-1 | 2008 | |
Divers looked for him, | Dalgıçlar onu aradı... | 199 recetas para ser feliz-1 | 2008 | |
They even dried the lagoon. | Denizkulağını bile kuruttular hatta. | 199 recetas para ser feliz-1 | 2008 | |
Tomas, I want to tell you that... | Tomas, sana eşyaları arasında... | 199 recetas para ser feliz-1 | 2008 | |
I found a letter among his things. | bir mektup bulduğumu söylemek istiyorum. | 199 recetas para ser feliz-1 | 2008 | |
A few days after the accident. | Kazadan birkaç gün sonra. | 199 recetas para ser feliz-1 | 2008 | |
They were still looking for him. | Hala onu arıyorlardı. | 199 recetas para ser feliz-1 | 2008 | |
Milo always spoke a lot about you. | Milo senden çok bahsederdi. | 199 recetas para ser feliz-1 | 2008 | |
I thought about giving it to Helena. | Helena'ya vermeyi düşündüm. | 199 recetas para ser feliz-1 | 2008 | |
But since you guys didn't go to Chile. | Ama siz Şili'ye gitmediğiniz için... | 199 recetas para ser feliz-1 | 2008 | |
I decided... | Ben de sana... | 199 recetas para ser feliz-1 | 2008 | |
to mail it to you. | yollayayım dedim. | 199 recetas para ser feliz-1 | 2008 | |
Don't you bother that I’ve done it? | Yaptığım şey canını sıkmıyor mu? | 199 recetas para ser feliz-1 | 2008 | |
Aren't you going to tell it to Helena? | Helena'ya anlatmayacak mısın? | 199 recetas para ser feliz-1 | 2008 | |
Don't drink it. They're for Sandra. | Ondan içme. Onlar Sandra'nın. | 199 recetas para ser feliz-1 | 2008 | |
Sure. | Tamam. | 199 recetas para ser feliz-1 | 2008 | |
Are you stealing? What? | Hırsızlık mı yapıyorsun? Ne? | 199 recetas para ser feliz-1 | 2008 | |
You are stealing. | Hırsızlık yapıyorsun. | 199 recetas para ser feliz-1 | 2008 | |
Tip number 197: | İpucu 197: | 199 recetas para ser feliz-1 | 2008 | |
"You don't search happiness... | Mutluluğu aramayın... | 199 recetas para ser feliz-1 | 2008 | |
you find it" | o zaman bulursunuz. | 199 recetas para ser feliz-1 | 2008 | |
Helena? | Helena? | 199 recetas para ser feliz-1 | 2008 | |
Helena will be late tomorrow. | Helena yarın geç gelecek. | 199 recetas para ser feliz-1 | 2008 | |
You could come early. | Sen erken gelebilirsin. | 199 recetas para ser feliz-1 | 2008 | |
Tip number 137: | İpucu 137: | 199 recetas para ser feliz-1 | 2008 | |
"You will reach happiness when you realize... | Hiçbir şeyin gerçekte önemli olmadığını... | 199 recetas para ser feliz-1 | 2008 | |
that nothing is really important" | anladığınızda mutluluğa ulaşacaksınız. | 199 recetas para ser feliz-1 | 2008 | |
No. | Olmaz. | 199 recetas para ser feliz-1 | 2008 | |
Not here. | Burada olmaz. | 199 recetas para ser feliz-1 | 2008 | |
Tip number 199: | İpucu 199: ... | 199 recetas para ser feliz-1 | 2008 | |
Dear Tomas: | Sevgili Tomas: | 199 recetas para ser feliz-1 | 2008 | |
After 8.000 caipiroskas I got fed up of Brazil. | 8 bin kaypiyoskadan sonra Brezilya'dan sıkılmaya başladım. | 199 recetas para ser feliz-1 | 2008 | |
I haven't been able to write a single line. | Tek bir satır dahi yazamadım. | 199 recetas para ser feliz-1 | 2008 | |
My detective story is a disaster. | Dedektif hikâyem bir rezalet. | 199 recetas para ser feliz-1 | 2008 | |
And I think I’m going back to Barcelona. | Sanırım Barcelona'ya geri dönüyorum. | 199 recetas para ser feliz-1 | 2008 | |
So get ready because I’m going t beat you up. | Hazır ol çünkü gelince hışını çıkartacağım. | 199 recetas para ser feliz-1 | 2008 | |
Jordi. | Jordi. | 199 recetas para ser feliz-1 | 2008 | |
Sandra... | Sandra... | 199 recetas para ser feliz-1 | 2008 | |
You have to leave. | gitmen gerekiyor. | 199 recetas para ser feliz-1 | 2008 | |
199 Tips to be Happy | Mutluluk için 199 ipucu | 199 recetas para ser feliz-1 | 2008 | |
My name is Tomás Barrera Riquelme. | Adım Tomás Barrera Riquelme. | 199 recetas para ser feliz-1 | 2008 | |
I’m 33 years old. I was born in Purranque. | 33 yaşındayım. Purranque'de doğdum. | 199 recetas para ser feliz-1 | 2008 | |
A small city nearby Osorno. | Osorno yakınlarında küçük bir şehirdir. | 199 recetas para ser feliz-1 | 2008 | |
Some... 900 kilometers from Santiago. Southwards. | Santiago'dan yaklaşık... 900 kilometre. Güneyde. | 199 recetas para ser feliz-1 | 2008 | |
I’ve been living in Barcelona for five years. I’m married. | 5 yıldır Barcelano'da yaşıyorum. Evliyim. | 199 recetas para ser feliz-1 | 2008 | |
My wife is Chilean. | Karım Şililidir. | 199 recetas para ser feliz-1 | 2008 | |
I always wanted to work in a fiction publishing house like this one. | Hep böyle bir kurgu kitapları basan bir yayınevinde çalışmak istiyordum. | 199 recetas para ser feliz-1 | 2008 | |
Actually... it's like a dream. | Aslında... bu bir rüya gibi. | 199 recetas para ser feliz-1 | 2008 | |
Pick up! Tables 12, 4, 11. | Al bakalım! 12, 4 ve 11'inci masalar. Al bakalım! 12, 4 ve 11'inci masalar. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Got it. | Tamamdır. Tamamdır. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Hey, when you get a second, | Bir saniyeliğine bari olsa, Bir saniyeliğine bari olsa, | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
stop looking at my boobs. | ...göğüslerime bakmayı kes. ...göğüslerime bakmayı kes. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Excuse me. | Bakar mısın? Bakar mısın? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Waitress? | Garson? Garson? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Dude? | Ahbap? Ahbap? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Hi, what can I get ya? | Selam, ne istersiniz? Selam, ne istersiniz? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
We need some... 1 | Biz biraz... 1 Biz biraz... 1 | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Is that annoying? | Canını sıktı mı? Canını sıktı mı? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Is that obnoxious and rude? | Uygunsuz hem de kaba mı? Uygunsuz hem de kaba mı? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Would you find it distracting if someone did that to you | Çalışırken biri sana bunu yapsa rahatsız edici bulur muydun? Çalışırken biri sana bunu yapsa rahatsız edici bulur muydun? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Oh, you don't have a job. Sorry. | Senin işin yoktu, değil mi? Kusura bakma. Senin işin yoktu, değil mi? Kusura bakma. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Damn, dude, she burned you. | Vay anasını, kanka, Seni fena etti. Vay anasını, kanka, Seni fena etti. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
No, hipster. | Hayır, hippi! Hayır, hippi! | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Do not think we're on the same team. We have nothing in common. | Aynı takımda olduğumuzu düşünme. Hiç bir ortak yanımız yok. Aynı takımda olduğumuzu düşünme. Hiç bir ortak yanımız yok. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I wear knit hats when it's cold out. | Ben örme şapkayı hava soğuk olduğunda giyerim. Ben örme şapkayı hava soğuk olduğunda giyerim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You wear knit hats 'cause of coldplay. | Sense Coldplay* yüzünden giyiyorsun. Sense Coldplay* yüzünden giyiyorsun. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You have tattoos to piss off your dad. | Babanı kızdırmak için dövme yaptırmışsın. Babanı kızdırmak için dövme yaptırmışsın. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
My dad doesn't know he's my dad. | Benim babam, babam olduğunu bilmiyor. Benim babam, babam olduğunu bilmiyor. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You think... | Sen... Sen... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
This is the sound that gets you service. | ...bu sesi çıkararak servis alabileceğini düşünüyorsun. ...bu sesi çıkararak servis alabileceğini düşünüyorsun. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I think... | Bense... Bense... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
This is the sound that dries up my vagina. | ...bu sesle ancak vajinamı kurutursunuz diyorum. ...bu sesle ancak vajinamı kurutursunuz diyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
The other waitress disappeared, the Russian one. | Diğer garson ortadan kayboldu, şu Rus olan. Diğer garson ortadan kayboldu, şu Rus olan. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
We need horseradish. | Yaban turpu istiyorduk da. Yaban turpu istiyorduk da. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Please. | Lütfen. Lütfen. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
That, ladies, is how you treat a waitress. | Bu hanımlar bir garsona nasıl davranılacağını biliyor. Bu hanımlar bir garsona nasıl davranılacağını biliyor. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Paulina! | Paulina! Paulina! | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Oh, so... so good, oh... | Oh, çok güzel, oh... Oh, çok güzel, oh... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
oh, sorry, I didn't realize you were on break. | Kusura bakmayın, molada olduğunuzu fark etmedim. Kusura bakmayın, molada olduğunuzu fark etmedim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I just need some horseradish. | Bana biraz yaban turpu lazım da. Bana biraz yaban turpu lazım da. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Here. Oh, cool. | Al. Harika. Al. Harika. | 2 Broke Girls-1 | 2011 |