Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 2945
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| I'm going out. Have the car ready. | Ben çıkıyorum. Arabayı hazır edin. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| THE EEL | YILANBALIĞI | Akibiyori-1 | 1960 | |
| A little more? No, thank you. | Azıcık daha? Hayır, teşekkürler. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Did you notice the fellow who greeted me at the elevator? | Asansördeyken beni selamlayan adamı fark ettin mi? | Akibiyori-1 | 1960 | |
| No, I'm afraid I didn't. | Hayır, korkarım etmedim. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| About my height, with hair hanging over like this? | Benim boylarımda, şöyle perçemleri olan. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| No, I really didn't notice. | Hayır, gerçekten dikkatimi çekmedi. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Well, he doesn't exactly stand out in a crowd. | Şey öyle göze batan bir tip değildir. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| He's a fine man, a hard worker. | Çok çalışkan, iyi bir adam. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| When we were talking about Ayako, | Ayako'dan söz açıldığında... | Akibiyori-1 | 1960 | |
| he immediately came to mind. | ...aklıma hemen o gelmişti. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| But Taguchi was so certain he had a sure thing. | Lakin Taguchi çok kesin konuştu. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Mr. Taguchi is very amusing. | Bay Taguchi çok matrak biri. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Too amusing! | Aşırı matrak! | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Everything he touches turns into a farce. | Yaptığı her işi komediye çeviriyor. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| He's a lot of fun to have around. | Varlığıyla insana neşe katıyor. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Anyway, I don't remember where the young man graduated from. | Neyse, delikanlının nereden mezun olduğu aklımda değil. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| He joined our firm four or five years ago. | Şirketimizde dört beş yıl önce çalışmaya başladı. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| He doesn't look that athletic, | Öyle atletik bir görünümü yok... | Akibiyori-1 | 1960 | |
| but he's captain of our basketball team. | ...ama basketbol takımımızın kaptanı. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Sounds very good. | Kulağa hoş geliyor. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Should I arrange a meeting? | Bir buluşmaya ne dersiniz? | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Or shall I send you his picture and resumé? | Ya da size resimli özgeçmişini mi göndersem? | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Yes, maybe that's best. | Evet, en iyisi bu galiba. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Sorry to keep you waiting. | Beklettiğim için özür dilerim. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Here you are. | Buyurun. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| I'll send them soon. Thank you. | Çok sürmez size gönderirim. Teşekkür ederim. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Could you spare a picture of Ayako? | Ayako'nun bir resmini lütfeder miydiniz? | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Do you always smoke a pipe? | Hep pipo mu içersiniz? | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Both a pipe and cigarettes. | Pipo da, sigara da. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| My husband was fond of his pipes. I still have a few at home. | Kocam pipolarına çok düşkündü. Evde hala birkaç tane var. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| You're welcome to them. | Arzu ederseniz onları alabilirsiniz. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| I'd like that very much. | Çok memnun olurum. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| I can't say how good they are, | Ne kadar iyiler bilemem... | Akibiyori-1 | 1960 | |
| but he bought them in England. | ...ama onları İngiltere'den almıştı. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| I'm sure they must be very good. He was picky about such things. | Çok iyi oldukları su götürmez. Öyle alelade şeylere para vermezdi o. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Then I'll send them over. | Öyleyse onları size gönderirim. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Please help yourself. | Lütfen, buyurun! | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Coming! | Geldim! | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Here you are, Father. | İşte suyun, Baba. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| I think it's a good choice. What? | Bana göre iyi bir seçim. Ne? | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Mr. Goto is really swell. | Bay Goto gerçekten harika. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| You think so? | Öyle mi dersin? | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Of course. I'd marry him in a minute. | Elbette. Gözüm kapalı evlenirdim onunla. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Where did he graduate from? | Nereden mezundu o? | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Waseda. Political economy. | Waseda. Siyasal İktisat. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Below azure skies... | Masmavi gökyüzünün altında... | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Where's he from? | Nereli? | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Fushimi. Son of a sake brewer. | Fushimi'den. Babası bir saki imalatçısı. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Could you please be quiet? | Sessiz olur musun, lütfen? | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Leave us now. Why? | Bizi yalnız bırak. Neden? | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Go on. | Hadi yukarı. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| You go upstairs too. | Sen de yukarı. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Go on now. | Hemen şimdi. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Waseda, Waseda | Waseda, Waseda... | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Goto is the best candidate, isn't he? | En iyi damat adayımız Goto, değil mi? | Akibiyori-1 | 1960 | |
| I think so too. Let's invite him over. | Bence de öyle. Onu buraya davet edelim. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| You talk with him and get his picture and resumé. | Onunla konuşur ve ondan resimli özgeçmişini temin edersin. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| But if Ayako gets married, Akiko will be left all alone. | Olurda Ayako evlenirse, Akiko külliyen yalnız kalacak. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| She'll get by somehow. She'll have no choice. | Bunu atlatacaktır nasılsa. Başka şansı yok. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Is Akiko as beautiful as ever? | Akiko eskisi gibi güzel mi? | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Yes, very beautiful. | Evet, çok güzel. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| But I like Ayako more. She's so pure. | Ben Ayako'yu daha çok beğeniyorum. Öyle temiz ki. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Oh, really? | Ya, öyle mi? | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Taguchi still prefers Akiko. | Taguchi hala Akiko'yu tercih ediyor. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| But so do you. | Sen de öyle, değil mi? | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Akiko. | Akiko'yu. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Nonsense. Taguchi's the one who likes her. | Saçmalık. Ondan hoşlanan Taguchi. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| He's always liked her. | Evvel ezel ondan hoşlanmıştır. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Really? And you haven't? | Sahi mi? Peki ya sen? | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Not particularly. | Hiç mi hiç. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Oh? Then why'd you buy all that medicine? | Öyle mi? Öyleyse bir dünya ilacı niye satın aldın? | Akibiyori-1 | 1960 | |
| What? All that medicine. | Neyi? İlacı. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| You. Was it bandages or Antifebrin? | Sen. Sargı bezi mi yoksa ateş düşürücü müydü? | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Who told you all this nonsense? | Tüm bu saçmalığı sana kim anlattı? | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Taguchi's wife? | Taguchi'nin karısı mı? | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Now I know why you never catch cold. All that medicine still has an effect. | Artık neden hiç ateşinin çıkmadığını biliyorum. Onca ilacın etkisi hala geçmemiş. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Welcome home. Mother, have you had dinner? | Hoş geldin. Anne, akşam yemeği yedin mi? | Akibiyori-1 | 1960 | |
| My boss took me out. | Patronum yemeğe götürdü. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| I waited a while. Did you? | Seni bekledim. Öyle mi? | Akibiyori-1 | 1960 | |
| I bought a cake on the way home. | Yol üstü sana bir kek aldım. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Will you have some now? Maybe later. | Şimdi yemek ister misin? Hayır. Belki sonra. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| I'm exhausted. I ran around all day. | Bitkin haldeyim. Tüm gün koşuşturdum. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Oh, about Mr. Taguchi's prospect it fell through. | Ah, Bay Taguchi'nin bahsettiği iş vardı ya... O iş olmadı. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Really? Why? | Sahi mi? Neden? | Akibiyori-1 | 1960 | |
| The mars spoken for. | Adamın başı bağlanmış. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Mr. Taguchi's always doing things like that. | Bay Taguchi'nin işleri hep böyledir. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| It's true. | Çok doğru. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| But there's someone else. | Ama başka biri daha var. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| A replacement so soon? Who is it this time? | Ne çabuk da yenisi bulundu? Bu seferki kim? | Akibiyori-1 | 1960 | |
| A nice young man who works for Mr. Mamiya's firm. | Bay Mamiya'nın şirketinde çalışan hoş bir delikanlı. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| He's sending us a picture and resumé. | Bize resimli özgeçmişini gönderiyor. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| I'll heat some water. | Biraz su ısıtayım. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Mr. Mamiya spoke very highly of him. | Bay Mamiya ondan övgüyle söz etti. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Seems like a capable young man. | Görünüşe göre, eli iş tutan bir delikanlı. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| He was going to mention him at the memorial service. | Anma töreninde ona senden bahsedecekti. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| He'd like a picture of you. | Bir resmini rica ediyor. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Please decline the offer. | Lütfen teklifi geri çevir. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| It'll be harder to refuse once we get his picture. | Bir kere resmini aldıktan sonra geri çevirmek daha zor olacaktır. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| And don't give him mine. | Ve resmimi de ona verme. | Akibiyori-1 | 1960 |