Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 4228
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| No, no. | Hayır, hayır. Teşekkür ederim. | Annabelle-1 | 2014 | |
| But, um, unless it has something to do with our safety, | Güvenliğimizi tehdit eden bir konu olmadığı müddetçe... | Annabelle-1 | 2014 | |
| Okay. Good. Right Right Right there. | Pekâlâ. Tamam. Orası. Orası. Orada dur. | Annabelle-1 | 2014 | |
| I'm makin' popcorn. | Patlamış mısır hazırlayacağım. | Annabelle-1 | 2014 | |
| tim conway's here. | Tim Conway burada. | Annabelle-1 | 2014 | |
| john wayne. | John Wayne. | Annabelle-1 | 2014 | |
| John wayne's not here. | John Wayne burada değil. | Annabelle-1 | 2014 | |
| He backed out again? | Yine mi sözünü tutmadı? | Annabelle-1 | 2014 | |
| Are you sure it's okay | Bebek için bu kadar tereyağı ve tuzun iyi olduğuna emin... | Annabelle-1 | 2014 | |
| There's raquel welch and sophia loren. | Raquel Welch ve Sophia Loren de orada. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Now you know they're not here. Well, where are they? | Ama burada değiller. Öyle değil mi? | Annabelle-1 | 2014 | |
| I don't know where they are. | Nerede olduklarını bilmiyorum. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Let's get 'em on! | Hadi onları bulalım! | Annabelle-1 | 2014 | |
| They are gonna love you. | Sana bayılacaklar. | Annabelle-1 | 2014 | |
| please just leave. | Lütfen gidin. | Annabelle-1 | 2014 | |
| I I realize, miss prentice, but you still have time. | Farkındayım Bayan Prentice ama hâlâ zamanınız var. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Mind if i look around? | Etrafa bakabilir miyiz? | Annabelle-1 | 2014 | |
| ...Or your stepmother. | ...ya da üvey anneniz. | Annabelle-1 | 2014 | |
| I don't have anything to say about her. | Onunla ilgili söyleyeceğim hiçbir şey yok. | Annabelle-1 | 2014 | |
| But wouldn't you be more comfortable sitting down? | Otursanız daha iyi olmaz mıydı? | Annabelle-1 | 2014 | |
| I do know how painful this must be for you. | Bunun size ne kadar acı verdiğini anlayabiliyorum. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Look, it had absolutely nothing to do with the money. | Bakın, parayla hiçbir şey yapmadım ben. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Look, i don't even want to talk about it. | Bakın, bu konuda konuşmak bile istemiyorum. | Annabelle-1 | 2014 | |
| I don't wanna think about it. I | Bunu düşünmek istemiyorum. Ben... | Annabelle-1 | 2014 | |
| Why don't you just leave now. | Neden buradan gitmiyorsunuz? | Annabelle-1 | 2014 | |
| What if they're not dead? What'll you do, then? | Ya ölmedilerse? O zaman ne yapacaksınız? | Annabelle-1 | 2014 | |
| I told you, i don't know! Would you please leave?! | Size söyledim, bilmiyorum! Lütfen gider misiniz? | Annabelle-1 | 2014 | |
| Would you please | Lütfen... | Annabelle-1 | 2014 | |
| I don't have any plans. | Bir planım yok. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Well, then, but if you're not guilty | Pekâlâ ama suçsuzsanız, bu şekilde davranmanız... | Annabelle-1 | 2014 | |
| ...Quarter of a million dollars. | ...neredeyse çeyrek milyon dolar. Bunu düşünmüş olmalısınız. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Sure, miss prentice. Sure. | Elbette Bayan Prentice. Elbette. | Annabelle-1 | 2014 | |
| I got ya. I got ya. | Tuttum seni! Yanındayım! | Annabelle-1 | 2014 | |
| It's okay. Come on. | Geçti. Gel hadi. | Annabelle-1 | 2014 | |
| I'm so sorry that i wasn't here. | Yanında olmadığım için çok üzgünüm. Çok üzgünüm. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Behind you. | Arkanda. | Annabelle-1 | 2014 | |
| It's a girl. | Kızınız oldu. Bu benim bebeğim mi? | Annabelle-1 | 2014 | |
| Leah? | Leah mı? | Annabelle-1 | 2014 | |
| Leah. Hi. | Leah. Merhaba. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Hi, leah, it's your daddy. | Merhaba Leah, ben senin babanım. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Look at her. | Ona baksana. | Annabelle-1 | 2014 | |
| John... | John... Evet? | Annabelle-1 | 2014 | |
| john, the fire... | John, yangın... | Annabelle-1 | 2014 | |
| I don't know what happened. | Neler olduğunu anlamıyorum. | Annabelle-1 | 2014 | |
| I can never go back there. I can't. | Oraya asla geri dönemem. Dönemem. | Annabelle-1 | 2014 | |
| I can't, not with her. No. | Bebeğimle birlikte dönemem. Yapamam. | Annabelle-1 | 2014 | |
| You don't have to. | Dönmek zorunda değilsin. Hem de hiç. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Hey, honey, you all set? | Hayatım, hazır mısın? | Annabelle-1 | 2014 | |
| Any second now, she is gonna... | Birazdan. O da... | Annabelle-1 | 2014 | |
| You need to get out more. | Daha çok dışarı çıkmalısın. Hadi, geç kalıyoruz. | Annabelle-1 | 2014 | |
| You really think we should go? | Gerçekten de gitmeli miyiz? Leah biraz huysuz gibi. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Mia, she's fine. Okay? | Mia, o iyi. Tamam mı? | Annabelle-1 | 2014 | |
| You both need to get outta here, | İkiniz de evden çıkmalısınız. Burada çok fazla tıkılıp kaldınız. | Annabelle-1 | 2014 | |
| I know, but it's | Biliyorum ama... Bak, dışarı bir bak. | Annabelle-1 | 2014 | |
| It's beautiful. Okay? | Çok güzel. Tamam mı? Buna ikimizin de ihtiyacı var. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Leah, she could definitely use some color. | Leah'nın da yüzünün biraz renklenmesi gerek. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Ah, stop it! She's perfect. | Kes şunu. Harika görünüyor. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Maybe we could put some of that, uh, | Belki birazcık renk katabiliriz. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Whaddaya call it, whaddaya use these | Ne diyorsunuz ona? Kakao yağıyla. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Maybe we should slather her with some cocoa butter. | Belki de ona biraz kakao yağı sürmeliyiz. | Annabelle-1 | 2014 | |
| okay, okay. | Tamam, tamam. Sesini kesersen geleceğim. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Hm. I promise. Mwah! | Söz veriyorum. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Let's go. | Gidelim. Hadi bakalım. | Annabelle-1 | 2014 | |
| we're going. | Gezmeye gidiyoruz. | Annabelle-1 | 2014 | |
| we cannot let fear control us. | Korkunun bizi kontrol etmesine izin veremeyiz. | Annabelle-1 | 2014 | |
| For we are never truly alone when we walk with god. | Tanrı'nın yolundan yürüdüğümüz müddetçe, asla yalnız değiliz. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Isn't it true that the more we know about something | Bir şey hakkında daha fazla şey bildiğimizde ondan daha az korkmaz mıyız? | Annabelle-1 | 2014 | |
| We need to face our fears to better understand them. | Korkularımızı daha iyi anlayabilmek için onlarla yüzleşmemiz gerek. | Annabelle-1 | 2014 | |
| We need to shine a bright light | Güvensizliğimiz ve kaygılarımızla beslenen... | Annabelle-1 | 2014 | |
| we need to remember | İnancı olanlar için hakikatin... | Annabelle-1 | 2014 | |
| Mia. Mind if i take a picture of your little one? | Mia. Ufaklığın bir fotoğrafını çekebilir miyim acaba? | Annabelle-1 | 2014 | |
| I like to hang photos | Cemaatimizin yeni üyelerinin fotoğraflarını... | Annabelle-1 | 2014 | |
| Ah, yes. Sure, of course. | Evet, tabii, elbette. | Annabelle-1 | 2014 | |
| No, no, no. Ho Hold her on your lap. | Hayır, hayır. Kucağında durabilir. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Oh, y You don't need me in the photo. | Fotoğrafta olmamı istemezsiniz. Elbette isterim. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Mothers are closer to god than any other living creature. | Anneler Tanrı'ya diğer tüm canlılardan daha yakındır. | Annabelle-1 | 2014 | |
| For only they can share in god's creative miracle. | Tanrı'nın yaratıcı mucizesini sadece onlar paylaşır. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Leah. | Leah. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Uno, dos, tres. | Bir, iki, üç. | Annabelle-1 | 2014 | |
| ahh, leah! | Leah! | Annabelle-1 | 2014 | |
| wonderful. | Harika. Bu işimizi görür. | Annabelle-1 | 2014 | |
| I still feel the higgins' absence every sunday. | Hâlâ her pazar Higginsler'in yokluğunu hissediyorum. | Annabelle-1 | 2014 | |
| I imagine it must be difficult for you t | Bu senin için de çok zor olmalı... John orada. Gitmeliyim. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Well, unfortunately, i | Ne yazık ki bu konuda size yardım edecek bir duam yok. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Well, i guess there are some things | Sanırım bazı şeylerle kendi başımıza ilgilenmek zorundayız. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Yes. | Haklısın. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Father perez. | Peder Perez. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Uh, i think this is the last of 'em. | Sanırım bu da sonuncusu. | Annabelle-1 | 2014 | |
| I'll get her. | Ben getiririm. | Annabelle-1 | 2014 | |
| See mommy? Hm? Hm? | Anneyi gördün mü? | Annabelle-1 | 2014 | |
| Wait a sec, h How did that get in there? | Dur bir dakika, o buraya nasıl geldi? Onu attığıma yemin edebilirim. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Things must have gotten mixed up after the fire. | Yangından sonra eşyaların arasına karışmış olmalı. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Here, give her to me. | Hadi, ver onu bana. | Annabelle-1 | 2014 | |
| You gave her to me as a gift. | O senin bana hediyendi. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Like father perez said, | Peder Perez'in de söylediği gibi gücümüzü kutlamalıyız, değil mi? | Annabelle-1 | 2014 | |
| There. She fits right in. | İşte. Tam uydu. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Come to mommy! Come to mommy! | Anneye gel! Anneye gel! | Annabelle-1 | 2014 | |
| How was your sleep? | Güzel uyudun mu bakalım? | Annabelle-1 | 2014 | |
| Look, she's so cute. | Baksana, ne kadar tatlı. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Isn't daddy funny looking. | Baban çok komik görünüyor, değil mi? | Annabelle-1 | 2014 |