Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 4829
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| And how does Malcolm propose to evacuate | Malcolm şehrin koca kısmını nasıl boşaltmayı teklif ediyor? | Arrow-1 | 2012 | |
| He doesn't. | Teklif etmiyor. | Arrow-1 | 2012 | |
| Robert, that doesn't sound like you. | Robert, bu senin yapacağın bir iş değil. | Arrow-1 | 2012 | |
| Because I'm not the man you think I am. | Çünkü ben senin sandığın kişi değilim. | Arrow-1 | 2012 | |
| About a month before the opening of Steele factory, | Glades'teki Steele fabrikasının açılışından bir ay falan önce... | Arrow-1 | 2012 | |
| I was approached by a local councilman. | ...yerli bir meclis üyesi bana geldi. | Arrow-1 | 2012 | |
| He wanted money. | Para istedi. | Arrow-1 | 2012 | |
| Told me that's the way everything was done in the Glades. | Glades'in tüm işlerin bu şekilde halledildiğini söyledi. | Arrow-1 | 2012 | |
| I told him I'd never paid a bribe in my life. | Hiç kimseye rüşvet vermediğimi söyledim. | Arrow-1 | 2012 | |
| We got into an argument. | Tartıştık. | Arrow-1 | 2012 | |
| I didn't want to hurt him. | Ona zarar vermek istemedim. | Arrow-1 | 2012 | |
| I swear, Moira. | Yemin ederim, Moira. | Arrow-1 | 2012 | |
| But he fell. | Ama o yere yığıldı. | Arrow-1 | 2012 | |
| Oh, dear God. | Aman Tanrım. | Arrow-1 | 2012 | |
| The work I'm doing with Malcolm, with the list, | Malcolm'la beraber yaptığım iş ve şu liste... | Arrow-1 | 2012 | |
| it's my penance, Moira. | ...benim kefaretim, Moira. | Arrow-1 | 2012 | |
| What, so you'll atone for one murder | Bir cinayeti, yüzlerce hatta binlerce cinayet işleyerek mi telafi edeceksin yani? | Arrow-1 | 2012 | |
| Robert. | Robert. Ben dinle. | Arrow-1 | 2012 | |
| Whatever wrongs you've committed, | Her ne yanlış yaptıysan... | Arrow-1 | 2012 | |
| whatever mistakes you've made, | ...her ne hata yaptıysan... | Arrow-1 | 2012 | |
| preventing this horror is your chance to make it right. | ...bu dehşete engel olarak her şeyi düzeltebilirsin. | Arrow-1 | 2012 | |
| Please, Robert, promise me you won't let this happen. | Lütfen Robert. Bunun olmasına izin vermeyeceğine dair söz ver. | Arrow-1 | 2012 | |
| Blackjack! | Yirmi bir! | Arrow-1 | 2012 | |
| Miss... | Benimle gelir misiniz bayan? | Arrow-1 | 2012 | |
| Is something wrong? | Bir sorun mu var? Kalk. | Arrow-1 | 2012 | |
| Oh, since you ask so nicely. | Madem bu kadar naziksin. | Arrow-1 | 2012 | |
| Oh, there's the bathroom. | Lavabo şuradaymış. | Arrow-1 | 2012 | |
| I should have known the manager's office | Müdür ofisinin koridorun sonunda... | Arrow-1 | 2012 | |
| would be down the hall and to the right of the bathroom. | ...lavabonun sağında olduğunu tahmin etmeliydim. | Arrow-1 | 2012 | |
| Mr. Alonzo. | Bay Alonzo. | Arrow-1 | 2012 | |
| What's your name? | Adınız ne? Megan. Romantik. | Arrow-1 | 2012 | |
| Do you know where the term "86" comes from, Megan? | "86" terimin nereden geldiğini biliyor musun Megan? | Arrow-1 | 2012 | |
| As it happens, I do. It's from prohibition. | Biliyorum aslında. Yasaktan geliyor. | Arrow-1 | 2012 | |
| There was a an illegal casino, | Sözüm meclisten dışarı New York'ta 86 Bedford sokağında... | Arrow-1 | 2012 | |
| located at 86 Bedford street in New York, | ...yasadışı bir kumarhane varmış... | Arrow-1 | 2012 | |
| and...God, you know, I'm just gonna stop talking. | ...ve çenemi kapatayım artık. | Arrow-1 | 2012 | |
| Now it means to ban someone, | Şimdi hile yapan birisini yasaklama anlamına geliyor. Sen 86'landın. Param var! Sende kalsın. Param var! Sende kalsın. | Arrow-1 | 2012 | |
| Leave your chips and go. | Fişlerini bırak ve toz ol. | Arrow-1 | 2012 | |
| Oh, yeah, Megan, one more thing. | Son bir şey, Megan. | Arrow-1 | 2012 | |
| You see, the thing about card counters is, uh... | Kart sayanlar... | Arrow-1 | 2012 | |
| sometimes they work... | ...bazen... | Arrow-1 | 2012 | |
| with a partner. | ...bir ortakla çalışırlar. | Arrow-1 | 2012 | |
| You're gonna be really upset when you meet my partner. | Benim ortağımla karşılaşınca gerçekten çok üzüleceksiniz. | Arrow-1 | 2012 | |
| I heard you never miss. | Hiç ıskalamadığını duydum. Iskalamam. | Arrow-1 | 2012 | |
| Where's Walter Steele? | Walter Steele nerede? | Arrow-1 | 2012 | |
| What? What a you talking about, huh? | Ne? Neden bahsediyorsun? Altı ay önce onu kaçırdın! | Arrow-1 | 2012 | |
| It was just a job. I was given a name. | İşimi yapıyordum. İsmini vermişlerdi. Hiç soru sormadım. | Arrow-1 | 2012 | |
| Last chance. | Bu son şansın. | Arrow-1 | 2012 | |
| Where is he? | Nerede? Yeraltında. | Arrow-1 | 2012 | |
| I'm not. I delivered him | Yalan söylemiyorum. Ben onu teslim ettim, onlar da öldürdüler. | Arrow-1 | 2012 | |
| I heard the gunshot. | Silah sesini duydum. Öldü. | Arrow-1 | 2012 | |
| Oh, let's see that blouse in that violet shade. | Eflatun tonundaki bluza bakalım. | Arrow-1 | 2012 | |
| You're a miracle worker, Thea. | Mucize yaratıyorsun Thea. | Arrow-1 | 2012 | |
| Oh, when it comes to shopping, it's not work, really. | İş alışverişe gelince elimden hiçbir şey gelmiyor. | Arrow-1 | 2012 | |
| Hey. I'm teaching mom the joys of online clothes shopping. | Selam. Anneme internetten elbise alışverişi yapmanın güzelliklerini öğretiyordum. | Arrow-1 | 2012 | |
| Ollie? | Ollie? İyi misin? | Arrow-1 | 2012 | |
| I need to talk to you both. | Sizle konuşmalıyım. Ne oldu? | Arrow-1 | 2012 | |
| It's about Walter. | Konu Walter. | Arrow-1 | 2012 | |
| Did the police contact you? | Polis seninle temasa mı geçti? | Arrow-1 | 2012 | |
| One of Mr. Diggle's army buddies | Bay Diggle'ın ordudan arkadaşlarından biri... | Arrow-1 | 2012 | |
| works for the FBI now. | ...artık FBI için çalışıyor. | Arrow-1 | 2012 | |
| And they got news tonight. | Bu gece haberleri almışlar. Olamaz. | Arrow-1 | 2012 | |
| No, no, no, no, no. | Hayır, hayır. Annem... Annem... | Arrow-1 | 2012 | |
| There must be some mistake. | Bir hata olmalı. | Arrow-1 | 2012 | |
| Who did Mr. Diggle talk to? | Bay Diggle kiminle konuşmuş? Ceset bulmuşlar mı? | Arrow-1 | 2012 | |
| Mom... | Anne... Laurel. Laurel. | Arrow-1 | 2012 | |
| Walter's gone. | ...Walter öldü. | Arrow-1 | 2012 | |
| No. This isn't right. | Hayır. Yalan. | Arrow-1 | 2012 | |
| Where are you going? Out. | Nereye gidiyorsun? Dışarı. | Arrow-1 | 2012 | |
| Mom, you're in shock. | Şok geçiriyorsun anne. | Arrow-1 | 2012 | |
| Don't tell me what or how I feel, Oliver. | Bana ne veya nasıl hissettiğimi söylemeye kalkma Oliver. | Arrow-1 | 2012 | |
| Why is she acting like that? | Neden böyle davranıyor? | Arrow-1 | 2012 | |
| I suspect I know what this is about. | Sanırım bunun ne ile ilgili olduğunu biliyorum. | Arrow-1 | 2012 | |
| You and I got in bed with Malcolm | Beraber Malcolm'la şehrimizi karıştıranları düzeltmek için çalıştık. | Arrow-1 | 2012 | |
| But I think you agree, killing thousands of people | Ama bence söylediklerime katılacaksın. Binlerce insanı öldürmek... | Arrow-1 | 2012 | |
| is not the answer. | ...çözüm değil. | Arrow-1 | 2012 | |
| Indeed. If we were to wage a war | Kesinlikle. Malcolm Merlyn'e karşı... | Arrow-1 | 2012 | |
| with Malcolm Merlyn, we will lose. | ...bir savaş başlatırsak, kaybeden biz oluruz. | Arrow-1 | 2012 | |
| My family has already suffered enough. | Ailem yeterince acı çekti. | Arrow-1 | 2012 | |
| And I have no desire to endanger mine. | Ben de kendi ailemi tehlikeye atmak istemiyorum. | Arrow-1 | 2012 | |
| Fortunately, there's another option. | Neyse ki başka bir seçenek var. | Arrow-1 | 2012 | |
| 6 months ago, Malcolm started buying up buildings | Malcolm altı ay önce Sagittarius denen yabancı bir şirket aracılığıyla... | Arrow-1 | 2012 | |
| through an offshore company called Sagittarius. | ...Glades'te bina satın almaya başladı. | Arrow-1 | 2012 | |
| And he made it sound as if this undertaking of his | Bunu güya yeni bir ilhammış gibi gösterdi. | Arrow-1 | 2012 | |
| If you're right, | Eğer haklıysan aylardır bunu planlıyor demektir. | Arrow-1 | 2012 | |
| If he can't rebuild it, | Yenileyemezse projeden vazgeçer. | Arrow-1 | 2012 | |
| How much of the Glades does he already have? | Şu anda Glades'in ne kadarı onun? Üçte biri. | Arrow-1 | 2012 | |
| Now, if we can quietly buy up the rest before he can, | O alamadan kalan kısmı el altından alırsak... | Arrow-1 | 2012 | |
| he won't be able to gain the control he needs. | ...ihtiyacı olan kontrolü elde edemeyecektir. | Arrow-1 | 2012 | |
| We will need capital. | Sermayeye ihtiyacımız var. Çin'deki bağlantıların hâlâ duruyor mu? | Arrow-1 | 2012 | |
| I already have a flight planned for Shanghai tomorrow. | Çoktan yarın Şangay'a bir uçuş ayarladım. | Arrow-1 | 2012 | |
| Come with me. | Benimle gel. Gecenin daha kötü gidemeyeceğini düşünüyordum tam da. Gecenin daha kötü gidemeyeceğini düşünüyordum tam da. | Arrow-1 | 2012 | |
| We shouldn't travel together. Malcolm might get worried. | Birlikte seyahat etmemeliyiz. Malcolm meraklanabilir. | Arrow-1 | 2012 | |
| He already knows I have my doubts. | Zaten şüphelerim olduğunu biliyor. | Arrow-1 | 2012 | |
| Besides, I'm getting the urge to take out the "Queen's Gambit" | Vezir Hamlesini bir başka yolculuğa çıkarmak için önüne geçilmez bir istek duyuyorum. | Arrow-1 | 2012 | |
| Dad! Do you have any cash? | Baba! Paran var mı? | Arrow-1 | 2012 | |
| Jerk pizza guy can't break a 100. | Pizzacı amele 100 doları bozamadı. Oliver, Bay Chen'i hatırlarsın. | Arrow-1 | 2012 | |
| Waiting. Thank you. | Bekliyor. Teşekkür ederim. | Arrow-1 | 2012 | |
| Pizza. | Pizza. | Arrow-1 | 2012 | |
| My hero. | Kahramanım benim. Açlıktan öldüm. | Arrow-1 | 2012 |