Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 4828
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| When she called my cell phone for the first time, | Cep telefonumu ilk kez aradığında... | Arrow-1 | 2012 | |
| I remember being annoyed. | ...sinirlendiğimi hatırlıyorum. | Arrow-1 | 2012 | |
| She knew I was busy, so I just let it ring. | Meşgul olduğumu biliyordu, o yüzden bıraktım çalsın. | Arrow-1 | 2012 | |
| When she called back a minute later, | Bir dakika sonra tekrar aradığında... | Arrow-1 | 2012 | |
| I shut my phone off. | ...telefonumu kapattım. | Arrow-1 | 2012 | |
| A little after midnight, two SCPD officers | Gece yarısını biraz geçe iki polis memuru... | Arrow-1 | 2012 | |
| showed up in my office. | ...büroma geldi. | Arrow-1 | 2012 | |
| All I remember them saying was... | Söylediklerinden tüm hatırladığım... | Arrow-1 | 2012 | |
| She'd been shot. | ...onun vurulmuş olduğu. | Arrow-1 | 2012 | |
| Murdered in the Glades. | Glades'te öldürüldüğü. | Arrow-1 | 2012 | |
| After the cops left, I sat in my office the rest of the night | Polisler gittikten sonra tüm gece ofisimde oturup... | Arrow-1 | 2012 | |
| listening to Rebecca's messages. | ...Rebecca'nın mesajlarını dinledim. | Arrow-1 | 2012 | |
| She kept calling my name... | Sürekli adımı söylüyordu... | Arrow-1 | 2012 | |
| Asking for help... | Yardım istiyordu... | Arrow-1 | 2012 | |
| until she was just struggling to breathe, | ...ta ki soluk soluğa nefes almak için... | Arrow-1 | 2012 | |
| gasping for air. | ...çırpındığı ana dek. | Arrow-1 | 2012 | |
| I listened to my wife die | Tekrar tekrar ve defalarca... | Arrow-1 | 2012 | |
| and over again. | ...karımın can verişini dinledim. | Arrow-1 | 2012 | |
| I can't imagine, Malcolm. | Tahmin bile edemiyorum Malcolm. Dene. | Arrow-1 | 2012 | |
| Imagine it was Moira lying on that pavement, | O kaldırımın üstünde yatan, kanayan, adını haykıranın Moira olduğunu düşün. | Arrow-1 | 2012 | |
| And then tell me you wouldn't be prepared to do what I am. | Ve sonra bana yapmaya hazır olduğu şeyi yapmayacağını söyle. | Arrow-1 | 2012 | |
| Is that any way to treat a girl | Henüz 6 kat merdiven çıkmış bir kıza davranış şekli mi bu? | Arrow-1 | 2012 | |
| No, it's not. Where are my manners? Come on in. | Hayır, değil. Nerede benim görgüm? Buyur gir. | Arrow-1 | 2012 | |
| Did you do these? | Bunları sen mi yaptın? Biliyor musun Felicity... | Arrow-1 | 2012 | |
| Oliver and I don't need a relationship counselor. | ...Oliver ve benim bir ilişki danışmanına ihtiyacımız yok. | Arrow-1 | 2012 | |
| That hasn't been my experience. | Bu tecrübelerim arasında yer almıyor. | Arrow-1 | 2012 | |
| We have a lead on Walter. | Walter konusunda bir ipucumuz var. | Arrow-1 | 2012 | |
| I need you to come back and help us find him. | Senin geri gelip onu bulmamıza yardım etmeni istiyorum. | Arrow-1 | 2012 | |
| Oliver put you up to this? | Seni Oliver mı gönderdi? | Arrow-1 | 2012 | |
| He doesn't even know I'm here. | Buraya geldiğimi bile bilmiyor. | Arrow-1 | 2012 | |
| Look. | Bak. Kardeşinin katilini bulmanda Oliver'ın sana yardım etmediğini biliyorum... | Arrow-1 | 2012 | |
| find your brother's killer | ...canın yandı. Bu berbat bir durum. Ama... | Arrow-1 | 2012 | |
| You gotta know if it was your life on the line | Makul kan davan değil de... | Arrow-1 | 2012 | |
| on not just your... very understandable vendetta, | ...senin hayatın tehlikede olsaydı... | Arrow-1 | 2012 | |
| he would be there for you. | ...sana yardım etmek için gelirdi. Tereddüt bile etmezdi. | Arrow-1 | 2012 | |
| And I don't want a partnership | Ben de o tür sınırlamaları olan bir ilişki istemiyorum, Felicity. | Arrow-1 | 2012 | |
| I know Oliver's religiously against admitting he's wrong. | Oliver'ın yanıldığını kabul etmemekte ısrarcı olduğunu biliyorum. | Arrow-1 | 2012 | |
| Truth is, he needs you. | Sana ihtiyacı var. | Arrow-1 | 2012 | |
| And when Oliver is ready to say that, | Oliver bana ihtiyacı olduğunu söylemeye hazır olursa... | Arrow-1 | 2012 | |
| he knows where I live. | ...oturduğum yeri biliyor. | Arrow-1 | 2012 | |
| Sorry for bothering you. | Rahatsızlık verdiğim için üzgünüm. | Arrow-1 | 2012 | |
| It's no bother. I hope you find him. | Rahatsızlık falan vermedin. Umarım onu bulursun. | Arrow-1 | 2012 | |
| Wow, you really look like your father. | Babana çok benziyorsun. | Arrow-1 | 2012 | |
| I never thought so before, | Hiç bu şekilde düşünmemiştim ama şimdi sende onu gördüm. | Arrow-1 | 2012 | |
| but just now I saw him in you. | Hadi gidelim. Hadi gidelim. | Arrow-1 | 2012 | |
| What are you doing here? | Burada ne arıyorsun? Konuşmamız gerek. | Arrow-1 | 2012 | |
| I said everything I have to say. | Söylemem gereken her şeyi söyledim. | Arrow-1 | 2012 | |
| Well, I haven't. Tommy, I love you, | Ben söylemedim. Tommy, seni seviyorum... | Arrow-1 | 2012 | |
| and I think that you still love me, | ...ve beni hâlâ sevdiğini düşünüyorum. | Arrow-1 | 2012 | |
| so whatever problems that you think that we have, | Yani aramızda nasıl problemler olduğunu düşünüyorsan... | Arrow-1 | 2012 | |
| I know that if we face them together | ...bence sorunlarımızla birlikte yüzleşirsek... | Arrow-1 | 2012 | |
| You don't understand. | Anlamıyorsun. Anlat o zaman. | Arrow-1 | 2012 | |
| If our relationship is gonna end, at least | İlişkimiz her halükarda bitecekse en azından dürüst bir şekilde bitsin. | Arrow-1 | 2012 | |
| Ok, Laurel. | Tamam Laurel. | Arrow-1 | 2012 | |
| Honestly... | Dürüst olmak gerekirse... | Arrow-1 | 2012 | |
| You belong with Oliver. | ...siz Oliver'la birbirinize aitsiniz. | Arrow-1 | 2012 | |
| I have a meeting. | Toplantım var. | Arrow-1 | 2012 | |
| You ready? | Hazır mısın? Sanırım. | Arrow-1 | 2012 | |
| Just to be clear, | Şunu iyice anlayalım, plan... | Arrow-1 | 2012 | |
| the plan is for me to get caught counting cards | Her davaya bakacak zamanım olmuyor hep! | Arrow-1 | 2012 | |
| So you can get a friendly warning from Alonzo | Böylece Alonzo'dan arkadaşça bir uyarı alıp bilgisayarının üzerine böcek koyabilirsin. | Arrow-1 | 2012 | |
| Right. Which will hopefully lead us to Walter. | Tamam. Umarım bu bizi Walter'a götürür. | Arrow-1 | 2012 | |
| That is assuming I get the friendly warning | Mermi yediğimi değil, arkadaşça bir... | Arrow-1 | 2012 | |
| and not a bullet. | ...uyarı aldığımı farz ediyorum. | Arrow-1 | 2012 | |
| You don't have to do this. | Bunu yapmak zorunda değilsin. Zorundayım. | Arrow-1 | 2012 | |
| Ok. If anything happens, | Tamam. Herhangi bir şey olursa ben hemen dışarıdayım. | Arrow-1 | 2012 | |
| Password. | Şifre. Aslanağzı. | Arrow-1 | 2012 | |
| Password's snapdragon. | Şifre aslanağzı. | Arrow-1 | 2012 | |
| 6 armed guards, 2 pit bosses, | Altı silahlı koruma, iki gözetmen... | Arrow-1 | 2012 | |
| and a floor man. | ...bir de kat müdürü. | Arrow-1 | 2012 | |
| No slot machines. How do you call yourself a casino | Hiç slot makinesi yok. Uğurlu 5 makinesiz kendini nasıl kumarhane yerine koyarsın? | Arrow-1 | 2012 | |
| without any Lucky 7s? | Sushi sever misin? | Arrow-1 | 2012 | |
| Stay focused, please. | İşine odaklan lütfen. Ben hep seninle olacağım. | Arrow-1 | 2012 | |
| It feels really good having you inside me. | İçimde olman çok hoşuma gidiyor. | Arrow-1 | 2012 | |
| And by "you," I mean your voice. | Sesini kastediyorum yani. İçimde derken de kulağımı kastettim. | Arrow-1 | 2012 | |
| I'm gonna stop talking right now. | Çenemi kapatıyorum. Bence de güzel olur. | Arrow-1 | 2012 | |
| One stack of High Society, please. | Bir Sosyete istifi lütfen. | Arrow-1 | 2012 | |
| Thank you for stopping by. | Uğradığın için teşekkürler. Elbette. | Arrow-1 | 2012 | |
| Uh, you said you had news. | Haberlerin olduğun söylemiştin. Öyle. | Arrow-1 | 2012 | |
| The Markov device passed its final beta test this morning. | Markov aleti bu sabah son beta sınamasını geçti. | Arrow-1 | 2012 | |
| Applied Sciences is loading it on a truck | Uygulamalı bilimler konuştuğumuz esnada aleti... | Arrow-1 | 2012 | |
| bound for Starling City as we speak. | ...Starling şehrine gitmek üzere bir kamyona yüklüyorlar. | Arrow-1 | 2012 | |
| Well... | Tebrikler o zaman. | Arrow-1 | 2012 | |
| To both of us. | İkimize de. | Arrow-1 | 2012 | |
| Moira, you may be surprised to know | Moira, görüşlerimde bazen tereddüt yaşadığımı öğrenmek seni şaşırtabilir. | Arrow-1 | 2012 | |
| But your friendship, your endless support... | Ama senin dostluğun, bitmek bilmeyen desteğin... | Arrow-1 | 2012 | |
| always gives me the strength to carry on. | ...bana her zaman dayanma gücü veriyor. | Arrow-1 | 2012 | |
| After all, you and I will always have a connection. | Ne de olsa ikimiz hep birbirimize bağlı kalacağız. | Arrow-1 | 2012 | |
| I'm just sorry that Robert's not here | Robert'ın bizimle birlikte bunu kutlayamamasına üzülüyorum. | Arrow-1 | 2012 | |
| I'm sorry I had to take him from you. | Onu senden almak zorunda kaldığım için üzgünüm. | Arrow-1 | 2012 | |
| If anyone's to blame for his death, it's me. | Ölümü için suçlanacak tek kişi benim. | Arrow-1 | 2012 | |
| To Robert. | Robert'a. | Arrow-1 | 2012 | |
| To Rebecca. | Rebecca'ya. | Arrow-1 | 2012 | |
| Are you feeling all right? | İyi misin? | Arrow-1 | 2012 | |
| I know tonight was just another Ted Kord fund raiser, | Bu akşamın sıradan bir Ted Kord yardım toplama etkinliği olduğunu biliyorum... | Arrow-1 | 2012 | |
| but you were surprisingly quiet. | ...ama şaşırtıcı derecede sessizdin. | Arrow-1 | 2012 | |
| Moira, there's something I need to talk to you about. | Moira, seninle konuşmam gereken bir şey var. | Arrow-1 | 2012 | |
| Robert, if this is what I think it is, | Robert, eğer bu sandığım şey hakkındaysa o kadının adını bilmek dahi istemiyorum... | Arrow-1 | 2012 | |
| No, it's about Malcolm. | Hayır, konu Malcolm. | Arrow-1 | 2012 | |
| He wants to level the Glades. | Glades'i yıkmak istiyor. | Arrow-1 | 2012 |