Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 573
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| What is that? It's either hapiness or osteoporosis. | Nedir bu? Ya mutluluk, ya da kemik erimesi | 30 Rock-1 | 2006 | |
| I think it's happiness. | Bence mutluluk. | 30 Rock-1 | 2006 | |
| You're getting yours. | Kendininkini alıyorsun. | 30 Rock-1 | 2006 | |
| Jack, what have you done? | Jack, ne yaptın sen? | 30 Rock-1 | 2006 | |
| I called in every favor I had. | Bana iyilik borcu olan herkesi aradım. | 30 Rock-1 | 2006 | |
| He's my dad, Liz. | O benim babam, Liz. | 30 Rock-1 | 2006 | |
| We were best friends in elementary school! | İlkokuldayken en iyi dostlardık. | 30 Rock-1 | 2006 | |
| We're live in three... | Canlı yayına üç... İki... Onunla sonra konuşurum. | 30 Rock-1 | 2006 | |
| I'll talk to her later. | The Girlie Show'u yapıp Dennis'in yanına dönmeyi mi tercih ediyorsun? | 30 Rock-1 | 2006 | |
| Sometimes life brings pain and strife | "Bazen yaşam acı ve kavga getirir..." | 30 Rock-1 | 2006 | |
| And all seems wrong | "...ve her şey yanlış gözükür." | 30 Rock-1 | 2006 | |
| That is when you find a friend and write a song | "İşte o zaman bir dost bulup bir şarkı yazarsın." | 30 Rock-1 | 2006 | |
| So give the gift of giving | "Bu yüzden ihsan etme hediyesini verin," | 30 Rock-1 | 2006 | |
| Give it far and give it wide | "uzağa ve genişe verin." | 30 Rock-1 | 2006 | |
| Take the leap Reach down deep inside | "Bir adım atın, derinlere uzanın..." | 30 Rock-1 | 2006 | |
| To a father or a dad | "bir babaya ya da oğla." | 30 Rock-1 | 2006 | |
| Just give a kidney | "Bir böbrek verin gitsin," | 30 Rock-1 | 2006 | |
| We hear it doesn't really hurt that bad | "duyduk ki gerçekten de o kadar kötü acıtmıyormuş." | 30 Rock-1 | 2006 | |
| To a super human being | "süper bir insanoğluna." | 30 Rock-1 | 2006 | |
| So get it done | "Bu yüzden yapın." | 30 Rock-1 | 2006 | |
| We just need one | "Sadece bir taneye ihtiyacımız var," | 30 Rock-1 | 2006 | |
| For Milton Greene | "Milton Green için." | 30 Rock-1 | 2006 | |
| And we really only need half | "...ve gerçekten sadece yarısına ihtiyaç duyuyoruz." | 30 Rock-1 | 2006 | |
| That leaves about 300 million kidneys | "Bu 300 milyon böbrek demek," | 30 Rock-1 | 2006 | |
| Do the math | "hesabını yapın." | 30 Rock-1 | 2006 | |
| He needs a kidney | Böbreğe ihtiyacı var. | 30 Rock-1 | 2006 | |
| Don't ask why he could die If you don't call today | "Neden diye sormayın, eğer bugün aramazsanız ölebilir." | 30 Rock-1 | 2006 | |
| Listen, when someone starts talking in the middle of a song, | Dinleyin, birisi bir şarkının ortasında konuşmaya başlarsa, | 30 Rock-1 | 2006 | |
| you know it's serious. So give Milton a kidney. | ciddi olduğunu bilirsin. Bu yüzden Milton’a bir böbrek verin. | 30 Rock-1 | 2006 | |
| We all believe in this cause so much that we're doin' it for free. | Hepimiz bu gayeye o kadar çok inanıyoruz ki, bedavaya yapıyoruz. | 30 Rock-1 | 2006 | |
| Except for Sheryl. Right, I'm the only one gettin' paid. | Sheryl hariç. Doğru, para alan tek benim. | 30 Rock-1 | 2006 | |
| And only three of us are drunk. | Ve sadece üçümüz sarhoşuz. | 30 Rock-1 | 2006 | |
| Milton Greene needs a kidney. | Milton Green bir böbreğe ihtiyaç var. | 30 Rock-1 | 2006 | |
| Just like I need this beard. You don't wanna know what's under here. | Aynı benim bu sakala ihtiyaç duyduğum gibi. Bunu altında ne olduğunu bilmek istemezsiniz. | 30 Rock-1 | 2006 | |
| Think of it this way, if I had $2, I'd give you one, wouldn't I? | Bir de şöyle düşünün, eğer $2 olsaydı, size birini verirdim, değil mi? | 30 Rock-1 | 2006 | |
| I'm one of the drunk ones. | Ben sarhoşlardan birisiyim. | 30 Rock-1 | 2006 | |
| If you had two heads You'd wish you had one | "Eğer iki kafanız olsaydı, bir tane olsun isterdiniz." | 30 Rock-1 | 2006 | |
| How is this different? If you had two dogs attackin' you | " Farkları ne? Eğer size saldıran iki köpek olsaydı," | 30 Rock-1 | 2006 | |
| You'd want just one There, we proved our point | " sadece bir olsun isterdiniz. İşte, demek istediğimizi kanıtladık." | 30 Rock-1 | 2006 | |
| He needs a kidney | "Böbreğe ihtiyacı var." | 30 Rock-1 | 2006 | |
| He needs a kidney | "Bir böbreğe ihtiyacı var." Duvarı yıkacağız. | 30 Rock-1 | 2006 | |
| No, he doesn't need a hand | "Hayır, bir ele ihtiyacı yok." | 30 Rock-1 | 2006 | |
| A hand would be an even harder thing | "Bir el vermek çok daha zor..." | 30 Rock-1 | 2006 | |
| To give When you give a kidney... | " ...bir şey olurdu. Bir böbrek verdiğiniz de..." | 30 Rock-1 | 2006 | |
| We sure had quite a year. | Kesinlikle ne yıl geçirdik be. | 30 Rock-1 | 2006 | |
| What're you talking about? It's May. | Neyden bahsediyorsun? Mayıstayız. | 30 Rock-1 | 2006 | |
| Do some good | " Biraz iyilik yaptık. İyilik yaptık." | 30 Rock-1 | 2006 | |
| We pass the cup | " Biz kupayı ilettik, Kupayı ilettik." | 30 Rock-1 | 2006 | |
| Yeah, that's good. | Evet, bu güzeldi. | 30 Rock-1 | 2006 | |
| Hey, guys! Four days till vacation week. | Selam çocuklar! Tatil haftasına dört gün kaldı. Selam çocuklar! Tatil haftasına dört gün kaldı. | 30 Rock-3 | 2006 | |
| Where are we all going? | Nerelere gidiyoruz? Nerelere gidiyoruz? | 30 Rock-3 | 2006 | |
| Nowhere. We don't get next week off. | Hiçbir yere. Bizim haftaya tatilimiz yok. Hiçbir yere. Bizim haftaya tatilimiz yok. | 30 Rock-3 | 2006 | |
| We gotta load out the sets, take em to storage. | Setleri boşaltıp, depoya götürmemiz gerekiyor. Setleri boşaltıp, depoya götürmemiz gerekiyor. | 30 Rock-3 | 2006 | |
| Then at night, I gotta drive around Newark, looking for my runaway daughter. | Sonrada geceleyin, Newark'ta arabamla evden kaçan kızımı arayacağım. Sonrada geceleyin, Newark'ta arabamla evden kaçan kızımı arayacağım. | 30 Rock-3 | 2006 | |
| What happened to your hand? | Eline ne oldu? Eline ne oldu? | 30 Rock-3 | 2006 | |
| With your flat, manly milking thumbs and your long, graceful knuckle hair... 1 | Düz, erkeksi süt sağma baş parmaklarınıza ve çok uzun, zarif parmak kıllarınıza... 1 Düz, erkeksi süt sağma baş parmaklarınıza ve çok uzun, zarif parmak kıllarınıza... 1 Her şey aynı bir Meksika yapımı bir pembe dizi gibi. | 30 Rock-3 | 2006 | |
| Thank you, Kenneth. | Teşekkür ederim, Kenneth. Teşekkür ederim, Kenneth. | 30 Rock-3 | 2006 | |
| Are you sick? Cause I am not getting sick before my trip. | Hasta mısın? Çünkü yolculuk öncesi hasta olmak istemiyorum. | 30 Rock-3 | 2006 | |
| The place I go to has private beaches, | Gittim yerin özel plajları, Gittim yerin özel plajları, | 30 Rock-3 | 2006 | |
| soft serve ice cream machines, | yumuşak dondurma makineleri var... yumuşak dondurma makineleri var... | 30 Rock-3 | 2006 | |
| and, after the french custom, | Ve Fransız adetlerinde dolayı, Ve Fransız adetlerinde dolayı, | 30 Rock-3 | 2006 | |
| people wear dark socks to the beach. | insanlar plajda koyu renkli çoraplar giyiyorlar. insanlar plajda koyu renkli çoraplar giyiyorlar. | 30 Rock-3 | 2006 | |
| It's the one thing I do for myself every year, and I am going. | Her yıl kendim için yaptığım tek şey bu ve gidiyorum. | 30 Rock-3 | 2006 | |
| Look, I even bought a new swimsuit. | Bak, yeni bir mayo bile aldım. Bak, yeni bir mayo bile aldım. | 30 Rock-3 | 2006 | |
| It's called a tankoort, Cerie. You may have seen it in Us Weekly, | Buna tankoort denir, Cerie. US Weekly dergisinde görmüş olabilirsin, Buna tankoort denir, Cerie. US Weekly dergisinde görmüş olabilirsin, | 30 Rock-3 | 2006 | |
| being worn by dame Judi Dench...'s mother. | Dame Judi Dench'in... Annesi tarafından giyilirken. Dame Judi Dench'in... Annesi tarafından giyilirken. | 30 Rock-3 | 2006 | |
| Don't worry, I never get sick. | Merak etmeyin, Bayan Lemon, ben asla hasta olmam. Merak etmeyin, Bayan Lemon, ben asla hasta olmam. | 30 Rock-3 | 2006 | |
| I have the constitution of an ox. | Bende bir öküzün bünyesi vardı. Bende bir öküzün bünyesi vardı. | 30 Rock-3 | 2006 | |
| When did I walk barefoot near an ox? | Ne zaman bir öküzün yanına çıplak ayakla gittim ki? Ne zaman bir öküzün yanına çıplak ayakla gittim ki? | 30 Rock-3 | 2006 | |
| You have the flu. Go home! | Sen gripsin, evine git! | 30 Rock-3 | 2006 | |
| You are not ruining my vacation! | Tatilimi mahvetmiyorsun! Tatilimi mahvetmiyorsun! | 30 Rock-3 | 2006 | |
| You know it's canceled, right? What? What are you talking about? | İptal edildiğini biliyorsun, değil mi? Hayır. Ne? Neyden bahsediyorsun sen? İptal edildiğini biliyorsun, değil mi? Hayır. Ne? Neyden bahsediyorsun sen? | 30 Rock-3 | 2006 | |
| The hotel was overbooked. I texted you. | ...sırasında saçlarımı kestiriyor olmamdı. | 30 Rock-3 | 2006 | |
| No, you didn't. | Hayır atmamıştın. Hayır atmamıştın. | 30 Rock-3 | 2006 | |
| I forgot to hit send! | Göndere basmayı unutmuşum! Göndere basmayı unutmuşum! | 30 Rock-3 | 2006 | |
| Just hold on a second. | Bir saniye bekle. Bir saniye bekle. | 30 Rock-3 | 2006 | |
| There ya go. | Buyur işte. Buyur işte. | 30 Rock-3 | 2006 | |
| I got a great reservation to celebrate our first real date. | İlk gerçek buluşmamızı kutlamak için harika bir yerde rezervasyon yaptırdım. İlk gerçek buluşmamızı kutlamak için harika bir yerde rezervasyon yaptırdım. | 30 Rock-3 | 2006 | |
| Have you ever had sushi? | Hiç suşi yedin mi? Hiç suşi yedin mi? | 30 Rock-3 | 2006 | |
| I once had a very undercooked fish sandwich at a parade. | Bir keresinde bir geçit töreninde çok az pişmiş bir balıklı sandviç yemiştim. Bir keresinde bir geçit töreninde çok az pişmiş bir balıklı sandviç yemiştim. | 30 Rock-3 | 2006 | |
| No, but... | Oh, hayır, ama... Oh, hayır, ama... Sence biz... Evet, evet. | 30 Rock-3 | 2006 | |
| I can only stay for five minutes. | Sadece beş dakikalığına kalabilirim. Sadece beş dakikalığına kalabilirim. | 30 Rock-3 | 2006 | |
| I have to go back to work. I thought today was your day off. | İşime geri dönmek zorundayım. Bu gününüm boş olduğunu sanıyordum. İşime geri dönmek zorundayım. Bu gününüm boş olduğunu sanıyordum. | 30 Rock-3 | 2006 | |
| I have another patient on my off days. | Boş günlerimde baktığım başka bir hastam var. Boş günlerimde baktığım başka bir hastam var. | 30 Rock-3 | 2006 | |
| He's a sweet old man with advanced dementia. | İleri derecede bunaklığı olan tatlı bir ihtiyar. İleri derecede bunaklığı olan tatlı bir ihtiyar. | 30 Rock-3 | 2006 | |
| Totally disconnected from reality. | Gerçeklikle tamamen bağlantısı kesilmiş. Gerçeklikle tamamen bağlantısı kesilmiş. | 30 Rock-3 | 2006 | |
| That reminds me. I owe Lou Dobbs a call. | Bu bana Lou Dobbs'a bir arama borçlu olduğumu hatırlattı. Bu bana Lou Dobbs'a bir arama borçlu olduğumu hatırlattı. | 30 Rock-3 | 2006 | |
| Elisa, are you telling me that you work 7 days a week? | Elisa, bana haftanın yedi günü de çalıştığını da mı söylüyorsun? Elisa, bana haftanın yedi günü de çalıştığını da mı söylüyorsun? | 30 Rock-3 | 2006 | |
| That's what regular people do, you know? | Biliyor musun, normal kişiler böyle yapar. Biliyor musun, normal kişiler böyle yapar. | 30 Rock-3 | 2006 | |
| Especially those whose grandmothers are addicted to online poker. | Özellikle büyükanneleri internet pokerine bağımlı olanlar. Özellikle büyükanneleri internet pokerine bağımlı olanlar. | 30 Rock-3 | 2006 | |
| Don't let that keep us apart. When are you back with my mother? | Bunun bizi ayrı tutmasına izin verme. Ne zaman annemin yanına döneceksin? | 30 Rock-3 | 2006 | |
| I'll cook you dinner. | Ben sana yemek pişiririm. Jack... | 30 Rock-3 | 2006 | |
| Your house is my workplace. | Senin evin benim iş yerim. Senin evin benim iş yerim. | 30 Rock-3 | 2006 | |
| I hope you know she acts like that cause she hates every woman I like. | Umarım öyle davranmasının nedeninin sevdiğim her kadından nefret etmesi olduğunu biliyorsundur. Umarım öyle davranmasının nedeninin sevdiğim her kadından nefret etmesi olduğunu biliyorsundur. | 30 Rock-3 | 2006 | |
| I'm sorry, what do you call yourself? | Afedersin, kendine ne diyorsun? Afedersin, kendine ne diyorsun? | 30 Rock-3 | 2006 | |
| A Puerto Rican. | Bir Portorikolu. Bir Portorikolu. | 30 Rock-3 | 2006 | |
| That does not sound right. | Vay be. Bu hiç doğru gelmiyor. | 30 Rock-3 | 2006 | |
| Mr. Donaghy wants to see you in the green room. | Bay Donaghy sizi yeşil odada görmek istiyor. | 30 Rock-3 | 2006 | |
| I should be going to the Caribbean. | Öyle mi? Jack ağabeyinden hiç bahsetmemişti. Öyle mi? Jack ağabeyinden hiç bahsetmemişti. | 30 Rock-3 | 2006 | |
| Instead, I'm stuck here with you and a bunch of guys named Sully. | Bunu yerine burada seninle ve adı Sully olan bir avuç herifle kala kaldım. | 30 Rock-3 | 2006 |