Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 7794
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
held him in bondage for three years | Ona üç yıl boyunca rahat vermeden ve fidye istemeden alıkoyan adamlar. Ona üç yıl boyunca rahat vermeden ve fidye istemeden alıkoyan adamlar. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
he slew that man. | O adamı katletti. O adamı katletti. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
After that, he said he couldn't face his father again. | Ondan sonra, babasının yüzüne tekrar bakamayacağını söyledi. Ondan sonra, babasının yüzüne tekrar bakamayacağını söyledi. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
Didn't think he'd be able to accept a murderer for a son. | Bir katili oğlu olarak kabul etmeyeceğini düşündü. Bir katili oğlu olarak kabul etmeyeceğini düşündü. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
Coming through the wind again, gents. | Tekrar rüzgarla karşılaşacağız, beyler. Bu seferki çetin geçecek. Tekrar rüzgarla karşılaşacağız, beyler. Bu seferki çetin geçecek. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
Watch yourselves, eh? | Kendinize dikkat edin. Kendinize dikkat edin. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
Tyson, foremast, Howard, mizzen, | Tyson, pruva direği. Howard, mizana. Tyson, pruva direği. Howard, mizana. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
Irving, main. | Irving, ana direk. Irving, ana direk. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
What lies ahead, I'm afraid I might be wholly unprepared for. | Ne ile karşılaşacaksak tamamen hazırlıksız durumdayım. Ne ile karşılaşacaksak tamamen hazırlıksız durumdayım. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
I always thought this journey would end in battle. | Daima bu yolculuğun savaşla biteceğini düşünmüştüm. Daima bu yolculuğun savaşla biteceğini düşünmüştüm. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
A fight to preserve the things we held dear. | Kıymet verdiğimiz şeyleri muhafaza etmek için bir savaş. Kıymet verdiğimiz şeyleri muhafaza etmek için bir savaş. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
I understood that. I was ready for that. | Buna anlam verebilirdim. Buna hazırdım. Buna anlam verebilirdim. Buna hazırdım. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
Now, as it turns out, | Şimdi, gel gör ki, bu yolun sonunda bambaşka bir şey var. Şimdi, gel gör ki, bu yolun sonunda bambaşka bir şey var. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
Judgment. | Yargılama. Yargılama. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
Not of Nassau, but of me | Nassau'yla ilgili değil, benimle ilgili. Dönüştüğüm adamla ilgili. Nassau'yla ilgili değil, benimle ilgili. Dönüştüğüm adamla ilgili. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
And this entire endeavor | Tüm bu çabamız bu yargılamanın dengesine bağlı. Tüm bu çabamız bu yargılamanın dengesine bağlı. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
You can defend that man. | O adamı savunabilirsin. O adamı savunabilecek iyi argümanlar getirebilirsin. O adamı savunabilirsin. O adamı savunabilecek iyi argümanlar getirebilirsin. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
For some of his deeds, perhaps for most of them. | Yaptığı bazı şeyler için, belki de pek çoğu için. Yaptığı bazı şeyler için, belki de pek çoğu için. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
But there are some things that Captain Flint has done | Ancak Kaptan Flint'in yaptığı savunulamayacak şeyler de var. Ancak Kaptan Flint'in yaptığı savunulamayacak şeyler de var. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
I will make my argument | Savunmamı onunla aramdaki bağı anlayamayacağı üzerine yapacağım. Savunmamı onunla aramdaki bağı anlayamayacağı üzerine yapacağım. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
No sense of the things he knows about me, | Benim hakkımda bildiklerini anlamlandıramayacak. Benim hakkımda bildiklerini anlamlandıramayacak. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
the lower things. The darker things. | Alçakça şeyleri, karanlık şeyleri. Alçakça şeyleri, karanlık şeyleri. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
And the moment he reveals that he knows these things | Bu şeyleri bildiğini anladığı an tüm çabamızın heba olduğu an olacak. Bu şeyleri bildiğini anladığı an tüm çabamızın heba olduğu an olacak. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
He is going to render judgment. | Bir hükme varacak. Bir hükme varacak. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
And it all depends on what he sees standing before him | Ve her şey önünde oturanı nasıl gördüğüne bağlı olacak. Ve her şey önünde oturanı nasıl gördüğüne bağlı olacak. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
Me or my name. | Beni mi yoksa adımı mı görecek? Beni mi yoksa adımı mı görecek? | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
I just want you to know, | Bize verdiğin fırsat için müteşekkir olduğumu bilmeni isterim. Bize verdiğin fırsat için müteşekkir olduğumu bilmeni isterim. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
It's all right. I'm not stupid. | Sorun yok. Aptal değilim. Sorun yok. Aptal değilim. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
Neither is he, honestly. | Aslında o da değildir. Aslında o da değildir. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
He's torn up inside. | İçten içe parçalanıyor. Diğer adamları ihanet etmek saçmalamasına sebep oluyor. İçten içe parçalanıyor. Diğer adamları ihanet etmek saçmalamasına sebep oluyor. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
Like you've seen. | Gördüğün gibi. Gördüğün gibi. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
That may very well be. | Bu olabilir. Ama dikkatli olmazsa üçümüzü de öldürtebilir. Bu olabilir. Ama dikkatli olmazsa üçümüzü de öldürtebilir. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
Sometimes he's just so fucking stubborn. | Bazen keçi gibi inatçı olabiliyor. Bazen keçi gibi inatçı olabiliyor. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
Always been like that, long as we've sailed together. | Hep böyleydi, beraber denize açıldığımızdan beri. Hep böyleydi, beraber denize açıldığımızdan beri. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
It's a goddamn shame, truly. | Bu büyük bir ayıp, gerçekten. Bu büyük bir ayıp, gerçekten. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
I wish it were otherwise. | Keşke böyle olmasaydı. Keşke böyle olmasaydı. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
Well, if you can think of something to say to him to get him to fall in line, | Eğer onu hizaya sokmak için ona öğüt vermeyi düşünüyorsan... Eğer onu hizaya sokmak için ona öğüt vermeyi düşünüyorsan... | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
now would be a good time. | ...şimdi tam zamanı. ...şimdi tam zamanı. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
Say to him? | Söylemek mi? Söylemek mi? | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
Ain't we past that now? | Onu çoktan geçmedik mi? Onu çoktan geçmedik mi? | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
Past it? | Geçmek mi? Geçmek mi? | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
What you asked me to do, | Benden istediğin şey bu sorunu temelli ortadan kaldırmam değil miydi? Benden istediğin şey bu sorunu temelli ortadan kaldırmam değil miydi? | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
What the hell are you talking about? | Sen neden bahsediyorsun lan? Sen neden bahsediyorsun lan? | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
Nicholas was scheduled for duty on the mainmast. | Nicholas bu gece ana direkte görevli. Kaza gibi göstermek için iyi bir fırsattı. Nicholas bu gece ana direkte görevli. Kaza gibi göstermek için iyi bir fırsattı. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
Clear out! Who is it? | Açılın! Kim o? Açılın! Kim o? | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
What about this? Ahem. | Şu nasıl? Şu nasıl? | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
Upon our return, we anchor the ship off the southern coast. | Döndükten sonra, güney kıyısına demir atarız. Döndükten sonra, güney kıyısına demir atarız. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
A team of men excavate a trench inland. | Birkaç adam çukur kazar. Birkaç adam çukur kazar. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
We leave the bulk of the coin in the trench, | Altını çukura yığarız. Yerini saklı tutarız. Altını çukura yığarız. Yerini saklı tutarız. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
and rotate men in watches to keep it under guard? | Güvende tutmak içinde nöbetleşe koruma tutarız? Güvende tutmak içinde nöbetleşe koruma tutarız? | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
Your answer as where to secure five million pieces of eight | Beş milyonu nasıl güvende tutacağımıza cevabın çukur kazmak mı? Beş milyonu nasıl güvende tutacağımıza cevabın çukur kazmak mı? | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
All right, how about this? | Pekâlâ, şu nasıl? Pekâlâ, şu nasıl? | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
It is astonishing how much damage | Bir kez kapını açtığın zaman bir kadının ne kadar zarar vereceği şaşırtıcı. Bir kez kapını açtığın zaman bir kadının ne kadar zarar vereceği şaşırtıcı. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
Is he talking about you? | Senden mi bahsediyor? Bayan Bonny'den bahsediyor. Senden mi bahsediyor? Bayan Bonny'den bahsediyor. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
I'm talking about Miss Guthrie. | Bayan Guthrie'den söz ediyorum. Hepimiz o hisarda neler olduğunu biliyoruz. Bayan Guthrie'den söz ediyorum. Hepimiz o hisarda neler olduğunu biliyoruz. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
He lets her in, she walks off | Charles onu içeri alıyor, o ise bir servet değerindeki ganimetle dışarı çıkıyor. Charles onu içeri alıyor, o ise bir servet değerindeki ganimetle dışarı çıkıyor. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
leaving him to swing in the wind for it. | O ise onu rüzgarda sallanmaya bırakıyor. O ise onu rüzgarda sallanmaya bırakıyor. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
and looking for any good argument to win them a fortune, | Adamlarına servet kazandırabilecek iyi bir fikir arıyor. Adamlarına servet kazandırabilecek iyi bir fikir arıyor. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
What are you saying? | Ne diyorsun? Bir servet değerindeki altın nereye saklanır? Ne diyorsun? Bir servet değerindeki altın nereye saklanır? | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
In a goddamn fort. | Lanet bir hisara. Lanet bir hisara. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
What, you're just gonna walk up there, knock on the door, | Öylece oraya gidip kapıyı çalıp... Öylece oraya gidip kapıyı çalıp... | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
and ask whoever answers if they'll let us use | ...kim açarsa da yıkık hisarlarını... ...kim açarsa da yıkık hisarlarını... | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
Please go with him so he doesn't get killed. | Onunla git de kendini öldürtmesin? Onunla git de kendini öldürtmesin? | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
Oh, for fuck's sakes. | Sokayım böyle işe. Sokayım böyle işe. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
Ma'am. | Hanımım. Hanımım. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
It's been a day since Mrs. Mapleton told us of the plot next door. | Bay Mapleton'un sonraki hamleye geçmemizi söylemesinin üzerinden bir gün geçti. Bay Mapleton'un sonraki hamleye geçmemizi söylemesinin üzerinden bir gün geçti. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
For the past day, I have watched the crew | Geçen gün Colonial Dawn tayfasının gemiyi doldurduğuna şahit oldum. Geçen gün Colonial Dawn tayfasının gemiyi doldurduğuna şahit oldum. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
They are now nearly through and likely less than a day away from setting sail. | Neredeyse bitirmek üzereler ve bir günden az sürede denize açılacaklar. Neredeyse bitirmek üzereler ve bir günden az sürede denize açılacaklar. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
I've wanted to give you the time you needed to deliberate, | Size düşünmeniz için gereken zamanı vermeyi isterdim. Size düşünmeniz için gereken zamanı vermeyi isterdim. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
but now I'm concerned you may not appreciate | Ancak şimdi o altın kıyılarımıza ulaşırsa... Ancak şimdi o altın kıyılarımıza ulaşırsa... | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
Ma'am, pirates flush with Spanish gold will be encouraged. | Efendim, korsanların İspanyol altını içinde yüzmesi onları cesaretlendirecek. Efendim, korsanların İspanyol altını içinde yüzmesi onları cesaretlendirecek. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
They will be empowered. | Güçlenecekler. Ama şartlar ne olursa olsun kabul etmeyecekleri şey... Güçlenecekler. Ama şartlar ne olursa olsun kabul etmeyecekleri şey... | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
is partners in a plan to reconcile with England. | ...İngiltere ile uzlaşma planı olacak. ...İngiltere ile uzlaşma planı olacak. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
From where I sit, I think it is clear | Gördüğüm yerden konuşacak olursam, biz bunu engellemek için... Gördüğüm yerden konuşacak olursam, biz bunu engellemek için... | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
I'm fairly certain that you aren't suggesting that we do anything. | Oldukça eminim ki bizim bir şey yapmamızı önermeyeceksin. Oldukça eminim ki bizim bir şey yapmamızı önermeyeceksin. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
The only way to truly ensure | Urca altınının buraya gelmemesini sağlamanın tek yolu... Urca altınının buraya gelmemesini sağlamanın tek yolu... | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
is to eliminate everyone with the knowledge | ...onun yerini ve nasıl ele geçireceğini bilenleri ortadan kaldırmak olacaktır. ...onun yerini ve nasıl ele geçireceğini bilenleri ortadan kaldırmak olacaktır. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
You are suggesting that I have all of these people killed. | O insanların hepsini öldürmemi öneriyorsun. O insanların hepsini öldürmemi öneriyorsun. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
Captain Rackham, his leadership, | Kaptan Rackham liderliğinde adamların herhangi biri bundan haberdar olabilir. Kaptan Rackham liderliğinde adamların herhangi biri bundan haberdar olabilir. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
With all due respect, ma'am, | Haddimi bilerek söylüyorum, efendim. Daha önce yapmadığınız şey değil. Haddimi bilerek söylüyorum, efendim. Daha önce yapmadığınız şey değil. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
I have done what I have done to arrive at this point. | Yaptıklarımı bu noktaya erişebilmek için yaptım. Yaptıklarımı bu noktaya erişebilmek için yaptım. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
I have done what I've done and I will live with it. | Yaptıklarımdan sorumluyum ve bununla yaşayacağım. Yaptıklarımdan sorumluyum ve bununla yaşayacağım. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
But do not for a moment believe that that defines me. | Ancak beni tanımlayan şeyin bu olduğunu aklına dahi getirme. Ancak beni tanımlayan şeyin bu olduğunu aklına dahi getirme. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
I will not be that person. | O insan olmayacağım. O insan olmayacağım. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
God rest his soul. | Huzur içinde yatsın. Huzur içinde yatsın. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
I thought you'd made it clear what I was to do. | Bunu yapmamı istediğini sanmıştım. Bunu nasıl düşündün amına koyayım? Bunu yapmamı istediğini sanmıştım. Bunu nasıl düşündün amına koyayım? | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
You said he could sink us. | Sonumuzu getireceğini söyledin. Sonra da şu bakışı attın. Sonumuzu getireceğini söyledin. Sonra da şu bakışı attın. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
Let me see if I have this. | Dur bakalım anlamış mıyım? Dur bakalım anlamış mıyım? | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
Flint gives an order, but to get you men to follow it, | Flint size bir emir veriyor, ama onu uygulamanız için... Flint size bir emir veriyor, ama onu uygulamanız için... | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
I need to come down here, put on a show, and convince you it's in your interests. | ...benim gelip sizin çıkarınıza olduğuna ikna etmem gerekiyor. ...benim gelip sizin çıkarınıza olduğuna ikna etmem gerekiyor. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
But I give you a look | Ama sana bir bakış attım diye bir adamı öldürecek kadar ileri gidiyorsun? Ama sana bir bakış attım diye bir adamı öldürecek kadar ileri gidiyorsun? | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
I listen to Flint because you tell me it's in my interests. | Flint'i dinledim çünkü benim yararıma olacağını söyledin. Flint'i dinledim çünkü benim yararıma olacağını söyledin. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
I listen to you because I know you give a shit about my interests | Seni dinledim çünkü benim çıkarlarımı düşündüğünü biliyorum, yalnız da değilim. Seni dinledim çünkü benim çıkarlarımı düşündüğünü biliyorum, yalnız da değilim. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
Nicholas Irving. | Nicholas Irving. Nicholas Irving. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
From across an ocean, | Okyanusun karşısından bakınca Yeni Dünya'nın ne olduğunu anlamak güç. Okyanusun karşısından bakınca Yeni Dünya'nın ne olduğunu anlamak güç. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
All I knew were the stories I was told | Tek bildiğim anlatılan hikâyelerdeki... Tek bildiğim anlatılan hikâyelerdeki... | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
of monsters and valiant men sworn to slay them. | ...canavarlar ve onları kılıçtan geçirmeye yemin etmiş yiğitler. ...canavarlar ve onları kılıçtan geçirmeye yemin etmiş yiğitler. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
But now that I've nearly traversed the ocean | Ancak şimdi neredeyse Yeni Dünya'yı eskisinden ayıran okyanustan geçtim. Ancak şimdi neredeyse Yeni Dünya'yı eskisinden ayıran okyanustan geçtim. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
I fear that the stories I've heard | Duyduğum hikâyelerin... Duyduğum hikâyelerin... | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
may have clouded the truth more than clarified it. | ...hakikati doğrulamasından çok bulandırmasından korkuyorum. ...hakikati doğrulamasından çok bulandırmasından korkuyorum. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |