Türkçe
İngilizceAra
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 8990
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Swan | Swan! | Bounty Hunters-1 | 2016 |  |
| Press on this and it will explode | Buna bastığım anda patlar. | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| This was your plan all along, wasn't it? Yes | Başından beri planın bu değil miydi? Evet. | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| Why put the blame on us? | Niye suçu üzerimize attın? | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| I did't put the blame on you guys, you guys who got yourselves into this | Ben suçu üzerinize atmadım, buna siz kendiniz bulaştınız. | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| I just wanted to warn the reporter to mind his own business, but then suddenly you guys came out got in the way | Ben sadece muhabiri uyarmak istemiştim, fakat aniden ayağıma dolandınız. | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| I had to then blow up the ambulance | Hal böyle olunca ben de ambulansı patlatmak zorunda kaldım. | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| The balcony is very beautiful | Balkon çok güzel. | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| The scenery here is very beautiful | Buranın manzarası harikaymış. | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| Watching fireworks from here will certainly be great | Buradan havai fişekleri seyretmek kesinlikle muhteşem olacak. | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| Oh yes, Do you like seeing fireworks on display? | Ha sahi, havai fişek gösterisi izlemeyi sever misiniz? | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| Watching fireworks you must look at it all in the dark | Havai fişekleri izlerken etraf tamamen karanlık olmalıdır. | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| It's true, unfortunately the town at night is lit up in lights | Bu doğru, ne yazık ki şehir gece olunca ışıl ışıl oluyor. | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| May, I've enjoyed enough, I'll leave the rest to you | May, ben yeteri kadar eğlendim. Bundan sonrasını sana bırakıyorum. | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| I will give you one hour, hand over the gun and bring over the bomb | Size 1 saat vereceğim, silahı teslim edin ve bombayı getirin. | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| Otherwise your friend will die, also release Yan Shen | Aksi takdirde arkadaşınız ölür. Ayrıca Yan Shen'i salıvereceksiniz. | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| Where is the stuff? In the car | Emanetler nerede? Arabada. | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| Where is Swan? Follow me, just Kat alone | Swan nerede? Benimle gel, yalnızca Kat. | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| Where is Swan? | Swan nerede? | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| I've been playing this game for a long time and I have never passed | Bu oyunu uzun zamandır oynuyorum ve asla geçemedim. | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| Do you know how to play this game? Help me play it together | Nasıl oynanır biliyor musun? Yardım et de beraber oynayalım. | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| I'll invite you to see the fireworks display | Seni havai fişek gösterisine davet edeceğim. | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| Enough bullshit, first release Swan | Kes şu saçmalığı, önce Swan'ı serbest bırak. | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| Then lets play another game, follow me | Öyleyse başka bir oyun oynayalım. Benimle gel. | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| This time I must win | Bu defa kazanmalıyım. | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| If you win, I will let her go | Şayet sen kazanırsan, onu serbest bırakacağım. | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| The red pill is poisoned, after you take it you will die within 10 minutes | Kırmızı hap zehirli. | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| You don't need to worry, the blue coloured pill is the antidote | Endişelenmene gerek yok, mavi renkte olan ise panzehir. | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| To make you understand the rules of the game | Oyunun kurallarını anlaman için bir kez deneme yapacağız. | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| Don't move Don't... | Kıpırdama. Sakın... | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| What floor is this? 15th floor | Bu kaçıncı kat? 15. kat. | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| It should be very interesting | Çok eğlenceli olacak. | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| In 10 minutes the game begins | Oyun 10 dakika içinde başlıyor. | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| He...will also tell the boss to eat it? | Patronun da mı içmesini söylüyor? | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| I'm going to save Kat, you try and find Swan | Ben Kat'i kurtaracağım, sen de Swan'ı bul. Git hadi. | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| What are you doing? Elevator... | Ne yapıyorsun? Asansör... | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| As long as you eat this, I will give you the key | Bunu içersen sana anahtarı vereceğim. | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| Your friend is in the parking lot 10 minutes later | Arkadaşın 10 dakika sonra otoparkta olacak. | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| I will press the remote in the parking lot | Otoparkta düğmeye basacağım. | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| Ain't there many scenes like this in movies? | Filmlerde de bu tarz bir sürü sahne yok mu? | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| You understand | Bilirsin işte. | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| Within 10 minutes, Will you take the antidote to save yourself? | 10 dakika içinde hayatta kalabilmek için panzehiri mi alacaksın? | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| Or will you save friend? | Yoksa arkadaşını mı kurtaracaksın? | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| Your choice | Seçim senin. | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| Antidote... | Panzehir... | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| Move aside... | Kenara çekil... | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| The game begins | Oyun başlıyor. | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| The antidote is in here | Panzehir burada. | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| Move aside... | Çekil kenara... | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| Well this is the last day, I originally wanted to do it step by step | Pekala bugün son gün, esasında bunu adım adım yapmak istemiştim. | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| Order? What else can I do? You're already here so we may as well test out your abilities | Emir mi? Daha ne yapayım? Madem buradasın, böylece yeteneklerini test edebiliriz. | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| Try to see if you can give her the antidote | Deneyip görelim, bakalım ona panzehiri verebilecek misin? | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| What are you doing? swallow it quickly | Ne yapıyorsun? Yut hemen! | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| Didn't I tell you before, without my consent your not allowed to kiss me | Sana daha önce söylemedim mi, iznim olmadan beni öpemezsin. | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| It was to save you, I had no other choice | Seni kurtarmak için yaptım, başka seçeneğim yoktu. | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| You should quickly go look for Swan | Gidip derhal Swan'ı bulmalısın. | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| Let's go play the game | Hadi oyun oynamaya gidelim. | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| Hey, stop right there | Olduğun yerde kal! | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| Sister | Kardeşim. | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| Sister, I just knew you would come | Geleceğini biliyordum kardeşim. | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| It's okay | Geçti hepsi. | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| Come here... | Gel buraya... | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| I've come | İşte geldim! | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| What? Backoff... | Ne vardı? Geri çekilin... | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| Why are you only coming now? Ain't I here to help you now | Daha şimdi mi geliyorsun? Şu an yardım etmek için burada değil miyim? | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| Thank you | Eksik olma. | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| Backoff... Take it... | Geri çekilin... Alın şunu! | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| There's a lipstick in my left pocket | Sol cebimde bir ruj var. | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| These friends are really giving their all | Arkadaşları gerçekten tüm benliğini ortaya koyuyor. | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| What the? | Ne oluyor be? | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| I'm sorry It's okay | Affedersiniz. Sorun değil. | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| This is makes it more thrilling | Bu daha da gerilim kattı. | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| I think they lost us now We still can't relax yet | Sanırım artık izimizi kaybettiler. Hâlâ rahatlamış sayılmayız. | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| Sister, I'm scared | Kardeşim, korkuyorum. | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| Don't give up Li San, Where are you? | Sakın pes etme. Lee San, neredesin? | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| Look ahead | Önüne bak! | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| It's up to you | Sana kalmış. | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| Use ruse | Hile yap. | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| Hit him | Çarp şuna! | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| Are you crazy? These hotels were all your father's life work | Çıldırdın mı sen? Bu otellerin hepsini senin baban yaptı. | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| A Hotel group's director, you business people only know how to make money | A Hotel şirketler grubunun müdürü, sizin gibiler sadece para kazanmayı bilir. | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| Not even caring about family | Aileyi bile önemsemez. | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| So who exactly is crazy? Your father did all of this, for you | Öyleyse çıldıran kim? Bunların hepsini baban yaptı, sırf senin için. | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| Every year my birthday is spent at the hotel For me? | Her yıl doğum günümde otelde vakit geçirirdi. Benim için mi yani? | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| When my mother was dying on her bed, he was at the hotel conducting some opening ceremony | Annem ölüm döşeğindeyken babam otelinde bir kokteyli organize ediyordu. | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| For me? When he died he gave all his inheritance to you, someone who isn't even blood related | Benim için mi? Öldüğünde tüm malvarlığını kan bağı bile bulunmayan sana bıraktı. | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| You still want to profit even after his death? I can give all the money and all the hotel to you | Hâlâ çıkarını mı düşünüyorsun? Tüm parayı ve otelleri sana verebilirim. | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| Stop this now | Kes şunu artık. | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| It's pointless talking to you, even up till now you still don't understand | Seninle konuşmanın manası yok, üstelik bu zamana kadar hiç anlamadın. | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| In the past, the thing that I liked to do was to see the fireworks display together with my father and mother | Eskiden yapmaktan en hoşlandığım şey... | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| I say, Tommy, I | Yani benim gibi, Tommy. | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| In this greed filled world, I want to burn it all | Şimdi bu hırsla kaplı dünyada, hepsini ateşe vermek istiyorum. | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| And create a bright and colourful world full of love | Aşkla dolu, aydınlık... | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| Miss | Hanımefendi. | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| Is the necklace taken off? We failed | Boyunluğu çıkardınız mı? Yapamadık. | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| We can only wait until the battery inside gets completely depleted | Sadece içindeki pilin ömrü tamamen bitene kadar bekleyebiliriz. | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| Fortunately we came up with a temporary solution | Neyse ki geçici bir çözüm bulduk. | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| Installing a electronic radio so the remote controller should be useless | Elektronik radyo kurduk, böylece uzaktan kumanda devre dışı kalmış olmalı. | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| I wonder if Li San can successfully rescue Ah You? We should go help | Merak ediyorum acaba Lee San, Ah You'yu kurtarmayı başarabildi mi? | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
| Sister, What should we do now? First we must stop the bomb from exploding | Kardeşim, şimdi ne yapacağız? Önce bombanın patlamasını önlemeliyiz. | Bounty Hunters-1 | 2016 | |
