Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 8998
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Dreams do come true, kid. | Hayallerin gerçek oldu, çocuk. Hayaller gerçek olur, evlat. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
I never stopped believing. Hyah! | İnanmaktan hiç vazgeçmedim. Hyah! İnanmayı asla bırakmadım. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
Hyah! | Hyah! | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
Get going! | Haydi! Kalkın! | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
Get up! They're getting away. | Kalkın! Kaçıyorlar. Kalkın! Kaçıyorlar. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
Ho! Whoo! | Ho! hoo! | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
Kill them! | Öldürün onları! Öldürün onları! | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
[ whooping ] Kill them! | Öldürün onları! Öldürün onları! | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
Bollocks. | Kahretsin :) Canın cehenneme! | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
Oh, shit. | Kahretsin. Lanet olsun! | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
Pitching wedge. What? | Pitching wedge. Ne? Şeftali çubuğu. Ne? | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
Jack, pass me the pitching wedge! | Jack, Bana pitching wedge'i ver! Jack, bana şeftali çubuğunu ver! | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
What the hell is a pitching wedge? | Pitching wedge de ne? Şeftali çubuğu da ne? | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
The RPG. | Roket atar. Roketatar. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
I told you to let them escape. | Size kaçmalarına izin verin demiştim. Size bırakın kaçsınlar demiştim. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
Catch up with the others, and tell them to fall back! | Git diğerlerini yakala, ve geride kalmalarını söyle! Diğerlerine yetiş ve geri çekilmelerini söyle! | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
Fall back! | Geride kalsınlar! Geri çekilin! | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
Oh, come on. | Oh, hadi ama. Haydi ama. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
Shit. | Bok. Lanet! | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
Boom, motherfuckers. | Boom, anasevicileri :) Geberin, pislikler. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
Well, I was, um | Åey, ben Şey, ben... | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
I'm up here saving our necks, | Ben burada kellemizi kurtarmaya çalışıyorum, Ben burada kellelerimizi kurtarıyorum,... | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
and you're down there taking a siesta in the trailer? | sende karavanın içinde siesta mı yapıyorsun? ...sen aşağıda, karavanda dinleniyor musun? | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
His head just went everywhere. | Kafası her yere dağıldı. Kafası yarıldı, her yerdeydi. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
It was too easy. | Çok kolaydı. Bu çok kolay oldu. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
That was easy? | Kolay mıydı? Bu mu çok kolaydı? | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
How was that easy? | Nasıl kolaydı? Nasıl kolay olabilir ki? | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
I don't want to hear it, Jack. | Duymak istemiyorum, Jack. Duymak istemiyorum, Jack. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
Just get up here, and man the rig. We gotta move fast! | Buraya gel, direksiyona geç. Hızlı hareket etmemiz lazım! Buraya çık ve dümene geç. Hızlı gitmemiz lazım! | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
I found something. | Birşey buldum. Tamam bir şey buldum. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
Jack, I think you just bought us a trip across the Badlands. | Jack, sanırım Kötü topraklardan geçiş biletimizi buldun. Jack, sanırım bize kötü araziden geçiş biletini buldun. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
MARY: How much for a shot of whiskey and a Coke? | Bir bardak viski kola kaç para? Bir viski ve kola ne kadar? | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
Nuri? | Nuri? Nuri? | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
How the hell are you, Lucille? | Nasılsın, Lucille? Nasılsın bakalım, Lucille? | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
You need a drink. | Senin içkiye ihtiyacın var. Sana bir içki lazım. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
MARY: Ah, man. | Ah, adamım. Ah, tanrım. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
God, what happened to this place? | Tanrım, ne oldu buraya böyle? Buraya ne oldu? | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
Man, I remember us turning customers away every night. | Burada her gece fazla müşteriyi geriye çevirirdik. Her gece müşteri reddettiğimizi hatırlarım. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
My best girls went off with a dancing show to New Phoenix. | En iyi kızım bir dans grubuyla New Phoenix'e gitti. En iyi kızlarım, bir dans şovuyla New Phoenix'e gitti? | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
Yeah? Why didn't you go with 'em? | Eee? Niye onlarla gitmedin? Öyle mi? Sen neden gitmedin? | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
LUCILLE: Ah, I never was much of a dancer. | Ah, bende pek dansçı sayılmam zaten. Ben hiç dans edemedim. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
Not on my feet, anyway. | En azından bacaklarım üzerinde. En azından ayaktayken. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
You know, a strange thing happened. | Biliyormusun, garip birşey oldu. Ama garip bir şey oldu. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
After the girls left, | Kız gittikten sonra, Kızlar gittikten sonra,... | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
this town suddenly lost interest in being a town. | Bu kasaba kasaba olmaya olan ilgisini kaybetti. ...bu kasaba, kasaba olma isteğini kaybetti. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
Hmm. Funny how that happens. | Hmm. Öyle olması komik. Gerçekten garip olmuş. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
Another? | Bir tane daha? Bir tane daha? | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
You know, there's a saying you can't fool a fool. | Biliyormusun, şöyle derler zaten aptal olanı kandıramazsın. Bilirsin, bir aptalı asla kandıramazsın derler. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
I know a broken heart when I see one. | Kırık bir kalp gördümmü hemen anlarım. Kırık bir kalp gördüm mü tanırım. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
What's going on with you, baby girl? | Neler oldu sana güzel kız? Senin neyin var, küçük kız? | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
Is it Drifter? | Drifter'mı? Drifter mı? | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
He's one of them. | O onlardan biri. Onlardan biri. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
He's a criminal. | O bir suçlu. O bir suçlu. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
This whole time, he's been hiding like a snake. | En başından beri, bir yılan gibi saklanıyormuş. Bunca zaman, bir yılan gibi saklanıyordu. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
And now you're the one who, uh, has to kill him, right? | we sen de onu öldürmesi gereken kişilerden birisin değil mi? Ve şimdi de onu öldürmen gerek, öyle değil mi? | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
That's right. | Doğru. Evet öyle. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
LUCILLE: It's, uh | Bu | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
It's hard to do your job | yaptığın iş çok zor Kalbindeki duygulara karşı çıktığında, görevini yapmak zordur. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
when it goes against what you feel in your heart. | özelliklede kalbinde hisstiğinle ters istikamete gittiğinde. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
It's a weakness. | Zayıflık bu. Bu bir zayıflık. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
Oh, that's just the gypsy in you. | Oh, o senin içindeki çingene. İçindeki çingene öyle diyor. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
Underneath that armor, you're still a woman, | O zırhın altında, sen hala bir kadınsın, O zırhın altında, hala bir kadınsın,... | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
flesh and blood like the rest of us. | et ve kan tıpkı ve bizim gibi. ...etten, kemikten tıpkı bizler gibi. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
He lied to us. | Bize yalan söyledi. Bize yalan söyledi. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
Heh. Yeah, but he's a handsome liar. | Ha. Evet, ama yakışıklı bir yalancı. Evet, ama o yakışıklı bir yalancı. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
Come on. Let's get you cleaned up. | Hadi. Seni temizleyelim. Haydi gel, seni bir temizleyelim. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
Oh, hey, that was my first cover. | Oh, hey, o benim ilk kapağa çıkışım. Bu benim ilk kapağım. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
Yeah. I've been keeping track, | Evet seni takip ediyorum, Evet, seni takip ettim. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
and I knew you'd come back sooner or later for these. | ve er ya da geç bunları almak için geri geleceğini biliyordum. Er ya da geç bunlar için döneceğini biliyordum. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
MARY: Mm. | Mm. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
Spent so much time working on 'em. | Bunları yapmak için çok zaman harcamıştın. Onlarla çok uzun süre çalıştın. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
Oh, now this one, that's good. | Oh, işte burda, çok güzel. Bir de bu var, güzelmiş. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
Yeah, that's my favorite. | Evet, bu benim favorim. İşte benim favorim. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
Okay, I always thought the chest plate was a bit much. | Tabi, ama hep göğüs zırhının biraz fazla kaçtığını düşünürdüm. Evet, ama göğüsler için hep fazla gelmiştir. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
Ah, sometimes it pays for a girl to be practical. | Ah, bazen kullanışlı şeyler kızlar için faydalıdır. Evet ama bir kızın pratik olması gerekir. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
Lucille, you got a set of wheels I could use? | Lucille, kullanabileceğim bir aracın var mı? Lucille, ödünç bir aracın var mı? | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
voilà. | Vala. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
[ sighs ] Lucille, I love you. | Lucille, seni seviyorum. Lucille, seni seviyorum. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
Yep, there's still life in the old girl yet. | Ya, Bu yaşlı kızda hala hayat var. Evet, bu yaşlı kızda hala hayat var. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
I took her out last week, and she kicked like a mule. | Geçen hafta dışarı çıkardım, katır gibi tepiyordu. Geçen hafta aldım, katır gibi tepiyor. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
I'm borrowing a gas mask. | Gaz maskesini ödünç alıyorum. Gaz maskesinide alıyorum. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
It's yours. | Senindir. Senin olsun. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
[ engine hums ] Do me a favor. | Bana bir iyilik yap. Bana bir iyilik yap. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
If you don't kill Drifter, send him my way. | Drifter'ı öldürmezsen, bana yolla. Drifter'ı öldürmezsen, buraya yolla. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
I'll give that handsome man all the loving he needs. | Ben o yakışıklıya ihtiyacı olan aşkı veririm. O yakışıklıya gereken aşkı veririm. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
You don't change, do you, Lucille? | Hiç değişmeyeceksin, değil mi, Lucille? Hiç değişmedin, değil mi Lucille? | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
Why mess with perfection? | Mükemmeliğimi mi niye bozayım? Mükemmelliği neden bozayım ki? | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
See you around. | Görüşürüz. Sonra görüşürüz. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
Take care, Nuri. | Kendine iyi bak, Nuri. Kendine iyi bak, Nuri. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
JACK: Think this junker still runs? | Sence bu hurda hala çalışıyor mu? Bu hurda hala çalışıyor mudur? | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
Oh, this junker could blow the wings off a bat out of hell. | Oh, bu hurda cehennemden çıkan bir yarasanın kanatlarını bile patlatabilir. Bu hurda, cehennemde gelen bir yarasa gibi uçuyordur. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
JACK: Whose place is this, anyways? | Bu yerde kimin böyle? Burası kimin yeri ki? | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
Coyote named Jimbo. | Jimbo adında bir kurdun. Jimbo adında bir çakalın. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
JACK: What's a coyote? | Kurt ta ne? Çakal da nedir? | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
He smuggles white collars out of bounty killer territory. | Beyaz yakalıları ödül avcılarının bölgesinden kaçırır. Beyaz yakalıları, Kelle Avcısı bölgelerinden kaçırır. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
How do you know him? | nereden tanıyorsun onu? Onu nerden tanıyorsun? | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
Well, you could say we have a special relationship. | Sanırım, özel bir bağımız olduğunu söyleyebilirim. Onunla özel bir ilişkimiz var diyebilirsin. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
He's your informant, isn't he? Right? | O senin muhbirin değil mi? Doğru mu? O muhbirin, değil mi? Değil mi? | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
The coyote takes collars to where they think they're safe. | Kurt bayaz yakalıları güvende olacaklarını düşündükleri bir yere götürür. Çakal beyaz yakalıları güvende oldukları sandığı yere götürür. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
Then he turns around, and he tells you, right. Right? | Geri gelir, ve sana söyler, doğru mu. doğru mu? Sana söyler, öyle değil mi? | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |