Ara

İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 9539

İngilizce	Türkçe	Film Adı	Film Yılı	Ayrıntılar
Why are you taking the IT club?	Neden Bilişim kulübünü aldın?	Broadchurch-1	2013
I try to connect with the community whatever way I can.	Toplumla yapabildiğim kadarıyla bağ kurmaya çalışıyorum.	Broadchurch-1	2013
Plus I got asked to.	Ayrıca yapmam da istendi. Anlayamadığım şey şu, ben o kayalıkları biliyorum.	Broadchurch-1	2013
I think the last teacher who really understood computers had a nervous breakdown.	Sanırım bilgisayarlardan anlayan son hocanın sinirleri harap olmuştu.	Broadchurch-1	2013
Mr Broughton. He'd sit there and laugh to himself. They got him to leave.	Bay Broughton. Oturur ve kendi kendine gülerdi. Onu bırakmak zorunda kalmışlardı.	Broadchurch-1	2013
I'm one up from the man who sits there giggling to himself.	Şimdi ben oturup kendi kendine kıkırdayan biriyim.	Broadchurch-1	2013
Where were you on the night of Danny's death?	Danny'nin öldüğü gece neredeydin?	Broadchurch-1	2013
I did talk to your uniformed officers about this.	Bunu polis memurlarına anlattım.	Broadchurch-1	2013
I was at home. On my own.	Evdeydim. Kendi başıma.	Broadchurch-1	2013
I live in the house at the bottom of the hill. I was up late trying to write a sermon.	Tepenin altındaki evde kalıyorum. Bir vaaz yazmak için geç vakte kadar oturmuştum.	Broadchurch-1	2013
Trying being the operative word. Are you often up late?	Zıt sözcükler bulmaya çalışıyordum. Sıklıkla geç vakte kalır mısın?	Broadchurch-1	2013
I was on the verge side about 4:30 the other night, saw you standing outside the church.	Geçen gece saat 4.30'da yol kenarındaydım, kilisenin dışında dikildiğini gördüm.	Broadchurch-1	2013
Was that you?	O sen miydin?	Broadchurch-1	2013
OK, er...	Tamam...	Broadchurch-1	2013
Yeah... I have terrible insomnia.	Evet, benim korkunç derecede uykusuzluk hastalığım var.	Broadchurch-1	2013
I have had for about six or seven years.	Yaklaşık altı yedi yıldır var.	Broadchurch-1	2013
Can't find anything to cure it, so... I'm often up late, wandering.	Bir çözüm bulamadım. Bu yüzden sıklıkla kalkar, dolaşırım.	Broadchurch-1	2013
That's my best attempt to deal with it.	En iyi böyle baş ediyorum.	Broadchurch-1	2013
Anything specific that triggered it?	Bu hastalığı tetikleyen özel bir şey oldu mu?	Broadchurch-1	2013
Not really. No.	Pek sayılmaz, hayır.	Broadchurch-1	2013
You weren't out wandering that Thursday night?	Perşembe gecesi dolaşmıyor muydun?	Broadchurch-1	2013
No, I don't remember it.	Hayır, hatırlamıyorum.	Broadchurch-1	2013
How was Danny with computers?	Danny'nin bilgisayarlarla arası nasıldı?	Broadchurch-1	2013
Great. They just instinctively get it.	Çok iyiydi. Kendiliğinden çözüyorlardı.	Broadchurch-1	2013
Like I say, with Danny and Tom, you only have to tell them once and they got it.	Dediğim gibi, Tom'la Danny'ye bir şeyi bir kere söylesen yeterdi.	Broadchurch-1	2013
Line of sight. You can see the field that backs onto the Latimer house.	Görüş alanı. Latimerların evine uzanan araziyi görebiliyorsun.	Broadchurch-1	2013
And my house too.	Ve de benim evimi.	Broadchurch-1	2013
I hate what I'm becoming. A good detective?	Dönüştüğüm şeyden nefret ediyorum. İyi bir dedektif olmaktan mı?	Broadchurch-1	2013
Hardened.	Katılaşmaktan.	Broadchurch-1	2013
I'm not here to hassle.	Size sorun çıkarmak için gelmedim.	Broadchurch-1	2013
I've been here since day one and I've left you alone.	İlk günden beri buradayım ama yanınıza bile gelmedim.	Broadchurch-1	2013
It's true. I left one of Danny's toys at the beach.	Doğru. Danny'nin oyuncaklarından birini plaja bıraktım.	Broadchurch-1	2013
She brought it back to me, save it getting nicked.	O bana geri getirdi. El konulmasından kurtardı.	Broadchurch-1	2013
But I bumped into Liz at the school and...	Ama Liz'le okulda karşılaştım ve...	Broadchurch-1	2013
I think this should be getting more coverage. Yeah, so what shall we do?	Bence bu, gazetede daha fazla yer tutmalı. Evet, peki bunun için ne yapmalıyız?	Broadchurch-1	2013
OK, you're not gonna like this.	Pekâlâ, bu hoşunuza gitmeyecek.	Broadchurch-1	2013
The reason Danny's death isn't getting proper attention is it's not the right profile.	Danny'nin ölümü çok dikkat çekmiyor çünkü profil uymuyor.	Broadchurch-1	2013
Had Danny been a girl with blonde hair and a few years younger	Danny, sarı saçlı bir kız çocuğu olup, beş yaş daha küçük olsaydı...	Broadchurch-1	2013
then this place would be crawling with reporters by now.	...burası muhabirlerle dolup taşardı.	Broadchurch-1	2013
I hope you're kidding. I'm sorry. It's the way it works.	Şaka yapıyorsun herhâlde. Üzgünüm. Bu işler böyle.	Broadchurch-1	2013
11 year old boys go missing from home all the time.	11 yaşındaki çocukların evlerinden çıkıp kaybolması her zaman olan şey.	Broadchurch-1	2013
So we're just gonna get ignored, are we?	Yani öylece görmezden mi gelineceğiz?	Broadchurch-1	2013
If you want more focus on this case, then it's gonna have to come from you, Beth.	Bu dosyaya daha fazla odaklanılmasını istiyorsanız bu senin sayende olabilir Beth.	Broadchurch-1	2013
Me? Why me?	Ben mi? Neden ben?	Broadchurch-1	2013
You tell us your side of things, how it's been for you, every mum will respond.	Yaşadığın şeylerden bahset, senin için nasıl olduğundan.	Broadchurch-1	2013
I don't know. Do we want this?	Bilemiyorum. Bunu istiyor muyuz?	Broadchurch-1	2013
Shouldn't we clear it with the police?	Polisle sorun olmaz mı?	Broadchurch-1	2013
It's the Herald. I read the Herald.	Bu Herald. Ben Herald okurum.	Broadchurch-1	2013
What if she shows us what she's written before she sends it in?	Peki göndermeden önce bize yazdığını gösterse olur mu?	Broadchurch-1	2013
Good idea. Would you do that? Not normally.	Güzel fikir. Bunu yapar mısın? Normalde hayır.	Broadchurch-1	2013
Maybe this time if I can get a photo with Beth and Danny to go with the article.	Bu seferlik yapabilirim eğer Beth ve Danny'nin fotoğrafını makaleye koyabilirsem.	Broadchurch-1	2013
What do we think?	Ne düşünüyoruz?	Broadchurch-1	2013
OK. Yeah?	Tamam. Peki.	Broadchurch-1	2013
That's it. I want to see this area covered. Keep going.	İşte böyle. Bu bölgeyi kaplamanızı istiyorum. Devam edin.	Broadchurch-1	2013
Hi, Mr Marshall. Oliver. Come to help?	Merhaba, Bay Marshall. Oliver, yardıma mı geldin?	Broadchurch-1	2013
Well, could we maybe just talk inside?	İçeride konuşabilir miyiz?	Broadchurch-1	2013
No, we can talk here, can't we? Can't you see I'm busy? What do you want?	Hayır, burada konuşabiliriz. Gördüğün gibi meşgulum. Ne istiyorsun?	Broadchurch-1	2013
OK, erm... I've come across some information and...	Ben, bazı bilgilere rastladım ve...	Broadchurch-1	2013
being as we know each other I thought I should come to you before it gets out.	...birbirimizi tanıdığımız için de bu duyulmadan önce yanına geleyim dedim.	Broadchurch-1	2013
Before what gets out?	Ne duyulmadan?	Broadchurch-1	2013
I'm sorry, there's no easy way of asking this.	Bunu sormanın kolay bir yolu yok, üzgünüm.	Broadchurch-1	2013
Do you have a conviction for underage sex?	Rüşde ermemiş biriyle seks yapmaktan hüküm giydin mi?	Broadchurch-1	2013
Why, you little bastard. I'm not trying to stitch you up.	Seni küçük piç. Arkandan iş çevirmeye çalışmıyorum.	Broadchurch-1	2013
Who told you? The police? I can help you put your story across.	Kim söyledi sana? Polis mi?	Broadchurch-1	2013
You're all as bad as each other gossiping and accusing.	Hepiniz aynısınız. Dedikodu edip suçlamalarda bulunuyorsunuz.	Broadchurch-1	2013
OK, I think you should let go of me.	Beni bıraksan iyi olur artık.	Broadchurch-1	2013
You've known me how long? When did I ever do anything improper?	Beni ne zamandan beri tanıyorsun. Ne zaman uygunsuz bir şey yaptım?	Broadchurch-1	2013
OK, if we could go inside and talk...	İçeri girip konuşabilirsek...	Broadchurch-1	2013
So you can trick me into incriminating myself?	Kendimi suçlu durumuna düşürmemi sağlayabilesin diye mi?	Broadchurch-1	2013
Is that what that bitch your boss wants? That's a bit...	Orospu patronunun istediği bu mu?	Broadchurch-1	2013
How can I incriminate you if you're innocent?	Eğer masumsan seni nasıl suçlu durumuna düşürebilirim?	Broadchurch-1	2013
They've trained you to be a clever weasel, haven't they?	Seni kurnaz bir çakal olman yönünde eğitmediler mi?	Broadchurch-1	2013
Go on. Get away. Go!	Git. Uzaklaş. Git!	Broadchurch-1	2013
Weasel! Go! Go!	Çakal! Git! Git!	Broadchurch-1	2013
Oh, you're in a suit. Is that bad?	Takım elbise giymişsin. Kötü mü etmişim?	Broadchurch-1	2013
No, I didn't expect it. We didn't get poshed up. Neither did I.	Hayır, sadece beklemiyordum. Biz şık giyinmedik de. Ben de giyinmedim.	Broadchurch-1	2013
Well, there we are, then. Come in. I bought wine.	Peki öyleyse. İçeri gel. Şarap aldım.	Broadchurch-1	2013
That's very kind of you. And flowers.	Çok naziksin. Ve de çiçek.	Broadchurch-1	2013
Oh, you didn't need to... And chocolates.	Ne gereği vardı... Ve de çikolata.	Broadchurch-1	2013
Wasn't sure which to choose so I got them all.	Hangisini seçeceğimi bilemedim, hepsini aldım.	Broadchurch-1	2013
Bless. Come in.	Eksik olma. İçeri gel.	Broadchurch-1	2013
Alec bought wine and flowers and chocolates.	Alec; şarap, çiçek ve çikolata getirmiş.	Broadchurch-1	2013
Full house you can come again.	Ev doldu desene. Yine gelebilirsin.	Broadchurch-1	2013
I can call you Alec tonight, not Hardy or sir?	Sana bu gece Alec desem, Hardy ya da efendim demesem?	Broadchurch-1	2013
'Here's your dinner, sir.'	"İşte yemeğiniz, efendim."	Broadchurch-1	2013
I don't like Alec. I've never liked Alec.	Alec'i sevmiyorum. Alec'i hiç sevmedim.	Broadchurch-1	2013
'Alec.' You can always choose another one.	"Alec." Başka bir tane kullanabilirsin.	Broadchurch-1	2013
Why does everyone use first names so much, like they all work in marketing?	Neden insanlar markette çalışıyorlarmış gibi bu kadar ilk adı kullanıyorlar?	Broadchurch-1	2013
Why do people insist on doing that?	Neden bunu yapmakta ısrar ediyorlar?	Broadchurch-1	2013
I mean, if you look at a person I look at you...	Yani eğer bir insana bakıyorsan, ben şimdi sana bakıyorum...	Broadchurch-1	2013
You know I'm talking to you. I don't need to say your name three times	Seninle konuştuğumu biliyorsun. Adını hatırladığım için kendimi kutlar gibi...	Broadchurch-1	2013
to congratulate myself on remembering it, to create some...	...adını üç kere söylememe gerek yok, ya da sahte bir...	Broadchurch-1	2013
sort of false intimacy or...	...samimiyet kurmaya gerek yok.	Broadchurch-1	2013
Shall I show you to the dining room?	Yemek salonunu göstereyim.	Broadchurch-1	2013
How did you two meet? Er, through work.	Nasıl tanıştınız? İş aracılığıyla.	Broadchurch-1	2013
Joe used to be a paramedic. Not any more?	Joe paramedikti. Şimdi değil mi?	Broadchurch-1	2013
Gave it up when Fred came along.	Fred doğduğunda bıraktım.	Broadchurch-1	2013
I was getting a bit jaded anyway. Jaded, how?	Bezmiştim zaten. Neyden bezmiştin?	Broadchurch-1	2013
More red tape.	Formaliteden daha çok.	Broadchurch-1	2013
Stuff that stopped us from being able to help, masquerading as health and safety.	Sağlık ve güvenlik adı altında yardım etmemizi engelleyen şeylerden.	Broadchurch-1	2013