Ara

İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 9537

İngilizce	Türkçe	Film Adı	Film Yılı	Ayrıntılar
You don't have to, Mum. I want to. Keep busy.	Zorunda değilsin, anne. İstiyorum. Meşgul olmalıyım.	Broadchurch-1	2013
Why is there nothing more in the paper about Danny?	Neden gazetelerde Danny hakkında daha fazla şey yok? 1	Broadchurch-1	2013
It's like page 12, couple of paragraphs.	12. sayfa ve birkaç paragraf sadece.	Broadchurch-1	2013
Don't judge this investigation by what's in the press.	Bu soruşturmayı basına göre yargılamayın.	Broadchurch-1	2013
No, we were saying if there's more in the papers it might jog people's memories.	Hayır, diyoruz ki eğer gazetede daha fazla şey olursa...	Broadchurch-1	2013
What if there's somebody out there? They might have seen something. 1	Ya dışarıda birileri varsa? Bir şey görmüş olabilirler, ya da fark etmiş olabilirler.	Broadchurch-1	2013
If we had more in the papers... Please, let us handle the media.	Eğer gazetede daha çok çıkarsak... Lütfen, medyayı bize bırakın.	Broadchurch-1	2013
We have the experience in this.	Bizim bu konuda tecrübemiz var.	Broadchurch-1	2013
We're all asking, no offence, but why's it taking so long?	Alınmayın ama neden bu kadar uzun sürdüğünü hepimiz merak ediyoruz.	Broadchurch-1	2013
Trevor, how many...	Trevor, sana kaç kere...	Broadchurch-1	2013
Multiple complex crime scenes, particularly at the beach.	Birden fazla karmaşık suç mahalli var, özellikle de plajda.	Broadchurch-1	2013
Lack of CCTV in key areas.	Kritik bölgelerde mobese eksikliği var.	Broadchurch-1	2013
Er... absence of witnesses seeing Danny on the night he sneaked out.	Danny'nin kaçtığı gece onu gören tanıklar yok.	Broadchurch-1	2013
We've a lot of information still to process. We'll get there.	Yine de süreci ilerletmek için birçok bilgiye sahibiz. Sona ulaşacağız.	Broadchurch-1	2013
Susan Wright. How many people do you even have working on it?	Susan Wright. Bu iş üzerinde çalışan kaç kişi var?	Broadchurch-1	2013
I heard you were short staffed.	Personelinizin yetersiz olduğunu duydum.	Broadchurch-1	2013
We have the right resources for an investigation of this size. Next question.	Bu büyüklükteki bir soruşturma için yeterince kaynağımız var. Sıradaki soru.	Broadchurch-1	2013
I've just come from the pier and there's...	Şimdi iskeleden geliyorum ve orada...	Broadchurch-1	2013
What did she say her name was? Susan Wright.	İsmim ne dedi? Susan Wright.	Broadchurch-1	2013
New information came to light overnight.	Gece yarısı yeni bir bilgi açığa çıktı.	Broadchurch-1	2013
And we have to examine it without contamination.	Kirlenmeden incelemek zorundayız.	Broadchurch-1	2013
Is that the boat that was on fire? My brother saw it when he was out with his pots.	Alev alan şu bot mu? Erkek kardeşim saksılarıyla dışarı çıktığında görmüş.	Broadchurch-1	2013
Erm... It's too early to talk about specific types of evidence.	Böyle belirli kanıtlar hakkında konuşmak için henüz çok erken.	Broadchurch-1	2013
You said the tents on the beach would come down at any moment and they're still there,	Sahildeki çadırların kaldırılmasının yakın olduğunu söylediniz ama hâlâ oradalar...	Broadchurch-1	2013
and now you're adding bloody great vans.	...ve şimdi bir de kocaman lanet minibüsler ekliyorsunuz.	Broadchurch-1	2013
You have to understand the work going on there.	İşlemin orada sürdüğünü anlamalısınız.	Broadchurch-1	2013
Every grain of sand has to be gone through.	Her kum taneciği araştırılmalı.	Broadchurch-1	2013
Every cigarette butt or stray hair, shard of plastic,	Her sigara izmariti ya da saç teli, plastik parça...	Broadchurch-1	2013
fingernail, toenail, piece of skin has to be tested.	...el tırnağı, ayak tırnağı, deri parçası test edilmeli.	Broadchurch-1	2013
We will do everything we can to limit the effect on your livelihoods,	Geçimlerinize olan etkiyi sınırlamak için her şeyi yapacağız...	Broadchurch-1	2013
but my priority is to a thorough and efficient investigation.	...ama önceliğim titiz ve etkin bir soruşturma yürütmek.	Broadchurch-1	2013
But low key. We don't want the name Broadchurch	Ama sönük. Broadchurch adının...	Broadchurch-1	2013
to be a byword for murder like Sandbrook.	...Sandbrook gibi cinayetle anılmasını istemiyoruz.	Broadchurch-1	2013
I told you there was a boat. God, you're just what I need.	Size bot olduğunu söylemiştim. Bir sen eksiktin.	Broadchurch-1	2013
Great. A boat. There's hundreds round here. You got lucky.	Harika. Bot. Onlardan yüzlerce var burada. Şanslıydın sadece.	Broadchurch-1	2013
Lucky. Yeah, well, did you look for it, eh?	Şanslı. Evet, peki araştırdınız mı?	Broadchurch-1	2013
Does Beth know you didn't follow that up?	Beth, bunu takip etmediğinizi biliyor mu?	Broadchurch-1	2013
How about you heed my very strong advice?	Bak sana önemli bir tavsiye vereyim mi?	Broadchurch-1	2013
Stay away from her. Do not get involved.	Ondan uzak dur. Bu işe karışma.	Broadchurch-1	2013
Oh! Hey! There he is!	Merhaba. Buradasın işte.	Broadchurch-1	2013
You're Liz, right? Danny's grandma.	Sen Liz'sin, değil mi? Danny'nin anneannesi.	Broadchurch-1	2013
You must really miss him.	Onu çok özlüyor olmalısın.	Broadchurch-1	2013
Oh, he shone, that boy.	Ne parlak bir çocuktu.	Broadchurch-1	2013
I promised myself I wouldn't do this.	Kendime bunu yapmayacağıma dair söz verdim.	Broadchurch-1	2013
I'm the strong one in all this. I just want them to catch the sod who did it.	En metanetli duran benim. Sadece bunu yapan şerefsizi yakalamalarını istiyorum.	Broadchurch-1	2013
I'm Karen. I work for the Herald.	Ben Karen. Herald için çalışıyorum.	Broadchurch-1	2013
We're not talking to the press. No, I know.	Basına konuşmuyoruz. Biliyorum.	Broadchurch-1	2013
But can I just say one thing?	Ama bir şey diyebilir miyim?	Broadchurch-1	2013
Just be sure you're getting the best advice. I'd hate for Danny to be ignored.	En iyi tavsiyeyi aldığınızdan emin olun.	Broadchurch-1	2013
Hi. All right?	Selam. Merhaba.	Broadchurch-1	2013
You said Mark Latimer didn't fix a burst pipe at the hut on the cliff.	Mark Latimer'ın o kulübede patlak bir boru tamir etmediğini söyledin.	Broadchurch-1	2013
Yeah. He did. We checked his paperwork.	Evet. Etmiş ama. Evraklarına baktık.	Broadchurch-1	2013
He said he got the keys off you and you even arranged the cheque for him.	Anahtarları senden aldığını söyledi, hatta ona çek bile hazırlamışsın.	Broadchurch-1	2013
Must have got it wrong. Now if you don't mind, I gotta be somewhere.	Bir yanlışlık olmuş olmalı. Şimdi izninle bir yere gitmem gerekiyor.	Broadchurch-1	2013
The longer this goes on the more everyone wants to get involved, stick their oar in.	Bu iş devam ettikçe herkes karışmak istiyor, burnunu sokmak istiyor.	Broadchurch-1	2013
Develop their pet theory.	Herkes kendi hikâyesine inanıyor.	Broadchurch-1	2013
People getting restless, too many opinions. I don't like it.	İnsanlar huzursuzlanıyor, çok fazla görüş var. Bundan hoşlanmıyorum.	Broadchurch-1	2013
Here we go again.	Yine başladık.	Broadchurch-1	2013
Will you pass on to Beth and Mark, whenever they feel able to talk, come to us, to me.	Beth ve Mark'a, konuşabilecekleri bir zaman bana gelmelerini söyler misin?	Broadchurch-1	2013
They know we do things properly. I'll make sure they know.	Bizim, işi düzgün yaptığımızı biliyorlar. Bilmelerini sağlarım.	Broadchurch-1	2013
And Oliver has got something else to tell you.	Ayrıca Oliver size bir şey söyleyecek.	Broadchurch-1	2013
Well, we always love hearing from Oliver.	Oliver'dan bir şeyler duymaya bayılıyoruz.	Broadchurch-1	2013
I found this on Jack Marshall, who runs the newsagent's here.	Gazete bayiini işleten Jack Marshall hakkında bunu buldum.	Broadchurch-1	2013
He was in prison before he came here. He's got a previous conviction for underage sex.	Buraya gelmeden önce hapis yatmış. Rüşde ermemiş biriyle seks yapmaktan hüküm giymiş.	Broadchurch-1	2013
Don't try and avoid me.	Benden kaçmaya çalışma.	Broadchurch-1	2013
I know where you live.	Nerede yaşadığını biliyorum.	Broadchurch-1	2013
I know what your van looks like. I told you, I don't want to see you.	Minibüsünün görünüşünü biliyorum. Sana söyledim, seni görmek istemiyorum.	Broadchurch-1	2013
It's not that simple, though, is it? It is.	O kadar basit değil ama, değil mi? Basit.	Broadchurch-1	2013
Cos I'm telling you it is.	Çünkü sana öyle olduğunu söylüyorum.	Broadchurch-1	2013
We're connected now, you and me.	Seninle ben bağlı hâle geldik.	Broadchurch-1	2013
You can't just turn your back. I can.	Bana sırtını dönemezsin. Dönerim.	Broadchurch-1	2013
I don't want you near me. You may not like it...	Seni etrafımda istemiyorum. Hoşuna gitmeyebilir...	Broadchurch-1	2013
but it can't be undone.	...ama tamamlanmamış bırakılamaz.	Broadchurch-1	2013
So, you and me need to work out what we're gonna do.	Bu yüzden seninle ben ne yapacağımızı düşünmeliyiz.	Broadchurch-1	2013
I ain't talking to you. Do you understand?	Seninle konuşmuyorum. Anlıyor musun?	Broadchurch-1	2013
You stay away!	Uzak dur!	Broadchurch-1	2013
A few days ago I told the police about evidence they should look for.	Birkaç gün önce polise bakmaları gereken kanıtı söyledim.	Broadchurch-1	2013
They took no notice.	Dikkate almadılar.	Broadchurch-1	2013
Now they've got that evidence, but it was burned before they got to it.	Şimdi kanıtı buldular ama onlar ele geçirmeden önce yandı.	Broadchurch-1	2013
It makes it harder to analyse it. Why are you telling me this?	Artık analiz etmek çok daha zor. Neden bana bunları anlatıyorsun?	Broadchurch-1	2013
Because I can help. I can help.	Çünkü yardım edebilirim. Edebilirim.	Broadchurch-1	2013
But I need to be taken seriously, and that's...	Ciddiye alınmam gerekiyor ve...	Broadchurch-1	2013
It's not happening right now.	Bu şu an olmuyor.	Broadchurch-1	2013
What if you're wrong? Beth, I've got no reason to lie to you.	Ya yanılıyorsan? Beth, yalan söylemek için nedenim yok.	Broadchurch-1	2013
I wish... I wish we'd never had cause to meet.	Keşke tanışmamızı gerektiren bir neden olmasaydı.	Broadchurch-1	2013
But what I have told you is genuine.	Ama sana söylediğim hakikat.	Broadchurch-1	2013
And you need to convince the police.	Polisi ikna etmelisin.	Broadchurch-1	2013
Is this about the postman? The one who was arguing with Danny?	Bu, postacıyla mı ilgili? Şu, Danny'yle tartışan.	Broadchurch-1	2013
No, though we did talk to him. He said he never had an argument with Danny that day.	Hayır ama postacıyla konuştuk. O gün Danny'yle tartışma yaşamadığını söyledi.	Broadchurch-1	2013
Load of rubbish. I know what I saw.	Saçmalık. Ne gördüğümü biliyorum ben.	Broadchurch-1	2013
Tell us about your conviction for sex with a minor, Jack.	Rüşde ermemiş biriyle seks yapmaktan suçlanmanı anlat bize, Jack.	Broadchurch-1	2013
So... we're into the muck raking, are we?	Yani... Skandal bir haberin içindeyiz, öyle mi?	Broadchurch-1	2013
Just wanna establish the facts. You didn't mention it when we spoke.	Sadece gerçekleri açığa çıkartmak istiyoruz. Konuştuğumuzda bundan bahsetmemiştin.	Broadchurch-1	2013
It's nothing to do with anyone.	Bunun kimseyle bir alakası yok.	Broadchurch-1	2013
Nothing to do with Danny. You help with the Sea Brigade.	Danny'yle bir alakası yok. Deniz Tugayını çalıştırıyorsun.	Broadchurch-1	2013
That requires CRB checks cross referenced with the Sex Offenders' Register.	Bu suç, cinsel suç kayıtlarıyla, Suç Bürosu kontrollerinin eşleştirilmesini gerektirir.	Broadchurch-1	2013
I am not a sex offender. That conviction was a farce.	Ben seks suçlusu değilim. O suçlama bir saçmalıktı.	Broadchurch-1	2013
I'm not on any register.	Kaydım yok.	Broadchurch-1	2013
Only because it happened before the Register came into being.	Çünkü bu olay, suç kayıtları oluşturulmadan önce oldu.	Broadchurch-1	2013
Why didn't you tell us about it? You've got the file, haven't you?	Bize neden anlatmadın? Elinizde belge var, değil mi?	Broadchurch-1	2013