Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 976
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| and you have. | çıkmışsın işte. | 90210-1 | 2008 | |
| Hey, Liam. | Liam. | 90210-1 | 2008 | |
| How about you don't use that tone with your mother? | Annene karşı bu ses tonuyla konuşmasan diyorum! | 90210-1 | 2008 | |
| Okay? | Herşeyi mahvedecek ne yaptığını merak ederek, | 90210-1 | 2008 | |
| Hey. Would you look at this? | Heyy. Şuna bir bakarmısınız? | 90210-1 | 2008 | |
| We know her, don't we? | O'nu tanıyoruz, değilmi? | 90210-1 | 2008 | |
| Yeah, we do. | Evet, tanıyoruz. | 90210-1 | 2008 | |
| I can't believe people would rather read this | İnsanların önce bunu okuyup daha sonra | 90210-1 | 2008 | |
| than watch the Blaze. I mean, really? | Blaze'i takip etmelerine inanamıyorum. Böyle bişey olabilirmi? | 90210-1 | 2008 | |
| This is an insult to student intelligence. | Bu öğrencilerin zekasını aşağılamaktır. | 90210-1 | 2008 | |
| Yeah. Sasha and I both hate celebrity news. | Evet. Sasha ve ben ikimizde ünlülerle ilgili haberlerden nefret ediyoruz. | 90210-1 | 2008 | |
| I mean, it's like we're both so in tune, kid. | Yani, ikimizde aynı kafadayız, | 90210-1 | 2008 | |
| Ah... you guys are like Siamese twins, huh? | Siz ikiniz Siamese ikizleri gibisiniz yani, he? | 90210-1 | 2008 | |
| Did I tell you guys that we both like DJ/rupture? | Size ikimizinde "DJ/Rupture" u beğendiğimizi söylemişmiydim? | 90210-1 | 2008 | |
| Yeah, and Roy Campanella. And Orange Sherbert. | Evet,Roy Campanella ve Orange Sherbert'ıda. | 90210-1 | 2008 | |
| And Casablanca. | Ve Casablanca'yı da. | 90210-1 | 2008 | |
| All right, all right! | Tamam, Tamam! | 90210-1 | 2008 | |
| Geez. It's just that I've never found anybody | O'nun bana hissettirdiklerini | 90210-1 | 2008 | |
| who gets me like she does, you know? | daha önce kimse hissettirmemişti. | 90210-1 | 2008 | |
| It like she knows me, man. | Sanki beni uzun zamandır tanıyormuş gibi. | 90210-1 | 2008 | |
| Right, she knows you. | Tabi tabi, seni tanıyor ne demezsin, | 90210-1 | 2008 | |
| Except for the little fact | Senin lise ikinci sınıfta okuyor olman gibi | 90210-1 | 2008 | |
| that you are a junior in high school. | ufak bir detay dışında tabiki seni tanıyor. | 90210-1 | 2008 | |
| Little fact. | Ufak bir detay. | 90210-1 | 2008 | |
| Yeah, I'm going to tell her, guys. | Evet millet, O'na söyliycem. | 90210-1 | 2008 | |
| You could invite her to junior prom. | O'nu lisedeki baloya davet edebilirsin. | 90210-1 | 2008 | |
| Tell her there. Yeah. Shut up. | Baloda söylersin. Evet. Kapa çeneni. | 90210-1 | 2008 | |
| Both of you, a right? I'm gonna tell her. I'm going to do it. | İkinizde susun tamammı? O'na söyliycem. Bunu yapıcam. | 90210-1 | 2008 | |
| Just when the time's right. | Sadece doğru zamanı bekliyorum. | 90210-1 | 2008 | |
| Beautiful night, isn't it? | Kendilerini o denli kaptırmışlardı ki günün sonunda ben: Ne güzel bir gece, değilmi? | 90210-1 | 2008 | |
| We need to talk. | Konuşmamız lazım. | 90210-1 | 2008 | |
| In private. | Özel olarak. | 90210-1 | 2008 | |
| Should I leave you alone or... | Seni yanlız bırakıyımmı yoksa... Evet, bende yeni ayrıldım | 90210-1 | 2008 | |
| You know what? It doesn't have to be in private. | Aslında! Özel olarak olmasa da olur. | 90210-1 | 2008 | |
| I don't mind discussing Olivier | Çıktığın insanın önünde Olivier'i | 90210-1 | 2008 | |
| in front of your date. | tartışmakta bi sakınca görmüyorum. | 90210-1 | 2008 | |
| Darling, go inside. | Hayatım, içeri gidermisin. | 90210-1 | 2008 | |
| I'll be right in. | Ben birazdan gelirim. | 90210-1 | 2008 | |
| How did you...? | Bunu nasıl...? | 90210-1 | 2008 | |
| Oh, finding the picture was luck. | Fotoğrafı şans eseri buldum. | 90210-1 | 2008 | |
| Then I got on the Internet. | Birde internete bakayım dedim. | 90210-1 | 2008 | |
| A lot comes up, it turns out. | Neler çıktı neler, tahmin bile edemezsin. | 90210-1 | 2008 | |
| Partied pretty hard, huh? | Partiler baya eğlenceliydi, he? | 90210-1 | 2008 | |
| Chased after a lot of guys with money | Bir sürü paralı erkeğin peşinden koşmak | 90210-1 | 2008 | |
| and titles. You don't know anything. | ve dergilere konu olmak. Hiçbirşey bilmiyorsun. | 90210-1 | 2008 | |
| And then, you landed Olivier. | Ve sonra, kancayı Olivier'e taktın. | 90210-1 | 2008 | |
| Rich, a baron. | Zengin bir baron. | 90210-1 | 2008 | |
| Perfect fairy tale for a gold digger. | Define arayan birisi için mükemmel bir peri masalı. | 90210-1 | 2008 | |
| I mean, "happily ever after," right? | Yani, "Turnayı gözünden vurdun" değilmi? | 90210-1 | 2008 | |
| Until your marriage ended after one month. | Ta ki bir ay sonra evliliğin bitene kadar. | 90210-1 | 2008 | |
| According to the French tabloids, | Yerel bir Fransız gazetesine göre, | 90210-1 | 2008 | |
| you are such a spendaholic that, when you guys split up, | evliyken deli gibi para harcarken, ayrıldığınızda, | 90210-1 | 2008 | |
| you were broke. | beş parasız kalmışsın. | 90210-1 | 2008 | |
| You know what's funny? | Eğlenceli olan ne biliyormusun? | 90210-1 | 2008 | |
| Naomi never told me you were married. | Naomi bana daha önce evli olduğunu hiç söylemedi, | 90210-1 | 2008 | |
| Or broke. | ya da beş parasız olduğunu. | 90210-1 | 2008 | |
| Or does she not know? | Yoksa O'damı bilmiyor? | 90210-1 | 2008 | |
| I thought your whole relationship | Bütün ilişkin güven üzerine | 90210-1 | 2008 | |
| was based on trust. | kurulu diye düşünmüştüm. | 90210-1 | 2008 | |
| I want you to tell her what happened on prom night. | O'na balo gecesi neler oluğunu söylemeni istiyorum. | 90210-1 | 2008 | |
| Give me 24 hours. | Bana 24 saat süre ver. | 90210-1 | 2008 | |
| Man, agents are scum. Trying to blackmail you into auditioning. | Bu ajanstaki insanlar gerçekten kötü.Seçmelere katılsın diye insanlara şantaj bile yapıyorlar. | 90210-1 | 2008 | |
| Yeah, but if I just go on this one audition, | Evet, yanlızca bu seçmeye gidersem, | 90210-1 | 2008 | |
| all I miss this afternoon is Humanities. Wait, I don't get it. | Lisede berbat bir öğrenciydim. Tek kaçırıcam şey öğleden sonraki Humanities dersi. Bekle bi saniye, Anlayamadım, | 90210-1 | 2008 | |
| I thought you didn't want to do the acting thing anymore. | Artık bu oyunculuk işini yapmak istemediğini düşünmüştüm. | 90210-1 | 2008 | |
| No, it's not that I don't want to, | Hayır, Yapmak istemediğim değil, | 90210-1 | 2008 | |
| it's just... ugh... | Sadece... | 90210-1 | 2008 | |
| I just think it's probably a good idea to take a break. | Sadece biraz ara vermek iyi bir fikir olabilir. | 90210-1 | 2008 | |
| Huh. Agreed. | Anlaştık. | 90210-1 | 2008 | |
| But I don't want my agent to drop me. | Ama Menejerimin de bu kadar üstüme düşmesini istemiyorum. | 90210-1 | 2008 | |
| I mean, acting is my passion. | Yani, oyunculuk benim için bir tutku. | 90210-1 | 2008 | |
| I'm going to go back to it eventually. | Eninde sonunda oyunculuğa geri dönücem. | 90210-1 | 2008 | |
| Oh, yeah, and then when you're ready, | Peki, sen hazır olduğunda, | 90210-1 | 2008 | |
| you'll get a new agent. | Yeni bir menejerin olacak. | 90210-1 | 2008 | |
| Uh, I'm sorry, no offense. | Afedersin ama hiç üstüne alınma. | 90210-1 | 2008 | |
| You, you don't know what you're talking about. | Sen, Sen ne hakkında konuştuğunu bilmiyorsun. | 90210-1 | 2008 | |
| That's not how things work. Why not? | İşler böyle yürümez. Neden olmasın? | 90210-1 | 2008 | |
| You're pretty amazing. | Hayatım çok harikasın. | 90210-1 | 2008 | |
| Um... baby, I am a green eyed brunette | Bebeğim, ben yeşil gözlü bir esmerim | 90210-1 | 2008 | |
| who can cry on command. Hmm. | benim gibisini zor bulursun. | 90210-1 | 2008 | |
| Do you know how many other girls there are just like me. Yeah. | Benim gibi başka kaç tane kız var biliyormusun? Elbette. | 90210-1 | 2008 | |
| I do. | Biliyorum. | 90210-1 | 2008 | |
| Don't do it. Don't go. | Bunu yapma. gitme işte. | 90210-1 | 2008 | |
| No, I'm serious. | Hayır, ciddiyim. | 90210-1 | 2008 | |
| You know how that world makes you. | O dünya seni ne hale getiriyor biliyorsun. | 90210-1 | 2008 | |
| All that Hollywood insanity, | Bütün o Hollywood çılgınlığı, | 90210-1 | 2008 | |
| it just chews people up and spits them out. | Bir bakmışsın göktesin, bir bakmışsın yerde. | 90210-1 | 2008 | |
| Look at you. | Baksana bi kendine. | 90210-1 | 2008 | |
| Look what happened to you last year: | Geçen sene ne olduğunu hatırla; | 90210-1 | 2008 | |
| all the drugs, the pregnancy... | uyuşturucu, hamilelik olayı... | 90210-1 | 2008 | |
| No, I know, I was there. I remember. | Biliyorum, bende ordaydım, hatırlıyorum. | 90210-1 | 2008 | |
| You're doing it, you know? | Bunları yaşadın, anlıyorsun değilmi? | 90210-1 | 2008 | |
| And you even reach that title | Bunları aşamazsan | 90210-1 | 2008 | |
| of, uh, "No Drama Adrianna." | dramasız Adrianna da olmaz. | 90210-1 | 2008 | |
| Hey, you two. | Siz ikiniz. | 90210-1 | 2008 | |
| You guys ever take a class with Mr. Lichtenstein? | Mr. Lichtenstein'dan hiç ders aldınızmı? | 90210-1 | 2008 | |
| The guy's like a freaking terrorist. | Adam çılgının teki. | 90210-1 | 2008 | |
| Dude, you're taking him before lunch? | Dostum, O'nun dersini öğlen yemeğinden öncemi alıyorsun? | 90210-1 | 2008 | |
| Yeah. Once his blood sugar drops | Evet. Bir kere, kan şekeri düşer | 90210-1 | 2008 | |
| you're done zo. Dude, unreal. | ve bu da sizin bittiğiniz andır. Dostum, gerçektenmi! | 90210-1 | 2008 |