Search
English Turkish Sentence Translations Page 105
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Sorry sir, I can not well understood.</ i> | Üzgünüm, efendim. Duyamıyorum. | 13 Hours-1 | 2011 | |
It has killed our father. | Babamı öldürdü. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Charlie! | Charlie! | 13 Hours-1 | 2011 | |
Speak clearly what please.</ i> Wait a minute. | Yüksek sesle konuşun lütfen. Bir saniye bekleyin. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Doug! Get down! | Doug! Zıpla! | 13 Hours-1 | 2011 | |
Keep your head! The storm is over, dogs and bitches. | Kapatın çenenizi! Fırtına bitti, köpekler ve fahişeler. | 13 Hours-1 | 2011 | |
There is nothing wrong. | Sorun edecek bir şey kalmadı. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Asshole! | Pislik! | 13 Hours-1 | 2011 | |
Good evening, officer. A little lost? | İyi akşamlar, memur bey. Yolunuzu mu kaybettiniz? | 13 Hours-1 | 2011 | |
No, McGrey. I want you up and stuff come with me. | Hayır, McGrey. Aletlerini alıp benimle gelmeni istiyorum. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Need a reason to drag me into a Piss night like this? | Böyle yağmurlu bir gecede beni peşinden sürüklemenin sebebi ne? | 13 Hours-1 | 2011 | |
We've got a bell on unleashed animals, it will be invented. | Vahşi hayvanların ortalıkta gezdiği ihbarı geldi. Muhtemelen bir köpektir. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Than the normal amount, times half. | Her zamanki ücret olmaz. Gece yarısı oldu. | 13 Hours-1 | 2011 | |
That's between you and accounting. Just grab your stuff, let's go. | Bu muhasebe ile aranızdaki mesele. Şimdi malzemelerini al da gidelim. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Hey, not in here. | Hey, arabada içemezsin. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Sorry, Officer May. | Kusura bakmayın, memur bey. | 13 Hours-1 | 2011 | |
You're lucky ... I have pay for it. | Kendini şanslı say. Sigaranın parasını ben ödemiştim. | 13 Hours-1 | 2011 | |
I told you it was a bad idea. | Sana kötü bir fikir olduğunu söylemiştim. | 13 Hours-1 | 2011 | |
God knows why Charley to you listen. | Charlie'nin neden sana uyduğunu biri bana anlatsın | 13 Hours-1 | 2011 | |
Stephen, shut up. He would hear us. I guess he now knows. | Stephen, kapa çeneni. Duyabilir. Bence artık burada olduğumuzu biliyordur. | 13 Hours-1 | 2011 | |
I can not remember so that you was influenced. | Burada yaşarken kafanı bir yere çarptığını hatırlamıyorum. | 13 Hours-1 | 2011 | |
That happened to you when you go to America? Dying all rational thoughts it off? | Amerika'ya gidince mi böyle oldun? Orada muhakeme yeteneğinizi mi öldürüyorlar? | 13 Hours-1 | 2011 | |
And who was it who was not screaming? Who was next before, Stephen? | Peşimizden gelseydin belki bu yaşanmazdı. Senin peşinden kim gelecek, Stephen? | 13 Hours-1 | 2011 | |
You are not the king of your castle. You're just a village idiot. | Sen kalede oturan kral değilsin. Sadece sikik bir salak köylüsün. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Fuck you, sister! Fuck! | Siktir git, abla! Siktir git! | 13 Hours-1 | 2011 | |
You can not blame me. Stop it, this will not help. | Olanlardan beni suçlamaya çalışma. Geri çekil. iç yardımcı olmuyorsun. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Okay, sorry Doug. You know what ... | Tamam, özür dilerim Doug. Ne yapacağımızı söylüyorum... | 13 Hours-1 | 2011 | |
Emily and I leave it up to my half sister her panties sniffing. | ...Emily ve ben, üvey ablamın külodunu koklaman için sizi yalnız bırakıyoruz. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Let me tell you something ... you are such an asshole. | Sana söylüyorum, tam bir pisliksin. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Does anyone know if Charlie the phone has managed to achieve? Did he call? | Charlie'nin telefona ulaşıp ulaşmadığını bilen var mı? Aramayı yapabildi mi? | 13 Hours-1 | 2011 | |
How can we doubt? I think I heard him whisper. | Nereden bilebiliriz ki. Emin değilim ama sanırım fısıldıyordu. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Yes, begging for his life. | Evet, yaşamak için dua ediyordur. | 13 Hours-1 | 2011 | |
What are you doing? Where you going? I'm not staying here with these two losers. | Ne yapıyorsun? Nereye gidiyorsun? Bu iki sikikle burada kalamam. | 13 Hours-1 | 2011 | |
And Doug, to enjoy delving into the family gene pool. | Doug, aile genetiğimize katkıda bulunmanın tadını çıkar. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Stephen ... If you have not already. | Stephen ... Elbette hala yapmadıysanız. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Stephen, do not! | Stephen, hayır. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Sarah, I'm sorry. | Sarah, üzgünüm. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Stephen, wait! | Stephen, bekle. | 13 Hours-1 | 2011 | |
He is wrong. | Yanılıyor. | 13 Hours-1 | 2011 | |
It does not matter ... | Kardeşimi... | 13 Hours-1 | 2011 | |
maybe he's not wrong, and is it to the genes. | ...öldürtmemin genetik olduğu konusunda mı? | 13 Hours-1 | 2011 | |
Stephen, I think this is nothing. Hurry simply. | Stephen, bu hiç hoşuma gitmedi. Acele et. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Stephen ... what are these? They are not mine. They are of Charlie. | Stephen, bunlar da ne? Benim değiller. Charlie'nin. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Stephen wait! | Stephen, bekle! | 13 Hours-1 | 2011 | |
That thing must be so hard? | Şunu kapatmak çok mu zor? | 13 Hours-1 | 2011 | |
Do we really need those sirens? It is not really determined rush hour, either? | Sirenlere cidden gerek var mı? Sonuçta bu saatte trafik yoktur, değil mi? | 13 Hours-1 | 2011 | |
"Wasted police time?" | Bu "polisi takmıyorum" mu demek, Mcrae? | 13 Hours-1 | 2011 | |
See anything? No, nothing. | Bir şey var mı? Hayır, yok. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Let me. | Matkabı versene. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Careful. | Dikkat et. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Stay on the massive wooden joists. | Ağırlığını kirişlerin üzerine ver. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Thanks. How are you with your ankle? | Teşekkürler. Bileğin nasıl? | 13 Hours-1 | 2011 | |
I survive it. | Yaşayacağım. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Stay tuned. | Bakmaya devam et. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Nothing on this side. | Bu tarafta da yok. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Where is the hell. | Hangi cehennemde bu? | 13 Hours-1 | 2011 | |
You left me bad scare. Sorry. | Beni çok korkuttun. Pardon. | 13 Hours-1 | 2011 | |
You okay? What are you doing? | İyi misin? Ne yapıyorsunuz? | 13 Hours-1 | 2011 | |
Looking for trouble. | Belamızı arıyoruz. | 13 Hours-1 | 2011 | |
So, you've seen the light, and you asked you wonder what you had with my brother? | Durumu gördün. Merak ettiğim, kardeşime yardım etmen gerekirken burada ne aradığın. | 13 Hours-1 | 2011 | |
He is under a lot of tension. He doing his best. | Çok stres altında. Elinden geleni yapmaya çalışıyor. | 13 Hours-1 | 2011 | |
We are all under pressure here, Emily. | Hepimiz stres altındayız, Emily. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Stress affects your loyalty to, say. Loyalty ... | Stres insanın sadakatini de etkiliyor olmalı. Sadakat mi? | 13 Hours-1 | 2011 | |
Calm again, Emily. | Sakin ol, Emily. Hayır. | 13 Hours-1 | 2011 | |
I have nothing due to my mom's PR contacts. | Annemin borçlarından dolayı hiçbir şeyim kalmadı. | 13 Hours-1 | 2011 | |
I sit here by myself. Stephen gives me at least one reason to get out of bed. | Burada tek başımaydım. Stephen, bana kalkmam için bir neden verdi. | 13 Hours-1 | 2011 | |
You mean in bed. | Yataktan mı? Lütfen, yapma. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Oh, come on. Fuck you with my brother to get back to me? | Emily, kardeşim bana dönmesin diye onunla yatmadın mı? | 13 Hours-1 | 2011 | |
What are you saying? | Ne? | 13 Hours-1 | 2011 | |
Do you know anything of self respect that slutty person that you've made? | Senin gibi bir sürtük kendine saygı duymaktan ne anlar ki? | 13 Hours-1 | 2011 | |
Sarah, you should hasten stop it, okay? | Sarah, şunu hemen kes, tamam mı? | 13 Hours-1 | 2011 | |
Defend your tweedehandsjes? | Sen kendi pisliklerini savun, tamam mı? | 13 Hours-1 | 2011 | |
Maybe you and Stephen seem to be more alike than you'd like to admit. | Sanırım itiraf etmeseniz de Stephen'la birbirinize çok benziyorsunuz. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Stephen and I have decided to for the gun to go. | Stephen'la ben, silahı almaya karar verdik. | 13 Hours-1 | 2011 | |
How? | Nasıl? | 13 Hours-1 | 2011 | |
That's fucking stupid. I 've had to explain myself to you. | Bu aptalca fikir... Sana açıklama yapmaktan bıktım, Sarah. | 13 Hours-1 | 2011 | |
If there is a way, I feel sure safer with a shotgun and between us. | Eğer bunu başarabilirsek, yanımızda bir silahla daha güvende oluruz. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Until later. I agree with the rest. I'll be back. | Görüşürüz. Onlara katılayım Geri döneceğim. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Is there any kind of warranty with? | Döneceğinin garantisi var mı? | 13 Hours-1 | 2011 | |
Do not worry. I come with a lifetime warranty. | Merak etme. Benim garantim, ömür boyudur. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Hold it down again. | İtmem gerekiyor. | 13 Hours-1 | 2011 | |
How do they get it done. | Nasıl alacaksın? | 13 Hours-1 | 2011 | |
Stephen, I'm stuck. | Stephen, sıkışırım. | 13 Hours-1 | 2011 | |
I can not. | Yapamam. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Are these really Charlie? | Bunlar gerçekten Charlie'nin mi? | 13 Hours-1 | 2011 | |
I'm sorry, I did not want about him. Okay? | Üzgünüm, öyle demek istememiştim. Tamam mı? | 13 Hours-1 | 2011 | |
Look at me. | Yüzüme bak. | 13 Hours-1 | 2011 | |
It'll be okay. | Herşey düzelecek. | 13 Hours-1 | 2011 | |
With all of you. | Hepiniz için. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Stephen, do not. | Stephen, hayır. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Stephen, Stop it. | Stephen, kes şunu. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Stop it, Stephen! | Kes şunu, Stephen! | 13 Hours-1 | 2011 | |
Guys, something is moving down there. | Çocuklar, aşağıda bir şey hareket ediyor. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Come on Stephen, come on. | Size geliyor, Stephen. Çıkın. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Come on, Stephen. | Hadi, Stephen. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Stop with that. | Şunu kes. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Get out of there. What's in there? | Hemen çıkın oradan. Ne var orada? | 13 Hours-1 | 2011 | |
Guys, get out! | Çocuklar, kıpırdayın. | 13 Hours-1 | 2011 | |
It can help us wall block. Help me, Stephen. | Duvara engel koyarsak, yardımı olabilir. Yardım et, Stephen. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Do it damn it, Stephen. | Yardım etsene, Stephen. | 13 Hours-1 | 2011 |