Search
English Turkish Sentence Translations Page 127
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Chances are you could run into a kid | Para çantanızı veya cüzdanınızı | 13th-1 | 2016 | |
Every media outlet in the country thinks I'm less than human. | Ülkedeki tüm medya organları benim insan olmadığımı düşünüyor. | 13th-1 | 2016 | |
I began to hear the word "super predator" as if that was my name. | Sanki kendi adımmış gibi "azılı avcı" kelimesini duymaya başladım. | 13th-1 | 2016 | |
Super predator. | Azılı avcı. Yırtıcı hayvan. | 13th-1 | 2016 | |
Super predator. "Super predators," end quote. | Azılı avcı. Azılı avcılar. | 13th-1 | 2016 | |
Experts call them super predators. | Uzmanlar onlara süper avcılar diyor. | 13th-1 | 2016 | |
They are not just gangs of kids anymore. | Onlar artık sadece çocuk çeteleri değil. | 13th-1 | 2016 | |
Animals, beasts that needed to be controlled. | Kontrol altında tutulması gereken hayvanlar, vahşiler. | 13th-1 | 2016 | |
to actually support policies that criminalized their own children. | suçlu duruma düşüren politikaları desteklemeye başladı. | 13th-1 | 2016 | |
Last night, the eight teens accused of the attack | Geçen gece, saldırı yüzünden suçlanan sekiz genç | 13th-1 | 2016 | |
were arraigned on charges of rape and attempted murder. | tecavüz ve cinayete teşebbüsten hakim karşısına çıkarıldı. | 13th-1 | 2016 | |
You better believe that I hate the people | Emin olabilirsiniz ki bu kıza vahşice tecavüz eden | 13th-1 | 2016 | |
So you have then educated a public, deliberately, over years, over decades, | Bir halkı bilinçli olarak yıllar boyunca, siyah erkekler başta olmak üzere | 13th-1 | 2016 | |
I want to be clear, | Açıkça ifade edeyim. | 13th-1 | 2016 | |
an ad was released about a person by the name of Willie Horton. | Willie Horton adında bir kişi hakkında bir duyuru yayınlandı. | 13th-1 | 2016 | |
Horton fled, kidnapped a young couple, | Horton kaçtı, genç bir çifti kaçırdı, | 13th-1 | 2016 | |
Dukakis had protected the program, vetoed an effort to repeal it, | Dukakis programı korudu, iptaline yönelik bir teklifi veto etti | 13th-1 | 2016 | |
That Dukakis had a double digit lead over Bush | Aynı Dukakis, kampanya Willie Horton'a odaklanmadan önce | 13th-1 | 2016 | |
before the campaign focused on Willie Horton, | Bush karşısında çift haneli avantaja sahipti, | 13th-1 | 2016 | |
Which candidate for president can you count on to be tough on crime? | Hangi başkan adayına suça karşı dik durma konusunda güvenebilirsiniz? | 13th-1 | 2016 | |
Bush won the election by creating fear around black men as criminal, | Bush, öyle yaptığını söylemeden, suçlu siyah adamlar korkusu yaratarak | 13th-1 | 2016 | |
A very racially, um... | Bu, ırklar arasında büyük ayrılık yaratan bir andı. | 13th-1 | 2016 | |
Depicting an African American criminal, I think, was deliberate | Bu kampanyada Afrikalı Amerikalılar bilerek suçlu olarak tasvir edildi. | 13th-1 | 2016 | |
Liberals call him Willie Horton to make it sound like you're being dismissive. | Liberaller, önemsemez bir ifadeyle ona Willie Horton diyorlar. | 13th-1 | 2016 | |
Original article was Reader's Digest. William Horton, no picture. | Orijinal makale Reader's Digest'ta yer aldı. William Horton, fotoğrafsız. | 13th-1 | 2016 | |
It was not his name, | Konu ismi değildi... | 13th-1 | 2016 | |
Liberals that announced that it was mean to pick on a murderer and a rapist | Bir katil ve tecavüzcüyü eleştirmenin zalimce olduğunu söyleyen liberaller, | 13th-1 | 2016 | |
No matter what anybody says or what anybody does, | Kim ne diyor veya yapıyor olursa olsun, | 13th-1 | 2016 | |
It went to a kind of primitive fear, a primitive American fear, | Bu durum çok temel bir Amerikan korkusunu ortaya çıkardı, | 13th-1 | 2016 | |
still had a great deal of political utility | KAÇIRMA BIÇAKLAMA TECAVÜZ | 13th-1 | 2016 | |
The way that we appeal to voters' sense of fear and anxiety in our nation | Ülkemizde oy verenlerin korku ve endişe duygularına hitap etmenin yolu | 13th-1 | 2016 | |
♪ He wanna pop the lock ♪ | Patlatmak ister kilidi | 13th-1 | 2016 | |
♪ But prison ain't nothin' But a private stock ♪ | Ama hapishane Özel bir depo gibi | 13th-1 | 2016 | |
♪ But loved by her grandma Who hugs and kisses her ♪ | Ama onu kucaklayıp öpen ninesi Onu çok sever | 13th-1 | 2016 | |
♪ Her father's a political prisoner Free Fred ♪ | Babası siyasi tutuklu Özgür Fred | 13th-1 | 2016 | |
♪ Son of a Panther That the government shot dead ♪ | Hükümetin vurup öldürdüğü Bir Panter'in oğlu | 13th-1 | 2016 | |
♪ Behind enemy lines My niggas is cellmates ♪ | Düşman hattının ardında Zenciler hücre arkadaşları | 13th-1 | 2016 | |
♪ To keep us in the hands of the man Locked up ♪ | Bizi adamın ellerine teslim edecek Kilit altında | 13th-1 | 2016 | |
A new generation of Democrats, Bill Clinton and Al Gore. | Onlar yeni bir Demokrat kuşağından, Bill Clinton ve Al Gore. | 13th-1 | 2016 | |
They've sent a strong signal to criminals by supporting the death penalty. | Ölüm cezasını destekleyerek suçlulara güçlü bir mesaj verdiler. | 13th-1 | 2016 | |
Looking at the way in which Democrats were defeated in 1988, | Demokratların 1988'de veya benzer şekilde 1984 ve 1980'de | 13th-1 | 2016 | |
or they were defeated in 1984, or they were defeated in 1980, | nasıl yenilgiye uğradığına bakılırsa, | 13th-1 | 2016 | |
there comes to be a sentiment among the Democrats | Demokratlar arasında | 13th-1 | 2016 | |
that they have to adopt a position that is much more, uh, kind of, centrist. | daha merkeziyetçi bir pozisyon alınması gerektiği hissinin uyandığı görülür. | 13th-1 | 2016 | |
It became virtually impossible | Bir politikacının aday olması | 13th-1 | 2016 | |
for a politician to run and appear soft on crime. | ve suça karşı yumuşaklık göstermesi imkânsız hâle gelmişti. | 13th-1 | 2016 | |
because it was not tough enough on the criminal. | Suçlulara karşı yeterince sert değildi. | 13th-1 | 2016 | |
you quickly all end up in the same space, | herkes hızla aynı konuma itilecektir. | 13th-1 | 2016 | |
We need more police on the street. | Sokaklarda daha fazla polise ihtiyacımız var. | 13th-1 | 2016 | |
There is a crime bill which would put more police on the street, | Sokaklardaki polis sayısını artıracak bir yasa tasarısı, | 13th-1 | 2016 | |
mostly by Republican senators. | Senato'yu tıkamasıyla engellendi. | 13th-1 | 2016 | |
We'd consistently had, "Squishy, soft liberal won't protect you. | Argüman hep "Yumuşak liberaller sizi koruyamaz. | 13th-1 | 2016 | |
Tough, conservative will protect you." And we won that fight every time. | Sert muhafazakarlar korur" oldu. Bu savaşı her seferinde kazandık. | 13th-1 | 2016 | |
And by the late '80s, early '90s, people like Bill Clinton | 80'lerin sonuna, 90'ların başına doğru ise Bill Clinton gibi kişiler | 13th-1 | 2016 | |
had begun to figure out they had to be able to match us. | bizimle bu konuda boy ölçüşmeleri gerektiğini anlamaya başladılar. | 13th-1 | 2016 | |
I will faithfully execute the Office of President of the United States. | ABD Başkanlığı görevimi sadakatle yerine getireceğim. | 13th-1 | 2016 | |
Bill Clinton is trying to figure out | Bill Clinton, esasen hâlâ Reagan'a ait olan bu ülkeyi | 13th-1 | 2016 | |
how he can deal with a country that's still basically Reagan's country, | bir Demokrat olarak nasıl yönetebileceğini | 13th-1 | 2016 | |
but he's trying to govern as a Democrat. | anlamaya çalışıyordu. | 13th-1 | 2016 | |
Violent crime and the fear it provokes are crippling our society. | Şiddetli suçlar ve yarattıkları korku toplumumuzu felç ediyor. | 13th-1 | 2016 | |
Then some high profile, very horrendous crimes take place. | O sırada bazı yüksek profilli, korkunç suçlar işlenir. | 13th-1 | 2016 | |
Residents pull together in the search for 12 year old Polly Klaas. | Bölge sakinleri 12 yaşındaki Polly Klaas'ı elbirliğiyle arıyor. | 13th-1 | 2016 | |
They are now coping with the discovery of her body over the weekend. | Şu anda cesedini bulma çabaları sürüyor. | 13th-1 | 2016 | |
Polly Klaas, abducted from her bedroom at home and ultimately killed, | Yatak odasından kaçırılan ve daha sonra öldürülen Polly Klaas, | 13th-1 | 2016 | |
which led to the California "three strikes and you're out" law. | California'nın "üç cezada işin biter" yasasına yol açtı. | 13th-1 | 2016 | |
When you commit a third violent crime, | Üçüncü kez bir şiddet suçu işlersen, | 13th-1 | 2016 | |
you will be put away and put away for good. | hapse atılırsın, hem de temelli. | 13th-1 | 2016 | |
A person's convicted of their third felony, | Bir kişi üçüncü kez hüküm giyerse, | 13th-1 | 2016 | |
essentially that person is mandated to prison for the rest of their lives. | o kişi hayatının geri kalanını hapiste geçirmek zorunda kalır. | 13th-1 | 2016 | |
the Los Angeles Sheriff's Department | Los Angeles Şerif Departmanı | 13th-1 | 2016 | |
is forced to release 4,200 misdemeanor inmates every month | yeni gelen üç kez ceza almış mahkûmlara yer açmak için her ay | 13th-1 | 2016 | |
It's in line with many other policies we've created, | Bu, zorunlu asgari ceza başta olmak üzere | 13th-1 | 2016 | |
particularly mandatory minimums. | oluşturduğumuz diğer politikalar ile uyumlu. | 13th-1 | 2016 | |
"Mandatory sentencing." We said we were no longer going to let judges | "Zorunlu cezalandırma." Hakimlerin bir suça eşlik eden koşulları | 13th-1 | 2016 | |
consider the circumstances around a crime. | göz önüne almalarına artık izin verilmeyecek dedik. | 13th-1 | 2016 | |
We're just going to impose a mandatory sentence. | Zorunlu bir ceza uygulayacağız. | 13th-1 | 2016 | |
And that's a difficult thing for judges | Bu hakimler için zor bir durumdu. | 13th-1 | 2016 | |
because they are trying to dispense justice on a daily basis | NICK TURNER VERA ADALET ENSTİTÜSÜ | 13th-1 | 2016 | |
and are unable to do so. | bunu yapamaz hâle geldiler. | 13th-1 | 2016 | |
to catch up with the criminal case workload. | ceza davalarının iş yüküyle baş edebilmek için ertelendi. | 13th-1 | 2016 | |
We've taken discretion away from judges, | Takdir hakkını, muhtemelen mahkemelerin | 13th-1 | 2016 | |
and given it over to prosecutors. | savcılara verdik. | 13th-1 | 2016 | |
Ninety five percent of elected prosecutors throughout the United States are white. | ABD genelinde, seçilen savcıların... | 13th-1 | 2016 | |
Serious, violent criminals serve at least 85% of their sentence. | Ciddi suçlar işlemiş mahkumlar, cezalarının en az %85'ini çekecek. | 13th-1 | 2016 | |
We passed Truth in Sentencing that kept people imprisoned | Mahkûmların cezalarının %85'ini | 13th-1 | 2016 | |
Truth in Sentencing. You're sentenced to an amount of time. | Gerçek Cezalandırma. Belli bir süre için hapis cezası almışsınızdır. | 13th-1 | 2016 | |
The public wants to be confident | Kamuoyu, bu cezayı | 13th-1 | 2016 | |
that you're gonna do just about every bit of that time. | tamı tamına çektiğinizden emin olmak ister. | 13th-1 | 2016 | |
We've done away with parole. | Şartlı tahliyeyi ortadan kaldırdık. | 13th-1 | 2016 | |
We had parole in this country | İnsanlar artık kamu güvenliği için bir tehdit oluşturmuyorlarsa, | 13th-1 | 2016 | |
when it was clear that they were no longer a threat to public safety. | cezaevlerinden çıkabilmeleri için şartlı tahliye sistemi vardı. | 13th-1 | 2016 | |
Sharanda has spent the last 16 years in prison, and she'll die there, | Sharanda son 16 yılını hapiste geçirdi ve orada ölecek, | 13th-1 | 2016 | |
because she was sentenced to life without parole. | zira şartlı tahliyesiz ömür boyu hapis cezası almıştı. | 13th-1 | 2016 | |
And when I say "only crime," I mean only crime. | "Tek suçu" derken gerçekten tek suçunu kastediyorum. | 13th-1 | 2016 | |
The judge was required... required to send Sharanda away for life. | Hakim, Sharanda'ya ömür boyu ceza vermek zorunda kalmıştı. | 13th-1 | 2016 | |
almost 60 new capital punishment offenses... | idam cezası gerektiren yaklaşık 60 yeni suç... | 13th-1 | 2016 | |
And then comes the Congress | Bunun üzerine Kongre, 1994 yılında | 13th-1 | 2016 | |
that was heavily loaded towards law enforcement incarceration. | 30 milyar dolarlık bir federal suç yasa tasarısı önerir. | 13th-1 | 2016 | |
I propose a 21st century crime bill | Topluluklarımızı daha da güvenli hâle getirmek için | 13th-1 | 2016 | |
to make our communities even safer. | 21. Yüzyıla yönelik bir suç yasa tasarısı öneriyorum. | 13th-1 | 2016 |