Search
English Turkish Sentence Translations Page 154643
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
I have a mother. | Bir annem var. Benim bir annem var. | Stardust-1 | 2007 | ![]() |
I mean, I have a mother. She could still be alive. | Demek istediğim, tabii ki bir annem var. Ama hâlâ hayatta olabilir. Demek istediğim, bir annem var. Hala yaşıyor olabilit. | Stardust-1 | 2007 | ![]() |
The chain you cut. | Kestiğin zincir. | Stardust-1 | 2007 | ![]() |
I will think of you every day, for always | Seni her gün düşüneceğim. Sonsuza dek. Hergün ve herzaman seni düşünüyor olacağım. | Stardust-1 | 2007 | ![]() |
AII right. | Tamam. Peki. | Stardust-1 | 2007 | ![]() |
This must be where it fell. | Düştüğü yer burası olmalı. Buraya düşmüş olmalı. | Stardust-1 | 2007 | ![]() |
Since you're all here, won't you join me in a toast? | Hepiniz burada olduğunuza göre, benimle kadeh kaldırmaz mıydınız? Madem hepiniz burdasınız , kadeh kaldıralım mı hep beraber? | Stardust-1 | 2007 | ![]() |
Well, that barely has one use Ieft. | Zaten geriye tek kullanımlık kalmış. Zaten,sadece bir kullanımlık kalmış. | Stardust-1 | 2007 | ![]() |
Yes, Mother. No dilly dallying! | Evet, anne. Oyalanayım deme! Evet, anne. Ivır zıvırla oyalanma! | Stardust-1 | 2007 | ![]() |
I wish to share your meal. | Yemeğini paylaşmanı rica ediyorum. Sadece yemeğinden bir parça isteyecektim. | Stardust-1 | 2007 | ![]() |
So, stranger, | Peki, yabancı,... Eeee yabancı, | Stardust-1 | 2007 | ![]() |
Pray you never meet me again, Ditchwater Sal. | Benimle bir daha karşılamamak için dua et, Ditchwater'lı Sal. Benimle tekrar karşılaşmamak için dua et, Ditchwater Sal. | Stardust-1 | 2007 | ![]() |
Yvaine! My name is Yvaine, so... | Yvaine! Adım Yvaine, peki... Yvaine! adım Yvaine, hem... | Stardust-1 | 2007 | ![]() |
The wall's north. | duvar kuzeyde. | Stardust-1 | 2007 | ![]() |
Am I the seventh son? | Kralın yedinci oğlu muyum? Ben yedinci oğul muyum? | Stardust-1 | 2007 | ![]() |
Is my favorite color blue? | En sevdiğim renk mavi mi? | Stardust-1 | 2007 | ![]() |
What does that mean? | Bu ne anlama geliyor? Bunun anlamı nedir? | Stardust-1 | 2007 | ![]() |
Tristan, is that you? | Tristan, sen misin? | Stardust-1 | 2007 | ![]() |
Come on. | Gel bakalım. Buraya gel. | Stardust-1 | 2007 | ![]() |
But now they're just telling me gibberish. | Ama şimdi, saçma sapan kehanetlerde bulunuyorlar. Ama şimdi sadece bana saçma laflar söylüyorlar. | Stardust-1 | 2007 | ![]() |
But now they're heading into a trap | Ama şimdi, bir tuzağa doğru gidiyorlar. ama şu an bir tuzağa doğru ilerliyorlar. | Stardust-1 | 2007 | ![]() |
and when her heart was once more aglow, | ...kalbi bir kez daha parlamaya başladığında,... ve kalbi bir kez daha parlamaya başladığı zaman, | Stardust-1 | 2007 | ![]() |
There's no time to waste | Kaybedecek vakit yok. Kaybedecek zaman yok. | Stardust-1 | 2007 | ![]() |
If Septimus insists on sending a boy to do a man's job... | Septimus, bir erkeğin yapması gereken iş için bir çocuğu göndermekte ısrarlıysa,... Eğer Septimus bir erkeğin işini yaptırmak için bir çocuk yollamakta ısrarlıysa... Sıcak su bana iyi geldi. | Stardust-1 | 2007 | ![]() |
There may come a time when you need a second pair of hands. Sir? | Bana ihtiyaç duyabileceğiniz bir an gelebilir. Bayım? Belki 2. bir çift ele ihtiyaç duyacağınız zamanlar olur. Efendim? | Stardust-1 | 2007 | ![]() |
Goodness me, my dear. Come in out of this wretched rain! | Tanrı aşkına, tatlım. İçeri gel, bu berbat yağmurda ıslanma! Tanrım, zavallıcık. içere gel de şu berbat yağmurdan kurtul! | Stardust-1 | 2007 | ![]() |
We have food and drink, a warm bed and plenty of hot water for a bath. | Yiyeceğimiz, içeceğimiz, sıcak bir yatağımız ve banyo için yeterince sıcak suyumuz var. Yiyeceğimiz,içeceğimiz,sıcak yatağımız ve banyo için bol bol sıcak suyumuz var. | Stardust-1 | 2007 | ![]() |
Then Iet me choose for you, | Öyleyse, senin yerine ben karar vereyim, bu arada kocam da atını ahıra götürsün. O zaman senin için seçmeme izin ver, | Stardust-1 | 2007 | ![]() |
I'd be glad to give you a massage. | Sana masaj yapmaktan büyük bir mutluluk duyarım. Sana masaj yapmak isterim. | Stardust-1 | 2007 | ![]() |
What's a massage? | En iyi odanız için belki. | Stardust-1 | 2007 | ![]() |
Though my friend in the stables might be glad of a drop. | Sanırım ahırdaki arkadaşım buna memnun olur. Ama ahırdaki arkadaşım bir içkiye hayır demez. | Stardust-1 | 2007 | ![]() |
Well done. Sweet. | Aferin sana. Ne harika. Bravo. harika. | Stardust-1 | 2007 | ![]() |
Oh, you stupid cow! What did you think of your home for? | Bana niye kızıyorsun bu senin suçun? Sadece "eve gitmek istiyorum" dedin. | Stardust-1 | 2007 | ![]() |
Maybe for the same godforsaken reason we are! | Belki de, biz neden bu lanet yerdeysek, aynı sebeptendir! Belki de bizimle aynı sebepten dolayı! | Stardust-1 | 2007 | ![]() |
Let's see if a night on our Iovely brig will Ioosen their Iips! | Geminin hapishanesinde, bir gece geçirdikten sonra... Gemi hapisanesinde geçirecekleri bir gece dillerini çözer mi görelim! | Stardust-1 | 2007 | ![]() |
You ever heard the expression, "Be careful what you wish for"? | "Ne dilediğine dikkat et" deyimini hiç duymadın mı? "Hiç ne dilediğine dikkat et" diye bir deyim duydun mu? | Stardust-1 | 2007 | ![]() |
What? So ending up with my heart cut out, that'II serve me right, will it? | Ne yani? Kalbim sökülerek mi ölmeliyim, bu kendimi iyi mi hissetmemi sağlayacak? Ne? Yani kalbimi çıkardıklarında, Bu benim için iyi olacak, öyle mi? | Stardust-1 | 2007 | ![]() |
Look, Yvaine, you'II understand when you meet her. AII right? | Bak, Yvaine, onunla tanıştığında anlayacaksın. Tamam mı? Bak, Yvaine, Onunla tanıştığın zaman anlayacaksın, Tamam mı? | Stardust-1 | 2007 | ![]() |
and you are no Ionger the only one seeking the star. | ...ve artık yıldızı arayan tek kişi de sen değilsin. ve artık yıldızı arayan tek kişi sen değilsin. | Stardust-1 | 2007 | ![]() |
Or perhaps I'II just tip you over the side and have done with it! | Ya da kenardan aşağı atar ve bununla yetinirim! Veya da sizi aşağıya atıp işi bitiririm! | Stardust-1 | 2007 | ![]() |
PIease, Iook, we're just trying to make our way home, | Lütfen, bakın, biz sadece eve dönmeye çalışıyorduk. Lütfen, bakın sadece eve dönüş yolunu bulmaya çalışıyorduk, | Stardust-1 | 2007 | ![]() |
Wall? Shut up. | Duvar mı? Kapa çeneni. Wall? Kapa çeneni. | Stardust-1 | 2007 | ![]() |
Don't mention it. No, seriously, don't mention it. | Önemli değil. Ciddiyim, önemli değil. | Stardust-1 | 2007 | ![]() |
A philosopher once asked, | Bir zamanlar, bir filozof sormuş;... | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
"Are we human because we gaze at the stars, | "Yıldızlara baktığımız için mi insanız,... "yıldızlara baktıgımız için mi insanız" | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
"or do we gaze at them because we are human?" | ...yoksa insan olduğumuz için mi onlara bakıyoruz?" "yoksa insan olduğumuz için mi onlara bakıyoruz?" | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
Pointless, really. | Gerçekten anlamsız. anlamsız, gerçekten. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
Do the stars gaze back? | Yıldızlar da bize bakıyor mu? | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
Now, that's a question. | İşte, asıl soru bu. Iste, bu bir soru. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
But I'm getting ahead of myself. | Ama ben cevabını çoktan aldım. ama kendimi aşıyorum. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
Our story really begins here, | Hikayemiz 150 yıl önce tam da burada,... Hikayemiz burda başlıyor, | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
150 years ago at the Royal Academy of Science | ...içinde garip bir soru bulunan bir mektubun ulaştığı... 150 sene önce Kraliyet Bilim Akademisi | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
in London, England, | Londra,Ingiltere'de.. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
where a letter arrived, containing a very strange inquiry. | ...İngiltere'de, Londra'daki Kraliyet Bilim Akademisi'nde başlıyor. Acayip bir soru içeren bir mektubun geldiği yerde. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
It had come from a country boy | Mektup, taşralı bir çocuktan geliyordu... Mektup bir çocuktan geliyordu | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
and the scientist who read it thought it might be a practical joke of some kind. | ...ve onu okuyan bilim adamı bunun bir tür şaka olabileceğini düşünmüştü. ve bunu okuyan bilim adamı bunu bir eşek şakası sanmıştı. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
But he duly wrote a reply | Ama kibarca, bu sorunun saçma olduğunu belirten bir cevap yazdı... ama yine de sorunun çok manasız olduğuna dair kibarca bir açıklama | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
politely explaining that the query was nonsense. | yaparak mektubu cevapladı | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
And posted it to the boy who lived in a village called Wall, | ...ve "Duvar" isimli köyde yaşayan çocuğa postaladı. ve Wall(Duvar) adlı kasabada yaşayan çocuğa postaladı. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
so named, the boy had said, for the wall that ran alongside it. | Çocuğun dediğine göre, köy adını yakınlarda bulunan duvardan almıştı. Çocuğun dediğine göre kasaba adını yanından geçen duvardan almıştı. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
A wall that, according to local folklore, hid an extraordinary secret. | Öyle bir duvar ki, yerel efsanelere göre, sıra dışı bir sırrı saklıyordu. Yöresel mitlere göre, çok büyük bir sır saklayan bir duvar... | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
I'm charged with guarding the portal to another world. | Başka bir dünyaya açılan bu geçidi korumakla görevliyim. öbür dünyaya geçiş kapısını korumakla görevlendirildim. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
And you're asking me to just let you through? | Sen ise kalkıp, öylece geçmene izin vermemi mi bekliyorsun? ve senin öylece geçmene izin vereceğimi mi sandın? | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
Yes. Because, let's be honest, it's a field. | Evet. Çünkü, dürüst olmak gerekirse, orası açık arazi. evet. çünkü, dürüst olalım bu sadece bir tarla!. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
Look, do you see another world out there? | Bak, orada başka bir dünya görüyor musun? bak, orda başka bir dünya görebiliyor musun?? | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
No. You see a field. Do you see anything nonhuman? | Hayır. Bir arazi görüyorsun. İnsan dışı bir şey görüyor musun? Hayır.Bir tarla görüyorsun. Insani olmayan birşey görebiliyor musun? | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
No. And you know why? Because it's a field! | Hayır. Neden biliyor musun? Çünkü orası bir arazi! Hayır. Ve niye biliyor musun? Çünkü o bir tarla! | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
Hundreds of years, this wall's been here. | Yüzlerce yıldır, bu duvar burada. yüzyıllardır, bu duvar burada. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
Well... One more word, | İyi de... Bir kelime daha edersen,... peki... bir kelime daha....., | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
and I'll have you up in front of the village council! | ...kendini ihtiyar heyetinin önünde bulursun! Seni kasaba meclisinin önüne çıkarmak zorunda kalırım! | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
Well, that sounds rather final. Yeah. | Şey, sanırım son sözün bu. Evet. Hmmm, bu son lafındı sanırım. Evet. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
Better just go home, then, I suppose. Right, then. Night, Dunstan. | Öyleyse, eve gitsem iyi olacak. Haklısın. İyi geceler, Dunstan. O zaman eve gitsem iyi olacak. Tamam o zaman. İyi geceler, Dunstan. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
I don't deal with time wasters. | Senin gibilerle vaktimi boşa harcayamam. Zamanımı boşa harcayanlarla uğraşamam. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
I'm off to The Slaughtered Prince for a pint. | "Katledilen Prens"e gidip bir şeyler içeceğim. Bira almaya Katledilmiş Prens Hanı'na gidiyorum. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
See anything you like? | Hoşuna giden bir şey var mı? Beğendiğin bişey görebildin mi? | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
I mean, what I meant was these ones, the blue ones. | Yani, benim... Benim demek istediğim, şunlardı, şu mavi olanlar. Yani,şey, demek istediğim, mavi olanlar. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
How much are they? | Fiyatı ne kadar? | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
They might be the color of your hair. | Saçının rengine... Belki saçının rengi olabilirler. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
Or they might be all of your memories before you were three. | ...veya üç yaşından önceki tüm anılarına mâl olabilir. veya 3 yaşından evvelki hatıraların olabilirler. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
I can check if you like. | İstersen kontrol edebilirim. eğer istersen kontrol edebilirim. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
Anyway, you shouldn't buy the bluebells. Buy this one instead. | Neyse, mavi çan çiçeklerinden almanı tavsiye etmem. Herneyse, çançiçeklerini alamazsın. Onun yerine bunu al | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
Snowdrop. | Kardelen. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
It'll bring you luck. | Sana şans getirir. Sana şans getirecek. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
But what does that cost? | Peki bunun fiyatı nedir? Ama fiyatı nedir? | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
This one costs a kiss. | Fiyatı bir öpücük. Bunun fiyatı bir öpücük. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
Follow me. | Benimle gel. Beni takip et. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
Will you liberate me? | Beni kurtarır mısın? Beni serbest bırakır mısın? | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
It's an enchanted chain. I'll only be free when she dies. | O büyülü bir zincirdir. Sadece cadı öldüğünde, özgür kalabilirim. o büyülenmiş bir zincir. Ancak cadı öldüğü zaman serbet kalabilirim. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
Well, if I can't liberate you, what do you want of me? | Seni özgür bırakamayacaksam, benden ne istiyorsun? Peki,seni serbest bırakamayacaksam benden ne istiyorsun? | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
So, the scientist was wrong. | Bilim adamı yanılmıştı. Bilim adamı yanılmıştı... | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
of hiding the magical kingdom of Stormhold. | koruyarak işini çok güzel gördü. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
hoping that his adventure would soon be forgotten. | ...o gece İngiltere'deki evine geri döndü. Ingiltere'deki evine geri döndü. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
But nine months later, he received an unexpected souvenir. | Ama dokuz ay sonra, hiç ummadığı bir hediye aldı. Ama 9 ay sonra beklenmedik bir armağan aldı. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
This was left at the wall for you. It says here his name is Tristan. | Bunu duvara senin için bırakmışlar. Adının Tristan olduğu yazıyor. Bu senin için duvarın oraya bırakılmıştı. Burda, adı Tristan yazıyor. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
Tristan? Don't forget the flowers. | Tristan? çiçekleri unutma. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
Eighteen years passed, and the baby Tristan grew up | Aradan 18 yıl geçti ve küçük Tristan... 18 yıl geçti, ve bebek Tristan alışılmadık | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
knowing nothing of his unconventional heritage. | ...sıra dışı mirasına dair hiçbir şey bilmeden büyüdü. aile soyunu bilmeden büyüdü. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
But never mind how the infant became a boy. | Ama bebeklikten delikanlılığa nasıl ulaştığını dert etmeyin. Ama önemli değil şimdi çocuk delikanlı oldu. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
This is the story of how Tristan Thorn becomes a man, | Bu, Tristan'ın erkekliğe nasıl adım attığının... bu Tristan Thorn'un erkeğe dönüşmesinin hikayesidir, | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
a much greater challenge altogether. | ...ve karşılaştığı büyük zorluğun hikayesi. Çok daha büyük bir mücadele. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |