Search
English Turkish Sentence Translations Page 160594
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
NARBA hot line. Give your code word at the beep. | NARBA telefon hattı. Bip sesinden sonra şifrenizi söyleyin. NARBA hattı. (Kuş alarm hattı) Bip sesinden sonra parolanızı verin. NARBA telefon hattı. Bip sesinden sonra şifrenizi söyleyin. NARBA kuş alarm hattı. Bip sesinden sonra parolanızı verin. NARBA telefon hattı. Bip sesinden sonra şifrenizi söyleyin. NARBA telefon hattı. Bip sesinden sonra şifrenizi söyleyin. | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
The reigning king knows few have the time, | Taçlı kral, onunla yarışanların pek çoğunun... Hüküm süren kralımız ile mücadele etmek için rakiplerinin biraz Bostick, yarışmaya büyük bir telaşla başladı. Hüküm süren kralımız ile mücadele etmek için rakiplerinin biraz zaman... Büyük Yarış'ı kazanmak tecrübe, azim ve sabır gerektirir. Bostick, yarışmaya büyük bir telaşla başladı. | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
Yay! | Yay! Evet! Yay! Evet! Yay! | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
I have some exciting news. | Heyecan verici haberlerim var. Önemli bir haberim var. Heyecan verici haberlerim var. Önemli bir haberim var. Heyecan verici haberlerim var. Heyecan verici haberlerim var. | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
NARBA hot line. Give your code word at the beep. | NARBA telefon hattı. Bip sesinden sonra şifrenizi söyleyiniz. NARBA hattı. Bip sesinden sonra parolanızı verin. NARBA telefon hattı. Bip sesinden sonra şifrenizi söyleyiniz. NARBA kuş alarm hattı. Bip sesinden sonra parolanızı verin. NARBA telefon hattı. Bip sesinden sonra şifrenizi söyleyiniz. | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
"One of the greatest birders I've ever seen"? | Şimdiye kadar gördüğüm en iyi kuş gözlemcisi mi? "Şimdiye kadar gördüğüm en büyük kuçşulardan biridir."? Şimdiye kadar gördüğüm en iyi kuş gözlemcisi mi? "Şimdiye kadar gördüğüm en büyük kuçşulardan biridir." Şimdiye kadar gördüğüm en iyi kuş gözlemcisi mi? | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
The programmer has developed a remarkable ability. | Programcı, olağanüstü bir yeteneğe ulaşmıştı. Yazılımcı kendini olağanüstü bir beceriye programlamıştı. Programcı olağanüstü bir yeteneği geliştirdi. Yazılımcı kendini olağanüstü bir beceriye programlamıştı. Kendimi övmek gibi olmasın ama her an, olağandışı bir şey yapabilirdim... Programcı olağanüstü bir yeteneği geliştirdi. | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
That record'll never be broken. | Bu rekor asla kırılamayacak. O rekor asla kırılamaz. Rekorun asla kırılamayacak. O rekor asla kırılamaz. Rekorun asla kırılamayacak. | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
Straight, straight ahead. | Düz, doğruca ileri. düz, dosdoğru düz, dosdoğru | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
The reigning king's hackles are raised. | Bostick, şüphelendiği her gözlemciyle tanışırdı... Hüküm süren kralımızın öfkesi yükselir. Bostick, şüphelendiği her gözlemciyle tanışırdı... Hüküm süren kralımızın öfkesi yükselir. Bostick, şüphelendiği her gözlemciyle tanışırdı... | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
Whoa! | Oha! Haha! Oha! Haha! Oha! | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
You okay? | İyi misiniz? Sen iyi misin? İyi misiniz? Sen iyi misin? İyi misiniz? | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
Weather and planning are deemed the factors most essential | Stu hasta olmasa, belki de hiç tanışamayacaktım. Büyük Yıl'da başarılı olmak için hava koşullarına göre hazırlanmak Stu hasta olmasa, belki de hiç tanışamayacaktım. Büyük Yıl'da başarılı olmak için hava koşullarına göre hazırlanmak... Stu hasta olmasa, belki de hiç tanışamayacaktım. | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
Come on, let's speed it up! | Hadi ama hızlı ol! Hadi, elimizi çabuk tutalım! Hadi ama hızlı ol! Hadi, elimizi çabuk tutalım! Hadi ama hızlı ol! | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
I can get you 10% off the hotel in Savannah. | İstersen, Savannah'daki otelde %10 indirim yaptırabilirim. Sana Savana'da %10 indirimli bir otel ayarlayabilirim. İstersen, Savannah'daki otelde %10 indirim yaptırabilirim. Sana Savana'da %10 indirimli bir otel ayarlayabilirim. İstersen, Savannah'daki otelde %10 indirim yaptırabilirim. | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
No. No, Mom. Mom, no. Yeah. Oh! | Hayır. Hayır, anne. Anne, hayır. Evet. Hayır. Hayır, Anne. Anne, hayır. Evet. Ov! Hayır. Hayır, anne. Anne, hayır. Evet. Hayır. Hayır, Anne. Anne, hayır. Evet. Ov! Hayır. Hayır, anne. Anne, hayır. Evet. | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
In nature, the difference between life and death | Doğada, ölüm ve yaşam arasındaki fark... Doğada, ölüm ve yaşam arasındaki o ince çizgi aslında Kuşçuluk şartlarında, Bostick ve Fuchs'ın gördükleri şey... Doğada, ölüm ve yaşam arasındaki o ince çizgi aslında... Kuşçuluk şartlarında, Bostick ve Fuchs'ın gördükleri şey... | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
The reigning king has survived a near fatal crash, | Neredeyse hayati bir kazayı atlattıktan hemen sonra... Hüküm süren kralın ölümcül kazadan canlı çıkması, Neredeyse hayati bir kazayı atlattıktan hemen sonra... Hüküm süren kralın ölümcül kazadan canlı çıkması, Neredeyse hayati bir kazayı atlattıktan hemen sonra... 414 00:22:23,759 > 00:22:27,605 ...harika benekli Ağaçkakan'ı gözlemlediler. | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
You're just jealous. | Sadece kıskançsın. Sadece kıskanıyorsun. Sadece kıskançsın. Sen beni kıskanıyorsun. Sadece kıskançsın. | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
Ketchup potato chip? | Ketçaplı cips? Ketçap, patates cipsi? Ketçaplı cips? Ketçap, patates cipsi? Ketçaplı cips? | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
This is what happens to retirees, Stu. | Emekli insanlara bu oluyor işte, Stu. İşte emeklilere ne olduğunu görebilirsin, Stu. Emekli insanlara bu oluyor işte, Stu. İşte emeklilere ne olduğunu görebilirsin, Stu. Emekli insanlara bu oluyor işte, Stu. | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
The time has come for the ruby throated hummingbird. | Yakut boğazlı sinek kuşu için vakit gelmişti. Dişi yakut boğazlı sinekkuşunun zamanı geldi. Bir süre için geldi yakut boğazlı sinek kuşu. Dişi yakut boğazlı sinekkuşunun zamanı geldi. Bir süre için geldi yakut boğazlı sinek kuşu. | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
...throughout much of the Southwest, | ...güneybatının büyük kısmı boyunca... ...en çok Güneybatı boyunca, ...güneybatının büyük kısmı boyunca... ...en çok Güneybatı boyunca, ...güneybatının büyük kısmı boyunca... | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
Sixteen hours have brought Ruby within 20 miles of shore. | Onaltı saat uçuş, onu Ruby kıyısına 20 kilometre mesafeye kadar getirmişti. 16 saat yakutumuzu kıyıdan 20 mil içeriye kadar götürdü. Onaltı saat getirdik Ruby kıyısına 20 kilometre mesafede. 16 saat yakutumuzu kıyıdan 20 mil içeriye kadar götürdü. Onaltı saat getirdik Ruby kıyısına 20 kilometre mesafede. | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
Faced with that headwind, | Pruva rüzgârıyla karşılaştıklarında... Fırtına ile karşılaşan göçmen kuşlar, Pruva rüzgârıyla karşılaştıklarında... Fırtına ile karşılaşan göçmen kuşlar... Pruva rüzgârıyla karşılaştıklarında... | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
Prothonotary warbler. | Kâtip Bülbülü. Sarı Çalı Bülbülü. Kâtip Bülbülü. Sarı Çalı Bülbülü. Kâtip Bülbülü. | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
So I play what the kids wanna hear | Bu yüzden çocukların duymak istediklerini oynuyorum. d Boradway'de kafayı çektiğim sürece d Bu yüzden oynuyorum çocuklar duyuyor. Boradway'de kafayı çektiğim sürece Bu yüzden oynuyorum çocuklar duyuyor. | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
Oh! Kenny Bostick, this is my friend Brad Harris. | Kenny Bostick, bu benim arkadaşım Brad Harris. Aa! Kenny Bostick, Bu benim arkadaşım, Brad Harris. Kenny Bostick, bu benim arkadaşım Brad Harris. Aa! Kenny Bostick, Bu benim arkadaşım, Brad Harris. Kenny Bostick, bu benim arkadaşım Brad Harris. | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
Not just another ruby throated, but our ruby. | Sadece bir değil yakut boğazlı, ama bizim yakut. Yakut boğazlı basit bir kuş değil, Özellikle bizim yakutumuz. Sadece bir değil yakut boğazlı, ama bizim yakut. Yakut boğazlı basit bir kuş değil, Özellikle bizim yakutumuz. Sadece bir değil yakut boğazlı, ama bizim yakut. | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
In the afterglow of their extraordinary day, | Yemeğin sonunda Stu'yu sanki yıllardır tanıyormuşum gibi hissettim. Bu olağanüstü günün ardından, Yemeğin sonunda Stu'yu sanki yıllardır tanıyormuşum gibi hissettim. Bu olağanüstü günün ardından, Yemeğin sonunda Stu'yu sanki yıllardır tanıyormuşum gibi hissettim. | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
I'm working on something. | Bir şey üzerinde çalışıyorum... Bir şey üzerinde çalışıyorum. Bir şey üzerinde çalışıyorum... Bir şey üzerinde çalışıyorum. Bir şey üzerinde çalışıyorum... | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
The retired CEO faces a dilemma. | Pat diye söylememe ne sebep oldu bilmiyorum. Emekli yönetici bir ikilemle karşı karşıya. Pat diye söylememe ne sebep oldu bilmiyorum. Emekli patron bir ikilemle karşı karşıya. Pat diye söylememe ne sebep oldu bilmiyorum. | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
"Met a dapper white haired guy who was really seasick | Coos körfezi yakınlarında teknedeyken beyaz saçlı, güzel giyimli... "Coos Bay yakınlarındaki açık denizde rastladığım Coos körfezi yakınlarında teknedeyken beyaz saçlı, güzel giyimli... "Coos Bay yakınlarındaki açık denizde rastladığım... Coos körfezi yakınlarında teknedeyken beyaz saçlı, güzel giyimli... | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
I still feel like a heel. Feel like I led him on. | Kendimi alçakmışım gibi hissediyorum. Sanki onu kandırmışım gibi geliyor. Hala geride olduğumu hissediyorum. Sanki tam benim önümde. Kendimi alçakmışım gibi hissediyorum. Sanki onu kandırmışım gibi geliyor. Hala geride olduğumu hissediyorum. Sanki tam benim önümde. Kendimi alçakmışım gibi hissediyorum. Sanki onu kandırmışım gibi geliyor. | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
I miss you, doll. | Özledim seni bebeğim. Seni özlüyorum, taş bebek. Özledim seni bebeğim. Seni özlüyorum, taş bebek. Özledim seni bebeğim. | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
Attu. The westernmost island of the Aleutian chain. | Attu, Aleutian zincirindeki uzak batı adası. Attu. Aleutian zincirinin en batıdaki halkasıdır. Attu, Aleutian zincirindeki uzak batı adası. Attu. Aleutian zincirinin en batıdaki halkasıdır. Attu, Aleutian zincirindeki uzak batı adası. | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
I can give you four hours, that's it. | Size dört saatimi ayırabilirim, hepsi bu. Size 4 saat verebilirim, o kadar. Size dört saatimi ayırabilirim, hepsi bu. Size 4 saat verebilirim, o kadar. Size dört saatimi ayırabilirim, hepsi bu. | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
No problem. How was your trip? | Sorun değil. Yolculuğunuz nasıldı? Sorun yok. Yolculuk nasıldı? Sorun değil. Yolculuğunuz nasıldı? Sorun yok. Yolculuk nasıldı? Sorun değil. Yolculuğunuz nasıldı? | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
We'll assume the cost of retrofitting the plants, | Fabrikaların iyileştirme maliyetini üstleneceğiz... Güçlendirilen bitkilerin bedelini üstleneceğiz, Fabrikaların iyileştirme maliyetini üstleneceğiz... Güçlendirilen bitkilerin bedelini üstleneceğiz, Fabrikaların iyileştirme maliyetini üstleneceğiz... | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
Attu? What were you thinking? | Attu mu? Aklından ne geçiyordu, yahu? Attu mu? Ne sanıyordun? Attu mu? Aklından ne geçiyordu, yahu? Attu mu? Ne sanıyordun? Attu mu? Aklından ne geçiyordu, yahu? | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
I'm here! | Geldim! Ben burdayım! Geldim! Ben burdayım! Geldim! | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
All his secrets. | Tüm sırlarını ha? Bütün sırlarını. Tüm sırlarını ha? Bütün sırlarını. Tüm sırlarını ha? | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
Nice job up there in the cockpit! | Kokpitte iyi iş çıkardınız! Kokpitte harika şeyler oluyor. Kokpitte iyi iş çıkardınız! Kokpitte harika şeyler oluyor. Kokpitte iyi iş çıkardınız! | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
I'll take the top. | Üstteki yatak benim.. Ben üstte yatacağım. MAN 1: I'll take the top. Ben üstte yatacağım. MAN 1: I'll take the top. | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
Yeah. | Tamam. MAN 2: Yeah. Tamam. MAN 2: Yeah. | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
That Old Attu air. | Ah gözünü sevdiğimin Attu'su. Eski Attu havası. Ah gözünü sevdiğimin Attu'su. Eski Attu havası. Ah gözünü sevdiğimin Attu'su. | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
Yeah, golden plover. | ...evet, Altın Yağmurkuşu. Evet, altın yağmurkuşu. ...evet, Altın Yağmurkuşu. Evet, Altın Yağmurkuşu. ...evet, Altın Yağmurkuşu. | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
You guys have the same eyes. | Gözleri tıpkı seninkilere benziyor. Sizin gözleriniz aynı. Gözleri tıpkı seninkilere benziyor. Sizin gözleriniz aynı. Gözleri tıpkı seninkilere benziyor. | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
Excuse me. Massacre Valley. | Affedersin. Kıyım Vadisi'nde. Pardon. Katliam Vadisi. Affedersin. Kıyım Vadisi'nde. Pardon. Katliam Vadisi. Affedersin. Kıyım Vadisi'nde. | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
What? Go back! | Ne dedin? Geri dönün. Ne? Geri dön! Ne dedin? Geri dönün. Ne? Geri dön! Ne dedin? Geri dönün. | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
Gladys, we finally found the bunting. It's at Murder Point. | Gladys sonunda Kiraz Kuşu'nu bulduk. Kıyım Noktası'nda. Gladys, kiraz kuşunu sonunda bulduk. Cinayet Noktası'nda. Gladys sonunda Kiraz Kuşu'nu bulduk. Kıyım Noktası'nda. Gladys, kiraz kuşunu sonunda bulduk. Cinayet Noktası'nda. Gladys sonunda Kiraz Kuşu'nu bulduk. Kıyım Noktası'nda. | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
The reigning king has adopted a practice | Bostick, Yırtıcı Martılar gibi... Zeki ve fırsatçı kuşlar zamanla Bostick, Yırtıcı Martılar gibi... Zeki ve fırsatçı kuşlar zamanla... Bostick, Yırtıcı Martılar gibi... | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
There's an eyebrowed thrush back here. | Şurada kaşlı bir Ardıçkuşu var. . Burada bir Gözü Kaşlı Pamukçuk var. Şurada kaşlı bir Ardıçkuşu var. . Burada bir Gözü Kaşlı Pamukçuk var. Şurada kaşlı bir Ardıçkuşu var. thrush back here. | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
I hear Jerusalem bells are ringing | Jason, izleyicilerimiz önlemlerini alsın diye soruyorum... d Kudüs zillerinin çaldığını d Jason, izleyicilerimiz önlemlerini alsın diye soruyorum... Kudüs zillerinin çaldığını... Jason, izleyicilerimiz önlemlerini alsın diye soruyorum... | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
Jason, just so our viewers can take precautions here, | Jason, izleyicilerimiz önlemlerini alsın diye soruyorum... Jason, dinleyicilerimizin önlemini alabilmeleri açısından, Jason, izleyicilerimiz önlemlerini alsın diye soruyorum... Jason, dinleyicilerimizin önlemini alabilmeleri açısından, Jason, izleyicilerimiz önlemlerini alsın diye soruyorum... | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
In one word, it's going to be intense. | Tek kelimeyle özetlemek gerekirse, çok şiddetli olacak. Tek cümleyle, yoğun olacağa benziyor. Tek kelimeyle özetlemek gerekirse, çok şiddetli olacak. Tek cümleyle, yoğun olacağa benziyor. Tek kelimeyle özetlemek gerekirse, çok şiddetli olacak. | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
But you were telling me a moment ago, | Fakat bir kaç saniye öncesine kadar... Ancak biraz önce bana diyordun ki, Fakat bir kaç saniye öncesine kadar... Ancak biraz önce bana diyordun ki, Fakat bir kaç saniye öncesine kadar... | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
Snipe and greenfinch. | Batak Çulluğu ve Yeşil İspinoz. Su Çulluğu ve Flurya. Batak Çulluğu ve Yeşil İspinoz. Su Çulluğu ve Flurya. | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
And I'm happy if I can spot a pigeon. | Ben burada bir güvercin görünce mutlu oluyorum. Ben bir güvercin tespit etsem mutluluktan uçardım. Ben burada bir güvercin görünce mutlu oluyorum. Ben bir güvercin tespit etsem mutluluktan uçardım. Ben burada bir güvercin görünce mutlu oluyorum. | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
On, well. | Sorun değil. İyi, madem. Sorun değil. İyi, madem. Sorun değil. | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
Western spindalis, Key West. | Batı Spindalis'i, Key West'te görmüştüm. Batı spindalisi. Key West'te. Batı Spindalis'i, Key West'te görmüştüm. Batı Spindalisi. Key West'te. Batı Spindalis'i, Key West'te görmüştüm. | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
That's easy. Snowy owl. | Kolay soru oldu. Tabii ki Kar Baykuşu. Bu soru kolay. Karbeyaz baykuş. Kolay soru oldu. Tabii ki Kar Baykuşu. Bu soru kolay. Karbeyaz Baykuş. Kolay soru oldu. Tabii ki Kar Baykuşu. | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
Of all courtship rituals, none is as spectacular | Hayvanlar Âlemi'ndeki birbirlerine kur yapma seansları arasında... Diğer aşk kutlamaları, kel kartallarınki kadar Hayvanlar Âlemi'ndeki birbirlerine kur yapma seansları arasında... Diğer aşk kutlamaları, kel kartallarınki kadar... Hayvanlar Âlemi'ndeki birbirlerine kur yapma seansları arasında... | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
Tell me about it. | Bir de bana sor. Bunu bana sor. Bir de bana sor. Bunu bana sor. Bir de bana sor. | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
That's about the top of the list of the fifty worst pickup lines. | Bu, en kötü hatun kaldırma cümlelerinden birisidir. Bu en kötü elli listesinin en başında yer almak gibi bir şeydir. Bu, en kötü hatun kaldırma cümlelerinden birisidir. Bu en kötü elli listesinin en başında yer almak gibi bir şeydir. Bu, en kötü hatun kaldırma cümlelerinden birisidir. | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
Yeah. "Hi. I'm divorced. | "Selam. Ben boşandım." Evet. "Merhaba. Ben boşandım." "Selam. Ben boşandım." Evet. "Merhaba. Ben boşandım." "Selam. Ben boşandım." | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
on, no! No! | Hayır! Üzerinde, hayır! hayır! Hayır! Üzerinde, hayır! hayır! Hayır! | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
Summer is a season of peripatetic activity | Sonraki 8 hafta boyunca, 22.500 km. yol kat edip, 21 eyaleti... Kuzey Amerika'nın yaz ayları Sonraki 8 hafta boyunca, 22.500 km. yol kat edip, 21 eyaleti... Kuzey Amerika'nın yaz ayları... Sonraki 8 hafta boyunca, 22.500 km. yol kat edip, 21 eyaleti... | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
I'm feeling restless, but I'm tired | Hissediyorum huzursuz, ama yorgunum d Kendimi rahatsız hissetmiyorum. Fakat yorgunum. d Hissediyorum huzursuz, ama yorgunum Kendimi rahatsız hissetmiyorum. Fakat yorgunum Hissediyorum huzursuz, ama yorgunum | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
A well a, everybody's heard about the bird | A iyi, herkesin kuş hakkında duydum Ne güzel ne, herkesin bu kuşu duyması A iyi, herkesin kuş hakkında duydum Ne güzel ne, herkesin bu kuşu duyması A iyi, herkesin kuş hakkında duydum | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
The divorced programmer tells himself to trust his instinct. | Çok uzun bir süredir dört gözle beklediğiniz şeyin birdenbire gerçekleştiğini ve o anda sizin buna... Boşanmış yazılımcı içgüdülerine güvenmesi gerektiğini düşünüyor. Çok uzun bir süredir dört gözle beklediğiniz şeyin birdenbire gerçekleştiğini ve o anda sizin buna... Boşanmış yazılımcı, kendi içgüdülerine güvenmesi gerektiğini düşünüyor. Çok uzun bir süredir dört gözle beklediğiniz şeyin birdenbire gerçekleştiğini ve o anda sizin buna... | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
I don't want to jinx it, but it's going very, very good. | Nazar değmesin vallahi çok iyi gidiyor. Şom ağızlılık etmek istemiyorum, Fakat iyi, oldukça iyi gidiyor. Nazar değmesin vallahi çok iyi gidiyor. Şom ağızlılık etmek istemiyorum, Fakat iyi, oldukça iyi gidiyor. Nazar değmesin vallahi çok iyi gidiyor. | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
"Pink goose." | "Pembe kazmış." "Pembe kaz." "Pembe kazmış." "Pembe kaz." "Pembe kazmış." "Pembe kazmış." | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
You want to hear the punch line? | Vurucu cümleyi duymak ister misin? Asıl darbeyi duymak ister misin? Vurucu cümleyi duymak ister misin? Asıl haberi duymak ister misin? Vurucu cümleyi duymak ister misin? Vurucu cümleyi duymak ister misin? | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
We'll get it one day. | Bir gün buluruz. Başka bir gün bulursun. Bir gün buluruz. Başka bir gün bulursun. Bir gün buluruz. Bir gün buluruz. | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
The retired CEO knows that the days he missed on Attu | Stu'nun Attu'da harcadığı fazladan bir hafta çok pahalıya mal oldu. Emekli yönetici Attu'da ne kaçırdığının farkındaydı. Stu'nun Attu'da harcadığı fazladan bir hafta çok pahalıya mal oldu. Emekli patron Attu'da ne kaçırdığının farkındaydı. Stu'nun Attu'da harcadığı fazladan Stu'nun Attu'da harcadığı fazladan bir hafta çok pahalıya mal oldu. | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
How you doing? How you doing? | Naber bakalım? Nasıl gidiyor? Nasıl gidiyor? Naber bakalım? Nasıl gidiyor? Nasıl gidiyor? Naber bakalım? | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
In the days that follow, | Sonraki günlerde... Takip eden günlerde, Sonraki günlerde... Takip eden günlerde, Sonraki günlerde... Sonraki günlerde... | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
How many? | Kaç tane? Ne kadar? Kaç tane? Ne kadar? Kaç tane? | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
Yeah, yeah, we're getting on the boat. | Evet, evet, teknede alıyoruz. Evet, evet, Biz tekneye biniyoruz. Evet, evet, teknede alıyoruz. Evet, evet, Biz tekneye biniyoruz. Evet, evet, teknede alıyoruz. | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
Excuse me. Excuse me. | Affedersiniz. Pardon. Pardon. Affedersiniz. Pardon. Pardon. Affedersiniz. | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
No bird. | Burada kuş filan yok. Kuş yok. Burada kuş filan yok. Kuş yok. Burada kuş filan yok. | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
I can't look at the rocket launch | Roket kalkarken seyredemem d Bir roket atara bakar gibi d Ben bakamam roket Bir roketatara bakar gibi... Ben bakamam roket | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
You took him up? | Yakaladın mı? Onu sen de gördün mü? Yakaladın mı? Onu sen de gördün mü? Yakaladın mı? | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
I can't afford snowcocks! | Kar Kuşları'nı arayacak param yok ki. Kar horozunu karşılayamam! Kar Kuşları'nı arayacak param yok ki. Kar Horozu'nu karşılayamam! Kar Kuşları'nı arayacak param yok ki. | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
Ride 'em, cowboy! | Bastır kovboy Kim tutar seni, kovboy! Bastır kovboy Kim tutar seni, kovboy! Bastır kovboy | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
We're good. We're good. | Şimdi eve gidebilir miyiz artık? İyiyiz. İyiyiz. Şimdi eve gidebilir miyiz artık? İyiyiz. İyiyiz. Şimdi eve gidebilir miyiz artık? | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
A well a, everybody's heard about the bird | A iyi, herkesin kuşu hakkında duydum Ne güzel ne, herkesin bu kuşu duyması A iyi, herkesin kuşu hakkında duydum Ne güzel ne, herkesin bu kuşu duyması A iyi, herkesin kuşu hakkında duydum | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
I'm claiming it. I mean, you heard what I heard. | İddia ediyorum. Yani benim duyduğumu sen de duydun. Ben sadece iddia ediyorum. Yani, ne duyduysan ben de onu duydum. İddia ediyorum. Yani benim duyduğumu sen de duydun. Ben sadece iddia ediyorum. Yani, ne duyduysan ben de onu duydum. İddia ediyorum. Yani benim duyduğumu sen de duydun. | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
What trick? | Ne numarası? Ne hilesi? Ne numarası? Ne hilesi? Ne numarası? | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
I see that you're going to come back at least a couple more times | Sana gelmek için gidiyoruz geri, en azından bir çift daha Şimdi gidip eşinizle birlikte bir kez daha gelmelisiniz. Sana gelmek için gidiyoruz geri, en azından bir çift daha Şimdi gidip eşinizle birlikte bir kez daha gelmelisiniz. Sana gelmek için gidiyoruz geri, en azından bir çift daha | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
A well a, everybody's heard about the bird... | A iyi, herkesin kuşu hakkında duydum ... Ne güzel ne, herkesin bu kuşu duyması A iyi, herkesin kuşu hakkında duydum ... Ne güzel ne, herkesin bu kuşu duyması A iyi, herkesin kuşu hakkında duydum ... | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
Dad, can you grab that for me? | Benim yerime telefona bakar mısın baba? Baba, Telefonuma bakabilir misin? Benim yerime telefona bakar mısın baba? Baba, Telefonuma bakabilir misin? Benim yerime telefona bakar mısın baba? | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
An owl? | ben de bakmak istiyorum. Bir Baykuş mu? ben de bakmak istiyorum. Bir Baykuş mu? ben de bakmak istiyorum. | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
I always thought it was kind of weird with birds. | Bu kuşların, garip bir yanlarının olduğunu düşünmüşümdür hep... Ben hep kuşların acayip olduklarını düşünmüşümdür. Bu kuşların, garip bir yanlarının olduğunu düşünmüşümdür hep... Ben hep kuşların acayip olduklarını düşünmüşümdür. Bu kuşların, garip bir yanlarının olduğunu düşünmüşümdür hep... | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
Paisley polyester, huh? Yeah. | Şal desenli polyester olanları diyorsun? Evet. Paisley polyesteri, değil mi? Evet. Şal desenli polyester olanları diyorsun? Evet. Paisley polyesteri, değil mi? Evet. Şal desenli polyester olanları diyorsun? Evet. | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
Frankie? Is that you? | Frankie, sen misin? Frankie? Sen misin? Frankie, sen misin? Frankie? Sen misin? Frankie, sen misin? | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
Of all Earth's creatures, few fear death as much as man. | Dünya'nın tüm yaratıklar, adam gibi birkaç korku ölüm kadar. Dünyadaki bütün canlılardan, sadece birkaçı başkasının ölümünden korkar. Dünya'nın tüm yaratıklar, adam gibi birkaç korku ölüm kadar. Dünyadaki bütün canlılardan, sadece birkaçı başkasının ölümünden korkar. Dünya'nın tüm yaratıklar, adam gibi birkaç korku ölüm kadar. | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
How could you not know? | Nasıl bilemezsin? Karının bahsettiği şeyin Nasıl bilemezsin? Karının bahsettiği şeyin Nasıl bilemezsin? | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |
It was epic! Four Siberian species, | Destansı bir görünümdü! 4 Sibiryalı türü, İşte destansı bir şey! Sibirya'dan 4 tür, Destansı bir görünümdü! 4 Sibiryalı türü, İşte destansı bir şey! Sibirya'dan 4 tür, Destansı bir görünümdü! 4 Sibiryalı türü, | The Big Year-3 | 2011 | ![]() |