Search
English Turkish Sentence Translations Page 161093
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
We're just going to do some tests, okay? | Bazı testler yapacağız, tamam mı? Birkaç test yapacağız. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
We've got to cut your clothes, unfortunately, okay? | Maalesef giysilerini kesmek zorundayız, tamam mı? Kıyafetlerini kesmek zorundayız. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
I just need you to stay nice and still. | Senden güzelce kımıldamadan durmanı istiyorum. Kıpırdamadan dur lütfen. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Check the pelvis for me. | Pelvisi kontrol edin. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Yes, please, can you get a liter of warm saline? | Evet, lütfen bir litre sıcak tuzlu su getirebilir misin? Bir litre ılık serum lütfen. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Gina, we're just poppin' a needle into your arm, okay? | Gina, şimdi karnına bir iğne sokacağız, tamam mı? Gina, koluna bir iğne sokacağız tamam mı? | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
On the left side. Sharp scratch coming up, okay? | Sol tarafından. Ani bir acı olacak, tamam mı? Sol koluna. Biraz acıyacak. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Good air entry bilaterally. | İki taraflı oksijen verildi. İki taraftan da hava girişi iyi. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Okay. Pulse 120. | Tamam. Nabız 120. Nabız 120. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Just gonna have a little feel of your stomach, okay? | Karnında küçük bir dokunma hissi duyacaksın, tamam mı? Midende bir şey hissedeceksin. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Pass the monitor to engage it. | Kullanmak için monitörün başına geç. Şunları monitöre bağla. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
She has got a seatbelt mark, though. | Vücudunda emniyet kemeri izi var. Emniyet kemeri izi var. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Right. Ziad, you need to go and get the radiography machine | Doğru. Ziad, gidip röntgen cihazını getir... Ziad, radyografi makinesini getir de... | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
so that we can do a trauma series including a chest X ray. | ...böylece X ray ile göğüs kafesindeki travmaları görebiliriz. ...röntgen dahil bir kaç filmini çekebilelim. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Just cover you up, Gina, | Üzerini örttük, Gina... Üzerini örteceğim, Gina. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
'cause it's a bit cold in here, okay? | ...çünkü içerisi biraz soğuk, tamam mı? Burası biraz soğuk. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Gina, we're just gonna take some X rays now. | Gina, şimdi röntgenini çekeceğiz. Gina, şimdi bir kaç filmini çekeceğiz. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
We need to get the on call radiographer, | Radyografiye ihtiyacımız var... Radyoloğumuz birazdan gelecek ve... | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
and then we can logroll after the pictures have been taken. | ...röntgeni çektikten sonra daha sağlıklı bir değerlendirme yaparız. ...filmlerini yorumlayabileceğiz. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
She's gonna be fine. | O iyi olacak. İyileşecek. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
She was pretty dazed when she first woke up. | Uyandığında sersemlemiş bir haldeydi. Uyandığında biraz sersemlemiş gibiydi. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Didn't even know her name. | Adını bile bilmiyordu. Adını bile hatırlamıyordu. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
She's a lot less disoriented now. | Şimdi ise biraz daha kendinde. Şimdi biraz daha iyi sayılır. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Her responses are slowly returning, | Tepkileri yavaş yavaş geri gelmeye başladı... Tepkileri normale dönmeye başlıyor. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
although she still has no memory regarding the details of the crash. | ...yine de kazanın detayları hakkında hala bir şeyler hatırlamıyor. Ancak hala kazayı nasıl yaptığını hatırlamıyor. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
She's a very lucky girl. | Çok şanslı bir kız. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Telephone call for Dr. Kenric. | Doktor Kenric telefonunuz var. Dr. Kenric, telefona. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
I'll give you a moment alone. Thank you. | Sizi yalnız bırakayım. Teşekkürler. Sizi biraz yalnız bırakayım. Teşekkür ederim. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Hey, sweetheart. | Tatlım. Selam, güzelim. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
How's my little girl? | Benim küçük kızım nasılmış? Küçük kızım nasıl? | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
I hope it doesn't look as bad as it feels. | Umarım bu hissettirdiği kadar kötü görünmüyordur. Umarım hissettiğim kadar kötü görünmüyorumdur. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Just a few bruises. | Sadce birkaç çürük. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
And they'll fade. | Hepsi geçip gidecek. Onlar da geçecek. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
It's funny. | Çok tuhaf. Komik. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
The last time I sat in a hospital room with you | Son kez, attan düşüp kolunu kırdığın zaman... Bir hastane odasında seni son görüşüm... | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
was when you fell off a horse and broke your arm. | ...seninle bir hastane odasında oturmuştum. ...attan düşüp kolunu kırdığın zamandı. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
You must have been about 13. | 13 yaşlarındaydın. 13 yaşındaydın. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
It was just a few months after your mom died. | Bu annenin ölümünden sadece bir kaç ay sonraydı. Annen öldükten birkaç hafta sonraydı. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
You sat there with... the X ray of the broken arm, | Kırık kolunun röntgeni için öylece orada duruyordun... Elinde kırık kolunun röntgeniyle oturmuş... | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
and announced that you wanted to be a radiologist. | ...ve bir röntgen uzmanı olmak istediğini söylemiştin. ...radyolog olmak istediğini söylüyordun. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
I left work with Stephan. | İşi Stephan'a bırakmıştım. İşten Stephan'la beraber çıktık. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Daniel and Kate, they stayed almost the entire night with you. | Daniel ve Kate, neredeyse tüm gece boyunca yanında kalmışlardı. Daniel ve Kate, bütün gece yanında kaldılar. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
You're looking much better. | Çok daha iyi görünüyorsun. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Apart from a slight concussion, | Hafif bir sarsıntının dışında... Hafif bir beyin sarsıntısı dışında, | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
physically speaking everything seems to be okay. | ...fiziksel olarak her şeyin yoluna gireceği görünüyor. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
A few sprains and bruises, but they'll soon heal. | Bir kaç burkulma ve çürük var ama onlarda yakında iyileşecektir. Bazı yerlerinde burkulma ve çürüklerin var. Onlar da iyileşecek. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
We'll have you back in the X ray department in no time. | Sizi zaman kaybetmeden röntgen bölümüne götüreceğiz. Tekrar filmlerini çekmemize gerek yok. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Regarding your memory of the crash... | Kaza anını hatırlama hakkında ise... Kazayla ilgili anılarına gelince... | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Gina, I'd like you to meet with a colleague of mine, | Gina, bir meslektaşımla tanışmanı istiyorum... Gina, bir meslektaşımla görüşmeni istiyorum. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
a Dr. Robert Zachman. | ...Doktor Robert Zachman. Dr. Robert Zachman. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
He works through the hospital in a counseling capacity. | Hastanede psikolojik danışman olarak çalışıyor. Hastanemizde danışman olarak çalışıyor. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
A counselor? Yeah. | Danışman mı? Evet. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
As I say, physically speaking, I'm not worried. | Dediğim gibi, fiziksel olarak bir endişem yok. Söylediğim gibi, fiziksel sağlığınla ilgili bir endişem yok. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
It's the psychological scars of an accident like this | Bunun gibi bir kazada olan psikolojik yaralar... Böyle bir kazanın psikolojik izleri | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
that can cause problems. | ...bazı sorunlara neden olabilir. sorunlar yaratabilir. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Anxiety, panic attacks, fear of driving, etcetera. | Endişe, panik atak, araç sürmeden korkma gibi şeyler işte. Anksiyete, panik atak, araba sürmekten korkma, vs. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
I just think it would be a good idea to talk to someone about it. | Bu durumu biriyle konuşmanın iyi bir fikir olacağını düşünüyorum. Bununla ilgili, birisiyle konuşman bence iyi olur. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Might help make things clearer for you. | Senin için bazı şeylerin netlik kazanmasına yardımı olabilir. Bazı şeyleri çözmende yardımı olabilir. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
At any rate, I'd like to keep you here for at least one more day. | En olmadı, en azından bir gün daha seni burada tutarız. Her ihtimale karşı seni burada bir gün daha tutmak isterim. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Get some rest. I'll look in on you later. | Biraz dinlen. Daha sonra seni kontrole gelirim. Biraz dinlen. Seninle sonra ilgilenirim. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Hi, Gina. | Merhaba, Gina. Merhaba Gina. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
I'm Robert Zachman. | Ben Robert Zachman. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Dr. Kenric asked me to stop by and say hello. | Doktor Kenric, uğrayıp bir merhaba dememi istemişti. Dr. Kenric uğrayıp bir merhaba dememi istedi. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Oh, the, uh... the counselor. | Danışman. Danışmansınız. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
I hear you're a lucky girl. | Şanslı bir kız olduğunu duydum. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
So they keep telling me. | Böyle söyleyip duruyorlar. Bunu söyleyip duruyorlar. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
You look all set to leave. | Gitmek için tamamen hazırlanmışsın. Ayrılıyor gibisin. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Yeah. Just waiting for my boyfriend. | Evet. Sadece erkek arkadaşımı bekliyorum. Evet. Erkek arkadaşımı bekliyorum. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Kenric told me that you don't remember the crash at all. | Kenric, kazayla ilgili bir şey hatırlamadığını söyledi. Kenric bana kazayı hiç hatırlamadığını söyledi. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Not really. Just, um, fragments. | Pek değil. Sadece bölük pürçük hatırlıyorum. Tam olarak değil. Parçalar halinde. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Well, fragments are good. I can work with that. | Şey, bölük pürçük hatırlamak iyidir. Bu işime yarar. Parçalar idare eder. Onlarla başlayabiliriz. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Hi. I'm Dr. Zachman. | Selam. Ben Doktor Zachman. Selam. Ben Dr. Zachman. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Stephan Martin. | Stephan Martin. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Tell you what. Here's my card. | Bak ne diyeceğim? Bu benim kartvizitim. Sana kartımı vereyim. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Why don't you give me a call when you feel up to it? | Kendini daha iyi hissettiğinde beni neden aramıyorsun? Uygun bir zamanında beni aramaya ne dersin? | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
We can have a chat about those fragments. | Şu hatırladığın kısımlar hakkında konuşabiliriz. O parçalar hakkında biraz konuşabiliriz. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Okay. Okay. | Tamam. Tamam. Olur. Tamam. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Nice to meet you. | Tanıştığımıza memnun oldum. Tanıştığımıza sevindim. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
How are you feeling? | Kendini nasıl hissediyorsun? Nasıl hissediyorsun? | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
What happened there? | Ne oldu oraya? Oraya ne oldu? | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
I broke the mirror. | Aynayı kırdım. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Well, I think I'll walk the dog. | Sanırım köpeği yürüyüşe çıkartacağım. Köpeği dolaştıracağım. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
He can shit in his bed, for all I care. | Sorunu, yatağına kakasını yapıyor olması. Bana kalırsa yatağına pisleyebilir. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Stephan? | Stephan? | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Jesus, you scared me. | Tanrım, beni çok korkuttun. Beni korkuttun. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
I think you've got a leak. | Sanırım bir sızıntı var. Bir sızıntı var. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
I'll fix it tomorrow. | Yarın tamir ederim. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Shit. | Kahretsin. Hay... | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
So... how are those fragments doing? | Pekâlâ, şu hatırlamalar nasıl gidiyor? Şu parçalar ne durumda? | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Still fuzzy. | Hala hayal meyal. Hayal meyal. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Well, fuzzy's not too bad. | Hayal meyal hatırlama çokta kötü değildir. Kötü sayılmaz. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Means you know it's there, you just need to make it clear. | Bu orada olduğunu bildiğin anlamına gelir, sadece bunun biraz daha netleştirilmesine ihtiyacın var. Orada olduklarını biliyorsun. Sadece ortaya çıkarman gerekiyor. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
You still don't remember anything from the accident? | Hala kaza ile ilgili bir şey hatırlamıyor musun? Hala kazayla ilgili hiçbir şey hatırlamıyor musun? | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
How are you sleeping? | Uyku düzenin nasıl? Uykun nasıl? | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Great, but I think maybe it's the medication. | Harika ama bunun ilaçlardan olabileceğini düşünüyorum. Harika. Ama sanırım ilaçlar sayesinde. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Your relationship. Steve, is it? | Erkek arkadaşın Steve'di değil mi? | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Stephan. Stephan. | Stephan. Stephan. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Sorry about that. What does he do? | Kusura bakma. Ne iş yapıyor? Affedersin. Ne iş yapıyor? | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
He's an architect. | Bir mimar. Mimardır. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
And you live together? | Beraber mi yaşıyorsunuz? Birlikte mi yaşıyorsunuz? | The Broken-1 | 2008 | ![]() |