Search
English Turkish Sentence Translations Page 161095
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
except there was a photo. | ...sadece oradaki fotoğraf haricinde. ...bir fotoğraf hariç. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
A photo of me and you. | Birlikte çekindiğimiz bir fotoğraf. Senle benim bir resmimiz. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Why would she have a photo of you? | Neden onda senin bir fotoğrafın var? Senin resminin onda ne işi var? | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Maybe it's not me. | Belki de o ben değilimdir. Belki ben değilimdir. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Hello, this is Stephan. | Merhaba, ben Stephan. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
I can't get to the phone right now, so leave a message... | Telefona şu an cevap veremiyorum mesajınızı bırakın... Telefona gelemiyorum. Mesajınızı bırakın. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Whoa, whoa, slow down, slow down. | Sakin ol, sakin ol. Yavaş ol, yavaş ol. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Slow... | Sakin... Yavaş... | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Okay, slow down. | Tamam, sakin ol. Tamam, yavaş. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Now what happened? | Şimdi, ne oldu? Ne oldu? | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Where are you now? | Şu an neredesin? Şimdi neredesin? | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Gina, where are you now? | Gina, şimdi neredesin? | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
I'm in Stephan's apartment. | Stephan'ın dairesindeyim. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Okay. I'll call the police, okay? | Tamam. Polisi arayacağım, tamam mı? Polisi arıyorum tamam mı? | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
All right, now, Gina, it's important that you listen to me. | Pekâlâ, şimdi, Gina bu çok önemli beni dikkatlice dinlemelisin. Şimdi Gina, beni dikkatle dinle. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
It's okay. Stay calm. | Yok bir şey. Sakin ol. Sakinleş biraz. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Gina? Gina. | Gina? Gina. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Listen to me very carefully. I want you to get out of the house now. | Beni çok dikkatlice dinle. Evden hemen çıkmanı istiyorum. Beni çok dikkatli dinle. Evden hemen çıkmanı istiyorum. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Don't wait. I want you to get out now. | Sakın durma. Hemen dışarı çıkmanı istiyorum. Bekleme sakın. Hemen çık. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
And I will meet you... | Seninle buluşacağım... Seninle buluşalım... | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Gina, what's wrong? | Gina, sorun ne? Gina, neyin var? | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Daniel, listen to me. You're in danger. | Daniel, beni dinle. Tehlikedesin. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Stephan, he, uh... | Stephan, o... Stephan, o,... | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
He's after me. He, um... | Peşimde. O... ...benim peşimde. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Well, slow down. You're not making any sense. | Evet, sakin ol. Hiç mantıklı konuşmuyorsun. Mantıklı konuşmuyorsun. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
It looked like him, but it wasn't him. | Tıpkı ona benziyor ama o değil. Onun gibi görünüyordu ama o değildi. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
And now I think something's happened to Dad. | Ve sanırım şimdi de babama bir şeyler oldu. Galiba babama da birşey oldu. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
What's happened to Dad? | Babama ne oldu? | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
She's after me. | O beni takip ediyor. Kadın benim peşimde. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Who's after you? | Seni kim takip ediyor? Peşindeki kim? | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
The woman I saw before the crash. | Kazadan önce gördüğüm kadın. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
You're really starting to scare me now. What woman? | Şimdi gerçekten beni korkutmaya başladın. Hangi kadın? Beni korkutmaya başlıyorsun. Hangi kadın? | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Look, I... | Bak, ben... Bak ben... | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
I saw this woman before the accident, and she looks like me. | O kadını kazadan önce gördüm ve tıpkı bana benziyordu. Bu kadını kazadan önce gördüm ve tıpkı bana benziyordu. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
I followed her to Pembridge Road. | Onu Pembridge caddesine kadar takip ettim. Pembridge yoluna kadar onu izledim. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Pembridge Road? | Pembridge caddesi mi? Pembridge yolu mu? | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Pembridge House. Pembridge House? | Pembridge Evleri. Pembridge Evi mi? Pembridge evleri. Pembridge evleri? | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
But Gina... | Fakat Gina... Ama Gina... | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
that's where you live. | ...orası senin yaşadığın yer. ...sen orada yaşıyorsun. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
I... I've lost my keys. | Anahtarlarımı kaybettim. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Don't worry, I'll get the spare set. | Endişe etmeyin, yedek anahtarları getiririm. Endişelenmeyin. Yedek anahtarlarımız var. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Will you need an extra set of keys to be cut? | Kaybolmaya karşı fazladan bir yedek anahtar ister misiniz? Başka yedek anahtar yaptırmak ister misiniz? | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
No, I've got a spare set somewhere. | Hayır, evde bir yerlerde olacaktı. Hayır. Bir yerden çıkar nasılsa. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
I'm just going to go home and grab some stuff, | Şimdi bir kaç parça eşya almak için eve gidiyorum... Eve gidip birkaç parça eşya alacağım. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
and I'll see you later. | ...daha sonra görüşürüz. Sonra sana gelirim. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Is that another case of dextrocardia with situs inversus? | Başka bir kalbin sağ tarafta olma vakası mı? Başka bir "ters taraftaki organlar" vakası mı? | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Get off the phone. | Hattan düştünüz! | The Broken-2 | 2008 | ![]() |
No, I'm trying to keep them away... | Hayır, binanın çehresi daha iyi görünene kadar onları uzak tutmaya çalışıyorum. Şekle sokana kadar onları uzak tutuyorum. | The Broken-2 | 2008 | ![]() |
Listen, I'd better go before... | Dinle, adamlardan biri kendini öldürmeden işe geri dönsem iyi olacak. Birisi kendini öldürmeden kapatsam iyi olur. | The Broken-2 | 2008 | ![]() |
Happy birthday. | Doğum günün kutlu olsun! Nice yıllara! | The Broken-2 | 2008 | ![]() |
Should I take my teeth out? Yeah. | Dişlerimi çıkartmalı mıyım? Evet! Dişlerimi sökmeli miyim? Evet! | The Broken-2 | 2008 | ![]() |
Bob said I should come by the embassy twice a week... | Bob, ikinci kez bir haftalığına danışman sıfatıyla... Bob, haftada iki kez danışman olarak... | The Broken-2 | 2008 | ![]() |
Pretty much everything... | Kayıp pasaportlardan kaçırılma olaylarına kadar her şey diyebiliriz. Kayıp pasaportlardan tut da, adam kaçırmaya kadar her şeyle ilgileniyorum. | The Broken-2 | 2008 | ![]() |
The American tourists in this country... | Ülkedeki Amerikalı turistler bizi baya meşgul ediyor. Buradaki Amerikalılar bizi çalıştırmayı seviyorlar. | The Broken-2 | 2008 | ![]() |
Dad, tell Stephan the story about... | Baba, Stephan'a kocasını aldatan kadının hikayeni anlatsana. Şu ilişkisi olan kadını Stephan'a anlatsana baba. | The Broken-2 | 2008 | ![]() |
All right. We had a case a few years ago... | Pekâlâ. Bir kaç yıl önce Amerikalı bir çift gelmişti... Bir kaç yıl önce Amerika'dan gelen bir çift vardı. | The Broken-2 | 2008 | ![]() |
This is great. You're going to love it. | Bu harika. Buna bayılacaksın. Bırak da anlatsın. | The Broken-2 | 2008 | ![]() |
Okay. So, the husband noticed... | Tamam. Neyse, kocası karsının kayganlaştırıcı kitini fark etti. Adam karısının makyaj çantasındaki kayganlaştırıcıyı farkediyor. | The Broken-2 | 2008 | ![]() |
the lubricant was still getting... | ...kayganlaştırıcı gittikçe azalıp duruyordu. kayganlaştırıcı gittikçe azalıyor. | The Broken-2 | 2008 | ![]() |
and he found that his wife... | Ve sonra karısını... ...ve bakıyor ki karısı... | The Broken-2 | 2008 | ![]() |
So, the next day, before he goes... | Ertesi gün iş görüşmesine gitmeden önce... Ertesi gün, toplantısına gitmeden önce... | The Broken-2 | 2008 | ![]() |
he empties the lubricant... | ...kayganlaştırıcı kabın içini boşaltıp... ...kayganlaştırıcıyı boşaltıp... | The Broken-2 | 2008 | ![]() |
It took the surgeons... | Kadın kocasını aldattığı adamdan ayrılabilmek... Cerrahların kadını adamdan ayırması... | The Broken-2 | 2008 | ![]() |
Great. Thanks. | Harika. Teşekkürler. Yüzünün her tarafında boya var. Harika. Sağ ol. Makyaj yapmalısın. | The Broken-2 | 2008 | ![]() |
At least I have an excuse. | En azından bir mazeretim var. Yüzünün haline bir bak. Benim bahanem var. Sen suratındaki ifadeye bak. | The Broken-2 | 2008 | ![]() |
His first ever exhibition is on... | İlk resim sergisinin üzerinden iki aydan daha az bir süre geçti. İlk sergisine iki aydan az kaldı. | The Broken-2 | 2008 | ![]() |
Exactly. | Kesinlikle. Yaptığın işten memnun musun? Doğru. Yaptıklarını seviyor musun? | The Broken-2 | 2008 | ![]() |
No, I'm going to stay at mine tonight. | Hayır, bu gece kendi evimde kalacağım. Yıkamam gereken çamaşırlar var. Eve gideceğim. Çamaşırlarım birikti. | The Broken-2 | 2008 | ![]() |
Finishing the work in your flat... | Yine de çalıştığın binayı bitirerek bir başlangıç yapabilirsin. Evindeki işleri bitirmek bir başlangıç sayılabilir. | The Broken-2 | 2008 | ![]() |
We're just going to take you down... | Seni şimdi hayata döndürme birimine götürüyoruz. Seni aşağıda bir odaya götürüyoruz. | The Broken-2 | 2008 | ![]() |
Okay, guys. Let's get the oxygen... | Tamam, millet. Oksijen tüpünü bağla, Marie. Oksijeni düzgünce bağlayalım Marie. | The Broken-2 | 2008 | ![]() |
Can you get her on some monitors, Jess? | Monitörden herhangi bir şey alabiliyor musun, Jess? Onu soydunuz mu? Onu monitörlere bağlar mısın, Jess? Kıyafetlerini çıkarın. | The Broken-2 | 2008 | ![]() |
Ziad, can you get two lines in, please? | Ziad, iki damardan da girebilir misin, lütfen? Şimdi senin göğüs kafesini dinleyeceğim. Ziad, iki boru getir lütfen. Göğsünü dinleyeceğim. | The Broken-2 | 2008 | ![]() |
Right. Ziad, you need to go... | Doğru. Ziad, gidip röntgen cihazını getir... Ziad, radyografi makinesini getir de... | The Broken-2 | 2008 | ![]() |
so that we can do a trauma series... | ...böylece X ray ile göğüs kafesindeki travmaları görebiliriz. ...röntgen dahil bir kaç filmini çekebilelim. | The Broken-2 | 2008 | ![]() |
and then we can logroll... | ...röntgeni çektikten sonra daha sağlıklı bir değerlendirme yaparız. ...filmlerini yorumlayabileceğiz. | The Broken-2 | 2008 | ![]() |
although she still has no memory... | ...yine de kazanın detayları hakkında hala bir şeyler hatırlamıyor. Ancak hala kazayı nasıl yaptığını hatırlamıyor. | The Broken-2 | 2008 | ![]() |
I'll give you a moment alone. | Sizi yalnız bırakayım. Teşekkürler. Sizi biraz yalnız bırakayım. Teşekkür ederim. | The Broken-2 | 2008 | ![]() |
The last time I sat in a hospital room with you... | Son kez, attan düşüp kolunu kırdığın zaman... Bir hastane odasında seni son görüşüm... | The Broken-2 | 2008 | ![]() |
Daniel and Kate, they stayed... | Daniel ve Kate, neredeyse tüm gece boyunca yanında kalmışlardı. Daniel ve Kate, bütün gece yanında kaldılar. | The Broken-2 | 2008 | ![]() |
We'll have you back... | Sizi zaman kaybetmeden röntgen bölümüne götüreceğiz. Tekrar filmlerini çekmemize gerek yok. | The Broken-2 | 2008 | ![]() |
It's the psychological scars of an accident like this... | Bunun gibi bir kazada olan psikolojik yaralar... Böyle bir kazanın psikolojik izleri | The Broken-2 | 2008 | ![]() |
I just think it would be a good idea... | Bu durumu biriyle konuşmanın iyi bir fikir olacağını düşünüyorum. Bununla ilgili, birisiyle konuşman bence iyi olur. | The Broken-2 | 2008 | ![]() |
At any rate, I'd like to keep you here... | En olmadı, en azından bir gün daha seni burada tutarız. Her ihtimale karşı seni burada bir gün daha tutmak isterim. | The Broken-2 | 2008 | ![]() |
Means you know it's there, | Bu orada olduğunu bildiğin anlamına gelir, sadece bunun biraz daha netleştirilmesine ihtiyacın var. Orada olduklarını biliyorsun. Sadece ortaya çıkarman gerekiyor. | The Broken-2 | 2008 | ![]() |
Well, we all have different relationships... | Birilerini bulana kadar hepimizin farklı ilişkileri olur. Hepimiz aradığımızı bulana kadar farklı ilşkiler yaşarız. | The Broken-2 | 2008 | ![]() |
Do you think, then, | O halde, belki o gerçekten Stephan'dır... Hiç düşündün mü, belki de o gerçekten Stephan'dır ve | The Broken-2 | 2008 | ![]() |
and that you're just still confused... | ...ve kazanın etkisiyle kafan hala karışık durumdadır? kaza yüzünden kafan hala biraz karışıktır? | The Broken-2 | 2008 | ![]() |
It's a rare disorder, in which a person... | Bu çok nadir bir hastalıktır bu hastalık görülen kişiler... Ender rastlanan bir bozukluktur. Öyle ki; kişi yakın bir aile üyesinin... | The Broken-2 | 2008 | ![]() |
has been replaced... | ...tıpkı onlara benzeyen bir taklitçi tarafından yerlerine geçmesi gibi bir inanca sahiptirler. sahtekar ile yer değiştirdiğini düşünür. | The Broken-2 | 2008 | ![]() |
The condition in most cases... | Pek çok durumda bu, direkt beyin yaralanmalarından kaynaklanır. Çoğu vakalarda, beyin lezyonunundan kaynaklanır. | The Broken-2 | 2008 | ![]() |
With your permission, I would like... | Senin de izninle hastaneye tekrar yatmanı... İzin verirsen seni tekrar hastaneye yatırmak ve | The Broken-2 | 2008 | ![]() |
Gina, it's difficult to determine... | Gina, eğer bunun CT taramasında bulunan zedelenme... Gina, CT taramasında görünen yaranın | The Broken-2 | 2008 | ![]() |
The area of bruising is consistent... | Hastalıktan kaynaklı bu acılar zedelenmiş olan bu bölgeyle bağlantılı. Bu bozukluğu yaşayanların beyin dokuları hasarlı olabilir | The Broken-2 | 2008 | ![]() |
but it's hard to diagnose, mainly because its symptoms... | Fakat buna teşhis koymak çok zordur çünkü semptomları... ama bunu teşhis etmek zordur, temel olarak bu belirtiler | The Broken-2 | 2008 | ![]() |
Your limited memory of the accident... | Sınırlı olan kaza hafızan ise ayrı bir faktördür. Kazayla ilgili hatırlayamadıkların da buna sebep olabilir. | The Broken-2 | 2008 | ![]() |
All I have is my feet slamming... | Tüm hatırladığım ayağımın frendeyken duyduğum çarpma sesi ve buradayım. Tek hatırladığım arabanın frenine bastığım, o kadar. | The Broken-2 | 2008 | ![]() |
And what tends to happen... | Olanlar yüzünden beynin, hafızanın... Beynin de çok büyük bir hafıza yığınını | The Broken-2 | 2008 | ![]() |
But gradually, these chunks of memory will come back... | Fakat git gide hafızanın kapalı olan bölümleri... Beynin başa çıkabileceğini hissettiğinde | The Broken-2 | 2008 | ![]() |
Well, Dr. Myers thinks... | Doktor Myers, bunun Stephan'a karşı olan korkularını ve... Dr. Myers'a göre Stephan hakkındaki korkularınla | The Broken-2 | 2008 | ![]() |