Search
English Turkish Sentence Translations Page 178472
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Let me get up. Let me get out. Let me find something. | Kalkmamı, feraha ermemi, bir şeyler bulmamı sağlıyor. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
So my kids are my purpose. My family. | Yani yaşama amacım çocuklarım, ailem. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Tonight most people will be welcomed home by jumping dogs and squealing kids. | Bu gece birçok insanı, üzerlerine atlayan köpekleri... | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Their spouses will ask about their day and tonight they'll sleep. | Eşleri, günlerinin nasıl geçtiğini soracak ve bu gece uykuya dalacaklar. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
The stars will wheel forth from their daytime hiding places. | Yıldızlar, gün boyu gizlendikleri yerlerinden çıkacaklar. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
And one of those lights, slightly brighter than the rest, | Ve diğerlerinden biraz daha fazla parlayan o ışıklardan biri... | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
will be my wing tip passing over. | ...üzerinizden uçup giden uçağımın kanadındaki ışık olacak. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Hi, Jason. My name is Kevin. And I recently lost my job. | Merhaba, Jason. Benim adım Kevin. Kısa bir süre önce işimi kaybettim. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
I wrote this song as sort of a statement about uncertainty | Bu şarkıyı, gelecek hakkında duyduğum yoğun endişeyi... | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
and having a certain amount of anxiety about the future. | ...ve belirsizliği ifade etmek için yazdım. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
So maybe you can use it in your movie. | Yani, belki filminde kullanırsın diye düşündüm. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Then you're going to go home tomorrow and make more money than you've ever made in your life | Sen simdi eve gidip hayatinda kazanmadigin parayi kazanacaksin... Sen şimdi eve gidip hayatında kazanmadığın parayı kazanacaksın... | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
and I'm going to go home without a pay check. Fuck you. | ...benim ise bir maasim bile olmayacak. Siktir oradan. ...benim ise bir maaşım bile olmayacak. Siktir oradan. | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
I guess you leave me dumbfounded. I don't know where this is coming from. | su an saskina donmus durumdayim. Nereden cikti bu simdi? Şu an şaşkına dönmüş durumdayım. Nereden çıktı bu şimdi? | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
How am I supposed to go home as a man and explain to my wife I lost my job? | Evin erkegi olarak karima isimi kaybettigimi nasil aciklayacagim? Evin erkeği olarak karıma işimi kaybettiğimi nasıl açıklayacağım? | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
And in some cases for good reason, because people do crazy shit when they get fired. | Aslinda gecerli sebepleri var. cunku bazilari kovulduklarinda kendini kaybeder. Aslında geçerli sebepleri var. Çünkü bazıları kovulduklarında kendini kaybeder. | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
Don't take it personally. | Kisisel algilamayayim. Steven, bu paketi incelemeni istiyorum. Kişisel algılamayayım. Steven, bu paketi incelemeni istiyorum. | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
It's these kinds of systemized friendly touches that keep my world in orbit. | Bu sistemli arkadas canlisi hareketler dunyami yorungede tutmaya yarar. Bu sistemli arkadaş canlısı hareketler dünyamı yörüngede tutmaya yarar. | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
You start with the little things, | Kucuk seylerle baslayin: Küçük şeylerle başlayın: | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
I told her you were mid air, and not even I knew your final destination. | Ucakta oldugunuzu ve son varis noktanizin neresi oldugunu bilmedigimi soyledim. Uçakta olduğunuzu ve son varış noktanızın neresi olduğunu bilmediğimi söyledim. | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
Well done. And you got an invitation to speak at GoalQuest in Vegas. | Aferin. Vegas'taki GoalQuest'te konusma yapmak icin davetiyeniz var. Aferin. Vegas'taki GoalQuest'te konuşma yapmak için davetiyeniz var. | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
Every once in a while, I do speaking engagements, motivational kind of stuff. But GoalQuest? | Arada bir taahhutsel ve motivasyon tarzi konusmalar yaptim. Ama GoalQuest? Arada bir taahhütsel ve motivasyon tarzı konuşmalar yaptım. Ama GoalQuest? | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
All right, I'll check in. I've got Craig Gregory for you. | Tamam, katilacagim. Craig Gregory hatta. Tamam, katılacağım. Craig Gregory hatta. | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
Wait...ah. Fuck. | Dur... Siktir. | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
Real good numbers out of Phoenix, Ry guy ... | Phoenix'in disinda rakamlar gayet iyi. Phoenix'in dışında rakamlar gayet iyi. | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
and you know that Big Auto is about to cut another 10K before the end of the month? | Big Auto'nun ayin sonunda 10 bin daha kesecegini biliyor musun? Big Auto'nun ayın sonunda 10 bin daha keseceğini biliyor musun? | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
No kidding. Christmas came early. | Hadi canim. Noel erken geldi. Hadi canım. Noel erken geldi. | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
Wish I could have you in five places at once, but I do need you back here in Omaha by the end of the week. All right? | Keske ayni anda 5 yerde olmani saglayabilsem... Keşke aynı anda 5 yerde olmanı sağlayabilsem... | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
I thought you needed me everywhere. Well, we got something real big, a real game changer. | Bana her yerde ihtiyacin var saniyordum. Burada cok buyuk bir is soz konusu. Bana her yerde ihtiyacın var sanıyordum. Burada çok büyük bir iş söz konusu. | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
Hertz doesn't guarantee navigation. That's funny; you don't seem like a girl who needs directions. | Hertz'de navigasyon yok. Yon tarifine ihtiyaci olan birine benzemiyorsunuz. Hertz'de navigasyon yok. Yön tarifine ihtiyacı olan birine benzemiyorsunuz. | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
I hate asking for directions. That's why I get a nav. | Adres sormaktan nefret ederim, iste o yuzden navigasyonlulari tercih ederim. Adres sormaktan nefret ederim, işte o yüzden navigasyonluları tercih ederim. | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
I'm a sucker for simulated hospitality. | Demek iyi yemekleri var. Ben de sahte misafirperverlige bayilirim. Demek iyi yemekleri var. Ben de sahte misafirperverliğe bayılırım. | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
I'll say. I put up pretty pedestrian numbers. 60 thou a year, domestic. | Tahmin edebiliyorum. Ben senede yurt ici 60 kez ucuyorum. Tahmin edebiliyorum. Ben senede yurt içi 60 kez uçuyorum. | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
That's not bad. Don't patronize me. | Hic fena degil. Beni kucumseme. Hiç fena değil. Beni küçümseme. | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
Let's just say I have a number in mind and I haven't hit it yet. | Kafamda bir sayi var ama henuz ulasmis degilim. Kafamda bir sayı var ama henüz ulaşmış değilim. | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
So, we came up with this master plan, which was for me... | Sonra muthis bir plan yaptik. Plana gore... Sonra müthiş bir plan yaptık. Plana göre... | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
Then we got on the plane, transatlantic, flying to um...Zurich. | Sonra uluslararasi ucusa bindik, Zurih'e gidiyoruz. Sonra uluslararası uçuşa bindik, Zürih'e gidiyoruz. | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
Walked up, waited till it was dark, and I walked up to the bathroom with her. | Karanlik cokene kadar bekledim sonra kadinla lavaboya gittim. Karanlık çökene kadar bekledim sonra kadınla lavaboya gittim. | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
Give me some details. It's not so easy. Have you ever tried it? | Ayrintiya gir. Kolay degil. Sen yaptin mi hic? Ayrıntıya gir. Kolay değil. Sen yaptın mı hiç? | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
What? How do you do that? | Ne oldu? Nasil becerdin? Ne oldu? Nasıl becerdin? | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
Not in there. Look. | Bu odada olmaz. Bak. | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
Hey, Ryan, how you holding up? | Selam Ryan. Nasil gidiyor? Selam Ryan. Nasıl gidiyor? | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
You're awfully isolated the way you live. Isolated? I'm surrounded. | Yasam tarzinla her seyden soyutlandin. Soyutlandim mi? Etrafim insan kayniyor. Yaşam tarzınla her şeyden soyutlandın. Soyutlandım mı? Etrafım insan kaynıyor. | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
Hey, neighbor. | Selam komsu. Selam komşu. | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
I'm thrilled that everyone's back under one roof. Welcome home, boys. | Herkesi bir cati altinda gormek gozlerimi yasartti. Hos geldiniz cocuklar. Herkesi bir çatı altında görmek gözlerimi yaşarttı. Hoş geldiniz çocuklar. | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
Now Ned could be any employee in any one of our clients' locations worldwide. | Ned, dunyanin herhangi bir yerindeki musterimizin calisani olabilir. Ned, dünyanın herhangi bir yerindeki müşterimizin çalışanı olabilir. | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
Ned will be given a seat and find one of our transition specialists waiting for him. | Ned'e bir yer gosterilecek ve uzmanlarimizdan biri onu bekliyor olacak. Ned'e bir yer gösterilecek ve uzmanlarımızdan biri onu bekliyor olacak. | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
the reason we're having this conversation is your position is no longer available. | ...bu konusmanin sebebi, calistiginiz pozisyona artik gerek duyulmamasidir. ...bu konuşmanın sebebi, çalıştığınız pozisyona artık gerek duyulmamasıdır. | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
Change is always scary, but consider the following: | Degisim her zaman korkutur, ama sunu dinleyin: Değişim her zaman korkutur, ama şunu dinleyin: | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
That's my fucking line. | Bunlar benim sozlerim. Peki simdi ne olacak? Bunlar benim sözlerim. Peki şimdi ne olacak? | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
This is the first step of a process that will end with you in a new job that fulfills you. | Bu, sizi olgunluga eristirecek yeni bir ise atilma surecinin ilk adimi. Bu, sizi olgunluğa eriştirecek yeni bir işe atılma sürecinin ilk adımı. | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
Start filling out the necessary information and before you know it you will be on your way to new opportunities. | Gerekli yerleri doldurun ve ne oldugunu anlamadan yeni firsatlar ayaginiza gelsin. Gerekli yerleri doldurun ve ne olduğunu anlamadan yeni fırsatlar ayağınıza gelsin. | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
There is a methodology to what I do. There is a reason why it works. | Yaptigim sey bir yontem. İse yaramasinin bir sebebi var. Yaptığım şey bir yöntem. İşe yaramasının bir sebebi var. | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
Coke and IBM have been doing this for years. Are you familiar with them? | Coke ve IBM bunu yillardir yapiyor. Adlarini duymussundur. Coke ve IBM bunu yıllardır yapıyor. Adlarını duymuşsundur. | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
Like anything else, it'll take a few months to sort of transition and everybody will settle in. | Diger seyler gibi, birkac aylik gecis suresinden sonra bu da oturacaktir. Diğer şeyler gibi, birkaç aylık geçiş süresinden sonra bu da oturacaktır. | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
You are grounded. Everybody's grounded. It's done. | Artik yere indin. Herkes indi. Buraya kadar. Artık yere indin. Herkes indi. Buraya kadar. | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
By stabbing them in the chest instead of the back. Is that right? | Arkalarindan bicaklamaktansa goguslerinden bicaklamak mi asilce? Arkalarından bıçaklamaktansa göğüslerinden bıçaklamak mı asilce? | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
Actually I minored in psychology. Nice. | Yan dal olarak Psikoloji okumustum. cok guzel. Yan dal olarak Psikoloji okumuştum. Çok güzel. | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
If she's gonna do this regular basis, don't you wanna know if she can fire somebody? | Madem bu yontemi kullanacak, neler yapabilecegini gormek istemez misin? Madem bu yöntemi kullanacak, neler yapabileceğini görmek istemez misin? | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
Mr Gregory hired me to handle this for him. Handle what? Handle Me? | Bay Gregory bu isi halletmem icin beni tuttu. Neyi hallediyorsun, beni mi? Bay Gregory bu işi halletmem için beni tuttu. Neyi hallediyorsun, beni mi? | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
No, no, no. You can't follow me. You're on a computer screen, remember? | Hayir, pesimden gelemezsin. Sen bilgisayardasin, hatirladin mi? Hayır, peşimden gelemezsin. Sen bilgisayardasın, hatırladın mı? | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
Right. Let's try this again. Fire me again. | Dogru. Bir daha deneyelim. Tekrar kov. Doğru. Bir daha deneyelim. Tekrar kov. | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
Mr Bingham, I'm here to inform you your position is no longer available. | Bay Bingham, calistiginiz pozisyona artik gerek kalmamistir. Bay Bingham, çalıştığınız pozisyona artık gerek kalmamıştır. | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
It's important to not focus on the why, and rather, spend your energy thinking about your future. | Nedeni ustunde yogunlasmayin, enerjinizi geleceginizi dusunmeye harcayin. Nedeni üstünde yoğunlaşmayın, enerjinizi geleceğinizi düşünmeye harcayın. | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
S you're firing me without grounds? Now I really have a lawsuit. | Yani nedensiz yere kovuluyorum? Yok, ben dava acacagim. Yani nedensiz yere kovuluyorum? Yok, ben dava açacağım. | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
This is the most personal situation that you are ever gonna enter, | su anki konudan daha kisisel bir sey yok. Şu anki konudan daha kişisel bir şey yok. | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
Blame the high fuel costs, blame insurance premiums, blame technology. | Yuksek benzin fiyatlarini, sigortayi ve teknolojiyi sucla. Yüksek benzin fiyatlarını, sigortayı ve teknolojiyi suçla. | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
Watch yourself. You're a little too young to become a dinosaur. | Kendine dikkat et. Dinozor olmak icin daha gencsin. Kendine dikkat et. Dinozor olmak için daha gençsin. | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
You're very very confident this girl doesn't know what she's doing. So... | Kizin isi bilmedigini soylerken kendinden emindin... Kızın işi bilmediğini söylerken kendinden emindin... | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
I'm sorry. I don't think a MySpace page qualifies you to rewire an entire company. | Kusura bakma, MySpace'deki arkadas sayisi koca sirketi yeniden duzenlemeye yetmez. Kusura bakma, MySpace'deki arkadaş sayısı koca şirketi yeniden düzenlemeye yetmez. | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
Great. Here's your chance. Go out there, show her the magic, take her through the paces. | Tamam iste, al sana firsat. Git ve ona sihri goster. Ayak uydurmasini sagla. Tamam işte, al sana fırsat. Git ve ona sihri göster. Ayak uydurmasını sağla. | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
And here's you., Do you want to be in the boat? | Bu da sen. O gemide olmak istiyor musun? | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
You want to stay out there a little bit longer, you're welcome, but you will not be alone. Okay? | Biraz gec kalman sorun degil ama yalniz olmayacaksin. Anladin mi? Biraz geç kalman sorun değil ama yalnız olmayacaksın. Anladın mı? | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
I really like my luggage. That's exactly what it is luggage. | Ben bavulumdan memnunum. Bu da aynisi; bir bavul. Ben bavulumdan memnunum. Bu da aynısı; bir bavul. | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
Know how much time you lose checking in? | Ucaga binerken ne kadar kaybedersin biliyor musun? Uçağa binerken ne kadar kaybedersin biliyor musun? | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
This they have better ones there. I'll get rid of this. | Orada cok daha iyileri var. Bunu da atiyorum. Orada çok daha iyileri var. Bunu da atıyorum. | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
You can't be serious. Never get behind people traveling with infants. | Ciddi olamazsin. cocuklu kisilerin arkasina asla gecme. Ciddi olamazsın. Çocuklu kişilerin arkasına asla geçme. | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
and they never seem to appreciate how little time they have left on earth. | Kalan az vakitlerinin kiymetini bildiklerini goremezsin. Kalan az vakitlerinin kıymetini bildiklerini göremezsin. | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
Five words: randomly selected for additional screening. | Al iste. 5 kelime: Fazladan tarama icin rastgele secilenler. Al işte. 5 kelime: Fazladan tarama için rastgele seçilenler. | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
Asians, they pack light, travel efficiently, and they've got a thing for slip on shoes, God love em. | Asyalilar yuk tasimazlar, ayakkabilarini cabuk cikarirlar. Tanri onlari korusun. Asyalılar yük taşımazlar, ayakkabılarını çabuk çıkarırlar. Tanrı onları korusun. | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
Are you mad at your computer? | Bilgisayarina garezin mi var? Bilgisayarına garezin mi var? | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
while minimizing legal blowback. | ...ve geri tepmeyi en aza indiriyoruz. O bizim urunumuz, yaptigimiz is degil. ...ve geri tepmeyi en aza indiriyoruz. O bizim ürünümüz, yaptığımız iş değil. | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
Then stop the boat, shove 'em in the water and make 'em swim. | Sonra gemiyi durdurup, onlari suya itip hepsinin yuzme ogrenmesini sagliyoruz. Sonra gemiyi durdurup, onları suya itip hepsinin yüzme öğrenmesini sağlıyoruz. | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
That's really impressive. Are you gonna put that in your book? | cok etkileyici. Kitabinda buna yer verecek misin? Çok etkileyici. Kitabında buna yer verecek misin? | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
I gotta grab this. I'll meet you at the car rental. | Buna bakmam gerek. Araba kiralama bolumunde bulusuruz. Buna bakmam gerek. Araba kiralama bölümünde buluşuruz. | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
You never called. I wasn't sure what was appropriate. | Hic aramadin. Uygun duseceginden emin olamadim. Hiç aramadın. Uygun düşeceğinden emin olamadım. | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
How long's your layover? They got multiples into SDF. Think you could push? | Ne kadar kalacaksin? Louisville'den gecis yapabilir misin? Ne kadar kalacaksın? Louisville'den geçiş yapabilir misin? | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
Am I supposed to feel better that I'm not the only one losing my job? | İsini kaybeden tek kisi ben olmadigim icin gobek mi atayim yani? İşini kaybeden tek kişi ben olmadığım için göbek mi atayım yani? | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
How do you sleep at night, man? Huh? | Geceleri nasil uyuyorsun ahbap? Geceleri nasıl uyuyorsun ahbap? | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
We'll get to be cosier cause I'm not gonna be able to pay my mortgage on my house. | Evimin kredi borcunu odeyemeyecegim zaman rahata mi erecegiz? Evimin kredi borcunu ödeyemeyeceğim zaman rahata mı ereceğiz? | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
That's what my kids will think. | İste cocuklarimin dusunecegi sey bu. İşte çocuklarımın düşüneceği şey bu. | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
You know why kids love athletes? I don't know. Cause they screw lingerie models? | cocuklar neden sporculari sever? Ne bileyim, mankenlere caktiklari icin mi? Çocuklar neden sporcuları sever? Ne bileyim, mankenlere çaktıkları için mi? | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
Your r�sum� says that you minored in French culinary arts. | ozgecmisinde yan dal olarak, Fransiz yemek pisirme sanatini sectigin yaziyor. Özgeçmişinde yan dal olarak, Fransız yemek pişirme sanatını seçtiğin yazıyor. | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
Then you get out of college and then you come and you work here. | Sonra okuldan mezun olmussun ve buraya gelip calismaya baslamissin. Sonra okuldan mezun olmuşsun ve buraya gelip çalışmaya başlamışsın. | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
Okay, you gotta fill me in on the miles thing. What is that about? | Pekâlâ, bana su mil puan olayini biraz anlat. Neyin nesidir? Pekâlâ, bana şu mil puan olayını biraz anlat. Neyin nesidir? | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
OK. Isn't 10 million just a number? Pi is just a number. | Tamam. 10 milyon sadece bir sayi degil mi? Pi, sadece bir sayidir. Tamam. 10 milyon sadece bir sayı değil mi? Pi, sadece bir sayıdır. | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
And they put your name on the side of a plane. | Ve adini bir ucagin bir tarafina yaziyorlar. Ve adını bir uçağın bir tarafına yazıyorlar. | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
Men get hard ons putting their name on stuff. You guys dont grow up. | Erkekler, adlarinin bir yerlerde yazmasindan tatmin oluyorlar. Siz hic buyumuyorsunuz. Erkekler, adlarının bir yerlerde yazmasından tatmin oluyorlar. Siz hiç büyümüyorsunuz. | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
It's like you need to pee on everything. Now who's stereotyping? | Her seyin uzerine isemeniz gerekirmis gibi. simdi kim kategoriye sokuyor? Her şeyin üzerine işemeniz gerekirmiş gibi. Şimdi kim kategoriye sokuyor? | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |
Why do you suppose that is singular to men? | Neden bunun sadece erkeklere has bir sey oldugunu varsayiyorsun? Neden bunun sadece erkeklere has bir şey olduğunu varsayıyorsun? | Up in the Air-2 | 2009 | ![]() |