Search
English Turkish Sentence Translations Page 183658
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
And based on the pattern with much higher success rates than humans get today. | insanların bugün elde ettiği başarıdan daha yüksek başarı getiren yol temeldir. Üstelik, insanların bugün elde ettiği başarıdan daha yüksek başarı oranları ile. Üstelik, insanların bugün elde ettiği başarıdan daha yüksek başarı oranları ile. Üstelik, insanların bugün elde ettiği başarıdan daha yüksek başarı oranları ile. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
Humans need jobs in order to survive. | insanların yaşayabilmeleri için işe ihtiyaçları vardır İnsanların yaşayabilmeleri için işe ihtiyaçları vardır. İnsanların yaşayabilmeleri için işe ihtiyaçları vardır. İnsanların yaşayabilmeleri için işe ihtiyaçları vardır. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
For without money, a great majority of the crimes that are commited today would never occur. | Para olmasa bugün işlenen suçların birçoğu olmazdı. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
Virtually all forms of crimes are consequence in the moneatry system, | Hemen hemen bütün suç çeşitleri para sisteminin sonucudur , ya direk alakalıdır ya da ekonomik bunalımın yarattığı ruh halindendir. Hemen hemen bütün suç çeşitleri para sisteminin sonucudur, ya direk alakalıdır ya da ekonomik bunalımın yarattığı ruh halindendir. Hemen hemen bütün suç çeşitleri para sisteminin sonucudur, ya direk alakalıdır ya da ekonomik bunalımın yarattığı ruh halindendir. Hemen hemen bütün suç çeşitleri para sisteminin sonucudur, ya direk alakalıdır ya da ekonomik bunalımın yarattığı ruh halindendir. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
Therefore laws themselves could eventually become extinct. | bu yüzdende yasalar işe yaramaz hale geldi. Bu yüzden de yasalar işe yaramaz hale geldi. Bu yüzden de yasalar işe yaramaz hale geldi. Bu yüzden de yasalar işe yaramaz hale geldi. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
And when a person gets in car that drunk | sarhoş biri arabasına bindiğinde Sarhoş biri arabasına bindiğinde, Sarhoş biri arabasına bindiğinde, Sarhoş biri arabasına bindiğinde, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
and a car oscillates at great deal | ve araba yoldan dolayı sallandığına ve araba yoldan dolayı sallandığına, ve araba yoldan dolayı sallandığına, ve araba yoldan dolayı sallandığına, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
there's a little pendulum | aslında çok az bir sallanma hareketi olur aslında çok az bir sallanma hareketi olur. aslında çok az bir sallanma hareketi olur. aslında çok az bir sallanma hareketi olur. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
that swings up and back and that will pull the car over to the side� | Ama o araba yoldan çıkacaktır. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
not a law. Solution. | kanun değil Kanun değil, Kanun değil, Kanun değil, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
Put sonar and radar on automobiles so they can�t hit one another. | Arabalara sonar ve radar koyarsanız birbirlerine çarpmazlar. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
Man made laws are attempts | İnsan yapısı kanunlar, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
to deal with occuring problems | oluşan sorunlarla uğraşırlar oluşan sorunlarla başa çıkmaya çalışırlar, oluşan sorunlarla başa çıkmaya çalışırlar, oluşan sorunlarla başa çıkmaya çalışırlar, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
and not knowing how to solve them | ve sorunların nasıl çözüleceğini bilmezler fakat sorunların nasıl çözüleceğini bilmemek, fakat sorunların nasıl çözüleceğini bilmemek, fakat sorunların nasıl çözüleceğini bilmemek, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
they make a law. | sadece kanun yaparlar insanlara kanun yaptırır. insanlara kanun yaptırır. insanlara kanun yaptırır. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
In the United States, the most privatised, | en çok özelleştirme yapılmış ve gezegendeki en kapitalist ülke olan ABD'de En çok özelleştirme yapılmış ve gezegendeki en kapitalist ülke olan ABD'de, En çok özelleştirme yapılmış ve gezegendeki en kapitalist ülke olan ABD'de, En çok özelleştirme yapılmış ve gezegendeki en kapitalist ülke olan ABD'de, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
it shall come as no surprise | dünyadaki en büyük hapisanelerin ve en çok mahkumun olması dünyadaki en büyük hapisanelerin ve en çok mahkumun olması, dünyadaki en büyük hapishanelerin ve en çok mahkumun olması, dünyadaki en büyük hapishanelerin ve en çok mahkumun olması, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
that it also has the largest prison population | sürpriz olmasa gerek. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
Statistically, most of these people | istatiksel olarak bu insanların çoğu İstatiksel olarak bu insanların çoğu, İstatiksel olarak bu insanların çoğu, İstatiksel olarak bu insanların çoğu, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
and come from poor, deprived societies. | eğitimsiz ve sosyal haklardan mahrum ,fakir toplumlardan gelmektedir toplumun eğitimsiz, sosyal haklardan mahrum ve fakir kesimlerinden gelmektedir. toplumun eğitimsiz, sosyal haklardan mahrum ve fakir kesimlerinden gelmektedir. toplumun eğitimsiz, sosyal haklardan mahrum ve fakir kesimlerinden gelmektedir. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
And contrary to propaganda, | yapılan propagandaya ters olarak Yapılan propagandaya ters olarak, Yapılan propagandaya ters olarak, Yapılan propagandaya ters olarak, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
it is this enviromental conditioning, which | suça ve şiddete yönelmek bu çevresel koşullamadandır suça ve şiddete yönelmek; bu çevresel koşullamadandır. suça ve şiddete yönelmek, çevresel koşullanmadandır. suça ve şiddete yönelmek, çevresel koşullanmadandır. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
and regard to this point. | başka şekilde düşünsede başka şekilde düşünse de, başka şekilde düşünse de, başka şekilde düşünse de, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
The legal and prison systems are just more examples | yasalarımız ve hapishane sistemlerimiz yasalarımız ve hapishane sistemlerimiz, yasalarımız ve hapishane sistemlerimiz, yasalarımız ve hapishane sistemlerimiz, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
of how our society avoids examining | toplumumuzun bu davranışların kökünü | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
the root causes of behaviour. | nasıl değerlendirdiğinin örnekleridir. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
Billions are spend each year | her yıl milyarlar harcanıyor Hapishaneler ve polis teşkilatı için, Hapishaneler ve polis teşkilatı için, Hapishaneler ve polis teşkilatı için, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
on prisons and police, | hapishaneler ve polis teşkilatı için her yıl milyarlar harcanıyor. her yıl milyarlar harcanıyor. her yıl milyarlar harcanıyor. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
while only a fraction is spend on | Suç işlemenin en temel sorumlusu olan | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
programs for poverty, | yoksullukla ilgili programlara yoksullukla ilgili programlara ise, yoksullukla ilgili programlara ise, yoksullukla ilgili programlara ise, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
which is one of the most fundamental variables | bunun çok küçük bir kısmı harcanır bunun çok küçük bir kısmı harcanır. bunun çok küçük bir kısmı harcanır. bunun çok küçük bir kısmı harcanır. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
And, as long as we have an economic system, | Kıtlık ve ihtiyaç yaratan ve bunu isteyen | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
which preferes and infact creates | ekonomik sistemimiz var olduğundan beri ekonomik sistemimiz var olduğundan beri, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
scarcity and deprivation, crime will never go away. | suç bitmemiştir suç bitmemiştir. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
If people have access to the necessities of life | insanlar yaşamları için olan ihtiyaçlarına İnsanlar yaşamları için olan ihtiyaçlarına, İnsanlar yaşamları için olan ihtiyaçlarına, İnsanlar yaşamları için olan ihtiyaçlarına, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
You want all this things availabe without a price tag | bütün bunların ücretsiz olmasını istersiniz Bütün bunların ücretsiz olmasını istersiniz. Bütün bunları üzerlerinde fiyat etiketi olmadan istiyorsunuz. Bütün bunların ücretsiz olmasını istersiniz. Bütün bunların ücretsiz olmasını istersiniz. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
Now then, you�ve gotta have a price tag. | o zaman ücretsiz olacak. İnsanları ne motive edecek ? Diyelim ücretsiz oldu. "İnsanları ne motive edecek?" Diyelim ücretsiz oldu. "İnsanları ne motive edecek?" Diyelim ücretsiz oldu. "İnsanları ne motive edecek?" | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
People in our culture are trained to believe | günümüz kültüründe insanlar Günümüz kültüründe insanlar, Günümüz kültüründe insanlar, Günümüz kültüründe insanlar, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
that the monetary system produces incentive: | para sistemiyle güdülmeye alıştırılmıştır para sistemiyle güdülmeye alıştırılmıştır. para sistemiyle güdülmeye alıştırılmıştır. para sistemiyle güdülmeye alıştırılmıştır. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
there would be different incentives, very different incentives. | farklı dürtüler olacaktır ,çok farklı güdüler. çok farklı dürtüler olacaktır. çok farklı dürtüler olacaktır. çok farklı dürtüler olacaktır. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
New incentives arise. | Yeni dürtüler oluşur. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
If you make a painting, that you enjoy, | beğendiğiniz bir resim yaptığınızda Beğendiğiniz bir resim yaptığınızda, Beğendiğiniz bir resim yaptığınızda, Beğendiğiniz bir resim yaptığınızda, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
you will enjoy giving it to other people not selling it. | onu birilerine vermekten de keyif alacaksınız ,satmaktan değil. onu birilerine vermekten keyif alacaksınız, satmaktan değil. onu birilerine vermekten keyif alacaksınız, satmaktan değil. onu birilerine vermekten keyif alacaksınız, satmaktan değil. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
I think most of the education, that I've seen today, | bugüne kadar gördüğüm birçok eğitim mesleklere yönelik insanlar yetiştirmek içindi Bugüne kadar gördüğüm birçok eğitim, mesleklere yönelik insanlar yetiştirmek içindi. Bugüne kadar gördüğüm birçok eğitim, mesleklere yönelik insanlar yetiştirmek içindi. Bugüne kadar gördüğüm birçok eğitim, mesleklere yönelik insanlar yetiştirmek içindi. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
It's very specialized. They're not generalists. | çok spesifikti.genele hayata yönelik değillerdi. Çok spesifikti. Genele, hayata yönelik değillerdi. Çok spesifikti. Genele, hayata yönelik değillerdi. Çok spesifikti. Genele, hayata yönelik değillerdi. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
People don't know a lot about a lot of different subjects. | bir sürü konu hakkında doğru dürüst birşey bilmeyen insanlar.Bence çok şey bilen insanları Bir sürü konu hakkında doğru dürüst bir şey bilmeyen insanlar. Bence çok şey bilen insanları, Bir sürü konu hakkında doğru dürüst bir şey bilmeyen insanlar. Bence çok şey bilen insanları, Bir sürü konu hakkında doğru dürüst bir şey bilmeyen insanlar. Bence çok şey bilen insanları, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
if they knew a lot about a lot of things. | alıp savaşa götüremezsiniz. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
I think education is mostly rote | eğitim tamamen ezbercidir Eğitim tamamen ezbercidir. Eğitim tamamen ezbercidir. Eğitim tamamen ezbercidir. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
and they're not taught how to solve problems, | Problemlerin nasıl çözüleceği öğretilmiyor. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
of how to do critical thinking. | gereken beceriler kazandırılmıyor. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
In a resource based economy, the education would be very different. | kaynak bazlı ekonomide ,eğitim çok farlı olacaktır. Kaynak bazlı ekonomide, eğitim çok farlı olacaktır. Kaynak bazlı ekonomide, eğitim çok farklı olacaktır. Kaynak bazlı ekonomide, eğitim çok farklı olacaktır. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
Our society's major concern is mental development | bizim toplumumuzun en büyük sorunu zihinsel gelişim ve Toplumumuzun en büyük sorunu, zihinsel gelişim ve Toplumumuzun en büyük sorunu, zihinsel gelişim ve Toplumumuzun en büyük sorunu, zihinsel gelişim ve | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
and to motivate each person | herkesi kendi potansiyelini | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
to their highest potential. | en üst düzeyde kullanmaya motive etmektir. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
Because our philosophy is | çünkü bizim felsefemiz insanları daha bilinçli hale getirmek Çünkü bizim felsefemiz insanları daha bilinçli hale getirmek, Çünkü bizim felsefemiz insanları daha bilinçli hale getirmek, Çünkü bizim felsefemiz insanları daha bilinçli hale getirmek, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
because everybody becomes a contributor. | ve herkesin payı olan daha zengin bir dünyadır ve herkesin dünyada bir payı olmasını sağlamaktır. ve herkesin dünyada bir payı olmasını sağlamaktır. ve herkesin dünyada bir payı olmasını sağlamaktır. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
The smarter your kids are, | sizin çocuklarınızın daha zeki ve bilinçli olması Sizin çocuklarınızın daha zeki ve bilinçli olması, Sizin çocuklarınızın daha zeki ve bilinçli olması, Sizin çocuklarınızın daha zeki ve bilinçli olması, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
Because they'll be contributing more constructively to the environment | çünkü çevrelerine ve benim yaşamıma daha fazla faydalı olacaklardır Çünkü çevrelerine ve benim yaşamıma daha fazla faydalı olacaklardır. Çünkü çevrelerine ve benim yaşamıma daha fazla faydalı olacaklardır. Çünkü çevrelerine ve benim yaşamıma daha fazla faydalı olacaklardır. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
and to my life. | kaynak bazlı ekonomide tasarladığımız herşey Kaynak bazlı ekonomide tasarladığımız her şey, Kaynak bazlı ekonomide tasarladığımız her şey, Kaynak bazlı ekonomide tasarladığımız her şey, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
with an resource based economy | toplumla uygulanacak ve topluma dayalı olacaktır toplumla uygulanacak ve topluma dayalı olacaktır. toplumla uygulanacak ve topluma dayalı olacaktır. toplumla uygulanacak ve topluma dayalı olacaktır. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
that we're not civilized yet. | göstergeleridir. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
when you produce scarcity? | olacağını göremediniz mi baba?" | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
Isn't it obvious? | Apaçık ortada değil mi? Tabi ki ,çocuklar anlayacaklar "Apaçık ortada değil mi?" Tabi ki, çocuklar anlayacaklar, "Apaçık ortada değil mi?" Tabi ki, çocuklar anlayacaklar, "Apaçık ortada değil mi?" Tabi ki, çocuklar anlayacaklar, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
that you're pinheads raised merely to serve | sadece kurulu düzene hizmet eden ve onu yücelten | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
the established institutions. | kuş beyinliler olduğunuzu. kuş beyinliler olduğumuzu. kuş beyinliler olduğumuzu. kuş beyinliler olduğumuzu. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
objective information is impossible. | tarafsız haber imkansızdır tarafsız haber imkansızdır. tarafsız haber imkansızdır. tarafsız haber imkansızdır. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
while discovering, amplifying, and aligning with the signal coming from our true empirical oneness. | gerçek birlikteliğimizden gelen sinyal ile keşfetmek, geliştirmek ve düzenlemektir, keşfetmek, geliştirmek ve düzenlemektir, keşfetmek, geliştirmek ve düzenlemektir, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
It is up to you. | bu size bağlı Bu size bağlı. Bu size bağlı. Bu size bağlı. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
you are everything! | siz her şeysiniz! | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
And to understand is to transform what is.� J. Krishnamurti | Ve, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
The old appeals to racial, sexual or religious chauvinism, | "Eskiden cazip olan etnik, cinsel, dinsel şovenizm, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
to rabid nationalist fervor are beginning not to work. | milliyetçilerin işine artık yaramıyor. ya da milliyetçi ateşi körüklemek artık işe yaramıyor." Carl Sagan ya da milliyetçi ateşi körüklemek artık işe yaramıyor." Carl Sagan ya da milliyetçi ateşi körüklemek artık işe yaramıyor." Carl Sagan | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
The business of who I am and whether I'm good or bad, or achieving or not, | Bugüne kadar öğrendiğimiz iyi mi kötü mü olduğumuz "Ben kimim, iyi biri miyim yoksa kötü mü, başarılı mıyım gibi "Ben kimim, iyi biri miyim yoksa kötü mü, başarılı mıyım gibi "Ben kimim, iyi biri miyim yoksa kötü mü, başarılı mıyım gibi | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
all that's learned along the way. | veya başarılı mı başarısız mı olduğumuzdu. hep sonradan edinilen dertler." Dr. Richard Albert hep sonradan edinilen dertler." Dr. Richard Albert hep sonradan edinilen dertler." Dr. Richard Albert | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
It's just a ride | bu gidişi "Basit bir yolculuktan ibaret, Bu bir yolculuktan ibaret, "Basit bir yolculuktan ibaret, "Basit bir yolculuktan ibaret, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
and we can change it anytime we want. | istediğimiz anda değiştirebiliriz istediğin zaman değiştirebileceğin bir yolculuk. istediğin zaman değiştirebileceğin bir yolculuk. istediğin zaman değiştirebileceğin bir yolculuk. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
It's only the choice. No effort, no work, no job, no savings of money. | sadece seçim işi. İş yok ,çalışmak yok ,para kazanmak yok. Sadece bir seçim. Çaba harcamadan, çalışmadan, para biriktirmeden." Bill Hicks Sadece bir seçim. Çaba harcamadan, çalışmadan, para biriktirmeden." Bill Hicks Sadece bir seçim. Çaba harcamadan, çalışmadan, para biriktirmeden." Bill Hicks | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
I realised I had the game wrong. | oyunu yanlış algıladığımın farkına vardım. "Farkettim ki oyunu yanlış anlamışım. "Fark ettim ki oyunu yanlış anlamışım. "Fark ettim ki oyunu yanlış anlamışım. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
The game was to find out what I already was. | oyun ,aslında kim olduğunuzu bulmakmış. Oyun halihazırda ne olduğumu bulmakti." Dr. Richard Albert Oyun halihazırda ne olduğumu bulmaktı." Dr. Richard Albert Oyun halihazırda ne olduğumu bulmaktı." Dr. Richard Albert | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
We will see | İnsan zihninde kökten devrim | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
how very important it is | düşüncesi oluşturmanın ne kadar önemli | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
to bring about, in the human mind, | olduğunu göreceğiz. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
The crisis is a crisis in consciousness. | kriz bilincimizdeki krizdir Bu kriz bir bilinç krizidir. Bu kriz bir bilinç krizidir. Bu kriz bir bilinç krizidir. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
A crisis that cannot, anymore, | bundan sonra bu kriz Öyle bir kriz ki Öyle bir kriz ki Öyle bir kriz ki | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
Man | insan İnsanlık İnsanlık | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
is still as he was. | hala aynı insan | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
Is still brutal, | hala vahşi | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
violent, | saldırgan | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
aggressive, | agresif | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
along these lines. | bir toplum kurdu bu değerler üzerine kurulu." Jiddu Krishnamurti bu değerler üzerine kurulu." Jiddu Krishnamurti bu değerler üzerine kurulu." Jiddu Krishnamurti | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
It is no measure of health to be well adjusted to a profoundly sick society. | Tamamen hasta bir topluma uyumlu yaşamak sağlıklı olmak değildir. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
and misunderstood, | imtiyazlı ve yanlış anlaşılmış ve sorgusuz kabul görmüş ve sorgusuz kabul görmüş | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
as the monetary system. | hiçbir sistem yoktur. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
Taking on nearly religious proportions, | neredeyse dinler olduğu kadar | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
the established monetary institution exists as one of the most unquestioned forms of faith there is. | kurulmuş bu sorgulanmayan para düzeni de var olmuştur. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
And, whether we are aware of it or not, the lifeblood of all of our established institutions, | farkında olalım ya da olmayalım kurduğumuz kurumların can damarı Farkında olalım ya da olmayalım, Farkında olalım ya da olmayalım, Farkında olalım ya da olmayalım, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
Unfortunately, economics is often viewed with confusion and boredom. | malesef ekonomi çoğu zaman sıkıntı ve buhran içindedir. Ne yazık ki ekonomi genellikle karmaşık ve sıkıcı olarak algılanır. Ne yazık ki ekonomi genellikle karmaşık ve sıkıcı olarak algılanır. Ne yazık ki ekonomi genellikle karmaşık ve sıkıcı olarak algılanır. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
None are more hopelessly enslaved than those who falsely believe they are free. Johann Wolfgang von Goethe 1749 1832 | kimse özgür olduğunu sanan köleler kadar ümitsizce köleleştirilmemiştir. Johann Wolfgang von Goethe 1749 1832 Kimse özgür olduğuna inanan birinden daha iyi köle olamaz. "Kimse özgür olduğuna inanan birinden daha iyi köle olamaz." "Kimse özgür olduğuna inanan birinden daha iyi köle olamaz." | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
A number of years ago, the central bank of the United States, the Federal Reserve, | yıllar önce, ABD merkez bankası, Federal Rezerv, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
A translation of which goes something like this: | tercümesi şöyledir: Anlaşılır dilde tercümesi aşağı yukarı şöyledir. Anlaşılır dilde tercümesi aşağı yukarı şöyledir. Anlaşılır dilde tercümesi aşağı yukarı şöyledir. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 |