Search
English Turkish Sentence Translations Page 191
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Now. | Şimdi. | 18 to Life-1 | 2010 | |
They're big on the private meetings. | Özel buluşmaları seviyorlar. | 18 to Life-1 | 2010 | |
May I have some of that gentle fish? | Sefil balıklardan biraz alabilirmiyim? | 18 to Life-1 | 2010 | |
It's gefilte fish. | Bunlar gefilte balığı. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Akaneffa fish. | Akaneffa balığı. | 18 to Life-1 | 2010 | |
I swear, nothing's going on. | Yemin ederim bir şey olmuyor. | 18 to Life-1 | 2010 | |
I'm releasing that picture of you on the Internet. | Senin o resmini internete koydum. | 18 to Life-1 | 2010 | |
What picture? | Hangi resmi? | 18 to Life-1 | 2010 | |
That's just it. | Sadece o. | 18 to Life-1 | 2010 | |
You're not gonna know until it's out there. | Orada oluncaya kadar bilmeyeceksin. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Ok, ok, ok. Dad's notreally Jewish. Phil's pretending to be married to Mom | Tamam, tamam, babam gerçekten yahudi değil Phil annemle evliymiş numarası yapıyor | 18 to Life-1 | 2010 | |
and I dropped out of college without telling anyone. | ve ben kimseye söylemeden okulu bıraktım. | 18 to Life-1 | 2010 | |
And I lost my job. | Ve işimi kaybettim. | 18 to Life-1 | 2010 | |
I feel suddenly vested with great power. | Aniden büyük bir güç kazandığımı hissediyorum. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Monica, I'm begging you. | Monica, sana yalvarıyorum. | 18 to Life-1 | 2010 | |
If you have any love for Dad or me at all, | Eğer babamı veya beni çok az seviyorsan, | 18 to Life-1 | 2010 | |
you can't let Rabbi Goldstein know that Dad didn't go through with his bris. | Haham'ın bilmesine izin veremezsin babam sünnet töreniyle kabul edilmedi. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Tom, please. | Tom, lütfen. | 18 to Life-1 | 2010 | |
What kind of manipulative, self serving bitch do you think I am? | Beni ne çeşit bir çıkarcı, kendine hizmet eden şıllık sanıyorsun? | 18 to Life-1 | 2010 | |
Ben? | Ben? | 18 to Life-1 | 2010 | |
Rabbi Goldstein hasn't had any kosher sausage yet. | Haham henüz helal sosis almamış. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Why are you calling him Ben? | Neden ona Ben diyorsun? | 18 to Life-1 | 2010 | |
At least I think they're kosher. | En azından helal olduğunu düşünüyorum. | 18 to Life-1 | 2010 | |
You never can tell from the outside, huh? | Hiç sesli söyleyemedin değil mi? | 18 to Life-1 | 2010 | |
Monica. I'm sorry. Would you help me look for my fork, please? | Monica. Üzgünüm.Çatalımı aramak için yardım edebilirmisin lütfen? | 18 to Life-1 | 2010 | |
If you know what I think you know, | Eğer bildiğini düşündüğümün ne olduğunu biliyorsan, | 18 to Life-1 | 2010 | |
you'd better keep a lid on it! | kapalı tutmaya devam etsen iyi olur! | 18 to Life-1 | 2010 | |
Two weeks with my friends at our time share in Palm Springs. | Palm Springs'teki devremülkümüzde arkadaşlarımla iki hafta. | 18 to Life-1 | 2010 | |
One. | Bir hafta. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Week and a half. | Bir buçuk hafta. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Final offer. | Son teklif. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Enjoying the sausages, Rabbi? | Sosisler güzel mi, Haham? | 18 to Life-1 | 2010 | |
I love kishka. It's my favourite. | Ben kokoreçi severim. Favorimdir. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Would you like some, young lady? | Biraz ister misin, genç hanım? | 18 to Life-1 | 2010 | |
Oh, no thank you. | Hayır teşekkürler. | 18 to Life-1 | 2010 | |
You know what I like? Cocktail wieners. | Ne sevdiğii bilir misiniz? Kesilmiş sosisler. | 18 to Life-1 | 2010 | |
The ones that they serve at parties with the toothpicks jammed right into them? | Birileri sosislere kürdan batırarak servis ediyorlarmış, değil mi? | 18 to Life-1 | 2010 | |
Week and a half. | Bir buçuk hafta | 18 to Life-1 | 2010 | |
Hey Rabbi, you know what I've always been curious about? | Haham, uzun zamandır neyi merak ediyordum biliyor musunuz? | 18 to Life-1 | 2010 | |
What? | Neyi? | 18 to Life-1 | 2010 | |
The bris. | Sünnet törenini. | 18 to Life-1 | 2010 | |
That's what you've always been curious about? | Her zaman bunu mu merak ettin? | 18 to Life-1 | 2010 | |
Mm hm. Please explain it, Rabbi. | Lütfen açıklayın, Haham. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Two... | İki... | 18 to Life-1 | 2010 | |
... more knishes here. | ... daha fazla kishne alayım. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Save some for me; I've decided I want three for myself. | Birazda bana ayır; Üç olmasına karar verdim. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Over my dead body. | Cesedimi çiğnemen lazım. | 18 to Life-1 | 2010 | |
He's right. | Haklı. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Better watch those carbs. | O karbonhidratlara dikkat etmek daha iyi. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Rabbi. Bris. Describe. | Hamam. Sünnet töreni . Anlat. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Well, it's not exactly dinner conversation, but what the heck. | Tam olarak yemek muhabbeti değil ama bana vız gelir. | 18 to Life-1 | 2010 | |
First I crush a section of the skin with a haemostat. | İlk pensle üsteki deri kısmını eziyorum | 18 to Life-1 | 2010 | |
Then I pull the foreskin up over the clamp and push it through a hole in the base. | Ve sonra sünnet derisini tutup deliğe doğru çekerim | 18 to Life-1 | 2010 | |
Then I tighten up the clamp. | sonra kıskacı gererim | 18 to Life-1 | 2010 | |
I JUST DIDN'T WANT HIM TO PUNCTURE MY PENIS! IS THAT SO WRONG? | Onun penisimi delmesini istemedim bu çok mu yanlış? | 18 to Life-1 | 2010 | |
Rabbi, I married Judith, not Tara. | Haham, ben Judith'le evliyim, Tara'yla değil. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Tom is my kid, not Jessie. | Tom benim çocuğum, Jessie değil. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Judith, I'm sorry. I chickened out. | Judith, üzgünüm. Korktuğumdan yapamadım. | 18 to Life-1 | 2010 | |
I forged the conversion certificate. | Din değiştirme sertifikam sahte. | 18 to Life-1 | 2010 | |
I'm not officially Jewish. | Resmi olarak yahudi değilim | 18 to Life-1 | 2010 | |
Which means you're not officially married! | O zaman resmi olarak evli değilsiniz | 18 to Life-1 | 2010 | |
Someone's not getting any tonight. | Bu akşam birileri hiçbir şey kazanmıyor. | 18 to Life-1 | 2010 | |
He's storing meat in my freezer! | O buzluğumda et saklıyor! | 18 to Life-1 | 2010 | |
You're doing what? | Ne yapıyorsun? | 18 to Life-1 | 2010 | |
No! I uh... | Hayır! ben... | 18 to Life-1 | 2010 | |
Tom quit school! | Tom okulu bıraktı! | 18 to Life-1 | 2010 | |
Yeah. And got fired from the juice bar. | Evet ve işten kovuldu | 18 to Life-1 | 2010 | |
You quit school? | Okulu mu bıraktın? | 18 to Life-1 | 2010 | |
And got fired from the juice bar. | ve işten kovuldu. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Yeah. Well... | Evet. Şey... | 18 to Life-1 | 2010 | |
she has no intention of converting and never did. | onun din değiştirmeye niyeti yok ve hiç olmadı. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Well. | Peki. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Is there anyone else who has anything to confess? | İtirafı olan başka birileri var mı? | 18 to Life-1 | 2010 | |
It is I that ate the cookies. | Kurabiyeleri Phil değil ben yedim. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Best family dinner ever. | En iyi aile akşam yemeği. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Please don't hate me for quitting school. | Lütfen okulu bıraktığım için benden nefret etme. | 18 to Life-1 | 2010 | |
I think my parents' suffocating guilt is punishment enough. | Ailemin bunaltıcı suçu ceza için yeterli diye düşünüyorum. | 18 to Life-1 | 2010 | |
I don't hate you. | Senden nefret etmiyorum. | 18 to Life-1 | 2010 | |
I'm just extremely disappointed slash annoyed with you | Çok büyük hayalkırıklığına uğradım ve sana kızgınım | 18 to Life-1 | 2010 | |
for a period of time that is yet to be determined. | Şimdi hala azimli olma zamanı. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Also, I kind of hate you. | Yinede senden bir çeşit nefret ediyorum. | 18 to Life-1 | 2010 | |
But? | Ama? | 18 to Life-1 | 2010 | |
I'm sorry, Tom, but that was a pretty boneheaded thing to do. | Üzgünüm Tom ama yapılan en aptalca şeydi. | 18 to Life-1 | 2010 | |
I know, it's just I couldn't handle school and work at the same time. | Biliyorum sadece, okul ve işi aynı anda idare edemedim. | 18 to Life-1 | 2010 | |
So I chose the one that would get us out of here faster. | Bende bizim burdan daha hızlı taşınmamızı sağlayacak olanı seçtim. | 18 to Life-1 | 2010 | |
And then you got fired. | Ve sonra kovuldun. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Well, the plan had some holes. | Tabi plan kusursuz değildi. | 18 to Life-1 | 2010 | |
I can't believe our punishment is to clean out the freezer. | Cezamızın dondurucuyu silip süpürmek olduğuna inanamıyorum . | 18 to Life-1 | 2010 | |
Who knew mould could grow in sub zero temperatures? | Küfün sıfırın altında sıcaklıkta büyüyebildiğini kim bilirdi? | 18 to Life-1 | 2010 | |
Well, we should count ourselves lucky our wives didn't leave us. | eşlerimizin bizi terk etmediği için kendimizi şanslı saymalıyız. | 18 to Life-1 | 2010 | |
At least you got free meat. | En azından bedava et aldın. | 18 to Life-1 | 2010 | |
How are you doing over there, buddy? | Orda ne var ne yok dostum? | 18 to Life-1 | 2010 | |
I feel my punishment does not fit my crime. | Suçuma göre cezamın fazla olduğunu düşünüyorum. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Look on the bright side. | İyi tarafından bakın. | 18 to Life-1 | 2010 | |
We got off easier than my dad. | Babamdan daha kolay paçayı kurtardık. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Oh, quiet, Benjamin. | Sessiz ol, Benjamin. | 18 to Life-1 | 2010 | |
I haven't even done it yet. | Henüz daha bir şey yapmadım. | 18 to Life-1 | 2010 | |
It's never ending darkness | Sonsuz bir karanlık. | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
As humans we're all so clumsy | Biz insanlar çok beceriksiziz. | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
Just close my eyes at whomever comes that | Gelen kim olursa olsun gözlerimi kapatırım. | 19 Nineteen-1 | 2009 |