Search
English Turkish Sentence Translations Page 194
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
I'm not a boy! Why would you say that?! | Ben erkek değilim, neden öyle dedin ki?! | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
Detective Ha, what just happened? | Dedektif Ha, ne oldu az önce? | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
There, this way! | İşte, o taraftan! | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
There they are! | İşte, oradalar! | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
You're a genius! | Sen bir dahisin! | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
What, you lost them? | Ne, onları kayıp mı ettin? | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
Sorry | Üzgünüm. | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
How embarassing | Ne utanç verici. | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
We didn't expect the kids to do that | Çocuklardan böyle bir şey beklemiyorduk. | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
I should have chosen athletes, at least they can run faster | Birkaç atlet seçmeliymişim, onlar en azından sizden daha hızlı koşar. | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
Congratulations on a job well done, you lost all three of them!? | Tebrik ederim, iyi iş. | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
Fooled by a damn bunch of nineteen year olds | 19 yaşında bir avuç kahrolası velet tarafından kandırıldınız. | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
I'm sorry | Üzgünüm. | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
Did you forcefully accuse them of being criminals? | Onları zorla suçlu olmakla mı itham ettiniz? | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
Kids these days aren't scared enough of us, they know juvenile sentences are short...kids like them | Bugünlerde çocuklar, bizden yeterince korkmuyor. | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
Stop it, please! | Kes şunu, lütfen! | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
If you are on my side you might end up getting fired too | Benim yanımda olursan sen de kovulabilirsin. | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
I'm not taking any sides, I just want to catch the criminal | Kimsenin yanında değilim, sadece suçluyu yakalamak istiyorum. | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
What's wrong? | Sorun nedir? | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
Tell us the truth, the police said you confessed... | Doğruyu söyle bize, polis itiraf ettiğini söyledi... | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
I didn't do it | Ben yapmadım. | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
The police said he killed Yeongae | Polis onun Yeongae'yi öldürdüğünü söyledi. | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
It's not me... | Ben değilim... | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
He didn't kill her | Yeongae'yi o öldürmedi. | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
How do you know this? Did you kill her? | Nereden biliyorsun, yoksa sen mi öldürdün? | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
How pathetic ...do you really think he could kill someone? | Bak şuna, ne kadar da zavallı... sahiden de birini öldürebileceğini düşünüyor musun? | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
No | Hayır. | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
What do we even do now? We escaped, but what do we do? | Şimdi ne yapacağız? Kaçtık ama sırada ne var? | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
They'll think we ran because we're guilty | Suçlu olduğumuz için kaçtığımızı sanacaklar. | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
We didn't just run..we attacked the officers too | Yalnızca kaçmadık... memurlara saldırdık da. | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
It's all just a big mess, I'm going home | İyice karman çorman oldu, ben eve gidiyorum. | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
Have you lost your mind? They police will have gone there by now | Sen aklını mı yitirdin? Polis oraya gitmiştir bile. | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
I'm more scared of my parents then going to jail... | Hapse gitmekten çok, ailemden korkuyorum... | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
Well you don't know my parents | Şey, ailemi tanımıyorsunuz. | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
Staring at the door isn't going to open it, let's just go | Dikilip kapıyı izlemek, onu açmayacak. Gidelim hadi. | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
What did they say? | Ne dediler? | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
They refuse to meet with us unless we come with their lawyer | Avukatlarıyla gelinceye dek bizimle görüşmeyi reddediyorlar. | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
Did you tell them their son confessed and ran off? | Oğullarının suçunu itiraf edip, kaçtığını söyledin mi? | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
You're lucky your parents are so rich | Ailen çok zengin olduğu için şanslısın. | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
You dad's a millionaire? You're going to inherit everything? | Baban milyoner mi? Varisi de sen misin? | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
No, right now I am repeating at a university | Hayır, şu an üniversiteye tekrar hazırlanıyorum. | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
You need a lot of money to study like that | Böyle çalışabilmek için çok paran olması gerekir. | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
Calm down, relax | Sakin olun, rahatlayın. | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
My son really murdered someone? | Oğlum gerçekten de birini mi öldürdü? | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
We need to investigate further...do you know where he might have gone? | Daha derin bir araştırma yapmak gerekiyor... nereye gitmiş olabileceğini biliyor musunuz? | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
I'm not quite sure what you mean | Ne demek istediğinizden pek emin değilim. | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
A friend's home or somewhere he goes often? | Bir arkadaşının evi veya sık sık gittiği herhangi bir yer? | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
I'm not sure, Hyangja? Do you know? | Pek emin değilim. Hyangja, sen biliyor musun? | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
You all have no idea? | Hiçbirinizin fikri yok mu? | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
She just took her medication | İlacını şimdi aldı. | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
(Cervical Cancer) | "Rahim ağzı kanseri" | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
Is it serious? | Ciddi bir şey mi? | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
How long does she have left? | Ne kadar vakti kaldı? | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
How long has she been here? | Ne zamandır burada? | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
A little over six months | 6 aydan biraz fazla oldu. | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
Her daughter quit school and works at a hairdresser's now to pay for her mom | Kızı, hastane masraflarını ödemek için okulu bırakıp kuaförde çalışmaya başladı. | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
Her ex husband has not ever visited | Eski kocası ziyarete bir kez bile gelmedi. | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
Her daughter can be little rude but she seems all right | Kızı biraz kaba biri olabilir ama çok iyi birine benziyor. | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
You're a hero | Sen bir kahramansın. | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
You're such a good daughter | Çok hayırlı bir evlatsın. | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
Forget that, you should have heard the detective making fun of me for being just a staff | Boş versene, sadece asistan olduğum için dalga geçen dedektifi duymalıydınız. | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
He didn't even know what humanities and cultural studies is... | Daha beşeri ve kültürel bilimlerin ne olduğunu bile bilmiyordu... | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
Same here, he kept calling me a mama's boy I was so angry | Aynen, bana durmadan süt çocuğu dedi, çok sinirlendim. | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
I'm going to ask one more time, you really didn't kill Yeongae? | Bir kez daha soracağım, gerçekten de Yeongae'yi öldürmedin mi? | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
Of course I didn't, I was just a customer there | Tabi ki hayır, sadece çalıştığı yerde bir müşteriydim. | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
You? | Sen? | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
I did not kill her, she just called me to borrow money...what about you then? | Ben öldürmedim, borç istemek için arayıp duruyordu sadece... asıl seni sormalı? | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
We worked at the internet cafe together | İnternet kafede beraber çalıştık. | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
We had dinner once last night, that's it | Geçen gece beraber yemek yedik, o kadar. | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
All right, I trust you both | Pekala, ikinize de güveniyorum. | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
I trust you too | Ben de sana güveniyorum. | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
Same here | Ben de. | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
Turn your phones off | Telefonlarınızı kapatın ki... | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
Before they try to track us down | ...izimizi bulamasınlar. | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
Then it's time for us....to escape | Öyleyse şimdi... kaçma zamanı. | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
Hey...we're all the same age: nineteen | Baksanıza... hepimiz aynı yaştayız: on dokuz. | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
Why do you keep speaking so politely? | Niye bu kadar nazik konuşuyorsun? | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
Is it because you're so rich? Think you are a prince? | Çok zengin olduğun için mi? Kendini prens mi sanıyorsun? | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
Just speak to us like we are friends | Bizimle arkadaşmışız gibi konuş. | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
Let's introduce ourselves properly | Hadi kendimizi düzgünce tanıtalım. | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
What are you names? I'm... | Adlarınız nedir? Ben... | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
Wait a minute...we don't need to know your name | Bekle bir dakika... adını bilmemize gerek yok. | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
Name, age, school, where you live...people always ask but it's never meaningful | İsim, yaş, okul, yaşadığın yer... bunları hep sorarlar ama aslında çok anlamsız. | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
Wouldn't it be more fun if we don't know? | Bilmesek daha eğlenceli olmaz mı? | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
Fine. I'm age nineteen, number one | İyi o zaman. Ben 19 yaşındayım, 1 numarayım. | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
Then...I'm number two | Öyleyse... ben de 2 numara. | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
Then I will be number thirteen | O zaman ben de 13 numara olayım. | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
I told you two to go home | Eve gidin demiştim. | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
Go study for your administration exam, you're just wasting time here | Git işletme sınavına çalış, burada vakit öldürüyorsun. | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
It's okay, just go home | Bir şey olmaz, hadi eve gidin. | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
Seonmin, go buy me some socks | Seonmin, git bana çorap al. | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
Yeah, what color should I buy? | Tamam, ne renk olsun? | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
I'll see you later | Sonra görüşürüz. | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
Hey! That hurt! | Hey, acıdı! | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
They seem like okay kids | İyi çocuklara benziyorlar. | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
Detectives don't need warm hearts | Dedektiflerin sıcak kalplere ihtiyacı yoktur. | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
No, I meant those kids we brought in | Hayır, yani geçen getirdiğimiz çocuklardan bahsediyorum. | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
I feel really sorry for the girl | O kız için üzülüyorum. | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
Her mom is sick, so it's alright for her to kill? | Annesi hasta diye cinayet işleyebilir mi? | 19 Nineteen-1 | 2009 | |
Their families don't care about them so it's okay to kill? | Aileleri onları umursamıyor diye cinayet işlemeleri affedilebilir mi? | 19 Nineteen-1 | 2009 |