Search
English Turkish Sentence Translations Page 190
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Of course I do! | Tabiki hatırlıyorum! | 18 to Life-1 | 2010 | |
How are you, my dear? You don't look a day older. | Nasılsınız iki gözüm? Bir gün bile yaşlanmış gözükmüyorsunuz. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Good to see you again, Rabbi. | Sizi yine görmek güzel Haham. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Thank you. And this Phil's quite the handful. | Teşekkürler. Ve bu Phil varya başa çıkması zor bir kişi | 18 to Life-1 | 2010 | |
To say nothing of his wife. | Eşinin hiçbirşey dememesi için. | 18 to Life-1 | 2010 | |
This is Tara. | Bu Tara. | 18 to Life-1 | 2010 | |
I see Ben's taste in women remains exquisite. | Ben'in kadın zevkinin aşırı artığını görüyorum. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Thank you for gracing us with your presence here and uh... | Varlığınız ile buraya teşrif ettiğiniz için teşekkürler ve... | 18 to Life-1 | 2010 | |
This is our little Jessie. | Bu bizim küçük Jessie'miz. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Hi. | Selam | 18 to Life-1 | 2010 | |
I'm sorry Wendy couldn't be here this evening. | Üzgünüm Wendy bugün burada olamadı | 18 to Life-1 | 2010 | |
She's at a Young Conservatives rally. | Genç Muhafazakarlar toplantısına katıldı. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Would you excuse me? | Müsade eder misiniz? | 18 to Life-1 | 2010 | |
And who is Wendy? | Wendy de kim? | 18 to Life-1 | 2010 | |
She's my sister. She's his sister. She's my... | O benim... O benim kızkardeşim. Onun kız kardeşi. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Tom's sister. | Tom'un kızkardeşi. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Wendy. | Wendy. | 18 to Life-1 | 2010 | |
I'm off the clock, Phil so uh, why don't you do the blessings? | Mesaim bitti, Phil ozaman, neden sen şükran duasını yapmıyorsun? | 18 to Life-1 | 2010 | |
Oh. You do realize he's not | Farkettiyseniz O... | 18 to Life-1 | 2010 | |
Prepared. | hazırlanmadı. | 18 to Life-1 | 2010 | |
I mean, formally prepared. | Yani usulen hazır değil. | 18 to Life-1 | 2010 | |
But he's always up for a blessing. | Ama şükran duasını her zaman bilir. | 18 to Life-1 | 2010 | |
You see, Jessie? This is how they rope us in. | Gördün mü, Jessie? Bu bizi nasıl kandırdıklarını gösteriyor | 18 to Life-1 | 2010 | |
To a delicious meal, which of course can't begin until Phil leads us in a blessing. | Phil şükran duasına başlayana kadar, bu lezzetli yemek elbette başlayamaz. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Barukh ata! | Barukh ata! | 18 to Life-1 | 2010 | |
I would be honoured to do the blessings. | Şükran duasını yapmaktan büyük onur duyarım. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Um... God Almighty! | Yüce Tanrı! | 18 to Life-1 | 2010 | |
Thank you for this bounteous bounty. | Bu cömert hediye için teşekkürler. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Baklava! | Baklava! | 18 to Life-1 | 2010 | |
Put on your yarmulke, here comes Hanukkah. | Şapkanı tak, ışık bayramı geliyor | 18 to Life-1 | 2010 | |
Serenity now! | Şimdi huzur! | 18 to Life-1 | 2010 | |
You and I are gonna have a little chat after dinner, aren't we, Phil? | Sen ve ben yemekten sonra küçük bir muhabbet edeceğiz, değil mi Phil? | 18 to Life-1 | 2010 | |
Let's eat. | Haydi yiyelim. | 18 to Life-1 | 2010 | |
So Phil, be a mensch, will you, and pass the gefilte fish. | Phil gefilte balığını uzatırmısın | 18 to Life-1 | 2010 | |
The gefilte fish. Right away. | Gefilte balığı. Hemen. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Here we are, Rabbi. | İşte geliyor, Haham. | 18 to Life-1 | 2010 | |
The gefilte fish. | Gefilte balığı. | 18 to Life-1 | 2010 | |
So Jessie, I understand that you're considering | Jessie, anladığıma göre babanın asla | 18 to Life-1 | 2010 | |
doing that which your father could not bring himself to do. | kendinde yapmak için cesaret bulamadığı şeyi yapmayı düşünüyorsun. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Pilates? | Pilates egzersizi mi? | 18 to Life-1 | 2010 | |
Funny, this one. | Bu komikti | 18 to Life-1 | 2010 | |
No, no, no! Judith said you've expressed an interest in our faith. | Hayır, hayır, hayır! Judith bizim inancımıza ilgi duyduğunu söyledi | 18 to Life-1 | 2010 | |
Actually, I think she expressed that interest for me. | Aslında bence o bana olan ilgisini ifade etmiştir. | 18 to Life-1 | 2010 | |
OK, I just have to get this out there. | Bunu söylemek zorundayım. | 18 to Life-1 | 2010 | |
It is possible to live a life without being bound by religion. | Dine bağlı olmadan bir hayat yaşamak mümkün, | 18 to Life-1 | 2010 | |
If you like to drift around aimlessly with no direction or purpose. | tabi eğer yönlendirme veya amaç olmadan yaşamayı seviyorsanız. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Can we talk about something else? | Başka bir şeylerden konuşabilir miyiz? | 18 to Life-1 | 2010 | |
Tom, how's college? | Tom, Okul nasıl? | 18 to Life-1 | 2010 | |
Well, it's.... it's really collegey. | iyi.... okul gibi işte. | 18 to Life-1 | 2010 | |
It's got lots of books and lectures. | Bir sürü kitap ve dersler var | 18 to Life-1 | 2010 | |
Whoa, the lectures! | Dersler! | 18 to Life-1 | 2010 | |
All right! Jessie is not converting! OK? | Pekala! Jessie din değiştirmeyecek tamam mı? | 18 to Life-1 | 2010 | |
Oh come on, darling. Now is not the time to get into it. | Hadi ama tatlım. Buna girmenin zamanı değildi | 18 to Life-1 | 2010 | |
No, actually it's the time. | Hayır aslında zamanıydı. | 18 to Life-1 | 2010 | |
What Mom's saying is that while I respect your religion, | Annemin söylemek istediği dininize saygı duyuyorum, | 18 to Life-1 | 2010 | |
I'm not really comfortable with the intention of this dinner. | ama gerçekten bu akşam yemeğinin amacından rahatsızım. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Which is precisely why we should get it over with | Buda tamamen neden bunu mümkün olduğu kadar hızlı ve acısız | 18 to Life-1 | 2010 | |
as quickly and and painlessly as possible. | bitirmemiz gerektiğini açıklıyor. | 18 to Life-1 | 2010 | |
You know, some of us here believe that religion | Biliyorsunuz burada bazılarımız bu dine inanıyor. | 18 to Life-1 | 2010 | |
has wreaked havoc the world over. | ve bu kişi bu dünyaya zarar veriyor. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Isn't that right, Phil? | Doğru değil mi, Phil? | 18 to Life-1 | 2010 | |
Not this cowboy. | Bu kovboy değil. | 18 to Life-1 | 2010 | |
I like my religion the way I like my women: organized. | Dinimi kadınımı sevdiğim gibi severim: düzenli. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Tara, what did you put in those cookies? | Tara, o kurabiyelerin içine ne koydun? | 18 to Life-1 | 2010 | |
Yes! Let's discuss something a little less controversial. | Tamam hadi daha az tartışmaya yol açan şeyler konuşalım. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Puppies or musicals... | Yavru köpekler ve müzikaller... | 18 to Life-1 | 2010 | |
How about talking snakes? Huh? | Yılanlardan konuşmaya ne dersiniz? | 18 to Life-1 | 2010 | |
I mean, apparently they're real according to the Torah. | Yani açıkça onlar Tevrata göre gerçekler. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Isn't that right, Rabbi? | Doğru değil mi, Haham? | 18 to Life-1 | 2010 | |
Darling. | Bir tanem. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Darling? | Bir tanem? | 18 to Life-1 | 2010 | |
I believe the snakes are a metaphor. | Yılanların mecaz olduğuna inanırım. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Who wants more knishes? | Kim daha fazla knish ister? | 18 to Life-1 | 2010 | |
Knish me. Ha. | Knishle beni. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Ben. | Ben. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Ben? Kitchen. Now. | Ben? Mutfak. Şimdi. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Yep. | Tamam. | 18 to Life-1 | 2010 | |
How much alcohol's in kosher wine? | Helal şarapta ne kadar alkol var? | 18 to Life-1 | 2010 | |
Ooh, did somebody say wine? | Birileri şarap mı dedi? | 18 to Life-1 | 2010 | |
Monica. What are you doing here? | Monica. Burada ne arıyorsun? | 18 to Life-1 | 2010 | |
I need Daddy to fix a speeding ticket. | Hız cezasını halletmesi için babacığa ihtiyacım var. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Well, he's kinda busy right now. | Şu an biraz meşgul. | 18 to Life-1 | 2010 | |
What have we here? | Ne var burada? | 18 to Life-1 | 2010 | |
Nothing. So... feel free to go. | Hiçbir şey. ve gitmek için özgür hissedebilirsin. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Relax, little brother. | Rahatla küçük kardeş. | 18 to Life-1 | 2010 | |
I can wait all night. | Tüm gece bekleyebilirim. | 18 to Life-1 | 2010 | |
I'm not comfortable with displays of affection | Sevgi gösterilerinizden rahatsızım | 18 to Life-1 | 2010 | |
in front of the Rabbi. | hemde Hahamın önünde. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Well, you are acting ridiculous. | Gülünç davranıyorsun. | 18 to Life-1 | 2010 | |
And you're not setting a very good example for Tom. | ve Tom'a iyi örnek olmuyorsun. | 18 to Life-1 | 2010 | |
You're more right than you know. | Bildiğinden daha fazla haklısın. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Judith. | Judith. | 18 to Life-1 | 2010 | |
You mean the world to me; you know that, right? | Benim için dünyalar demeksin; biliyorsun, değil mi? | 18 to Life-1 | 2010 | |
You know, I've settled a lot of disputes between in laws in my day. | Biliyorsunuz zamanın da akrabaların arasında pek çok tartışmayı bitirdim. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Maybe I should help. | Belki yardım etmeliyim. | 18 to Life-1 | 2010 | |
No! No, no, no! | Hayır! hayır! hayır! | 18 to Life-1 | 2010 | |
I mean, if we did everything for those crazy kids, | Yani eğer herşeyi bu çılgın çocuklar için yapsaydık, | 18 to Life-1 | 2010 | |
how would they ever learn? | nasıl öğrenebilirlerdi? | 18 to Life-1 | 2010 | |
Tom. | Tom. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Porch. | Veranda. | 18 to Life-1 | 2010 |