Search
English Turkish Sentence Translations Page 1976
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| There's only one way out of here. | Buradan çıkabilmemizin tek yolu var. | About a Boy-3 | 2014 | |
| Ew, no. | Hayır. | About a Boy-3 | 2014 | |
| I took these peanuts from the pantry. | Kilerden bu fıstıkları aldım. İkimiz birlikte, birer tane yiyeceğiz. | About a Boy-3 | 2014 | |
| I never thought tonight would end with a suicide pact. | Bu gecenin intihar sözleşmesiyle sonlanacağını hiç düşünmemiştim. | About a Boy-3 | 2014 | |
| But you're right. | Ama haklısın. Tek yolu bu. | About a Boy-3 | 2014 | |
| And I want to let you know | Bir de, bilmeni istiyorum ki, seninle tanışmak gerçekten güzeldi. | About a Boy-3 | 2014 | |
| You're nice. You're nice too, Marcus. | İyi birisin. Sen de iyi birisin, Marcus | About a Boy-3 | 2014 | |
| You know, | Aslında buradan çıkmanın başka bir yolu daha var. | About a Boy-3 | 2014 | |
| We could fly. We could lie. | Uçabiliriz. Yalan atabiliriz. | About a Boy-3 | 2014 | |
| Wait, did you just say "fly"? I said "lie." | Bekle, uçabiliriz mi dedin? Ben, 'yalan atmak' dedim. Daha iyiymiş. | About a Boy-3 | 2014 | |
| Everything has an explanation, okay? | Her şeyin bir açıklaması var. Tamam mı? Duymak istemiyorum. Gidiyorum. | About a Boy-3 | 2014 | |
| No, no, no. No, no. | Hayır, hayır. Hayır. Sonunda, çift sayıya ulaştık. Lütfen. | About a Boy-3 | 2014 | |
| Andy, let it go. Game night is over. | Andy, bırak gitsin. Oyun gecesi bitti. Bırakmayacağım! | About a Boy-3 | 2014 | |
| All right, everybody just sit the hell down. | Herkes otursun artık. Hepinize, neler olduğunu söyleyeceğim. | About a Boy-3 | 2014 | |
| Please sit down. Fine. | Lütfen oturun. İyi. | About a Boy-3 | 2014 | |
| All right, stay standing. That's fine. | Pekala, dikilmeye devam edin. Sorun değil. | About a Boy-3 | 2014 | |
| Okay, here's the deal. | Tamam. Sorun şurada. Fiona'ya aşık olmadım. Birazcık bile olmadım. | About a Boy-3 | 2014 | |
| I only said that, so T.J. would back off. | Sadece, öyle söyledim. Böylece, TJ geri çekilirdi. Ne? Neden? | About a Boy-3 | 2014 | |
| Because he hates the idea of me dating one of his friends. | Çünkü arkadaşlarından birisiyle flört etmem fikrinden nefret ediyor. | About a Boy-3 | 2014 | |
| That's not true. | Doğru değil. Senin için yeterince iyi olmadığından, Fiona. | About a Boy-3 | 2014 | |
| Dude, harsh. | Çok sert. Bir yarışmasın sen. | About a Boy-3 | 2014 | |
| As T.J. said, | TJ'in de söylediği gibi, Fiona'yı ele geçiren kemeri kapar. | About a Boy-3 | 2014 | |
| Oh, my God. Disgusting. | Aman Tanrım. İğrenç. | About a Boy-3 | 2014 | |
| Dude, now neither one of us | İkimiz de onunla seks yapamayacağız artık. Hiçbir zaman onunla seks yapmak istemedim. | About a Boy-3 | 2014 | |
| I wanted to have sex with her. | Onunla seks yapmak istedim. | About a Boy-3 | 2014 | |
| Not... not for a belt. | Kemer için değil. Zafer gibi değil. | About a Boy-3 | 2014 | |
| I I I... | Ben... Sana karşı bir şeyler hissediyorum. | About a Boy-3 | 2014 | |
| And I'm sorry, Fiona. I really am. | Ve üzgünüm, Fiona. Gerçekten öyleyim. Bir aşağılığın zaferi olmak için... | About a Boy-3 | 2014 | |
| of some douche bag. | ...fazlasıyla iyisin. Aşağılık! Hadi ordan. | About a Boy-3 | 2014 | |
| Oh, T.J. | TJ. Hadi ama. Oyun gecesinde olmaz! | About a Boy-3 | 2014 | |
| Andy! Not on game night! | Andy! Oyun gecesinde olmaz! Isırmak yok! | About a Boy-3 | 2014 | |
| Thank you both for coming. Bye. | Geldiğiniz için teşekkür ederim. Hoşça kal. | About a Boy-3 | 2014 | |
| Laurie, did you see Sam's face when she left? | Laurie, ayrılırken Sam'in suratını gördün mü? | About a Boy-3 | 2014 | |
| Get out of my house, you game night assassin. | Defol git evimden, oyun gecesinin suikastçisi. Tamam, tamam. | About a Boy-3 | 2014 | |
| Listen, buddy, man, | Dinle, dostum. Şanslı olma ihtimalini mahvettiğim için üzgünüm. | About a Boy-3 | 2014 | |
| Oh, it's not over yet. | Daha bitmedi. | About a Boy-3 | 2014 | |
| Hey, honey. Forget it, Andy. | Tatlım. Unut gitsin, Andy. | About a Boy-3 | 2014 | |
| So did you do it? We totally kissed. | Yaptınız mı? Tam anlamıyla öpüştük. Değil mi, Marcus? Evet. | About a Boy-3 | 2014 | |
| Our lips pressed together and everything. | Dudaklarımızı birbirine bastırdık. | About a Boy-3 | 2014 | |
| You didn't kiss. Yeah, you're liars. | Öpüşmediniz. Evet, yalancısınız. Değiliz. Öpüştük | About a Boy-3 | 2014 | |
| Yeah, who knows what kind of microorganisms | Kim bilir, ne tür mikroorganizmalar aktardık birbirimize. İyi o zaman. | About a Boy-3 | 2014 | |
| If you kissed, then it'd be totally no big deal | Eğer öpüştüyseniz tekrar öpüşmek çok da sorun olmaz. Peki. Ne? | About a Boy-3 | 2014 | |
| We'll just do it again, | Bir dakika önce orada yaptığımız gibi tekrar yapacağız. Pek sanmıyorum. Bence... | About a Boy-3 | 2014 | |
| Ew! They did it! | Pekala. Ben sadece yardım etmeye... Yaptılar! Tanrım! | About a Boy-3 | 2014 | |
| Ew, ew, ew, ew, ew. Wow, that was... ew. | Gerçekten iğrençti! | About a Boy-3 | 2014 | |
| My first kiss. | İlk öpüşmem. Benim üçüncü öpüşmem. | About a Boy-3 | 2014 | |
| How'd things go with your lady? | Senin kızla aran nasıl? Pek iyi değil. | About a Boy-3 | 2014 | |
| So how old were you when you got your first kiss? | İlk öpücüğünü aldığında kaç yaşındaydın? On dört veya on beş. | About a Boy-3 | 2014 | |
| Don't worry about it, buddy. It'll happen soon enough. | Endişelenme, dostum. Yakında başına gelir. On bir. Ne? | About a Boy-3 | 2014 | |
| Oh, that's right. Details aren't important. | Doğru söylüyorum. Detaylar önemli değil. Ama, adam olduğumu söyleyebiliriz. | About a Boy-3 | 2014 | |
| Oh, that's my mom. Don't rat me out. | Annem geldi. Beni yüzüstü bırakma. Bir dakika. | About a Boy-3 | 2014 | |
| Oh, yeah. Just come right in. | Evet, öylece giriver içeri. Evet, gireceğim. Sorun değil. | About a Boy-3 | 2014 | |
| Um, a lot happened tonight, | Bu gece, bir sürü şey oldu. Bu yüzden, bence birkaç kelime laf etmeliyiz. | About a Boy-3 | 2014 | |
| Yeah. No, you're welcome. | Hayır, rica ederim. Ne için? Onurunu savunduğum için. | About a Boy-3 | 2014 | |
| What? No. | Ne? Hayır. Hayır, düşündüğüm kelimeler bunlar değildi. | About a Boy-3 | 2014 | |
| You pretended to be in love with me. | Bana aşık olmuşsun gibi davrandın. | About a Boy-3 | 2014 | |
| Again, you're welcome. Okay. | Tekrar rica ederim. Peki. | About a Boy-3 | 2014 | |
| I've been taking care of myself for a very long time now | Uzun bir süre boyunca... | About a Boy-3 | 2014 | |
| with only a few minor hiccups along the way, | ...birkaç hıçkırık dışında oldukça iyi bir iş çıkararak kendime göz kulak oldum. | About a Boy-3 | 2014 | |
| So next time someone wants to take me out | Bir daha, birileri beni yemeğe çıkarıp... | About a Boy-3 | 2014 | |
| and have sex with me to win a belt, | ...kemer kazanmak için seks yapmak isterse, bana haber ver. | About a Boy-3 | 2014 | |
| Yeah, no. I hear that. | Olur, duydum. Anladım. Pekala. | About a Boy-3 | 2014 | |
| Well, good night. Good night, Fiona. | İyi geceler. İyi geceler, Fiona. Will, belki de oturmalısın. Belki de ikimiz de oturmalıyız. | About a Boy-3 | 2014 | |
| In your own very misguided way, | Saptığın yanlış yolda... | About a Boy-3 | 2014 | |
| you did do an honorable thing tonight, Will, | ...bu gece onur duyulacak bir şey yaptın, Will. Teşekkür ederim. | About a Boy-3 | 2014 | |
| and thank you. | Ukulele çalacak. | About a Boy-3 | 2014 | |
| Did you just look at my boobs again? | Yine, göğüslerime mi baktın? Hayır, bakmadım. Evet, baktın. | About a Boy-3 | 2014 | |
| Get over yourself. Get out of here. | Yürü git. Çık buradan. Tanrım. Saplantı hâline gelmiş. | About a Boy-3 | 2014 | |
| Okay, Fiona. | Tamam, Fiona. | About a Boy-3 | 2014 | |
| I did take a glance at the boobs again. | Göğüslerine yine göz attım. Çok sağlamlar. Tamam mı? | About a Boy-3 | 2014 | |
| Well, that just derailed the entire speech I had planned. | Planladığım bütün konuşmayı raydan çıkardı. | About a Boy-3 | 2014 | |
| I I can't... I... | Ben... Sorunum ne bilmiyorum. | About a Boy-3 | 2014 | |
| I can't even... I... will you please come in? | Ben... Lütfen içeri girer misin? | About a Boy-3 | 2014 | |
| Well, as I drove away | Bir partinin bugüne kadarki en garip on dakikasından uzaklaştığımda... Evet. | About a Boy-3 | 2014 | |
| Two things stuck with me. | İki tane şey peşimi bırakmadı. | About a Boy-3 | 2014 | |
| One, that was a very cool thing you did for your friend. | Bir... Arkadaşın için yaptığın şey çok hoştu. | About a Boy-3 | 2014 | |
| Two, that you have feelings for me. | İki... Bana karşı bir şeyler hissediyorsun. | About a Boy-3 | 2014 | |
| How do you feel about that? | Sen, bunun hakkında nasıl hissediyorsun? Bir nevi büyük bir jest yaptın. | About a Boy-3 | 2014 | |
| so I felt like I had to return the grand gesture. | Bu yüzden, bu büyük jeste karşılık vermem lazımmış gibi hissettim. | About a Boy-3 | 2014 | |
| I went back for my coat, | Ceketim için geri döndüğümde, Laurie bu ucuz boktan şeyi evinden götürmemi söyledi. | About a Boy-3 | 2014 | |
| so I thought I'd bring it to you. | Ben de sana getirebilirim diye düşündüm. | About a Boy-3 | 2014 | |
| The way I see it, you were the better man tonight. | Bu gece, senin daha iyi bir adam olduğunu gördüm. | About a Boy-3 | 2014 | |
| I have to get back to work. | İşe geri dönmem lazım. Ama... Peki. | About a Boy-3 | 2014 | |
| Hey, you got to be careful with that, all right? | Dikkat et ona. Tamam mı? Kes sesini. | About a Boy-3 | 2014 | |
| You have to go to work? I have to go to work. | İşe gitmek zorunda mısın? Zorundayım. Çok tâlihsizce. | About a Boy-3 | 2014 | |
| Once again, Will, | Bir kez daha, adam olmakla ilgili... | About a Boy-4 | 2014 | |
| of what it means to be a man. | ...yaptığım tanımı genişlettin. | About a Boy-4 | 2014 | |
| Well, Marcus, sometimes a person needs a me day. | Marcus, bazen insanlar tamamen kendilerine ayrılmış bir gün isterler. | About a Boy-4 | 2014 | |
| Dr. Sam is moving to New York. | Dr. Sam, New York'a taşınıyor. Ne yapayım? Oturup surat mı asayım? | About a Boy-4 | 2014 | |
| No, I'm not. I'm gonna get over it. | Hayır, olmaz. Üstesinden geleceğim ve arkamda bırakacağım. | About a Boy-4 | 2014 | |
| I'm gonna be a man is what I'm gonna do. 1 | Yapacağım şey, adam olmak. | About a Boy-4 | 2014 | |
| I will take a little more pumice stone action. | Biraz daha şu sünger taşından alayım. | About a Boy-4 | 2014 | |
| Thank you so much, Lynn. Feels good. | Çok sağ ol, Lynn. Harika hissettiriyor. | About a Boy-4 | 2014 | |
| No, you soak. | Hayır, sırılsıklamsın. 1 | About a Boy-4 | 2014 | |
| Oh, my God! This is amazing! | Tanrım! Harika! TJ'den gelmiş. | About a Boy-4 | 2014 | |
| There's a charity gig, | Bir hayır işi varmış ve grubunuz Sriracha'nın orada çalmasını istiyorlarmış. | About a Boy-4 | 2014 | |
| At long last, a Sriracha reunion. | Sonunda, Sriracha birleşiyor. | About a Boy-4 | 2014 | |
| I'm gonna be able to say | İlk rock konserimin Sriracha olduğunu söyleyebileceğim. | About a Boy-4 | 2014 | |
| T.J's always trying to get the band back together, | TJ, sürekli grubu geri toplamaya çalışır, ama ben her zaman "Hayır." derim. | About a Boy-4 | 2014 | |
| Yes. No, I say, "no." | Evet. "Hayır." dedim. | About a Boy-4 | 2014 |