Search
English Turkish Sentence Translations Page 2056
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| We weren't allowed to touch each other for four years. | Dört yıl boyunca birbirimize dokunmamıza müsaade etmeyecektik. | Absurdistan-1 | 2008 | |
| But then I shall fly to the heavens! | Ancak o zaman göklere uçabilecektim! | Absurdistan-1 | 2008 | |
| Temelko and the other boys were sent to the city. | Temelko ve diğer oğlanlar şehre gönderildiler. | Absurdistan-1 | 2008 | |
| They were supposed to study... | Onlardan köyün sorunlarını çözmek | Absurdistan-1 | 2008 | |
| to solve the problems of the village. | için okumaları bekleniyordu. | Absurdistan-1 | 2008 | |
| Over the years, the state of the pipe became worse and worse | Yıllar geçtikçe, su borusunun durumu gittikçe kötüleşmişti, | Absurdistan-1 | 2008 | |
| and we barely had water. | güç bela su alabiliyorduk. | Absurdistan-1 | 2008 | |
| The men used many tricks to avoid repairing the pipe. | Erkekler borunun tamirinden kaçmak için bir sürü numara yaptılar. | Absurdistan-1 | 2008 | |
| The men were waiting for their sons' return | Köy pisliğe boğulurken erkekler, | Absurdistan-1 | 2008 | |
| while the village grew dirtier and dirtier. | oğullarının dönüşünü bekliyorlardı. | Absurdistan-1 | 2008 | |
| Water was only allowed to be used for drinking. | Suyun sadece içmek için kullanılmasına izin veriliyordu. | Absurdistan-1 | 2008 | |
| The sheep were the first to flee. | İlk önce koyunlar kaçtı. | Absurdistan-1 | 2008 | |
| The day of Temelko's return came closer exactly one week before the stars met. | Temelko'nun, yıldızların buluşmasının tam bir hafta öncesine denk gelen dönüşü yaklaşıyordu. | Absurdistan-1 | 2008 | |
| I was determined to herald a new age in the village. | Köyde yeni çağın müjdecisi olmaya azmetmiştim. | Absurdistan-1 | 2008 | |
| Tomorrow the stars were to bring Aya and me together. | Ertesi gün yıldızlar ben ve Aya'yı bir araya getirecekti. | Absurdistan-1 | 2008 | |
| But only if we bathed beforehand. | Ama önce yıkanırsak. | Absurdistan-1 | 2008 | |
| It was impossible to provide the village with water quickly. | Köye kısa sürede su sağlamak imkansızdı. | Absurdistan-1 | 2008 | |
| Virgo! | Başak! | Absurdistan-1 | 2008 | |
| Sagittarius! | Yay! | Absurdistan-1 | 2008 | |
| Our night has come. | Bizim gecemiz geldi. | Absurdistan-1 | 2008 | |
| Be ready, you are about to fly! | Hazır ol, uçmak üzeresin! | Absurdistan-1 | 2008 | |
| Cover your eyes and once you hear music... | Gözlerini bağla ve müziği duyunca | Absurdistan-1 | 2008 | |
| spread your arms and jump! | kollarını aç ve atla! | Absurdistan-1 | 2008 | |
| It's just how it was before. | Tıpkı eskiden olduğu gibi. 1 | Absurdistan-1 | 2008 | |
| The whole village needs water! 1 | Tüm köyün suya ihtiyacı var! | Absurdistan-1 | 2008 | |
| Until then I am on strike! | Su gelene kadar grevdeyim! | Absurdistan-1 | 2008 | |
| The stars will be conjoined for six nights. That means you have five days left! | Yıldızlar 6 geceliğine bir arada olacak. Bu da beş günün var demektir. | Absurdistan-1 | 2008 | |
| Women, listen to me! | Kadınlar, dinleyin beni! | Absurdistan-1 | 2008 | |
| She wouldn't let him touch her! | O kendisine dokunmasına izin vermedi! | Absurdistan-1 | 2008 | |
| We should follow her example! | Biz de onu örnek almalıyız! | Absurdistan-1 | 2008 | |
| As long as there's no water, she will refuse him. | Su olmadığı müddetçe onu kabul etmeyecek. | Absurdistan-1 | 2008 | |
| Power is in our hands, it's time to go on strike! | Güç bizim elimizde, şimdi grev zamanı! | Absurdistan-1 | 2008 | |
| Go ahead! | Buyrun bakalım! | Absurdistan-1 | 2008 | |
| No water... | Su yoksa... | Absurdistan-1 | 2008 | |
| ...no sex! | ...seks de yok! | Absurdistan-1 | 2008 | |
| The women realized what power they had. | Kadınlar ellerindeki gücün farkına varmıştı. | Absurdistan-1 | 2008 | |
| The strike for the water pipe | Su borusu için yapılan grev The strike for the water pipe | Absurdistan-1 | 2008 | |
| became a struggle for power. | güç mücadelesine dönüşmüştü. | Absurdistan-1 | 2008 | |
| To increase the pressure, we divided the village. | Baskıyı arttırmak için, köyü ikiye böldük. | Absurdistan-1 | 2008 | |
| The right was the men's half of the village, to the left the women's. | Köyün sağ yarısı erkeklerin, sol yarısı kadınlarındı. | Absurdistan-1 | 2008 | |
| The men gathered at the blacksmith's. | Erkekler demircinin dükkanında toplandı. | Absurdistan-1 | 2008 | |
| Disguised as a woman, Dino was sent into the enemy camp. | Dino kadın kılığında düşman kampa gönderildi. | Absurdistan-1 | 2008 | |
| But Dino soon forgot about his mission | Ama Dino misyonunu unuttu | Absurdistan-1 | 2008 | |
| and fraternized with the enemy. | ve düşmanla dostluk kurdu. | Absurdistan-1 | 2008 | |
| Over the years, the scale model had become dilapidated. | Yılların ardından, maket tahrip olmuştu. | Absurdistan-1 | 2008 | |
| I realized that the pipe must have rusted through deep down in the cave. | Borunun mağaranın derinliklerinde bir yerden paslanmış olduğunu anladım. | Absurdistan-1 | 2008 | |
| The men realized that they couldn't save the patriarchy all by themselves. | Erkekler ataerkil düzeni kendi başlarına kurtaramayacaklarını anladılar. | Absurdistan-1 | 2008 | |
| So they sent a call for help to the outside world. | Bu yüzden dış dünyaya yardım çağrısı gönderdiler. | Absurdistan-1 | 2008 | |
| To get the backing into the village, the right weapon had to be found. | Köyün tekrar ele geçirilebilmesi için doğru silah bulunmalıydı. | Absurdistan-1 | 2008 | |
| Since only two nights were left... | Sadece iki gece kaldığında... | Absurdistan-1 | 2008 | |
| I prepared for a trip into the underworld. | Yeraltına bir yolculuk yapmak için hazırdım. | Absurdistan-1 | 2008 | |
| Temelko is like all the other men. | Temelko da tıpkı diğer erkekler gibiymiş. | Absurdistan-1 | 2008 | |
| What are we waiting for? | Ne için bekliyoruz? | Absurdistan-1 | 2008 | |
| Let's get out of here! | Hadi burdan gidelim! | Absurdistan-1 | 2008 | |
| We leave this goddamn village to the men! | Bu lanet köyü erkeklere bırakalım! | Absurdistan-1 | 2008 | |
| Because of my successful shot... | İsabetli atışımdan dolayı Leonora | Absurdistan-1 | 2008 | |
| Leonora granted me a wish. | bir dileğimi kabul etti. | Absurdistan-1 | 2008 | |
| I asked her how to get water to the village... | Ona, suyu köye bir gün içerisinde | Absurdistan-1 | 2008 | |
| within a single day. | nasıl ulaştırabileceğimi sordum. | Absurdistan-1 | 2008 | |
| This little chunk of tin could solve all our water problems! | Bu küçük kalay parçası su sorunumuzu kökünden çözebilirdi. | Absurdistan-1 | 2008 | |
| If I didn't succeed bringing the water to the village within one day | Eğer bir gün içerisinde köye su getirmeyi başaramazsam | Absurdistan-1 | 2008 | |
| our lucky stars would vanish... | şans yıldızlarımız kaybolacaktı... | Absurdistan-1 | 2008 | |
| Shame on you! | Utanın, utanın! | Absurdistan-1 | 2008 | |
| You didn't unite the lovers, but sowed dischord! | Sevgilileri birleştirmek bir yana, ayrılık tohumları ektiniz. | Absurdistan-1 | 2008 | |
| I still had a score to settle. with that hussy! | Hala şu şırfıntıyla çözmem gereken bir mesele vardı. | Absurdistan-1 | 2008 | |
| Temelko was on his way to the cave. | Temelko mağaraya gidiyordu. | Absurdistan-1 | 2008 | |
| If I was to forsake him he would drown. | Eğer onu terk edersem boğulacaktı. | Absurdistan-1 | 2008 | |
| I had failed. | Başaramamıştım. | Absurdistan-1 | 2008 | |
| The same fate that had once befell the men awaited me... | Bana umut bağlayan erkeklerin de aynı kaderi paylaştığı... | Absurdistan-1 | 2008 | |
| Directly under my village. | köyümün tam altında. | Absurdistan-1 | 2008 | |
| The women decided to leave the village forever! | Kadınlar köyü sonsuza dek terk etmeye karar vermişlerdi! | Absurdistan-1 | 2008 | |
| Is that all you're capable of? | Yapabileceğiniz tek şey bu mu? | Absurdistan-1 | 2008 | |
| Not taking care of the village is one thing... | Köyle ilgilenmemek hadi neyse... | Absurdistan-1 | 2008 | |
| but now your women are leaving! | ama şimdi kadınlarınız sizi terk ediyor! | Absurdistan-1 | 2008 | |
| Where are those men with the legendary reputation? | Siz erkeklerin o dillere destan ünü nerde? | Absurdistan-1 | 2008 | |
| I don't see them. | Ben görmüyorum. | Absurdistan-1 | 2008 | |
| All I see is | Gördüğüm sadece | Absurdistan-1 | 2008 | |
| a miserable bunch of stinking, good for nothings | zavallı, kokuşmuş, işe yaramaz | Absurdistan-1 | 2008 | |
| too cowardly to take things in hand! | işi eline alamayacak kadar korkak bir güruh! | Absurdistan-1 | 2008 | |
| Water! | Su! | Absurdistan-1 | 2008 | |
| Temelko had one more surprise for me... | Temelko'nun benim için bir sürprizi daha vardı. | Absurdistan-1 | 2008 | |
| I am going to trust him, he has deserved it. | Ona güvenmiştim ve o da güvenimi hak etmişti. | Absurdistan-1 | 2008 | |
| In a few minutes we will be united. | Birkaç dakika içinde birleşecektik. | Absurdistan-1 | 2008 | |
| I am going to fly! | Ben uçacaktım! | Absurdistan-1 | 2008 | |
| It will happen as foretold by the stars! | Aynen yıldızların haber verdiği gibi olacaktı! | Absurdistan-1 | 2008 | |
| At last... | Sonunda... | Absurdistan-1 | 2008 | |
| No one can interfere with our love anymore! | Artık kimse aşkımıza engel olamayacaktı! | Absurdistan-1 | 2008 | |
| Aya will be the happiest woman on earth! | Aya dünyanın en mutlu kadını olacaktı! | Absurdistan-1 | 2008 | |
| I haven't quite experienced the feeling of weightlessness. | Ağırlıksızlık hissini daha önce azıcık bile olsa deneyimlememiştim. | Absurdistan-1 | 2008 | |
| how we can really fly to the stars. | nasıl uçabileceğimizi göstermem lazımdı. | Absurdistan-1 | 2008 | |
| Riot police, sons of bitches... | Çevik Kuvvet Polisleri, Orospu Çocukları... Çevik kuvvet polisleri, orospu çocuklarıdır... | ACAB All Cops Are Bastards-1 | 2012 | |
| Riot police, sons of bitches! | Çevik Kuvvet Polisleri, Orospu Çocukları! Çevik kuvvet polisleri, orospu çocuklarıdır! | ACAB All Cops Are Bastards-1 | 2012 | |
| You sleeping here or coming home? | Eve gelecek misin yoksa burada mı uyuyorsun? Eve gelecek misin yoksa burada mı uyuyacaksın? | ACAB All Cops Are Bastards-1 | 2012 | |
| Whatcha got? Good shit. | Neler var? Güzel mallar. Neyin var? Güzel bir malım var. | ACAB All Cops Are Bastards-1 | 2012 | |
| One gram, 10 euros. One. | Bir Gram, 10 Euro. Bir tane. Bir gramı, 10 Euro. Bir gram olsun. | ACAB All Cops Are Bastards-1 | 2012 | |
| Wait for me here. | Beni burada bekle. Beni burada bekle. | ACAB All Cops Are Bastards-1 | 2012 | |
| Didn't you see me? | Görmüyor musun? Beni görmedin mi? | ACAB All Cops Are Bastards-1 | 2012 | |
| Hey, fuckin' Fascist, can't fight alone? | Hey, koduğumunun faşisti, yalnız dövüşemiyor musun? Hey, lanet Faşist, tek başına dövüşemez misin? | ACAB All Cops Are Bastards-1 | 2012 | |
| Get in the car. 1 | Arabaya geç. 1 Arabaya geç. | ACAB All Cops Are Bastards-1 | 2012 | |
| Get in the car! | Arabaya geç! Arabaya geç, dedim! | ACAB All Cops Are Bastards-1 | 2012 |