English
TurkishSearch
English Turkish Sentence Translations Page 2284
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Satisfied?! | Oldu mu?! | Aenggeurimam-1 | 2015 |  |
| Do you think I'm a beggar? | Dilenci mi sandın beni? | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| Just tell me what you want. How do you know Hyungnim Dong Chil? | Sadede gel. Dong Chil Hyungnimi nereden tanıyorsun? | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| I've played around plenty, too. | Tanıyorum bir yerlerden. | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| Where? There's no one that I wouldn't know, who knows Dong Chil. | Nereden? Onu tanıyanları benim tanımamam mümkün değil. | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| I'll just ask you three questions. Make sure to answer well. | Yalnızca üç soru soracağım. Güzelce cevap ver. | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| First, why did you do that to Ah Ran? | Birincisi neden Ah Ran'a öyle yaptın? | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| What's your relationship with Ah Ran? | Ah Ran'la ne gibi bir alakan var? | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| Second, | İkincisi, Ah Ran'a tekrar aynını yapacak mısın? | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| I told you to answer well. This is my last question. | Güzelce cevap ver dedim. Son sorum. | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| Why, of all people, are you under that trash like Ahn Dong Chil? | Neden onca insan varken Ahn Dong Chil gibi bir pisliğin emrindesin? | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| Because I'm trash, too. | Ben de pisliğim çünkü. | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| So, stop fooling around. | O yüzden uğraşma. Benim gibi bir pisliğin yapamayacağı şey yok. | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| Let's eat first. Let's talk after eating. | Önce yemek ye. Yedikten sonra konuşuruz. | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| Ahn Dong Chil, you scumbag. | Ahn Dong Chil, şerefsiz herif. | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| To use a kid like that... | Bu küçücük çocuğu... | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| I thought this for the first time today. | Bugün ilk defa öyle bir şey düşündüm. | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| If you got to know Go Bok Dong, that he may be pitiful, too. | Go Bok Dong'u da tanıdıkça zavallı buluyorum. | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| Wouldn't it be that he can't help it since he's being ordered from above? | O da üsttekiler emrettiği için çaresizce itaat ediyordur. | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| We're like that, too. | Biz de öyleyiz. | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| We do things we don't want when the adults tell us to. | Büyükler bize ne derse çaresizce yapıyoruz. | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| Even if a powerful person orders you to, there are things you shouldn't do. | Her ne kadar güçlü biri emretmiş olsa da yapmaman gereken şeyler de vardır. | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| But... I did. | Lakin ben yaptım. | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| I did what that person told me to do. | O kişi bana ne dediyse yaptım. | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| There was no one on my side and | Yanımda olan hiç kimse yokken... | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| If I listened well to him, | Onun lafını güzelce dinlersem... | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| I thought he would like me and watch over me forever. | ...sonsuza kadar beni el üstünde tutacağını, koruyacağını sandım. | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| You know now that's not true. | Artık öyle olmadığını biliyorsun ama. | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| Now I know too. | Evet artık biliyorum. | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| That there are things I should never do, even if a powerful person orders it. | Her ne kadar güçlü biri emretse de yapmaman gereken şeyler olduğunu. | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| You, who are always on my side, even if I don't listen to you. | Her ne kadar lafını dinlemesem de hep benim yanımda olan, sen. | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| that we've come to this point. | Bu noktada olduğumuz için. | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| for being by my side. | Yanımda olduğun için. | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| Seo Jeong Ju's poetry anthology. | Seo Jeong Ju'nun şiir antolojisine. | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| "The thing that raised me was 80% wind." (The struggles and tribulation of this world were what taught me.) | "Beni yetiştiren rüzgardı." | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| Have you ever felt that way before? | Sen de hiç öyle düşündün mü baba? | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| I look forward to working with you, Director Hong. | Sizinle çalışmak için sabırsızlanıyorum Müdür Hong. | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| I'll continue to need support from the Office of Education in the future. | İleride de Eğitim Ofis'inde yardımınızı gerektiren birçok şey olacaktır. | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| Since the Minister of Education is always taking such good care of Myeong Seong High... | Myeong Seong Lisesi ile Eğitim Bakanı yakinen alakadar olduğu için... | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| Please continue talking. | Muhabbetinize devam edin. | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| The mood is quite different today. | Bugün ambiyans tamamen farklı. | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| It's because I need to know precisely what the other party wants in order to get what I want. | Kendi istediğimi elde etmek için... | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| What is it that you want? | Benden istediğin şey ne? | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| The key personnel list for those against President Hong, and their Achilles' heels. | Başkan Hong'a karşı olan kilit personel listesi ve onların ölümcül zaafları. | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| People, whose Achilles' heel is money, often crawls in front of power. | Ölümcül zaafı para olan insanlar gücün karşısında sürünür. | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| I have the Achilles' heel for power. | Benim ölümcül zaafımsa gücün kendisi. | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| Really? | Gerçekten mi? Yönetici Ahn'a sorup onaylayabilirsin. | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| What does it seem like I want? | Benim istediğim şey ne sence? | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| I'll save you from hell. | Seni cehennemden kurtaracağım. Yi Kyeong ölmeden önce son kanıtı da yollamış. | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| There was no name on the person who reported it? | Raporlayan kişinin ismi yok mu? | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| What do you mean what should we do? | Ne demek ne yapacağız? | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| If we do it by the rule, anonymous tips aren't supposed to be registered. | Kurallar gereğince isimsiz ihbarların dikkate alınmaması gerekiyor. | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| Where is Chief Do? | Müdür Do nerede? Lavaboda sanırım. Çağır! | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| Chief Do. | Müdür Do. | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| Chief Do, are you here? | Müdür Do, orada mısınız? | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| What do you need? | Ne oldu? | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| Ah, the thing is that... Director Hwang would like to see you. | Müdür Hwang acilen sizi görmek istiyor. | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| Are you nuts? Everyone answers to Chairman Hong. | Delirdin mi? Herkes Başkan Hong'un adamı. | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| I am not interested in a man who pimps out his own girl. | Kendi kız arkadaşını pazarlayan bir herife ihtiyacım yok. | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| Is it true that Do Jeong Woo is the secret hidden son of the Minister of Education? | Do Jeong Woo'nun, Milli Eğitim Bakan'ının gizlediği oğlu olduğu doğru mu? Gayet iyi görünüyordu ama. | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| Don't you worry. I, too, have an idea. | Merak etme benim de düşündüğüm bir şeyler var. | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| I've told you not to do the thinking, haven't I? | Sana düşünme demedim mi ben? Başkan Hong beynimizin üstünde oturuyor. | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| It's not bad to prepare two ropes to grab. | Tutmak için iki halat olması fena olmaz. | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| As the informant and content were both anonymous, I was able to handle it as a false report. | İhbar da ihbarcı da anonim olduğundan bu meseleyi kapatabildim ama... | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| I had no idea I would receive a phone call so quickly. | Bu kadar çabuk aranacağımı bilmiyordum. | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| Was this what you referred to when you said I'd be looking for you first? | İlk arayanın ben olacağımı söylerken bunu mu kast ediyordun? | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| Could that teacher be... you? | Yoksa o öğretmen sen misin? | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| If I knew it was so easy to grab your attention, | Bu kadar kolay bir şekilde arayacağını bilseydim... | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| I would have contacted you via the Ministry of Education website by now, | ...çok daha önce eğitim bakanlığı sitesiyle bağlantıya geçerdim. | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| Whatever incidents you create, I will not handle it for you any further. | Ne yaparsan yap arkanı toplamayacağım dedim. | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| remember that I can nip the bud of the crop I've sowed myself. | ...kendi ektiğim tohumun tomurcuğunu kendi ellerimle koparırım unutma sakın. | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| Jin Yi Kyeong | Jin Yi Kyeong | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| The person you are trying to reach is not answering the phone. | Aradığınız kişiye şu an ulaşılamıyor. | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| You must have something you wanted to suddenly be friendly, feeding me, and cozying up. | İstediğin bir şey var ki böyle birden yemek verip yaranmaya çalışıyorsun. | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| Does Ahn Dong Chil expect something from you every time he feeds you? | Ahn Dong Chil sana yemek verip karşılığında bir şeyler mi yaptırıyor? | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| If he does, then, the thing you're eating isn't food, but feed the kind you give to dogs. | O zaman o verdiği yemek değil mamadır. O da köpeklere verilir. | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| From now on, don't eat feed, eat human food instead. | Bundan sonra hayvan maması değil normal yemek ye. | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| You sure want to be credited for a single meal. | Altı üstü bir yemek için amma çene yaptın. | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| Can you apologize to Ah Ran? | Ah Ran'dan özür dileyebilir misin? | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| Why would I? | Neden dileyecekmişim? | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| Because that would be nice. | Dilersen sevinirim. | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| I'll think about it. | Düşüneceğim bir. | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| You see, there's no free food in the world. | Bak işte dünyada beleş yemek diye bir şey yok. | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| Did that chick put any drug in the meal or something? | Bu zilli yemeğe ilaç falan koymuş olmasın? | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| Yes, Hyungnim? | Efendim Hyungnim? | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| Yes, Sir. I lost her in the middle... | Onu bir anda gözden kaybettim... | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| You, stupid jerk. Look through any place that chick could be, and bring her here right now! | Seni piç! O zillinin gidebileceği her yere bak ve derhal bul onu! | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| Tell him if he bothers me one more time, I can even spill about what's at school as well. | Bir kez daha benimle uğraşırsa okulun içinde olanı da söylerim. | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| Ah, I ordered him to bring her here, but she isn't all that bold, so... | Derhal yakalayıp buraya getirmesini söyledim. Zaten kız o kadar da cesur | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| But seeing how she reported it using an anonymous identity, perhaps she's leaving herself room to escape... | İsim vermediğine göre açık kapı bırakmış. | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| That is a place where you mustn't be found out by others, right? | Şurada... insanların öğrenmemesi gereken bir şey var, değil mi? | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| She could go there to find evidence too. | Kanıt bulmaya gitmiş olabilir. | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| [Library] Did you perhaps do something that could be evidence...? | Kanıt olabilecek bir şey derken... | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| If she reveals even that, we really won't be able to deny anything. We will all be destroyed. | Şayet onu ele geçirirse hiçbir şey yapamayız. Hepimiz mahvoluruz. | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| Library | Kütüphane | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| Yi Kyeong, though the world isn't always beautiful, it isn't always cruel either. | Yi Kyeong, dünya daima güzel olmasa da... | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| Not all poems are always beautiful, but sufficiently moving, | Tüm şiirler güzel değildir fakat yeteri kadar etki bırakır. | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| I'm sorry, my daughter. | Özür dilerim kızım. | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| Your mom amounts to only this much, so I'm so sorry. | Annen ancak bu kadarını yapabiliyor. Gerçekten özür dilerim. | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
| To completely protect everyone by myself, | Bir başıma herkesi koruyabilmek için... | Aenggeurimam-1 | 2015 | |
