Search
English Turkish Sentence Translations Page 244
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
My trust fund was taken for legal fees. | Vakıf fonundaki param da avukat masrafları olarak alındı. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
My dad is in jail. | Babam hapiste. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
What? What are you, Martin Channing's daughter? | Ne yani? Martin Channing'ın kızı falan mısın? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Where's the paper? | Gazete nerede? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Martin Channing? | Martin Channing mi? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
The guy who ripped off the entire city is your father. | Tüm şehri dolandıran adam demek senin banan. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
He told us we were having a good year. | Bize kârlı bir yıl geçirdiğimizi söylüyordu. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You're Caroline Channing. | Caroline Channing'sin sen. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You're like a billionaire. | Milyarder gibi bir şeysin. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Was. Was a billionaire. | Öyleydim. Milyarderdim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
They froze all our assets, everything's gone. | Tüm mal varlığımızı dondurdular, her şey yok olup gitti. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I only have what I could grab, | Ve ne? Tek sahip olduğum zorla alabildiklerim, Ve ne? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
and I grabbed all the wrong things. | ...ve zorla aldıklarımın hepsi yanlış şeyler. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
So do you know the president? I've met him. | Peki başkan'ı tanıyor musun? Tanışmıştım onunla. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
He's hot. He's the president. | Çok ateşli. Adam başkan. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Have you been to Switzerland? Yes. | İsviçre'ye gittin mi hiç? Evet. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Excuse me, uh, two hot chocolate, please. | Affedersiniz, iki sıcak çikolata, lütfen. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Comin' up. It... | Hemen geliyor. Bunu... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
let me do that, please. | ...bunu yapmama izin ver, lütfen. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I'm a really fast learner. | Gerçekten çabuk öğrenen biriyim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I went to Wharton business school. | Wharton işletme fakültesine gittim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I got 2,300 on my SAT's | Benim SAT* puanım 2,300. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
can you make a hot chocolate, or not? | Sıcak çikolata yapabilir misin, yapamaz mısın? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Nailed it. | Kekledim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
We split the tips. Give me yours. | Bahşişleri bölüşeceğiz. Seninkileri ver. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You did better than I thought you would. | Sandığımdan daha iyiymişsin. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Listen, tonight I thought of a way | Bak, bu gece fazladan biraz daha para kazanmanın bir yolunu düşündüm. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
They've totally underestimated | Şu kırmızı kadife çöreklerin fiyatı konusunu tamamen göz ardı etmişler. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
so we could sell them for seven, and then pocket the difference. | Bu yüzden bunları yedi dolardan satabiliriz, ve sonra da farkı cebe indiririz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Nothing about that sounds wrong to you? | Sence de bu konuyla ilgili yanlış gelen bir şey yok mu? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
It's not our fault that the idiot who makes the cupcakes | Çörekleri yapan salağın aslında kaç para ettiğini bilmemesi... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
doesn't know their worth. | ...bizim hatamız değil. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I'm the idiot who makes the cupcakes. | Çörekleri yapan salak benim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
New information. | Yeni bir bilgi daha. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
That's stupid. | Bu çok saçma. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
No one would pay $7 for one of my cupcakes. | Kimse benim keklerimden birine yedi dolar ödemez. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Really? 'Cause... | Sahi mi? Çünkü... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Well, at least we know you're not adopted. | Pekâlâ, en azından artık hırsız olmadığını biliyoruz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
So how'd you even end up in Brooklyn? | Peki nasıl oldu da Brooklyn'e kadar düştün? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Oh, I went on monster.com. | Şey "monster.com"a girdim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Typed in "place where nobody | "Upper East Side'daki kimsenin hiç ama hiç gitmeyeceği yer" yazdım, | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
and this diner came up. | ...ve bu lokanta çıktı. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You can't wear a fancy leather jacket | Bu mahallede dışarıdayken böyle süslü bir deri ceket giyemezsin. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You have to turn it inside out. | Tersini çevirip giymen gerek. Eksileri de, burada öldüğünü düşündüğüm 11 kişi. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Fur. Cool. Turn it back. | Kürk demek. Harika. Aynen kalsın. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
So where do you live? | Nerede yaşıyorsun peki? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Our townhouse was taken and bolted up by the bank, so... | Köşkümüz de banka tarafından alınıp el konuldu, bu yüzden... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Is this where I'm supposed to feel sorry for you? | Bu yüzünden senin için üzülmem mi gerekiyordu? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I mean, I don't want you to, | Öyle demek istemedim, benim için üzülmeni istemem, | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
but just so you know, a well adjusted person would. | ...ama bil diye söylüyorum, iyiliğe programlı biri üzülürdü. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I'm dead inside. | İçimde ölü biriyim de. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You make that pretty obvious. | Bunu fazlasıyla gösteriyorsun. Daha benim "Stars and Stripes Forever" rutinimi görmedin. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Anyway, I'm just gonna stay in the city with a friend. | Neyse, şehirde bir arkadaşımla kalacağım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I live a couple of blocks that way. | Ben de bir kaç blok ötede yaşıyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I'd walk you to the subway, it's just that I don't want to. | Seni metroya kadar götürürdüm, ama şey, istemiyorum işte. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Okay. Okay. | Anladım. Tamam. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Why is the music so loud? | Müziğin sesini neden bu kadar açtınız? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Whoa! | Hop! | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
It's 3:00 in the morning. | Saat sabahın 3:00'ü. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
It's cool. So what are you doin'? | Bu harikaydı. Ne yapıyorsun bakalım? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
The band's practicing. | Müzik grubu çalışması. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
But you're not playing any instruments. | Ama senin çaldığın bir enstrüman yok ki. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Yeah, that's how we practice. | Evet, bizim çalışma şeklimiz de bu. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
We, like, listen to other good music | Biz diğer iyi müzikleri dinlemeyi ve onları kafamızın içinde çalmayı seviyoruz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
It's like the secret. | Sır gibi mübarek. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Well, I have a secret for you guys. | Pekâlâ, benim de sizin için bir sırrım var beyler. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Get out! Whoa! | Defolun! Hop! | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Uh, you guys better go. We should go. | Gitseniz iyi olur çocuklar. Gitmemiz gerek. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Sorry, guys, I still have to make the cupcakes. | Kusura bakmayın, çocuklar, hâlâ çörek yapmam gerek. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Cupcakes? For why? You can just buy 'em at the store. | Çörek mi? Neden ki? Onları yalnızca dükkanda satabiliyorsun. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You can do that in the morning, babe, come to bed. | Bunu sabahta yapabilirsin, bebeğim, yatağa gel. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
No, I can't. I have to be in the city by 10:00. | Hayır, yapamam. Saat 10:00'a kadar şehirde olmam gerek. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Fine. You can have three minutes. | Tamam. Üç dakikadan bir şey olmaz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Fine, you can have eight, one for each ab. | Peki, sekiz olsun, her bir baklavan için bir tane. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Stand clear of the closing doors. | Kapılar kapanıyor, uzaklaşın. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Well, I can cross that off my bucket list. | Güzel, yapılacaklar listemde bunun üstünü çizebilirim artık. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I have a taser! | Şok cihazım var! | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Oh, my God. | Aman Tanrım! Aman Tanrım! | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I am so sorry. | Çok özür dilerim. Çok özür dilerim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I didn't think it would hurt so much. It's pink. | Bu kadar çok acıtacağını sanmıyordum. Pembe ne de olsa. Bu kadar çok acıtacağını sanmıyordum. Pembe ne de olsa. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
It didn't feel pink. | Hiç de pembeymiş gibi gelmedi. Hiç de pembeymiş gibi gelmedi. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I didn't know it was you. I thought I was being raped. | Sen olduğunu bilmiyordum. Gasp ediliyorum sandım. Sen olduğunu bilmiyordum. Gasp ediliyorum sandım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
That's not what rape feels like. | Gaspa uğrayan böyle hissetmez. Gaspa uğrayan böyle hissetmez. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Did you... | Sen... Sen... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
did you sleep on the subway? | ...sen metroda mı uyudun? ...sen metroda mı uyudun? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I had nowhere else to go, | Gidecek başka yerim yoktu, Gidecek başka yerim yoktu, | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
and I'm too afraid to sleep outside on the street. | ...ve sokakta uyumaktan da çok korktum. ...ve sokakta uyumaktan da çok korktum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
God, you're spoiled. | Tanrım, berbat durumdasın. Tanrım, berbat durumdasın. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Next stop, greenpoint. | Sonraki durak, Greenpoint. Sonraki durak, Greenpoint. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Ugh! Get your stuff. Come on, I'll take you to my place, | Eşyalarını topla. Yürü, seni benim daireme götüreceğim, Eşyalarını topla. Yürü, seni benim daireme götüreceğim, | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
but hurry. | ...ama çabuk ol. ...ama çabuk ol. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
'Cause I have to be in the city in 30 minutes. | Çünkü 30 dakika içinde şehirde olmam gerek. Çünkü 30 dakika içinde şehirde olmam gerek. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Call me. | Beni ara. Beni ara. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Oh, my God, you've been robbed! | Aman Tanrım, soyulmuşsun! Aman Tanrım, soyulmuşsun! | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
This is how it always looks. | Bu her zamanki hali. Bu her zamanki hali. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Oh, my God, totally cute! | Aman Allah'ım, ne kadarda sevimli! Aman Allah'ım, ne kadarda sevimli! | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
All right, I'll be back at 4:00, | Pekâlâ, saat 4:00'de geri dönerim, Pekâlâ, saat 4:00'de geri dönerim, | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
and we can go to work together. Bathroom, bedroom, | ...ve işe beraber gidebiliriz. Banyo, yatak odası, ...ve işe beraber gidebiliriz. Banyo, yatak odası, | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
boyfriend sleeps till 4:00, yard. | ...ki erkek arkadaşım 4:00'e kadar uyur, şurası da avlu. ...ki erkek arkadaşım 4:00'e kadar uyur, şurası da avlu. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Oh, you have a yard. | Demek bir avlun var. Demek bir avlun var. | 2 Broke Girls-1 | 2011 |