Search
English Turkish Sentence Translations Page 2949
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Yeah, that's so crazy it just might work. | Evet, uçuk bir fikir ama işe yarayabilir! | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Stop kidding around. I'm not ready for that kind of thing. | Bırakın alay etmeyi. Öyle bir şey yapacak halim yok. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| She's the widow of an old friend! | Eski bir dostun dul eşi o! | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Don't be so straightlaced. | Bu kadar mutaassıp olma. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Forget it! Out of the question. | Unutun gitsin! Söz konusu bile olamaz! | Akibiyori-1 | 1960 | |
| It's downright immoral. | Büsbütün edebe aykırı. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| What's so immoral? You're a widower. She's a widow. | Edebe aykırı olan nedir? Sen de dulsun, o da. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Maybe so, but I still won't do it. | Belki öyle, ama yine de bunu yapmam. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Count me out. | Beni hesaba katmayın. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| So much for that. | Şimdilik bu kadar yeter. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Find out how she feels anyway. All right. | Sen onun ne düşündüğünü bir öğren bakalım. Tamam. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Don't mention my name, you hear? | Sakın ona adımı zikretmeyin, duydunuz mu beni? | Akibiyori-1 | 1960 | |
| What a waste! | Ne büyük kayıp! | Akibiyori-1 | 1960 | |
| What's the point of being a widower if you let a chance like this slip by? | Böyle bir fırsatı geri tepeceksen dul olmanın ne anlamı var? | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Yeah, what I'd give to be in your shoes. | Evet, senin yerinde olmak için neler vermezdim. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Same here... | Ben de öyle... | Akibiyori-1 | 1960 | |
| same here. | Ben de öyle. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Welcome home. Hello. | Eve hoş geldin. Merhaba. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Welcome back. You're here too? | Hoş geldin. Sen de mi buradasın? | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Have you eaten, sir? Yes. | Yemek yediniz mi, efendim? Evet. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| I couldn't wait all night, so I went ahead. | Tüm gece bekleyemezdim, bu yüzden yemeği yedim. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| How did you do? Did you win? | Nasıl gitti? Kazandın mı? | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Just so so. | Eh işte, sayılır. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| What's the matter? Why? | Sorun nedir? Niye sordun? | Akibiyori-1 | 1960 | |
| You seem a little down. | Keyfin yok gibi. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| What happened? Nothing in particular. | Ne oldu? Özel bir şey yok. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| What do you think? About what? | Sen buna ne dersin? Ne hakkında? | Akibiyori-1 | 1960 | |
| There was some talk of marriage, but I refused. | Evlilikten konuşuldu biraz ama ben konuyu kapattım. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| For me? No, for me. | Benimle ilgili mi? Hayır, benimle. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| You? | Seninle mi? | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Who's the lady? | Gelin kim? | Akibiyori-1 | 1960 | |
| That's beside the point. How would you feel about it? | Onu bir kenara bırak şimdi. Sen ne düşünürdün bu konuda? | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Depends on the bride. Do I know her? | Gelinin kim olduğuna bağlı. Onu tanıyor muyum? | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Who is she? Tell me. | Kim o? Söyle bana. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Stop hiding it. I'm not hiding it. | Gizleme benden. Gizlediğim falan yok. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Then who is she? | Öyleyse kim? | Akibiyori-1 | 1960 | |
| You know Mrs. Miwa? | Bayan Miwa'yı tanıyor musun? | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Oh, her? She'd be great! | Aa, o mu? Harika olurdu! | Akibiyori-1 | 1960 | |
| I approve. | Onaylıyorum. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| You bet! Did you say no? | Emin ol öyle! Hayır mı dedin yoksa? | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Well, yes. | Şey, evet. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| That was stupid! Why'd you do that? | Neden öyle dedin ki? Aptallık etmişsin! | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Really? Absolutely. | Öyle mi dersin? Elbette öyle. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Then you approve? Of course. | O zaman sen olur diyorsun. Elbette. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| I've been hoping for a while now that you'd remarry. | Uzunca bir süredir yeniden evlenmeni umuyordum. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| If I get married, you'll be alone, and you'll probably want to live with us. | Evlenirsem sen yalnız kalır ve muhtemelen bizim yanımızda kalmak istersin. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| You'll get in the way, and it'll be tough on my wife. | Bize ayak bağı olur, karıma yük olurdun. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Why, you... | Nedenmiş... | Akibiyori-1 | 1960 | |
| And you wouldn't be happy either. | Sen de mutlu olmazdın. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| So marry Mrs. Miwa. It's your big chance. | Bayan Miwa ile evlen sen. Bu büyük bir fırsat. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| My big chance? | Büyük bir fırsat mı? | Akibiyori-1 | 1960 | |
| But is she willing? I don't know yet. | Peki, o da istekli mi? Henüz bilmiyorum. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| You don't know yet? | Henüz bilmiyor musun? | Akibiyori-1 | 1960 | |
| You need some self confidence! | Sana biraz özgüven gerek! | Akibiyori-1 | 1960 | |
| You really approve? | Sahiden onaylıyor musun? | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Sure! I'm all for it. | Elbette! Her bakımdan. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Dad, you seem to have cheered up. | Baba, sanki keyfin yerine geldi biraz. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Nothing special. | Öylesine uğradım. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Nice weather again today, eh? | Bugün hava yine güzel, ha? | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Yes, it's been holding up. | Evet, bu aralar öyle. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Yes, very nicely. | Evet, çok güzel. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Did you feel the earthquake last night? | Dün geceki depremi hissettin mi? | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Was there one? I didn't feel it. | Deprem mi oldu? Ben hissetmedim. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Yes, there was. But just a small one. | Evet, oldu. Küçük bir depremdi. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| What's on your mind today? | Aklında ne var bugün? | Akibiyori-1 | 1960 | |
| What we spoke about last time. | Geçen konuştuklarımız. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| What? At the golf club. | Ne konuşmuştuk? Hani golf kulübündeydik. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| The job for that student? | Şu öğrenciye iş bulma hususunda mı? | Akibiyori-1 | 1960 | |
| No, in the clubhouse. | Hayır, lokalde konuştuklarımız. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Remind me. | Hatırlatsana bana. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| About Mrs. Miwa remarrying. | Bayan Miwa'nın evlenmesi hakkındaydı. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Did you find a suitable candidate? | Uygun birini buldunuz mu? | Akibiyori-1 | 1960 | |
| I've been thinking it over. | İyice düşündüm taşındım. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Thinking what over? Well... | Neyi düşündünüz? Şey... | Akibiyori-1 | 1960 | |
| what you said that day. My son is in favor too. | O gün söylediklerini. Oğlum da onay verdi. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| And what was that? | Ne söyledim ki? | Akibiyori-1 | 1960 | |
| I don't have the foggiest. | Hiç fikrim yok inan. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Stop playing dumb. | Aptal numarası yapma. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Seriously, has Taguchi gone to see her yet? | Cidden, Taguchi onu görmeye gitti mi? | Akibiyori-1 | 1960 | |
| You didn't seem too willing the other day. | Geçen hiç de istekli değildin. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| But it's quite inconvenient living alone. | Ama yalnız yaşamak oldukça zahmetli. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Inconvenient? You have your housekeeper. | Zahmetli mi? Evinde hizmetçi kadın var. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Still, there are certain things... | Yine de, bazı şeyler var ki... | Akibiyori-1 | 1960 | |
| You mean... an itch you can't scratch? | Yani... eksikliğini çektiğin duygular mı? | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Yeah, you might say that. | Evet, öyle de diyebilirsin. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| So you suddenly started to itch? | Demek bu duygular aniden alevleniverdi! | Akibiyori-1 | 1960 | |
| So this itch you're feeling what do you mean to do about it? | Peki, alevlenen bu duygular hususunda... ne yapmayı düşünüyorsun? | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Well, in other words... I mean, you... | Şey, uzun lafın kısası... Yani, bunu sen... | Akibiyori-1 | 1960 | |
| I guess... tell her... | Anca sen... ona açabilirsin. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Isn't Taguchi a better choice? | Bunu Taguchi yapsa daha iyi olmaz mıydı? | Akibiyori-1 | 1960 | |
| No, he's a blabbermouth. | Hayır, o boşboğazın teki. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| I'd like you to do it. Me? | Senin yapmanı isterim. Benim mi? | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Yes, if you wouldn't mind. | Evet, mahzuru yoksa. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Get me Mr. Taguchi of Nitto Electric. | Bana Nitto Elektrik'ten Bay Taguchi'yi bağlayın. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| You sure he's the best choice? | Onun iyi bir seçim olduğuna emin misin? | Akibiyori-1 | 1960 | |
| Don't worry. Besides, he's already going. | Merak etme. Zaten işe koyuldu bile. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| But everything he touches Falls to pieces? | Ama onun el attığı her şey... Kuruyor mu? | Akibiyori-1 | 1960 | |
| What's that? He's gone out? | Ne olmuş dedin? Çıkmış mı? | Akibiyori-1 | 1960 | |
| He wasrt in. I see. | Çıkmış. Anlıyorum. | Akibiyori-1 | 1960 | |
| I'll tell him. Please do it soon. | Ona söylerim. Lütfen geç kalma. | Akibiyori-1 | 1960 |