Search
English Turkish Sentence Translations Page 317
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Now, I don't know her father, and I have never met him... | Babasını tanımıyorum ve onunla hiç tanışmadım... Babasını tanımıyorum ve onunla hiç tanışmadım... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
And I would like you to put that on the record, | Bunun kayıtlara geçmesini istiyorum konuşmasına izin verilmeyen aktris... Bunun kayıtlara geçmesini istiyorum konuşmasına izin verilmeyen aktris... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
But I do know her, and she's an amazing person. | Ama onu tanıyorum ve o harika bir insan. Ama onu tanıyorum ve o harika bir insan. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
And her father raised her alone, | Ve babası onu yalnız büyütmüş bu yüzden babası da harika bir insan olmalı. Ve babası onu yalnız büyütmüş bu yüzden babası da harika bir insan olmalı. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Well... | Pekala... Pekala... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
That accomplished nothing. | Bu hiç bir işe yaramadı. Bu hiç bir işe yaramadı. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Counselor, what do we do here? | Avukat Bey, ne yapıyoruz biz burada? Avukat Bey, ne yapıyoruz biz burada? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
We take a short recess until she can speak, | Kısa bir ara veriyoruz böylece konuşabilecek. Kısa bir ara veriyoruz böylece konuşabilecek. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
and resume the deposition, on me, | Ve ifadeye devam edeceğiz. Benden. Ve ifadeye devam edeceğiz. Benden. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
because her father is an amazing guy, and... | Çünkü babası harika bir adamdır ve... Çünkü babası harika bir adamdır ve... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
That's what they would do on law & order. | Law and Order'da da yapacakları şey budur. Law and Order'da da yapacakları şey budur. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Fine, we'll break for an hour. | İyi. Bir saatliğine ara veriyoruz. İyi. Bir saatliğine ara veriyoruz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Seriously, you sound like a superhero's boss. | Ciddiyim, sesin süper kahraman patronlarının sesine benziyor. Ciddiyim, sesin süper kahraman patronlarının sesine benziyor. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
[Mumbling] Max, you're the best. | Max, sen bir tanesin. Max, sen bir tanesin. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I know. I did pretty good, right? | Biliyorum. İyi iş çıkardım değil mi? Biliyorum. İyi iş çıkardım değil mi? Barnes & Noble Nook'umda biraz araştırma yaptım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I should've gone to law school. | Hukuk fakültesine gitmeliydim. Hukuk fakültesine gitmeliydim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Or High School. | Ya da liseye. Ya da liseye. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Permission to enter the judge's chambers? | Hakim odasına girmek için izninizi istiyorum. Hakim odasına girmek için izninizi istiyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Permission granted. Excuse the tubs of bleu cheese. | İzin verildi. Teknede duran küflü peynirlerin kusuruna bakmayın. İzin verildi. Teknede duran küflü peynirlerin kusuruna bakmayın. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
They're being held as evidence | Olası yenilme durumuna karşı onlar burada kanıt olarak tutuluyorlar. Olası yenilme durumuna karşı onlar burada kanıt olarak tutuluyorlar. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I wanted to thank you for everything you did. | Yaptığın her şey için teşekkür etmek istedim. Yaptığın her şey için teşekkür etmek istedim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
And I know you were gonna buy yourself a treat | Ve biliyorsun ilaç paralarıyla kendini tedavi ettirebilirsin. Ve biliyorsun ilaç paralarıyla kendini tedavi ettirebilirsin. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Yeah, like drugs. | Evet. İlaçla. Evet. İlaçla. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
So I got you a little something. | Sana küçük bir şey aldım. Sana küçük bir şey aldım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
It's the complete law & order box set! | Law and Order'ın tüm sezonlarının seti. Law and Order'ın tüm sezonlarının seti. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
No way! | Olamaz! Olamaz! | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
That's not a little something. That's, like, $500. | Bu küçük bir şey değil ki. 500 dolar falan bu. Bu küçük bir şey değil ki. 500 dolar falan bu. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Or $30 on the subway. | Ya da metro da 30 dolar. Ya da metro da 30 dolar. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
And the guy said most of them are in english. | Ve adam, çoğunun İngilizce olduğunu söyledi. Ve adam, çoğunun İngilizce olduğunu söyledi. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Awesome! | Mükemmel! Mükemmel! | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Freezer adjourned. | Dondurucu oturumu kapanmıştır. Dondurucu oturumu kapanmıştır. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Max. Do you have any gum? | Max, sakızın var mı? Max, sakızın var mı? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
My breath tastes like someone else's breath. | Nefesim sanki bir başkasının nefesi gibi kokuyor. Nefesim sanki bir başkasının nefesi gibi kokuyor. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You're asking me if I have any gum? | Bana sakızın var mı diye soruyorsun? Bana sakızın var mı diye soruyorsun? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
That's like asking New Jersey if it has any sluts. | Bu biraz New Jersey'de hiç yollu var mı diye sormaya benzedi. Bu biraz New Jersey'de hiç yollu var mı diye sormaya benzedi. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Great. There were onions in my street meat. | Güzel. Sokakta yediklerimde soğan vardı. Güzel. Sokakta yediklerimde soğan vardı. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Listen to me. "Onions in my street meat." | Beni dinle. Sokakta yediklerimde soğan. Beni dinle. Sokakta yediklerimde soğan. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Last year, I was taking meetings on wall street. | Geçen yıl, Wall Street'te toplantılara katılıyordum. Geçen yıl, Wall Street'te toplantılara katılıyordum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
This year, I'm eating meat from the street by a wall. | Bu yıl, sokakta duvar diplerinde yemek yiyorum. Bu yıl, sokakta duvar diplerinde yemek yiyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Let's see. Phone, chapstick. 1 | Bakalım. Telefon, nemlendirici. 1 Bakalım. Telefon, nemlendirici. 1 | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
A pill! Could be birth control, could be ecstasy. | Bir hap. Doğum kontrol hapı da olabilir, ekstazi de. Bir hap. Doğum kontrol hapı da olabilir, ekstazi de. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Waiting for a day off to find out. | Keşfedileceği günü bekliyor. Keşfedileceği günü bekliyor. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Why wait? | Niye bekliyor ki? Niye bekliyor ki? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
If I start touching your hair in an hour, | Eğer bir saat içerisinde saçlarına dokunmaya... Eğer bir saat içerisinde saçlarına dokunmaya... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
don't let me have sex with anyone. | ...başlarsam hiç kimseyle seks yapmama izin verme. ...başlarsam hiç kimseyle seks yapmama izin verme. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Max, what's this? | Max, bu nedir? Max, bu nedir? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
It's addressed to Max's homemade cupcakes. | Max'in Ev Yapımı Kekleri'ne gönderilmiş. Max'in Ev Yapımı Kekleri'ne gönderilmiş. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Really? I thought that was just a thing | Gerçekten mi? Yeni pizzacının bilgilerini yazdığım şey sanmıştım. Gerçekten mi? Yeni pizzacının bilgilerini yazdığım şey sanmıştım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
It's a $200 check from that office party we did. | Yaptığımız ofis partisi için 200 dolarlık bir çek. Yaptığımız ofis partisi için 200 dolarlık bir çek. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Max's homemade cupcakes in type! | Max'in Ev Yapımı Kekleri'ne yazılmış. Max'in Ev Yapımı Kekleri'ne yazılmış. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
No way, I've never been typed out before! | Olamaz. Adım daha önce hiç birinin üzerine yazılmamıştı. Olamaz. Adım daha önce hiç birinin üzerine yazılmamıştı. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I've been cash, I've sweaty 20s pushed into my palm, | Nakit almıştım. Islak 20'likler avcuma sıkıştırılmıştı ama hiç çek yazılmamıştı. Nakit almıştım. Islak 20'likler avcuma sıkıştırılmıştı ama hiç çek yazılmamıştı. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
We's all grown up! We's legit! | Büyüyoruz. Yasal olduk. Büyüyoruz. Yasal olduk. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Listen up, diner! I just hit the big time. | Restorandakiler dinleyin! Restorandakiler dinleyin! | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
No more serving up slop to you lowlifes. | Ağzını şapırdatan ayak takımlarına artık servis yok. Ağzını şapırdatan ayak takımlarına artık servis yok. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
So everybody can suck it! My waitress days are over. | Bu da herkese kapak olsun! Garsonluk günlerim sona erdi. Bu da herkese kapak olsun! Garsonluk günlerim sona erdi. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Can I get some more coffee? | Biraz daha kahve alabilir miyim? Biraz daha kahve alabilir miyim? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Sure. | Tabii ki. Tabii ki. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
♪ Ooh ooh ooh ooh ooh ♪ | 2 Broke Girls 1x21 Ve Dağınık Çanta Hezimeti. 2 Broke Girls 1x21 Ve Dağınık Çanta Hezimeti. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Earl, what are you doing? | Earl, ne yapıyorsun? Earl, ne yapıyorsun? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Employees are not allowed to drink diner liquor. | Çalışanlar, restoranın alkollü içeceklerini içemez. Çalışanlar, restoranın alkollü içeceklerini içemez. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Now, hold up, Han. It's April 16th. | Dur biraz Han. Bugün 16 Nisan. Dur biraz Han. Bugün 16 Nisan. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Do you know what day tomorrow is? | Yarın ne günü olduğunu biliyor musun? Yarın ne günü olduğunu biliyor musun? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Oh, of course. Happy Martin Luther King day. | Tabii ki. Mutlu Martin Luther King günü. Tabii ki. Mutlu Martin Luther King günü. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Enjoy a drink on me. | İçkinin tadını çıkart. Benden. İçkinin tadını çıkart. Benden. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
It's not Martin Luther King day. | Martin Luther King günü değil. Martin Luther King günü değil. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Black people are allowed | Siyah insanların başka günler için de heyecanlanmasına izin veriliyor. Siyah insanların başka günler için de heyecanlanmasına izin veriliyor. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Is there a new Tyler Perry movie coming out? | Yeni bir Tyler Perry filmi mi çıkıyor? Yeni bir Tyler Perry filmi mi çıkıyor? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
No, Kim Jong Il. | Hayır. Kim Jong II Hayır. Kim Jong II | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
It's tax day. | Vergi günü. Vergi günü. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
And I always treat myself to a Brandy when I do my taxes | Vergi formlarımı doldururken kendime her zaman Brandy ikram ederim. Vergi formlarımı doldururken kendime her zaman Brandy ikram ederim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
because I need to be drunk when I see that refund amount. | Çünkü iade miktarını gördüğümde sarhoş olmam lazım. Çünkü iade miktarını gördüğümde sarhoş olmam lazım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Chicken breast, side of hot sauce. | Acı soslu tavuk göğsü. Acı soslu tavuk göğsü. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Breast? Hot sauce? Come on, it's right there. | Göğüs mü? Acı sos mu? Hadi ama önünde duruyor. Göğüs mü? Acı sos mu? Hadi ama önünde duruyor. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Max, now that I have big love for Sophie, | Max, Sophie'ye olan büyük aşkımı biliyorsun. Max, Sophie'ye olan büyük aşkımı biliyorsun. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I no longer say inappropriate sexual things to other women. | Başka kadınlara daha fazla uygunsuz seksi şeyler söylemiyorum. Başka kadınlara daha fazla uygunsuz seksi şeyler söylemiyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I save all my hot sauce for her breasts. | Acı sosumu onun göğüslerine saklıyorum. Acı sosumu onun göğüslerine saklıyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Love has made you a real old lady. | Aşk seni yaşlı bir kadına çevirmiş. Aşk seni yaşlı bir kadına çevirmiş. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Here you go, Brandy man. Enjoy. | Buyurun, Brandyci Keyfine bak. Buyurun, Brandyci Keyfine bak. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Max, you got a stamp? | Max, pul var mı? Max, pul var mı? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I wanna drop this off in the mail on my way home. | Eve giderken şunu postalamak istiyorum. Eve giderken şunu postalamak istiyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I have one in my purse. I'll just get it. | Çantamda vardı. Getireyim. Çantamda vardı. Getireyim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Max, he wants to file this year. | Max, bu yıl postalamak istiyor. Max, bu yıl postalamak istiyor. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
He doesn't have time for the search party | Senin çantanı arama partisine katılıp geri gelecek zamanı yok. Senin çantanı arama partisine katılıp geri gelecek zamanı yok. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Hey, it's a purse. It's supposed to be messy. | Hey, bu bir çanta. Dağınık olması gerekiyor. Hey, bu bir çanta. Dağınık olması gerekiyor. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
No, it's supposed to be a purse, | Hayır, bir çanta olması gerekiyordu. Hayır, bir çanta olması gerekiyordu. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
not a retirement home for a pair of panties | Can simidi olarak birkaç iç çamaşırı sıkıştırılmış bir huzur evi değil. Can simidi olarak birkaç iç çamaşırı sıkıştırılmış bir huzur evi değil. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I'm kinda off my meal now. | Yemek yiyoruz burada. Yemek yiyoruz burada. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I have a stamp right here, Earl. | Ben de pul var. İşte burada Earl. Ben de pul var. İşte burada Earl. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
There, see? Order versus chaos. | Görüyor musun? Düzene karşı kaos. Görüyor musun? Düzene karşı kaos. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Also known as OCD versus | Obsesif kompulsif bozukluğa karşı, "işte unuttuğu CD olarak da bilinir". Obsesif kompulsif bozukluğa karşı, "işte unuttuğu CD olarak da bilinir". | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Would you prefer a flower, flag, or a love stamp? | Çiçekli, bayraklı ya da kalpli, hangisini tercih edersin? Çiçekli, bayraklı ya da kalpli, hangisini tercih edersin? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Ladies, I don't care which, I just wanna get these taxes | Bayanlar hangisinin olduğu umurumda değil. Bayanlar hangisinin olduğu umurumda değil. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
in the mail before the deadline. | Teslim tarihinden önce vergi iadelerimi göndermek istiyorum. Teslim tarihinden önce vergi iadelerimi göndermek istiyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Earl, you do your own taxes? I surely do. | Earl vergi iadelerini kendin mi dolduruyorsun? Kesinlikle. Earl vergi iadelerini kendin mi dolduruyorsun? Kesinlikle. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Proud to say I haven't missed a year since 1950 | Gururla söylüyorum ki ilk işim olan Frank Sinatra'nın... Gururla söylüyorum ki ilk işim olan Frank Sinatra'nın... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
when I had my first job as Frank Sinatra's ball boy. | ...top toplayıcılığını yaptığım 1950'den beri bir kez bile kaçırmadım. ...top toplayıcılığını yaptığım 1950'den beri bir kez bile kaçırmadım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Ball boy? Was he a good tennis player? | Top toplayıcısı mı? İyi bir tenis oyuncusu muydu? Top toplayıcısı mı? İyi bir tenis oyuncusu muydu? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
No, darling, he didn't play tennis. | Hayır, birtanem. Tenis oynamıyordu. Hayır, birtanem. Tenis oynamıyordu. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
The job was washing his balls. | İş onun toplarına lavaj yapmaktı. İş onun toplarına lavaj yapmaktı. | 2 Broke Girls-1 | 2011 |