Search
English Turkish Sentence Translations Page 325
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Max, we are making it. | Max, başaracağız. Max, başaracağız. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
We've come a long way. | Çok uzun bir yol geldik. Çok uzun bir yol geldik. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
We haven't used Starbucks napkins | Aylardır Starbucks peçetelerini tuvalet kağıdı olarak kullanmadık. Aylardır Starbucks peçetelerini tuvalet kağıdı olarak kullanmadık. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
And now, look where we are. | Ve şimdi, geldiğimiz yere bir bak. Ve şimdi, geldiğimiz yere bir bak. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
We've got a meeting with Paul Platt. | Paul Platt ile toplantımız var. Paul Platt ile toplantımız var. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
"We're making it." | Söyle: "Başarıyoruz." Söyle: "Başarıyoruz." Bundan da kaçmak zorunda mıyım? Bu oyunun bir parçası mı? Bundan da kaçmam gerekiyor mu? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I'm serious. Say it, Max. | Ciddiyim, söyle Max. Ciddiyim, söyle Max. Max, Oleg maça gelemiyor. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
We are making it. | Başaracağız. Başaracağız. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Okay, we're making it. | Pekala. Başaracağız. Pekala. Başaracağız. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Caroline channing. This is us! | Caroline Channing. Bu biz oluyoruz. Caroline Channing. Bu biz oluyoruz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Monday at 4:00. Something came up. | Pazartesi 16:00'da. Bir şey çıktı. Pazartesi 16:00'da. Bir şey çıktı. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Oh, okay. Well, Monday at 4:00. | Peki. Pazartesi 16:00'da. Peki. Pazartesi 16:00'da. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
There's no Monday at 4:00. | Pazartesi 16:00 falan yok. Pazartesi 16:00 falan yok. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
He said Monday at 4:00. Monday at 4:00, right? | Pazartesi 16:00 dedi. Pazartesi 16:00 değil mi? Pazartesi 16:00 dedi. Pazartesi 16:00 değil mi? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Absolutely. Monday at 4:00. | Kesinlikle. Pazartesi 16:00. Kesinlikle. Pazartesi 16:00. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
There is no Monday at 4:00. | Pazartesi 16:00 falan yok. Pazartesi 16:00 falan yok. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I'm confused. Is there a Monday at 4:00? | Kafam karıştı. Pazartesi 16.00 var mı yok mu? Kafam karıştı. Pazartesi 16.00 var mı yok mu? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
In the books, Monday at 4:00. Paul can't wait. | Ajandaya kaydettim. Pazartesi 16:00. Ajandaya kaydettim. Pazartesi 16:00. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I don't understand. Are we coming in Monday at 4:00? | Anlamadım. Pazartesi 16:00'da gelecek miyiz? Anlamadım. Pazartesi 16:00'da gelecek miyiz? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Absolutely. Paul's a big fan. | Kesinlikle. Kesinlikle. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Don't come in on Monday. | Pazartesi günü gelmeyin. Pazartesi günü gelmeyin. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Can you please tell me what's going on? | Ne oluyor, lütfen söyler misiniz? Ne oluyor, lütfen söyler misiniz? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
See, it's this news about your father being moved | Görüyorsun, bu haber babanın hafif suçluların kaldığı... Görüyorsun, bu haber babanın hafif suçluların kaldığı... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Paul can't have anything to do with someone named channing, | Paul, adı Channing olan hiç kimseyle hiçbir şey yapmaz... Paul, adı Channing olan hiç kimseyle hiçbir şey yapmaz... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Look at all that. It never stops. | Şuna baksana. Hiç bitmeyecek. Şuna baksana. Hiç bitmeyecek. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
How much more of this do I have to take? | Daha ne kadarına katlanmak gerekecek? Daha ne kadarına katlanmak gerekecek? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
So we'll see you on Monday! | Yeni anne bloğum için fotoğraf çekimi, adı da annem ve ben. Zekice değil mi? Pazartesi görüşürüz. Yeni anne bloğum için fotoğraf çekimi, adı da annem ve ben. Zekice değil mi? Pazartesi görüşürüz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Don't come. | Gelmeyin. Gelmeyin. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I woke my ass up for this? | Kıçımı bunun için mi uyandırdım? Kıçımı bunun için mi uyandırdım? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Mmm. This was delicious, Max. | Bu çok lezzetliydi, Max. Bu çok lezzetliydi, Max. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Here's a $20. Keep the change. | İşte sana 20 dolar. Üstü kalsın. İşte sana 20 dolar. Üstü kalsın. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
What are you doing, Sophie? | Sophie, ne yapıyorsun? Sophie, ne yapıyorsun? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You don't pay for the cupcakes. | Kek için para vermene gerek yok. Kek için para vermene gerek yok. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
No, take it for your business. | Hayır. İşiniz için al. Hayır. İşiniz için al. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Ever since your big party planner meeting went bust, | Parti organizatörüyle olan toplantınız kötü gittiğinden beri... Parti organizatörüyle olan toplantınız kötü gittiğinden beri... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I was worried that you two girls | ...siz kızların bir intihar gurubuna katılmanızdan endişeleniyorum. ...siz kızların bir intihar gurubuna katılmanızdan endişeleniyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Nah, we're not that organized. | Hayır. O kadar organize olamadık. Hayır. O kadar organize olamadık. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
So how's Caroline today? | Caroline bu gün nasıl? Caroline bu gün nasıl? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
She's handling it all better than I thought. | Düşündüğümden daha iyi idare ediyor. Düşündüğümden daha iyi idare ediyor. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
She's with her father's lawyer right now, | Şu an babasının avukatı ile beraber, transfer edilmeden önce... Şu an babasının avukatı ile beraber, transfer edilmeden önce... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Oh, that is my new phone. | Bu yeni telefonum. Bu yeni telefonum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You know there's a phone stuck to that gay furby, right? | Telefonun Furby'e sıkışmış, biliyorsun değil mi? Telefonun Furby'e sıkışmış, biliyorsun değil mi? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Yes, this is from my favorite store on 14th street, | Evet, bu benim 14. caddedeki gözde mağazamdan. Evet, bu benim 14. caddedeki gözde mağazamdan. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
rhinestoned. | Sahteci. Sahteci. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Oh, it's just a text from my driver. | Şoförümden gelen bir mesajmış. Şoförümden gelen bir mesajmış. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
He's waiting out front. | Dışarıda bekliyormuş. Dışarıda bekliyormuş. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Why don't you just invite oleg inside? | Neden Oleg'i içeri davet etmiyorsun? Neden Oleg'i içeri davet etmiyorsun? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I'm not sure yet he deserves to come inside. | İçeri girmeyi hak ettiğinden emin değilim. İçeri girmeyi hak ettiğinden emin değilim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Well, from what I heard, he's already come inside. | Duyduğuma göre zaten girmiş. Duyduğuma göre zaten girmiş. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Oh, Max, I love it when you're dirty! | Max, edepsiz olduğun zaman bayılıyorum sana. Max, edepsiz olduğun zaman bayılıyorum sana. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Hey, how'd it go? | Nasıl geçti? Nasıl geçti? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Well, according to my father's lawyer, | Babamın avukatına göre: Cezaevinin etrafında çok fazla basın varmış... Babamın avukatına göre: Cezaevinin etrafında çok fazla basın varmış... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Why is he still the only news story out there? | Neden hâlâ dışarıdaki tek haber o ki? Neden hâlâ dışarıdaki tek haber o ki? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Well, the good news is, | İyi haber şu ki saçların bu gün bir başka parlıyor. İyi haber şu ki saçların bu gün bir başka parlıyor. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
It is? Thanks, Sophie. | Öyle mi? Teşekkürler, Sophie. Öyle mi? Teşekkürler, Sophie. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
So try not to kill yourself. | Bu yüzden kendini öldürmemeye çalış. Bu yüzden kendini öldürmemeye çalış. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Well, if I didn't kill myself reading these in the car, | Eğer arabada bunları okurken öldürmediysem daha da öldürmem. Eğer arabada bunları okurken öldürmediysem daha da öldürmem. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I won't. Hate mail. | Nefret mektupları. Nefret mektupları. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
It was being held at my old P.O. box. | Eski posta kutumda tutuluyorlarmış. Eski posta kutumda tutuluyorlarmış. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
My father's lawyer picked it up for me. | Babamın avukatın, benim için bıraktı. Babamın avukatın, benim için bıraktı. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Why didn't he just punch you in the face and call it a day? | Neden sadece yüzüne bir yumruk atıp, bu günlük bu kadar dememiş? Neden sadece yüzüne bir yumruk atıp, bu günlük bu kadar dememiş? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I know, it's like the end of miracle on 34th street, | Biliyorum, Miracle on 34th Street filminin sonu gibi. Biliyorum, Miracle on 34th Street filminin sonu gibi. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
only everyone's calling me a bitch. | Tek farkı herkesin bana orospu demesi. Tek farkı herkesin bana orospu demesi. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Oh, come on, not everyone is calling you a bitch. | Hadi ama sana herkes orospu demiyordur. Hadi ama sana herkes orospu demiyordur. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
"Dear bitch, I hate you." | "Sevgili orospu, senden iğreniyorum." "Sevgili orospu, senden iğreniyorum." | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
"If I ever see you on the street, I will..." | "Eğer seni yolda görürsem..." "Eğer seni yolda görürsem..." | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Shake your hand and wish you well, | Saçlarını çekip, yaşadıklarımı fazlasıyla hissetmeni isterdim. Saçlarını çekip, yaşadıklarımı fazlasıyla hissetmeni isterdim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
That is not what that says. | Orada yazan bu değil. Orada yazan bu değil. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
It might be. | Olabilirdi. Olabilirdi. Şu eski açık muhabbetini mi yapıyor? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
It's hard to read his actual words, | Kanla yazıldığı için gerçekten ne yazdığını okumak zor. Kanla yazıldığı için gerçekten ne yazdığını okumak zor. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Oh, look how fancy. This is not hate mail. | Bak ne kadar süslü. Bu nefret mektubu değil. Bak ne kadar süslü. Bu nefret mektubu değil. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
No, this is invitation to metropolitan museum annual gala. | Hayır. Bu Metropolitan Müzesi'nin yıllık gala davetiyesi. Hayır. Bu Metropolitan Müzesi'nin yıllık gala davetiyesi. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
It is? | Öyle mi? Öyle mi? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
This is my favorite social event in all of New York. | Benim New York'taki en sevdiğim sosyal aktivite. Benim New York'taki en sevdiğim sosyal aktivite. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I've gone every year since I was 18. | 18 yaşımdan beri her yıl giderdim. 18 yaşımdan beri her yıl giderdim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
It's a fashion ball at the museum of art... | Sanat müzesinde, moda balosu. Sanat müzesinde, moda balosu. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Yeah, I know what it is. | Evet. Ne olduğunu biliyorum. Evet. Ne olduğunu biliyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I catered it last year. Max, how weird. | Geçen yıl garsonluk yapmıştım. Max, ne kadar tuhaf. Geçen yıl garsonluk yapmıştım. Max, ne kadar tuhaf. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
We were probably right in the very same room. | Muhtemelen aynı yerdeydik. Muhtemelen aynı yerdeydik. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Then there's a good chance I spit in your drink. | Ve içeceğine tükürmek için iyi bir fırsattı. Ve içeceğine tükürmek için iyi bir fırsattı. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Not really, unless you were acting all prissy and demanding. | Fazla titiz ve ısrarcı davranmadıysan, pek sayılmaz. Fazla titiz ve ısrarcı davranmadıysan, pek sayılmaz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Well, see? This is happy news. | Görüyor musun? Bu iyi bir haber. Görüyor musun? Bu iyi bir haber. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
No, as much as I want to, I can't go. | Her ne kadar gitmek istesem de gidemem. Her ne kadar gitmek istesem de gidemem. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
And much worse, I have nothing to wear, | Ve daha kötüsü, giyecek hiçbir şeyim yok. Ve daha kötüsü, giyecek hiçbir şeyim yok. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
and if you're gonna be hated, you better look damn good. | Eğer nefret edileceksen, çok güzel görünmelisin. Eğer nefret edileceksen, çok güzel görünmelisin. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I give up. That invitation finally broke me. | Pes ediyorum. Bu davetiye sonunda beni bitirdi. Pes ediyorum. Bu davetiye sonunda beni bitirdi. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Why are you pulling down your bed? | Neden yatağını çekiyorsun? Neden yatağını çekiyorsun? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Because I don't have a door to slam. | Çünkü çarpacak bir kapım yok. Çünkü çarpacak bir kapım yok. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Hell, I don't even have a door! | Lanet olsun! Bir kapım bile yok. Lanet olsun! Bir kapım bile yok. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Everything's been taken away, Max... | Her şeyimi elimden aldılar Max... Her şeyimi elimden aldılar Max... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
My fortune, my business career, | Servetim, kariyerim, sosyal hayatım, bir tanecik atım. Servetim, kariyerim, sosyal hayatım, bir tanecik atım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Okay, take a nap. You're upset. | Pekala, biraz kestir. Kızgınsın. Pekala, biraz kestir. Kızgınsın. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You have a good reason to be. | Olmak içinde iyi bir nedenin var. Olmak içinde iyi bir nedenin var. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
A good reason? | Bir neden mi? Bir neden mi? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I say she has 200, 300 good reasons. | 200, 300 iyi nedeni olduğunu söyleyebilirim. 200, 300 iyi nedeni olduğunu söyleyebilirim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I mean, read these. | Yani, şunları okusana. Yani, şunları okusana. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
These are like letters to the devil. | Sanki şeytana yazılmış mektuplar gibi. Sanki şeytana yazılmış mektuplar gibi. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I'm just going to get in there and never get out. | Şuraya giriyorum ve bir daha da çıkmayacağım. Şuraya giriyorum ve bir daha da çıkmayacağım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Close it up, Max. Put me in the wall. | Kapat Max. Beni duvara yapıştır. Kapat Max. Beni duvara yapıştır. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
No, it's really hard to close it when you're in there. | Olmaz. Sen üzerindeyken kapatmak gerçekten zor oluyor. Olmaz. Sen üzerindeyken kapatmak gerçekten zor oluyor. | 2 Broke Girls-1 | 2011 |