Search
English Turkish Sentence Translations Page 328
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
You told him to get a dream and a drive, | Hayallerinin olmasını ve bir araba almasını ona sen söyledin. O da yaptı. Hayallerinin olmasını ve bir araba almasını ona sen söyledin. O da yaptı. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Max, I have two sore spots. | Max, benim iki bam telim vardır. Max, benim iki bam telim vardır. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Trusting men and... | Erkeklere güvenmek ve... Erkeklere güvenmek ve... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
And here, where that crazy Jamaican | ...burada, postişlerimi çok sıkı yapan Jamaikalının dokundu yer. ...burada, postişlerimi çok sıkı yapan Jamaikalının dokundu yer. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I'm thinking I should wait to put the cupcake | Arabaya binene kadar, keki çantasına koymak için beklememiz gerektiğini düşünüyorum. Arabaya binene kadar, keki çantasına koymak için beklememiz gerektiğini düşünüyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
We want our beer batter maple bacon cupcake | Kek işimizi, bira hamurlu isfendan jambonlu bahar tatili kekimizin... Kek işimizi, bira hamurlu isfendan jambonlu bahar tatili kekimizin... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
to represent our cupcake business. | ...temsil etmesini istiyoruz. ...temsil etmesini istiyoruz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
We have a new record. | Yeni bir rekorumuz var. Yeni bir rekorumuz var. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
She cupcake four times in one speech. | Bir konuşmada dört kez kek dedi. Bir konuşmada dört kez kek dedi. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
We should go. Upper East Side from Brooklyn | Gitmeliyiz. Brooklyn'den Doğu yakasına giden yollar bu saatte çok kalabalıktır. Gitmeliyiz. Brooklyn'den Doğu yakasına giden yollar bu saatte çok kalabalıktır. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
But we came in here to show Earl. | Ama buraya Earl'i görmek için geldik. Ama buraya Earl'i görmek için geldik. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Maybe Earl decided not to come | Belki de Earl, gece kapattıktan sonra gelmemeye karar vermiştir. Belki de Earl, gece kapattıktan sonra gelmemeye karar vermiştir. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Max, we really should be there at the start. | Max, gerçekten, başlarken orada olmalıyız. Max, gerçekten, başlarken orada olmalıyız. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
That's prime Martha Stewart stalking time. | Martha Stewart'ı takip etmenin başlangıç noktası. Martha Stewart'ı takip etmenin başlangıç noktası. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You're right. And Martha will probably | Haklısın. Martha muhtemelen kek pişirmek için erken ayrılacaktır. Haklısın. Martha muhtemelen kek pişirmek için erken ayrılacaktır. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
A little something I knows about. | Hakkında biraz bir şeyler biliyorum. Hakkında biraz bir şeyler biliyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
The only difference between Martha and I | Martha ile aramdaki tek fark, fırından bir kaç metre uzakta yaşayan oda arkadaşı... Martha ile aramdaki tek fark, fırından bir kaç metre uzakta yaşayan oda arkadaşı... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
waking up her roommate who lives | ... uyandığında için onun endişe etmemesidir. ... uyandığında için onun endişe etmemesidir. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
But otherwise, twinsies! | Onun dışında, ikiz sayılırız! Onun dışında, ikiz sayılırız! | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Hold up, hold up, hold up. | Bekleyin, bekleyin. Bekleyin, bekleyin. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Earl, slow down, your heart. | Earl, yavaşla. Kalbin. Earl, yavaşla. Kalbin. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Sorry I'm late, ladies. | Geç kaldığım için üzgünüm, bayanlar. Geç kaldığım için üzgünüm, bayanlar. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
But if I run any faster, the cops | Ama biraz daha hızlı koşsaydım polisler beni vurmaya niyetleneceklerdi. Ama biraz daha hızlı koşsaydım polisler beni vurmaya niyetleneceklerdi. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Got held up at the florist shop, | Tanrı çiçekçide yardım etti ama ben başardım, buyurun bayanlar. Tanrı çiçekçide yardım etti ama ben başardım, buyurun bayanlar. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Aww, Earl, you got us flowers? | Earl, bize çiçek mi aldın? Earl, bize çiçek mi aldın? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Wrist corsages. | Bilek korsajı. Bilek korsajı. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I hope they're still in style. | Umarım hâlâ modadır. Umarım hâlâ modadır. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
They're a classic, Earl. | Onlar klasik, Earl. Onlar klasik, Earl. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Like you. | Senin gibi. Senin gibi. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Mmm, that was worth the run. | Bu, koşuşturmacaya değdi. Bu, koşuşturmacaya değdi. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Let's go, ladies. | Hadi gidelim, bayanlar. Hadi gidelim, bayanlar. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Oleg is waiting to drive you. | Oleg sizi bırakmak için bekliyor. Oleg sizi bırakmak için bekliyor. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
And you drive me crazy. | Ve ben de sana deli oluyorum. Ve ben de sana deli oluyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Yeah, yeah. Tell it to the marines. | Tabii, tabii Külahıma anlat. Tabii, tabii Külahıma anlat. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Here, Earl, take my phone. | İşte Earl, benim telefonumu al. İşte Earl, benim telefonumu al. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I can't fit it in the purse with my cupcake. | Kekle birlikte çantama sığdıramıyorum. Kekle birlikte çantama sığdıramıyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Have the best time in the world. | İyi eğlenceler. İyi eğlenceler. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
And say hello to "huge" Jackman for me. | Ve "koca" Jackman'a benden selam söyleyin. Ve "koca" Jackman'a benden selam söyleyin. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
That is not a good sign. | Bu iyiye işaret değil. Bu iyiye işaret değil. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
That car is smoking harder than Bob Marley | Bu araba Rasta bayramındaki Bob Marley'den daha fazla duman çıkartıyor. Bu araba Rasta bayramındaki Bob Marley'den daha fazla duman çıkartıyor. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Sophie, if my cousin Yuri said he would be here | Sophie, eğer kuzenim Yuri tamir için... Sophie, eğer kuzenim Yuri tamir için... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
in half hour with parts to fix, | ...yarım saate burada olacağını söylediyse yarım saate burada olur. ...yarım saate burada olacağını söylediyse yarım saate burada olur. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Actually, it's been 40 minutes. | Aslına bakarsan, 40 dakika oldu. Aslına bakarsan, 40 dakika oldu. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Your cousin is like you. | Kuzenin de senin gibi. Kuzenin de senin gibi. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
He takes too long to come. Oh, this is news. | Gelmesi uzun sürüyor. Bu yeni. Gelmesi uzun sürüyor. Bu yeni. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Suddenly a woman wants a man to finish fast. | Bir kadın birden bire, bir erkeğin çabuk bitmesini istiyor. Bir kadın birden bire, bir erkeğin çabuk bitmesini istiyor. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Oh, please. | Lütfen. Lütfen. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Sex is not a carnival cruise. | Seks, geçit töreni değil ki. Seks, geçit töreni değil ki. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I'm a busy woman. | Ben meşgul bir kadınım. Ben meşgul bir kadınım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You get on, you get off. | Binersin, inersin. Binersin, inersin. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Can I get a hit off that? | Şundan bir fırt alabilir miyim? Şundan bir fırt alabilir miyim? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
We'll just have to wait, I guess. | Sanırım sadece bekleyeceğiz. Sanırım sadece bekleyeceğiz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I mean, if I still lived in Manhattan, I'd hail a cab. | Eğer hâlâ Manhattan'da yaşasaydım, bir taksi çevirirdim. Eğer hâlâ Manhattan'da yaşasaydım, bir taksi çevirirdim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
But that's not gonna happen out here in the boondocks! | Ama taşrada bu da olmuyor. Ama taşrada bu da olmuyor. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Plus, even if we could afford a cab, | Üstelik taksi için paramız yetse bile tıkanmış kavşaklarda sıkışıp kalırız. Üstelik taksi için paramız yetse bile tıkanmış kavşaklarda sıkışıp kalırız. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Could you take it down a notch? | Fırça atmayı keser misin? Fırça atmayı keser misin? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Hipsters are starting to look at us | Sanki bunun için çok uğraşıyormuşuz gibi hippiler de bize bakmaya başladı. Sanki bunun için çok uğraşıyormuşuz gibi hippiler de bize bakmaya başladı. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Where did han go? | Han nereye gitti? Han nereye gitti? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
He said he might have a plan. | Bir planı olduğunu söyledi. Bir planı olduğunu söyledi. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Oh, my lord and Taylor! | Yüce Tanrım! Yüce Taylor! Yüce Tanrım! Yüce Taylor! | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
That little mother can ride. | Bu ufaklık at binebiliyormuş. Bu ufaklık at binebiliyormuş. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You two look like two princesses in a fairy tale. | Siz ikininiz, peri masalındaki iki prenses gibisiniz. Siz ikininiz, peri masalındaki iki prenses gibisiniz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Are you feeling safe? | Kendini güvende hissediyor musun? Kendini güvende hissediyor musun? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I couldn't feel any safer | Şehre doğru prezervatifsiz sürüyorsak kendimi hiç güvende hissetmiyorum. Şehre doğru prezervatifsiz sürüyorsak kendimi hiç güvende hissetmiyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Here we go. Bye, guys. | İşte başlıyoruz. Hoşça kalın millet. İşte başlıyoruz. Hoşça kalın millet. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Bye. Go, Chestnut! | Güle güle. Yürü, Chestnut! Güle güle. Yürü, Chestnut! | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Oh, check it out. You see what I see? | Şuna baksana. Gördüğüm şeyi sende görüyor musun? Şuna baksana. Gördüğüm şeyi sende görüyor musun? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Hello, officers. | Merhaba, Memur beyler. Merhaba, Memur beyler. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
We're on way to the ball down the street, | Caddenin aşağısındaki baloya gidiyoruz da, atımızı sizin atların yanına... Caddenin aşağısındaki baloya gidiyoruz da, atımızı sizin atların yanına... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
our horse with your horses? | ...bırakıp bırakamayacağımızı merak ediyorduk. ...bırakıp bırakamayacağımızı merak ediyorduk. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
And I can save you the time | Ve sizi alkol metre zahmetinden kurtarayım. Hayır, sarhoş değiliz. Ve sizi alkol metre zahmetinden kurtarayım. Hayır, sarhoş değiliz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
or on some bachelorette party scavenger hunt. | Ya da bekarlığa veda partisinde değildik. Ya da bekarlığa veda partisinde değildik. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Our car broke down in Brooklyn, | Brooklyn'de arabamız bozuldu, biz de Brooklyn köprüsünü atla geçtik. Brooklyn'de arabamız bozuldu, biz de Brooklyn köprüsünü atla geçtik. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You rode a horse across the Brooklyn bridge? | Brooklyn köprüsünü atla mı geçtiniz? Brooklyn köprüsünü atla mı geçtiniz? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
That's badass. | Sıkı tiplersiniz. Sıkı tiplersiniz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Yes... And illegal. | Ve... Yasa dışı. Ve... Yasa dışı. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
In that case, we took the tunnel. | Tüneli kullandık desek. Tüneli kullandık desek. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Well, I think we can help you two ladies. | Sanırım, siz iki bayana yardım edebiliriz. Sanırım, siz iki bayana yardım edebiliriz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Not gonna happen, Dave. We're on duty. | Olmaz, Dave. Görevdeyiz. Olmaz, Dave. Görevdeyiz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Officers, we're already a little late. | Memur beyler, zaten biraz geç kaldık. Memur beyler, zaten biraz geç kaldık. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
And with all due respect, we don't have time | Kusura bakmayın ama, iyi polis kötü polis oynamak için zamanımız yok. Kusura bakmayın ama, iyi polis kötü polis oynamak için zamanımız yok. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Or in your cases, hot cop, hot cop. | Ya da sizin durumuzda, seksi ve seksi polis. Ya da sizin durumuzda, seksi ve seksi polis. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Well, I think we can help you ladies. | Sanırım, siz iki bayana yardım edebiliriz. Sanırım, siz iki bayana yardım edebiliriz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Let's get you down off of there. | Hadi, sizi oradan indirelim. Hadi, sizi oradan indirelim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I got the one in the low cut. | Dekolteli olan benim. Dekolteli olan benim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Thanks officer hot and officer hotter. | Teşekkürler, memur seksi ve daha seksi. Teşekkürler, memur seksi ve daha seksi. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You know I'm officer hotter, right? | Memur daha seksinin ben olduğumu biliyorsun değil mi? Memur daha seksinin ben olduğumu biliyorsun değil mi? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Oh, come on, man. Have you seen me | Hadi ama adamım. Beni güneş gözlüklerimle gördün mü? Hadi ama adamım. Beni güneş gözlüklerimle gördün mü? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
in my sunglasses? No contest. | Tartışmasız. Tartışmasız. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Max, I'm really impressed with how well | Max, o uzun eteklinin etrafında yaptığın manevradan oldukça etkilendim. Max, o uzun eteklinin etrafında yaptığın manevradan oldukça etkilendim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Yeah, I was a serving wench at a medieval times restaurant. | Evet, ortaçağ restoranlarında hizmetçi kızdım. Evet, ortaçağ restoranlarında hizmetçi kızdım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
It's a breeze when I'm not carrying | Bir tepsi dolusu hindi bacağı ve bira taşımıyorken biraz acayip oldu. Bir tepsi dolusu hindi bacağı ve bira taşımıyorken biraz acayip oldu. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
There's the "will call" table. | İşte kayıt masası. İşte kayıt masası. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Walk in front and I'll hide behind you, | Önden yürü, arkana saklanacağım. Önden yürü, arkana saklanacağım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
as I'm the most hated woman in New York. | Çünkü New York'un en nefret edilen kadınıyım. Çünkü New York'un en nefret edilen kadınıyım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
So basically, I'm a human shield? | Aslında, canlı kalkan oluyorum? Aslında, canlı kalkan oluyorum? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Well, you have more up here to stop anything. | Her şeyi durdurmak için daha fazla şeyin var. Her şeyi durdurmak için daha fazla şeyin var. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Max! What? | Max! Ne oldu? Max! Ne oldu? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Did someone pull a gun? | Bir sana silah mı çekti? Bir sana silah mı çekti? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I knew that was gonna happen. | Bunun olacağını biliyordum. Bunun olacağını biliyordum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 |