• en flag English
    • tr flag Turkish

Search

English Turkish Sentence Translations Page 4046

English Turkish Film Name Film Year Details
Look what I found. It was in his room. Ne bulduğuma bak. Bu odasındaydı. Bak ne buldum. Odasındaymış. Ne bulduğuma bak. Bu odasındaydı. And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
It's Ellie's. Whose room? Bu Ellie'nin. Kimin odasında? Ellie'nin. Kimin odası? Bu Ellie'nin. Kimin odasında? And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
Michael's. Michael'ın. Michael'ın. Michael'ın. And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
Okay. ( speaks Spanish ) Tamam. Tamam. Tamam. And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
I will question him, Ona soracağım, Onu sorgulayacağım... Ona soracağım, And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
but only if you go back to the hotel and wait for me. otele dönersen beni bekle. ...ama senden otele dönüp, beni beklemeni istiyorum. otele dönersen beni bekle. And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
You let me do my job. Is that fair? Bırak da işimi yapayım. Uygun mu? Bırak da işimi yapayım. Sana uyar mı? Bırak da işimi yapayım. Uygun mu? And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
Okay. Good. Tamam. İyi. Tamam. Güzel. Tamam. İyi. And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
What's wrong? Sorun nedir? Sorun ne? Sorun nedir? And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
Ellie's gone. Ellie gitti. Ellie kayıp. Ellie gitti. And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
Gone? Gitti mi? Kayıp mı? Gitti mi? And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
We got in a fight and I went on without her. Kavga ettik ve onsuz gittim. Kavga ettik ve onu almadan yola çıktım. Kavga ettik ve onsuz gittim. And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
I've got to I've got to find her. Onu— Onu bulmalıyım. Onu... Onu bulmak zorundayım. Onu— Onu bulmalıyım. And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
Come inside. Have something to drink. İçeri gel. Bir şey iç. İçeri gel. İçecek bir şey al. İçeri gel. Bir şey iç. And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
Come on. it's okay. Hadi. Sorun yok. Hadi. Sorun değil. Hadi. Sorun yok. And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
Rosamaria: Don't worry. Everything will be fine. Merak etme. Her şey yoluna girecek. Üzülme. Her şey yoluna girecek. Merak etme. Her şey yoluna girecek. And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
Please don't! No! Just wait! Lütfen yapma! Hayır! Bekle biraz! Lütfen yapma! Hayır! Bekle biraz! Lütfen yapma! Hayır! Bekle biraz! And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
No, let me go! Hey! I won't hurt you. Hayır, bırak beni! Canını yakmayacağım. Hayır, bırak beni! Hey! Sana zarar vermeyeceğim. Hayır, bırak beni! Canını yakmayacağım. And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
Hey. Hey. Stop, no! Stop it! Hey. Hey. Dur, hayır! Kes şunu! Hey. Hey. Dur, hayır! Kes şunu! Hey. Hey. Dur, hayır! Kes şunu! And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
Get off me! I'm not gonna hurt you. Bırak beni! Seni incitmeyeceğim. Uzak dur benden! Seni incitmeyeceğim. Bırak beni! Seni incitmeyeceğim. And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
What's the matter with you? Sorunun ne? Senin derdin ne? Sorunun ne? And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
Where did you get this? Bunu nereden aldın? Bunu nereden buldun? Bunu nereden aldın? And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
You went through my things? Eşyalarımı mı karıştırdın? Eşyalarımı mı karıştırdın? Eşyalarımı mı karıştırdın? And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
Look, it belongs to someone I know. Dinle, bu tanıdığım birine ait. Bak, bu tanıdığım birine ait. Dinle, bu tanıdığım birine ait. And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
Bullshit! This is Ellie's. Saçmalık! Bu Ellie'nin. Saçmalık! Bu Ellie'nin. Saçmalık! Bu Ellie'nin. And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
What did you do with her? Ona ne yaptın? Ona ne yaptın? Ona ne yaptın? And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
Look, I swear to God I've got nothing to do with your friend, okay? Bak, yemin ederim, arkadaşına bir şey yapmadım, tamam mı? Bak, yemin ederim ki arkadaşınla hiçbir ilgim yok, tamam mı? Bak, yemin ederim, arkadaşına bir şey yapmadım, tamam mı? And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
You have to trust me. Look. Bana güvenmelisin. Bak. Bana güvenmek zorundasın. Bak. Bana güvenmelisin. Bak. And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
Look, please. Would you just take a look at this? Bak, lütfen. Şuna bir bakar mısın? Bak, lütfen. Şuna bir bakar mısın? Bak, lütfen. Şuna bir bakar mısın? And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
Okay? Just take a look at it. Tamam mı? Sadece şuna bir bak. Tamam mı? Sadece bakın. Tamam mı? Sadece şuna bir bak. And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
Her name is Camila. Onun adı Camila. Adı Camila. Onun adı Camila. And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
She disappeared somewhere around here. Buralarda bir yerde kayboldu. Burada bir yerde ortadan kayboldu. Buralarda bir yerde kayboldu. And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
That's her bracelet. Bu, onun bilekliği. Bu onun bilekliği. Bu, onun bilekliği. And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
I've been up and down these roads 100 times looking for her. Onun için bu yollara 100 defa baktım. Onu ararken bu yollardan 100 kez geçtim. Onun için bu yollara 100 defa baktım. And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
Oh God. Tanrım. Tanrım. Tanrım. And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
I'm so sorry. Çok üzgünüm. Çok üzgünüm. Çok üzgünüm. And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
You know, when we met she was organizing Onunla tanıştığımızda Güney Amerika’da… İlk karşılaştığımızda Güney Afrika için... Onunla tanıştığımızda Güney Amerika’da… And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
a humanitarian mission to South America. …insani yardım görevindeydi. ...insani bir yardım görevini organize ediyordu. …insani yardım görevindeydi. And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
And I wanted to be with her so I went too. Onunla beraber olabilmek için oraya gittim. Ben de yanında olmak istedim ve gittim. Onunla beraber olabilmek için oraya gittim. And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
What happened? Ne oldu? Ne oldu? Ne oldu? And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
About six months ago we came to work here. 6 ay önce çalışmak için buraya geldik. Yaklaşık altı ay önce, buraya çalışmaya geldik. 6 ay önce çalışmak için buraya geldik. And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
One day she took the truck into town to get some supplies Bir gün, erzak alabilmek için kamyonla şehre gitti… Bir gün birkaç şey tedarik etmek için kamyonla kasabaya gitti... Bir gün, erzak alabilmek için kamyonla şehre gitti… And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
and that's the last I saw of her. …ve bu onu son görüşümdü. ...ve onu bir daha hiç görmedim. …ve bu onu son görüşümdü. And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
Nobody knows what happened. Kimse ne olduğunu bilmiyor. Kimse ne olduğunu bilmiyor. Kimse ne olduğunu bilmiyor. And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
And if they do, they're not saying anything. Bilseler de bir şey söylemiyorlar. Biliyorlarsa da, hiçbir şey söylemiyorlar. Bilseler de bir şey söylemiyorlar. And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
I'd do anything to get her back. Onu bulabilmek için her şeyi yaparım. Onu geri almak için her şeyi yaparım. Onu bulabilmek için her şeyi yaparım. And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
And I'm not leaving this country until I find her. Onu bulana kadar bu ülkeyi terk etmeyeceğim. Onu bulana kadar da bu ülkeden hiçbir yere gitmiyorum. Onu bulana kadar bu ülkeyi terk etmeyeceğim. And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
Did you call the police? Polise haber verdin mi? Polisi aradın mı? Polise haber verdin mi? And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
Calvo? Calvo? Calvo? Calvo? And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
Yeah, he filled out a form. Evet, formu doldurdu. Evet, bir form doldurdu. Evet, formu doldurdu. And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
God. Tanrım. Tanrım. Tanrım. And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
I'm gonna be sick. Hasta olacağım. Hastalanıyorum. Hasta olacağım. And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
I can't Yapamam… Yapamam... Yapamam… And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
Look, I've been hearing things Bak, genç kadınların, kızların… Bakın, kaçırılıp Paraguay'a götürülen... Bak, genç kadınların, kızların… And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
about young women, girls, who've been abducted …kaçırılıp Paraguay’daki… ...genç kadınlar ve kızlar hakkında... …kaçırılıp Paraguay’daki… And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
and taken across the river into Paraguay. …nehre götürüldüğü duymuştum. ...söylentiler duyuyorum. …nehre götürüldüğü duymuştum. And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
I don't know if that's what's happened to your friend. Arkadaşına başına gelen de bu mu bilmiyorum. Arkadaşınızın başına aynı şeyin gelip gelmediğini bilmiyorum. Arkadaşına başına gelen de bu mu bilmiyorum. And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
I mean, it's rare. it's risky to kidnap an American. Bu çok nadirdir. Bir Amerikalı’yı kaçırmak tehlikelidir. Yani, az görülür. Bir Amerikalıyı kaçırmak risklidir. Bu çok nadirdir. Bir Amerikalı’yı kaçırmak tehlikelidir. And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
But it does happen. Ama olan bu. Ama olur. Ama olan bu. And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
That's why I tried to warn her. Onu uyarmaya çalışmamın nedeni de buydu. Bu yüzden onu uyarmaya çalıştım. Onu uyarmaya çalışmamın nedeni de buydu. And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
I have to find her. Onu bulmalıyım. Onu bulmak zorundayım. Onu bulmalıyım. And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
I have to find Ellie. Ellie’yi bulmalıyım. Ellie'yi bulmak zorundayım. Ellie’yi bulmalıyım. And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
Well, I mean, chances are she's probably still in the area. Hala muhtemelen çevrede bir yerdedir. Muhtemelen hala bu bölgede bir yerdedir. Hala muhtemelen çevrede bir yerdedir. And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
It's too risky to move her during daylight. Gündüz onu kurtarmaya çalışmak tehlikeli olur. Gündüz vakti onu götürmek oldukça risklidir. Gündüz onu kurtarmaya çalışmak tehlikeli olur. And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
But we need to find her before it gets dark. Ama gece olmadan onu bulmalıyız. Ama karanlık olmadan onu bulmamız lazım. Ama gece olmadan onu bulmalıyız. And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
How? We need to split up. Nasıl? Ayrılmalıyız. Nasıl? Ayrılmak zorundayız. Nasıl? Ayrılmalıyız. And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
Now I'll understand if you don't want to do that. Bunu yapmak istiyorsan anlarım. Bunu yapmak istemiyorsan anlarım. Bunu yapmak istiyorsan anlarım. And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
But we can cover more ground if you do. Ama ayrılırsak daha çok yere bakabiliriz. Ama yaparsan, daha fazla yere bakabiliriz. Ama ayrılırsak daha çok yere bakabiliriz. And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
No, you're right. You're right. Hayır, haklısın. Haklısın. Hayır, haklısın. Haklısın. Hayır, haklısın. Haklısın. And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
Okay, I'll meet you back here in an hour. Tamam, bir saat sonra burada buluşuruz. Pekala, bir saat içinde burada buluşuruz. Tamam, bir saat sonra burada buluşuruz. And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
Yeah. Tamam. Evet. Tamam. And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
( car door opens, closes ) Oh shit. Kahretsin. Kahretsin. Kahretsin. And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
Michael, you're becoming a hard man to find. Michael, bulunması zor bir adam olmaya başladın. Michael, bulunması zor bir adam oluyorsun. Michael, bulunması zor bir adam olmaya başladın. And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
Surely you must be lost. Kaybolmuş olmalısın. Kaybolmuş olmalısın. Kaybolmuş olmalısın. And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
You know me, just seeing the sights. Beni tanırsın, sadece izlere bakarım. Beni tanırsın, etrafa bakıyorum. Beni tanırsın, sadece izlere bakarım. And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
Yes, of course you are. Evet, tabii ki. Elbette, öylesin. Evet, tabii ki. And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
Have you seen Stephanie? Stephanie’yi gördün mü? Stephanie'yi gördün mü? Stephanie’yi gördün mü? And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
Because a car has been stolen Çünkü çalıntı araba burada… Çünkü bir araba çalındı... Çünkü çalıntı araba burada… And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
and that does not happen very often around here. …sıkça olan bir şey değildir. ...ve burada sık olan bir durum değil bu. …sıkça olan bir şey değildir. And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
Wow. A stolen car. Vay canına. Çalıntı araba. Vay canına. Çalıntı bir araç. Vay canına. Çalıntı araba. And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
Did you find Stephanie's friend? Stephanie'nin arkadaşını buldun mu? Stephanie'nin arkadaşını buldun mu? Stephanie'nin arkadaşını buldun mu? And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
I was going to ask you the same thing. Ben de sana aynısını soracaktım. Aynı şeyi ben de sana soracaktım. Ben de sana aynısını soracaktım. And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
So her friend is still missing Arkadaşı hala kayıp… Demek arkadaşı hala kayıp... Arkadaşı hala kayıp… And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
and you're looking for a car? …ve sen arabayı mı arıyorsun? ...ve bir araba arıyorsunuz, ha? …ve sen arabayı mı arıyorsun? And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
Come with me. Let's take a drive. Benimle gel. Hadi gidelim. Benimle gel. Biraz dolaşalım. Benimle gel. Hadi gidelim. And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
Water. Su. Su. Su. And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
Chucho, Chucho, Chucho. Chucho, And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
I know you're not a bad guy. kötü biri olmadığını biliyorum. Kötü biri olmadığını biliyorum. kötü biri olmadığını biliyorum. And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
I can tell by the way you kissed me. Beni öptüğünü söyleyebilirim. Beni öpüşünden anladım. Beni öptüğünü söyleyebilirim. And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
Come here and kiss me again. Buraya gel ve beni tekrar öp. Buraya gel ve beni tekrar öp. Buraya gel ve beni tekrar öp. And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
Come here. Buraya gel. Buraya gel. Buraya gel. And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
So you want that? Bunu istiyor musun? Demek bunu istiyorsun? Bunu istiyor musun? And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
I want you. Seni istiyorum. Seni istiyorum. Seni istiyorum. And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
Help! İmdat! Yardım edin! İmdat! And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
( screams ) Hey hey. Hey, hey. Hey, hey! Hey, hey. And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
Oh my God! Tanrım! Aman tanrım! Tanrım! And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
( ringing ) Ellie: Don't! No! Yapma! Hayır! Hayır! Yapma! Yapma! Hayır! And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
Bastard! Pislik! Piç kurusu! Pislik! And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
Shh. ( speaks Spanish ) Sus. Ses çıkarma. Sus. And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
( sobbing ) You fucking bastard. Kahrolası pislik. Seni adi piç kurusu! Kahrolası pislik. And Soon the Darkness-1 2010 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 4041
  • 4042
  • 4043
  • 4044
  • 4045
  • 4046
  • 4047
  • 4048
  • 4049
  • 4050
  • …
  • »
  • »»
Restricted Mode:   
  • Contribute
  • About Us
  • Disclaimer
  • Contact