Search
English Turkish Sentence Translations Page 4063
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
I'm afraid it was some kind of accident, at least that's the official report. | Korkarım ki bu bir kazaydı, en azından resmi rapor böyle. | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
I don't know how long you have, | Ne kadar vaktin var bilmiyorum, | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
your body can't function long without the machines. | makineler olmadan vücudun çok uzun süre çalışamaz. | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
It's ironic, isn't it. | İronik, değil mi? | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
But I'm ravelling, how long do you have, maybe 20 minutes. | Ama ne kadar vaktin olduğunu ben açıklıyorum, belki 20 dakika. | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
Maam, I'm sorry to say that you will soon be experiencing the same thing, | Hanımefendi, yakında aynı tecrübeyi sizin de yaşayacağınızı söylemekten üzüntü duyuyorum, | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
and I'd like to say it was tough convincing your father it was necessary, but | ve babanızı bunun gerekli olduğuna ikna etmenin çok zor olduğunu söylemek isterim, ama | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
let's say the Mayor was pragmatic. Now where were we? | şöyle diyelim; Başkan faydacı davrandı. Şimdi, nerde kalmıştık? | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
Oh Hammond! Yes. | Ah Hammond! Evet. | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
There is a solution. | Bir çaresi var. | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
Give up and we'll plug you and your father and your friends back in. | Vazgeç ve biz de seni babanı ve arkadaşlarını tekrar makineye bağlayalım. | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
Whatever you think you know, whatever information you have, | Ne bildiğini düşünüyorsan, hangi bilgiye sahipsen, | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
is not going to make a difference. | bu bir şeyi değiştimeyecek. | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
And you're both going to die. | Ve ikiniz de öleceksiniz. | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
Tick tock. We'll be waiting on you. | Tik tak. Sizi bekliyor olcağız. | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
Andy. What is the fastest way to Media Centre? | Andy. Medya Merkezi'ne en hızlı yol hangisi? | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
No, we have to go to your house, where your body is being kept. | Hayır, senin evine gitmeliyiz, bedeninin tutulduğu yere. | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
Helen Jacobs body is not at her house. | Helen Jacobs'ın bedeni evinde değil. | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
They would have expected that. They have moved the body. | Bunu bekliyor olmalılar. Bedeni taşıdılar. | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
Do you know where? | Nereye taşıdıklarını biliyor musun? | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
I may be able to link it to the nurse's tracking device. | Belki hemşirenin takip cihazına bağlayabilirim. | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
I logged on to it when I was at the hospital. | Hastanedeyken ona bağlanmıştım. | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
Yeah, I know you have a thing for it. | Evet, Aranızda bir şey olduğunu biliyorum. | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
I have the location. | Konumu öğrendim. | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
Good. We can have the media to meet us there. | İyi. Medyanın bizimle orada buluşmasını sağlayabiliriz. | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
Forget about me. | Unut beni. | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
I'm not going to let you die. | Ölmene müsade etmeyeceğim. | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
Calculating. | Hesaplanıyor. | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
Look. You think those assholes are going to let me or any of us live after this? | Bak. Bu aşağılık heriflerin bundan sonra herhangi birimizin yaşamasına izin verceklerini mi sanıyorsun? | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
Even if they do, they're probably put me back in a coma, or erase my memory. | İzin verseler bile, muhtemelen beni tekrar komaya sokarlar, veya hafızamı silerler. | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
No, we have to see this through. It's the only way for any of us. | Hayır, bunu doğru yapmalıyız. Hepimiz için tek yol bu. | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
Turn here. | Buradan dön. | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
Here. Affirmative. | Buradan mı? Olumlu. | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
Two hundred yards. | 180 metre. | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
Hit them with everything. | Herşeyinizle saldırın. | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
Andy, they are doing something to her. Give me ... give her something. | Andy, ona birşeyler yapıyorlar. Ver bana ... ona bir şey ver. | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
I might be able to help her human body. But not her. | İnsan bedenine belki yardım edebilirim. Ama ona değil. | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
There's nothing I can do. | Yapabileceğim bir şey yok. | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
Andy. Contact Arnie Miller. At the union. Tell him to meet us at Metal Services. | Andy. Arnie Miller'le bağlantı kur. Birlikte ki. Ona bizimle Metal Hizmetler'de buluşmasını söyle. | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
Tell him to get every media hound in town, to meet us there. | Ona şehirdeki tüm medyayı bizimle buluşması için getirmesini söyle. | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
She is to scare us out. They know we're ignoring. | Bizi korkutmak istiyorlar. Görmezden geldiğimizi biliyorlar. | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
Yeah. But they don't know how we're getting in. | Evet. Ama içeri nasıl gireceğimizi bilmiyorlar. | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
I told you it's nasty, officers. But, sadly, this is where it ends. | Size bunun çirkin olduğunu söylemiştim. Ama, ne yazık ki, sona geldik. | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
By my calculations, you've got under 2 minutes of life, Officer Hammond. | Hesaplamalarıma göre, iki dakikadan az ömrün kaldı, Polis Hammond. | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
Ms Jacobs, I'm not at liberty to comment on your status but your father | Bayan Jacobs, durumunuza yorum yapma özgürlüğüm yok ama babanız | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
has prepared a glowing press release | bölgedeki talihsiz hizmetlerinizin onuruna | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
honoring your services to the unfortunate in the zone. | göz kamaştırıcı bir basın konuşması hazırladı. | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
Hammond, I never liked you, | Hammond, senden hiç hoşlanmadım, | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
but I hate to see a fellow officer go down, | ama akran bir polisin batışını görmekten nefret ediyorum, | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
even one as misguided as you. | senin kadar yanlış yönlendirilmiş birisi olsa bile. | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
So give up now. We can work this out. | Yani, hemen vaz geç. İşleri yoluna koyabiliriz. | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
You both don't have to die. | İkinizin de ölmesi gerekmiyor. | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
Last chance. | Son şans. | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
Hit them with everything! | Her şeyinizle saldırın! | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
Everything! | Her şeyinizle! | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
I have a story for you. | Senin için bir hikayem var. | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
Officer. | Memur Bey. | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
I want to thank you for saving my daughter. | Kızımı kurtardığın için teşekkür etmek istiyoum. | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
And my deepest condolences for your partner. | Ve ortağın için gönülden baş sağlığı diliyorum. | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
It is a shame though, as you may not have been aware | Yazık oldu ama, belki Helen'in dileğinin | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
of Helen's wishes. | farkında değilsiniz. | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
Apparently and unbeknown to us, | Anlaşılan ve bizden habersiz, | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
she signed a "Do Not Resuscitate" order. | o, bir "Yeniden Yaşama Dönmeme" emri imzalamış. | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
We have been fighting the Courts to keep her going, but to no avail. | Onu hayatta tutmak için mahkemelerle mücadelemizi sürdürdük, ama fayda vermedi. | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
We received the verdict today. | Mahkeme kararı bugün elimize ulaştı. | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
Helen is going to get her wishes. | Helen dileklerine kavuşacak. | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
She would have never wanted to exist like this. | Bu şekilde var olmayı asla istemezdi. | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
We thought her android body could give her another live. | Android vücudunun ona yeni bir hayat verebileceğini düşündük. | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
But now that's over, and thanks to you... | Ama artık bitti, ve senin sayende... | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
The Court order requires that we pull the plug. | Mahkeme emri, fişini çekmemizi gerektiriyor. | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
Turn the machine off. Now. | Makineyi kapat. Şimdi. | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
You told me she wouldn't wake up. What did you do to her? | Bana uyanmayacağını söylemiştin. Ne yaptın ona? | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
Your nurse has been keeping her sedated. | Hemşireniz ona yatıştırıcı verdi. | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
I don't know what's happening, Sir. | Neler olduğunu bilmiyorum, Efendim. | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
That's why ... Why did you do it, right? | Bu yüzden ... Bu yüzden yaptın, değil mi? | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
Did you poison them? | Onları zehirledin mi? | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
Do something. | Bir şeyler yap! | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
Officer, go get 3 men. Get back here on the double. Go, go, go. | Polis, git 3 adam getir. Çift olarak geri dönün. Git, git, git. | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
Shut that off. | Kapat şunu. | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
Shut if off. | Kapat şunu. | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
Shut it off. | Kapat şunu. | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
Nobody move. Nobody moves. Nobody. | Kimse kımıldamasın. Kimse kımıldamasın. Hiçkimse. | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
Mr Mayor, hand me the weapon. | Sayın Başkan, silahı bana verin. | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
No, no, no, no. Don't! | Hayır, hayır, hayır, hayır. Yapma! | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
Now that your BIOS has been upgraded, Officer Hammond, | Artık BIOS'un yükseltildiğine göre, Polis Hammond, | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
I believe our partnership can operate on more equal terms. | sanırım ortaklığımız eşit şartlarda işleyebilir. | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
What do you mean, equal terms? | Ne demek istiyorsun, eşit şartlarda? | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
You are now free to operate in machine mode, | Artık insan müdahalesi ve mantık dezavantajı olmadan, | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
without human interference, or logic deficits. | makine modunda çalışmakta özgürsün. | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
Human interference. | İnsan müdahalesi. | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
Human interference? | İnsan müdahalesi? | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
Is that what you just said? I can't believe you even said that. | Az önce bunu mu söyledin? Bunu söylediğine inanamıyorum bile. | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
Something is amiss with your programming. | Programlamanda bir şey hatalı. | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
No, something is amiss with your programming. | Hayır, senin programlamanda bir şey hatalı. | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
Do you really think we're the same, huh? | Gerçekten aynı olduğumuzu mu sanıyorsun, hah? | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
Let me explain it to you. | Bırak da açıklayayım. | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
My CPU's neural network was imprinted by my controller's, a human's neural framework. | Benim CPU'mun sinir ağı yöneticimden alındı, bir insan sinir sisteminden. | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
That framework constitutes 70.236 of who I am. | Bu sistem kimliğimin % 70.236'ünü oluşturuyor. | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
And as you know, if you're one eighth of a human then you are what? | Ve bildiğin gibi, eğer bir insanın sekizde biriysen, nesin öyleyse? | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |
In fact, a human. | Aslında, bir insan. | Android Cop-1 | 2014 | ![]() |