Search
English Turkish Sentence Translations Page 4365
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| That's everything we could retrieve from the drop canister. | Paraşütle indirilen malzemelerden sadece bunları alabildik. Bırakılan mühimmattan bu kadarını alabildik. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| Uncle says he has made some progress | Amca, istediğiniz bilgi konusunda bazı ilerlemeler kaydettiğini söylüyor. Amca, istediğiniz bilgi hakkında ilerleme kaydetmiş. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| There is a meeting at Cafe Moravia on VodiÄ‹kova Street. | Vodickova sokağındaki Café Moravia'da Salı günü saat 2'de bir toplantı varmış. Vodickova caddesindeki Moravia kafede toplantı olacakmış. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| Tuesday. 2:00. | Salı, saat 14:00'de. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| I just wanted to apologize about the other night. | Geçen gece olanlar için senden özür dilemek istedim. Geçen gece için özür dilerim. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| You were completely right to do what you did. | Kesinlikle doğru olan şeyi yaptın. Tavırlarında sonuna kadar haklıydın. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| Marie didn't fully inform me about the situation. | Marie durum hakkında beni yeterince bilgilendirmemişti. Marie beni durumla ilgili tam bilgilendirmemişti. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| She is very young, | Marie çok genç. Gencecik bir kız. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| she still has romantic ideas about the war. | Savaş için hâlâ romantik düşünceleri var. Hâlâ savaş hakkında romantik fikirleri var. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| And you? | Peki sen? Peki ya senin? | Anthropoid-1 | 2016 | |
| War is not romantic. | Savaş romantik değildir. Savaş, romantik değildir. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| We cross here. | Karşıya geçmeliyiz. Buradan karşıya geçeceğiz. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| After our last date, | Son buluşmamızdan sonra... Son buluşmamızdan sonra... | Anthropoid-1 | 2016 | |
| I thought you might both show wearing potato sacks. | ...ikinizin patates çuvalı giyip gelebileceğinizi düşündüm. ...ikiniz de patates çuvalı giyeceksiniz sandım. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| I don't know what I'm doing. | Ne yaptığımı bilmiyorum. Ne yaptığımı bilmiyorum ki. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| You are doing fine. | Oldukça başarılısın. Gayet iyi gidiyorsun. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| Take a seat here. Order a drink. | Bir yere oturup içki sipariş edin. Geç kalmayız. Şuraya oturun, içecek ısmarlayın. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| We won't be long. | İşimiz uzun sürmez. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| Josef. | Jozef. Josef. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| Jan. Opâlka. | Jan. Opálka. Jan. Opâlka. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| Valċîk. | Valcík. Valcîk. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| I see you are no strangers to one another, | Gördüğüm kadarıyla herkes birbirini tanıyor fakat fazla zamanımız yok. İlk kez tanışmıyor olabilirsiniz ama vaktimiz kısıtlı. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| We all trained special operations together. | Birlikte özel operasyon eğitimi aldık. Özel operasyonlar için birlikte eğitildik. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| Valċîk here was even on the same drop. | Valcík de buraya aynı atlayışta indi. Hatta Valcîk ile aynı bölgeye bırakıldık. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| Yes, dropped 10 minutes later and 30 miles off course. | Evet, 10 dakika sonra atlayıp yaklaşık 50 km öteye indi. Evet, 10 dakika sonra 30 mil uzağa bırakıldım. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| Thanks to Valċîk and his group Silver A, | Valcík ve grubu Gümüş A sayesinde sonunda Londra'yla yeniden iletişim kurabildik. Valcîk ve grubu Silver A sayesinde... | Anthropoid-1 | 2016 | |
| I have orders to send and receive any communications | Londra ile aranızda gerçekleşecek her türlü haberi gönderip almakla vazifelendirildim. Siz ve Londra arasında iletişim sağlamak için... | Anthropoid-1 | 2016 | |
| You have your own decoder book, right? | Şifre çözmek için kitabınız var, değil mi? Evet. Kendi şifre çözme defteriniz var değil mi? Var. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| Second Lieutenant Opâlka and Warrant Officer Curda | Teğmen Opálka ve Kıdemli Subay Curda Uzak Mesafe operasyonunu tamamladığı için... Teğmen Opâlka ve Kıdemli Subay Curda... | Anthropoid-1 | 2016 | |
| have completed Operation Out Distance, | ...Out Distance operasyonunu tamamladılar ve artık size yardım etmeye hazırlar. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| so both are now available to assist you. | ...ikisi de şu anda size yardım edebilir. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| Second Lieutenant Opâlka is the senior officer here. | Buradaki kıdemli subay, Teğmen Opálka. Teğmen Opâlka buradaki en üst rütbeli kişi. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| Yes, this is true, | Evet, bu doğru ama görevinizin amacı rütbemi hükümsüz kılıyor. Doğru, ama hedefiniz benim yetkilerimi aşıyor. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| We had word from London. Anthropoid. | Londra'dan Antropoit kod adıyla önceliği büyük olan haber aldık. Londra'dan "Anthropoid, âzamî öncelik." diye haber geldi. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| We assist with everything possible. | Mümkün olan her şeyde yardımcı oluruz. Dolayısıyla... Elimizden gelen her türlü yardımı göstereceğiz. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| This is your show, bratrî. | ...iş sana kalıyor Bratrí. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| So, we know that Heydrich returns to his family | Biliyoruz ki Heydrich her gün ailesine... | Anthropoid-1 | 2016 | |
| every day at Panenské Brežany. | ...Panenské Brezany üzerinden dönüyor. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| But, both his chateau and the castle are both heavily guarded. | Ancak hem malikânesi hem de şato oldukça iyi korunuyor. Fakat hem kendi şatosu hem de kale koruma kaynıyor. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| They are not feasible targets. | Bu yerler olası hedefler değil. İki yer de akla yatkın hedef değil. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| But once a month, | Fakat ayda bir kez trenle Berlin'e gidiyor. Ama ayda bir kez, trenle Berlin'e seyahat eder. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| And we can predict this | Ve bunu önceden kestirebiliriz... Vakti öngörebiliriz... | Anthropoid-1 | 2016 | |
| because his personal carriages are prepared several days in advance. | ...çünkü şahsi araçları birkaç gün önceden hazırlanıyor. ...çünkü valizleri birkaç gün öncesinden hazır edilir. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| But, again, the station and the train are both heavily guarded. | Ama istasyon ve tren de koruma kaynayacaktır. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| What about derailing the train outside of Prague? | Peki tren Prag'ın dışında raydan çıkarsa? Treni Prag dışında raydan çıkarsak? | Anthropoid-1 | 2016 | |
| We can derail the train, | Treni raydan çıkarabiliriz ama bu Heydrich'in ölümünü garantilemez. Treni raydan çıkarabiliriz ama Heydrich'in öleceğinin garantisi olmaz. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| I have made contact with an ex pupil of mine | Kalede tamirci olarak çalışan... Eski bir talebemle irtibâta geçtim. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| who works as a repair man inside the castle. | ...eski bir öğrencimle temasa geçtim. Kendisi kalenin içinde tamircilik yapıyor. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| He's willing to help, | Yardım etmek istiyor ama... Yardım etmeye niyetli ama tek bildiği... | Anthropoid-1 | 2016 | |
| but he only knows when Heydrich arrives in the morning | ...sadece Heydrich'in sabahları geliş ve gidiş saatlerini biliyor. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| What good is that? | Bunun ne gibi yararı olur? Bunu bilmek neye yarar ki? | Anthropoid-1 | 2016 | |
| You can build a picture | Rutinin tablosunu çıkarabilirsiniz. Rutin olarak yaptıklarını takip edebilirsiniz. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| Sometimes he travels with an armed escort and sometimes he does not. | Bazen silahlı bir koruma ile yolculuk eder bazen etmez. Bazen silahlı korumalarla gezer, bazen yalnız olur. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| Perhaps there is a pattern in this. | Belki bir bağlantı olduğu için böyledir. Belki belli bir düzeni vardır. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| There is a safe house near the castle. | Kalenin yakınlarında güvenli bir yer var. Kalenin yanında bir güvenli ev var. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| The repairman could drop off the timetable every day before work. | Tamirci her gün işten önce zaman çizelgesini bırakabilir. Tamirci, her gün işten evvel zaman çizelgesini bırakabilir. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| Lenka or Marie could collect it. | Lenka ya da Marie çizelgeyi alır. Lenka veya Marie gider alır. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| And Jan and I will follow the route | Jan'la ikimiz malikâneden şatoya kadar güzergâhı takip ederiz. Jan ve ben de şatodan kaleye giden yolu takip ederiz. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| Gentlemen, | Beyler, bu operasyon... Beyler, bu operasyon... | Anthropoid-1 | 2016 | |
| will involve almost everyone we have left in the resistance. | ...elimizde direnişten kalan hemen herkesi içine alacak. ...neredeyse direnişten kalan herkesi içerecek. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| So many have been captured by the Gestapo. | Çoğu Gestapo tarafından yakalandı. Birçoğu Gestapo tarafından yakalandı. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| If you are arrested, | Tutuklanırsanız bazı acımasız gerçeklerle yüzleşirsiniz. Tutuklanırsanız, bazı acı gerçeklerle yüzleşeceksiniz. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| There will be no escape. | Kaçış yoktur. Kaçmanız imkânsız olur. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| You'll be tortured until you reveal everything you know, | Bildiğiniz her şeyi açıklayana kadar işkence görür... Bildiğiniz her şeyi anlatana dek işkence görür, sonra idam edilirsiniz. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| and then you will be executed. | ...ardından asılarak idam edilirsiniz. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| You must protect your fellow comrades | Onlarla bağlantılarınızı keserek... Yoldaşlarınızı korumak için onlarla olan... | Anthropoid-1 | 2016 | |
| by shutting down any links you have to them. | ...dostlarınızı korumalısınız. ...tüm bağlantılarınızı kesmek zorundasınız. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| Operation Out Distance has re supplied us with these. | Uzak Mesafe Operasyonu bize bunları yeniden tedarik etti. Out Distance operasyonu bize bunları tedarik etti. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| Carry the cyanide capsules at all times. | Siyanür kapsüllerini daima yanınızda taşıyın. Siyanür kapsülleri her daim yanınızda olsun. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| We have to end our meeting. | Toplantımızı sonlandırmalıyız. Toplantıyı bitirmek zorundayız. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| Use the window. | Pencereyi kullan. Pencereden bak. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| Clear. | Temiz. Temiz. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| Looks like there's a whole garrison there. | Bütün garnizon şurada sanki. Dışarıda koca bir garnizon var. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| That's our man. | İşte adamımız. İşte adamımız orada. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| Five minutes after 9:00. | Saat 9.05. Bugün yalnız gidiyor. 09:00'dan beş dakika sonra. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| He's riding solo today. | Bugün yalnız geziyor. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| Wait. | Dur. Bekle. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| Armed escort. | Silahlı koruma. 30 saniye sonra. Silahlı korumalar. 30 saniye geriden geliyor. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| Thirty seconds, 30 seconds. | 30 saniye, 30 saniye. Otuz saniye, 30 saniye. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| If we can use a rope | Mercedes'i durdurmak için bir ip veya çelik halat kullanabilirsek... Eğer Mercedes'i durdurmak için bir halat... | Anthropoid-1 | 2016 | |
| then 30 seconds... | ...o zaman 30 saniye, tüm ihtiyacımız 30 saniye olur. ...o zaman 30 saniye... | Anthropoid-1 | 2016 | |
| Then 30 seconds would be all we need. | 30 saniye bize gayet yeterli gelir. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| Even if a rope can stop the car, | İp arabayı durdursa da... Halatla arabayı durdursak bile... | Anthropoid-1 | 2016 | |
| we still need more than 30 seconds to escape from here. | ...bize buradan kaçmak için yine de 30 saniyeden fazla zaman lazım. ...kaçmak için 30 saniyeden fazlası gerekir. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| And we'd have to face the armed guard here in the open. | Ayrıca açıkta silahlı korumayla da yüzleşmemiz gerek ki bu ilk tercihim olmaz. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| It would not be my first choice. | İlk tercihim bu olmaz. Ya tek şansımız buysa? | Anthropoid-1 | 2016 | |
| And if it's our only choice? | Peki tek tercihimiz buysa? | Anthropoid-1 | 2016 | |
| The point of the mission is to succeed. Yes? | Görevin amacı başarılı olmak, değil mi? Görevin amacı başarılı olmak, doğru mu? | Anthropoid-1 | 2016 | |
| I'm more worried that | Başarılı olursak ne yapacağımızı düşünmememiz beni daha çok endişelendiriyor. Başarırsak ne yapacağımızı planlamamak beni daha çok endişelendiriyor. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| What happens afterwards is not important. | Daha sonra olacaklar önemli değil. Sonrasında olacaklar mühim değil. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| Let's follow the route to the castle. | Kaleye giden güzergâhı takip edelim. Kaleye giden yolu izleyelim hadi. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| Well? | Evet. Sonuç? | Anthropoid-1 | 2016 | |
| Arrived 9:15, left 5:15, | 9.15'te gelmiş ve 5.15'te silahlı bir korumayla ayrılmış. 09:15 geliş, 17:15 gidiş. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| with an armed escort. | Silahlı korumalarla. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| Armed escort? | Silahlı koruma mı? Silahlı korumalarla mı? | Anthropoid-1 | 2016 | |
| There's only one person in Prague | Prag'da silahlı korumayla yalnızca bir kişi yolculuk eder. Prag'da silahlı korumalarla gezen yalnızca bir kişi var. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| Are you going to assassinate Heydrich? | Heydrich'e suikast mı düzenleyeceksiniz? Ne? | Anthropoid-1 | 2016 | |
| What? | Ne? Hedefiniz Heydrich mi? | Anthropoid-1 | 2016 | |
| Heydrich is the target? | Hedefte Heydrich mi var? | Anthropoid-1 | 2016 | |
| For your own safety, | Kendi güvenliğiniz için çok fazla soru sormamanız daha iyi olur. Kendi güvenliğiniz için... | Anthropoid-1 | 2016 |