Search
English Turkish Sentence Translations Page 4704
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Next? | Sıradaki mi? Sıradaki? | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Uh, do you have an appointment? | Randevunuz var mıydı? Randevunuz var mı? | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Does it look like I planned this? | Bunu planlamış gibi mi görünüyorum? Bunu planlamışa benziyor muyum? | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| So you're a new patient. | Yeni hastasınız o zaman. Demek yeni bir hastasınız. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| I just need you to fill out this paperwork. | Şu evrakları doldurmanız gerek. Bu evrakları doldurmanız gerekiyor. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| But you can't do that. I'm gonna take your picture, | Ama yapamazsınız. Resminiz çekeceğim... Ama bunu yapamazsınız. Resminizi çekeceğim. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| because that's what we do with all new patients. | ...çünkü yeni hastaların resmini çekiyoruz. Çünkü tüm yeni hastalara uyguladığımız bir prosedür. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| When I can stand, | Ayağa kalkabildiğimde... Ayağa kalkabildiğim zaman, | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| I will kill you. | ...seni öldüreceğim. seni öldüreceğim. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| I'm just gonna let the doctor know you're here. | Doktora burada olduğunuzu haber vereyim. Burada olduğunuzu doktora haber vereceğim. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Elizabeth. Yeah? | Elizabeth. Evet? Elizabeth. Evet? | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| He's a little disgruntled. I tried to take his picture. | Huysuz biri var, resmini çektim. Biraz huysuz biri. Fotoğrafını çekmeyi denedim. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| He said he was gonna kill me. | Beni öldüreceğini söyledi. Beni öldüreceğini söyledi. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Okay, I'll take care of it. Hi, follow me. | Tamam, ben hallederim. Merhaba, benimle gelin. Tamam, onunla ben ilgilenirim. Merhaba. Beni izleyin. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Not you. Oh, okay, right. | Sen değil. Tamam. Sen değil. Tamam, doğru. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Right this way. Follow me. | Bu taraftan, beni takip edin. Bu taraftan. Beni izleyin. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| You're doing great. My name is Elizabeth and... | İyi gidiyorsunuz. Adım Elizabeth ve... Harika gidiyorsun. İsmim Elizabeth ve... | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Please don't show me that lame little rubber model of vertebrae. | Lütfen, bel kemiği üzerine gereksiz saçmalıklardan bahsetmeyin... Lütfen bana omurganın kusurlu küçük bir lastik modelini gösterme. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Let's just focus of me being able to walk out | ...ve beni bu dertten sonsuza kadar... Sonsuza kadar sürecek olan bu küçük çay partisinden | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| of this little tea party forever. | ...kurtarmaya odaklanalım olur mu? ayrılma kabiliyetim olmasına odaklanalım sadece. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| What do you say? | Ne diyorsunuz? Ne diyorsun? | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| All done? | Tamamdır. Bitti mi? | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Please help me. | Lütfen bana yardım edin. Lütfen yardım et bana. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Okay, is the pain here? | Tamam, burada ağrı var mı? Tamam. Burası ağrıyor mu? | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Yeah, okay, I'm gonna get you up on the table. | Evet, tamam, sizi masaya alacağım. Evet, tamam. Seni masanın üzerine kaldıracağım. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| You can do it. I'm gonna help you. | Yapabilirsiniz. Size yardım edeceğim. Bunu yapabilirsin. Sana yardım edeceğim. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| You can do this. All right. | Yapabilirsiniz. Pekâlâ. Bunu yapabilirsin. Pekala. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Okay, yeah. | Tamam, evet. Tamam, evet. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Okay, good. | Tamam, iyi. Tamam, güzel. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Okay, I'm gonna be right back. | Tamam. Hemen döneceğim. Tamam. Hemen döneceğim. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Don't leave me here. | Beni burada yalnız bırakmayın. Beni bırakma burada. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| I just have to tell Anne to clear my patients for the next hour. | Anne'e bir saat boyunca hasta kabul etmemesini söyleyeceğim. Anne'e bir sonraki saat için randevularımı iptal etmesini söylemeliyim. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| I'll be right back. | Hemen dönerim. Hemen dönerim. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| We have a real patient. Yay! | Gerçek bir hastamız oldu! Yaşasın! Gerçek bir hastamız var. Yaşasın! | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Shh, be professional. | Profesyonel davran. Profesyonel davran. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| What was that? | O da neydi? O neydi öyle? | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| A happy customer. | Memnun müşteri. Mutlu bir müşteri. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Alrighty, so... What's your name? | Hazırız. Peki... Adınız nedir? Pekala, adınız nedir? | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| My name? | Adım mı? Adım mı? | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Yes, your name. Who are you? | Evet, adınız. Siz kimsiniz? Evet, adınız. Siz kimsiniz? | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Arlen. | Arlen. Arlen. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Okay, Arlen, I'm gonna help you. | Tamam, Arlen. Sana yardım edeceğim. Tamam, Arlen. Sana yardım edeceğim. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| And when you leave here today, you might not be cured, | Ve bugün buradan ayrıldığında tam iyileşmiş olmayabilirsin... Ve bugün buradan ayrıldığında iyileşmiş olmayacaksın belki... | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| But you're gonna feel a lot better, I promise. | ...ama daha iyi hissedeceksin. Söz veriyorum. ...ama çok daha iyi hissedeceksin. Söz veriyorum. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| I think you're good for now. | Sanırım şimdilik iyileştin. Sanırım şu an için iyisin. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Sit up nice and slow. | Yavaş ve nazikçe otur. Güzelce ve yavaşça doğrul. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Walk across the room. | Karşıya doğru yürü. Odanın içinde yürü. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Better? | Daha iyi mi? Daha iyi mi? | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| You are so... | Siz çok... Sen öyle... | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| amazing. | ...harikasınız. ...harikuladesin ki! | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| I mean, no one has ever done that before... | Kimse daha önce bunu yapmamıştı... Demek istediğim, daha önce kimse bunu yapmamıştı. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| No one. How did you do that? | Kimse. Nasıl yaptınız? Hiç kimse. Bunu nasıl yaptın? | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| So, well, I don't know. | Bilmiyorum. Evet, şey. Bilmiyorum. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| You're still a little out of whack. | Hala biraz sorunlusunuz. Hala biraz çalışamaz durumdasın. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| But you resemble something further along the evolutionary chart. | Ama artık evrim çizelgesinde yukarılarda bir şeye benziyorsunuz. Ama artık, evrim çizelgesinde daha yukarıdaki bir şeye benziyorsun. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| How much do I owe you? | Borcum ne kadar? Borcum ne kadar? | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Two hours... $175. | 2 saat, 175 dolar. 2 saat. 175 dolar. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Oh, no, that's too much. | Olmaz, burada fazla var. Hayır, bu çok fazla. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Take it. You're a miracle worker. | Alın bunu. Mucizeler yaratıyorsun. Al bunu. Sen mucize yaratan birisin. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| When can I... should I come back? | Tekrar ne zaman geleyim? Ben ne zaman... Tekrar gelmeli miyim? | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| You should be fine for about a week, so next week. | Bir hafta kadar iyi olursun. O yüzden, gelecek hafta. Haftada bir gelsen iyi olur. Yani, önümüzdeki hafta. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Thank you, Arlen. | Teşekkür ederim, Arlen. Teşekkürler, Arlen. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Faber. | Faber. Faber. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| My name is Arlen Faber. | Benim adım Arlen Faber. Benim adım Arlen Faber. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| I believe you. | Sana inanıyorum. Sana inanıyorum. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Next week, Arlen. | Önümüzdeki hafta, Arlen. Önümüzdeki hafta, Arlen. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| That's Arlen Faber? | Arlen Faber bu mu? O, Arlen Faber mıydı? | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Who's Arlen Faber? | Arlen Faber da kim? Arlen Faber da kim? | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| So that's Arlen Faber. | Demek Arlen Faber buymuş? Demek, o Arlen Faber. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| That's Arlen Faber. | Arlen Faber bu. O Arlen Faber. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| I forgot one. | Bir tane unutmuşum. Bir tanesini unutmuşum. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Have a good one, Mr. Faber. Bye. | İyi günler, Bay Faber. Elbette. İyi günler, Bay Faber. Güle güle. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| I knew it! You're Arlen Faber. | Biliyordum! Sen Arlen Faber'sin. Biliyordum. Sen Arlen Faber'sın. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Oh, I can't believe it. | İnanamıyorum. Buna inanamıyorum. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| I have read "me and god," like, 40 times. | "Ben ve Tanrı"yı 40 kere okudum. "Ben ve Tanrı"yı 40 kez okumuşumdur. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| My mother is not gonna believe this. | Annem buna inanmayacak. Annem buna hayatta inanmayacak. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Oh my god. | Tanrım. Aman tanrım! | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Oh, I feel like I'm shaking the hand of god himself. | Tanrının kendisinin elini sıkıyormuş gibi hissediyorum. Tanrı'nın kendisiyle el sıkışıyormuş gibi hissediyorum. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Can I ask you a question? | Size bir soru sorabilir miyim? Size bir soru sorabilir miyim? | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Yes, I will pray for you, believe me. | Evet, senin için dua edeceğim. İnan bana. Evet, senin için dua edeceğim. İnan bana. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| No, that's not my question. Just one, please. | Hayır, sorum bu değil. Sadece bir tane, lütfen. Hayır, benim sorum bu değil. Sadece bir tane, lütfen. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| One question, on condition | Tek soru. Tek bir şartla... 1 soru. Hiçbir koşulda, | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| That you can never, and I mean never, | ...hiçbir zaman ama hiçbir zaman... şunu asla yapamazsın. Ve asladan kastım, | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Tell anyone that I live here. Swear it. | ...kimseye burada yaşadığımı söylemeyeceksin. Yemin et. burada yaşadığımı kimseye söyleyemezsin. Yemin et. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| I swear it. I swear it. | Yemin ederim. Yemin ederim. Yemin ederim. Yemin ederim. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Mr. Faber, | Bay Faber... Bay Faber, | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Is there such a place as hell? | ...cehennem diye bir yer var mı? Cehennem diye bir yer var mı? | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Yes, there is. | Evet, var. Evet, var. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| I think it was Sartreartre who said it best, really, | Sanırım en iyisini Sartre söylemiş... Sanırım gerçekten en güzel ifade eden Sartre idi. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| When he said, and I quote, | ...alıntı yapıyorum... Onun söylediğinden alıntı yapıyorum: | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| "hell is other people". | "Cehennem diğer insanlardır." "Cehennem başkalarıdır". | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| "Attempts to contact you in the past have failed, | "Size geçmişte ulaşma çabalarımız başarısız oldu... Bugüne kadar sizinle temas kurma girişimlerimiz başarısız olmuştur. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| so we are forced to resort to this final action". | ...o yüzden bu son eylemi yapmak zorunda kaldık." Bu nedenle, bu son çareye başvurmak zorunda kaldık. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Excuse me, I'd like to sell you this book. | Affedersiniz, bu kitabı satmak istiyorum. Affedersiniz, bu kitabı size satmak istiyorum. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| "consciousness without an object". | "Bir nesne olmadan Bilinç." "Bir Nesne Olmadan Bilinç" | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Wow, sixth grade is different than I remember it. | 6. sınıflar hatırladığımdan daha farklı olmuş. Vay, 6. sınıf hatırladığımdan farklı. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Why do you want to get rid of this? | Neden bundan kurtulmak istiyorsun? Niye bundan kurtulmak istiyorsun? | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| I just found... | Kitabı şey buldum... Buldum yalnızca. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| I found... | Şey buldum... Buldum... | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| I find the idea | Bilinçli bir nesneyi... Soyut bilinci değerlendirmek için | Arlen Faber-1 | 2009 |