Search
English Turkish Sentence Translations Page 4705
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| That you can use a conscious object | ...kullanarak soyut bilinci... bilinçli bir nesneyi kullanabilme | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| To consider non objective consciousness absurd. | ...değerlendirme fikrini saçma buldum. fikrini saçma buluyorum. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| This book is poison to me. | Bu kitap beni zehirliyor. Bu kitap benim için bir zehir. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Uh, I'm sorry. | Üzgünüm. Üzgünüm. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| I'm afraid we can't buy any books right now. | Şu anda kitap satın alamıyoruz. Korkarım ki şu an için hiçbir kitap satın alamayız. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| How did he get you to do this? | Bunu sana nasıl yaptırdı? Sana bunu nasıl yaptırdı? | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| He said he'd split the money with me. | Parayı benimle bölüşeceğini söyledi. Parayı benimle bölüşeceğini söyledi. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Do not split this with him. | Onunla paylaşma. Bunu onunla paylaşma sakın. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Thank you. Bye. | Teşekkür ederim. Güle güle. Teşekkür ederim. Güle güle. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| That guy does not want his books. God. | Bu adam kitaplarını istemiyor! Tanrım! Bu herif kitaplarını istemiyor. Tanrım! | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Where were we? | Nerede kalmıştık? Nerede kalmıştık? | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| If you do not respond to our request for full payment, | "Eğer tam ödeme için yaptığımız isteğe yanıt vermezseniz... Eğer tam ödeme için talebimize yanıt vermezseniz, | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| We will have no other choice but to blah blah blah, | ...başka seçeneğimiz kalmayacak. Vesaire, vesaire.... Başka bir seçeneğimiz kalmayacak. Ama, vesaire... | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Red words, blah blah, hate, rescind. | Kırmızı kelimeler, vesaire. Nefret. Feshetmek. Uyarılar, vesaire, nefret, feshetme. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Sincerely, first masters bank, celebrating 150 years of your success". | Saygılarımızla, Master's First Bankası. Başarınızın 150. yılını kutluyor." "Saygılarımızla, İlk Sahipler Bankası. Başarınızın 150. yılını kutluyor." | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Hi. Can I? | Merhaba. Ben...? Selam. Acaba? | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Oh, post away. Thanks. | As gitsin. Teşekkürler. Oh, yapıştır bir yere. Teşekkürler. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| "Mr. Lucas, you have failed. | "Bay Lucas, başarısız oldunuz. "Bay Lucas, başarısız oldunuz. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| We have no other choice but to celebrate 150 years of your success". | Başarınızın 150. yılını kutlamaktan başka seçeneğimiz kalmadı." Başarınızın 150. yılını kutlamaktan başka seçeneğimiz kalmadı." | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| That's better. Yay. | Böyle daha iyi. Yaşasın. Bu daha iyi. Yaşasın. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Excuse me, do you have "Me and God"? | Affedersiniz. Sizde "Ben ve Tanrı" var mı? Affedersiniz, elinizde "Ben ve Tanrı" var mı? | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Oh, God, it's bad... bad. | Tanrım, çok kötü. Çok kötü! Tanrım. Bu kötü, çok kötü. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Elizabeth will be with you in just one minute, Mr. Faber. | Elizabeth birazdan sizinle olacak, Bay Faber. Elizabeth 1 dakika içinde yanınızda olacak, Bay Faber. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| I think I can sit. | Sanırım oturabilirim. Sanırım oturabilirim. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| You have a lot of tension in your upper back today. | Bugün sırtınızda çok fazla gerilim var. Bugün, sırtının yukarısında çok fazla gerginlik var. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| I was out running the other day, had a little fall. | Geçen gün koşuyordum. Ufak bir düşme yaşadım. İptal olduğum gün, birazcık düşmüştüm. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| I'll just let you sit for a couple of minutes | Burada birkaç dakika böyle durun. Toparlanman için sana birkaç dakika izin veriyorum. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| and I'll be right back. | Ben hemen geliyorum. Birazdan dönerim. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Stay. | Kalın. Kal. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| And talk to me. | Ve benimle konuşun. Ve konuş benimle. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| What do you want to talk about? | Ne hakkında konuşmak istiyorsunuz? Ne hakkında konuşmak istiyorsun? | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Let's talk about you. | Sizin hakkınızda konuşalım. Senin hakkında konuşalım. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| I moved here from San Francisco. | Buraya San Francisco'dan taşındım. Buraya San Francisco'dan taşındım. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Um, this is new. I just opened. | Burası yeni. Yeni açtım. Burası yeni. Daha yeni açtım. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| I have a son who's seven years old. | Yedi yaşında bir oğlum var. 7 yaşında bir oğlum var. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| A son? | Bir oğul? Bir oğlan? | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| I love kids. | Çocukları severim. Çocukları severim. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| They're short, highly emotional people who don't know anything. | Onlar kısa boylu, çok duygusal, hiçbir şeyden haberi olmayan insanlardır. Onlar kısa ve hiçbir şey bilmeyen hayli duygusal insanlardır. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| They rely on their creativity and imagination | Bu dünyayla geçinebilmek için hayal güçlerine ve... Yaratıcılıklarına ve hayal güçlerine güvenerek | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| to get by in the world... a world, I might add, filled with giants... | ...yaratıcılıklarına güvenirler. Belirteyim ki bu dünya devlerle dolu... yaşamlarını sürdürürler bu dünyada. Devlerle dolu bir dünya olduğunu eklemeliyim. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| an amazing feat. | ...şaşırtıcı bir beceri. Harikulade bir beceri. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| That's lovely. I never thought about it like that. | Bu çok hoş. Hiç bu gözle bakmamıştım. Bu çok hoş. Hiç bu şekilde düşünmemiştim. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| What about me? Don't you want to hear my story? | Ya ben? Benim hikâyemi duymak istemez misin? Peki ya ben? Hikayemi duymak istemez misin? | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Okay, thank you. | Güzel. Teşekkür ederim. Tamam, teşekkürler. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| I moved to Philadelphia 10 years go. | Philadelphia'ya 10 yıl önce taşındım. 10 yıl önce Philadelphia'ya taşındım. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| I'm trying to write a book about the history of monsters | Sinema ve Edebiyat'ta yer alan canavarların tarihiyle... Edebiyattaki ve filmlerdeki canavarların geçmişi hakkında | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| in movies and literature. | ...ilgili bir kitap yazmaya çalışıyorum. bir kitap yazmaya çalışıyorum. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| One day I hope to find a cure | Bir gün tekno müzik dinleyen... Bir gün, tekno müzik dinleyen insanlar için | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| for people who listen to techno. | ...insanlar için bir çare bulmayı umuyorum. bir tedavi bulunacağını umuyorum. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| I read your book. | Kitabını okudum. Kitabını okudum. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Oh, great. Careful. | Harika! Dikkat et. Harika. Dikkat et. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| I mean, thank you. | Yani, teşekkür ederim. Yani, teşekkürler. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| I don't know what I was expecting, | Ne umduğumu bilmiyorum... Ne bekliyordum bilmiyorum | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| but it wasn't that. | ...ama öyle değildi. ama beklediğim bu değildi. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Is that good? | Bu iyi bir şey mi? Bu iyi mi demek? | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Yes, yes. | Evet. Evet. Evet, evet. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Those were some of the best answers I've ever heard. | Bunlar şimdiye kadar duyduğum en iyi cevaplardı. Bugüne kadar duyduğum en iyi cevaplardan bazılarıydı. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| It's beautiful, really. | Çok güzeldi. Gerçekten. Kitabın güzel, gerçekten. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Does God still talk to you? | Tanrı hala seninle konuşuyor mu? Tanrı hala seninle konuşuyor mu? | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Now more than ever. | Şimdi eskisinden de fazla. Şimdi her zamankinden daha fazla. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Dad. | Baba! Baba. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| I made breakfast burritos. You want one? | Kahvaltı için sıkma yaptım. İster misin? Kahvaltıda "Burrito" yaptım. İster misin bir tane? | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| No, thanks. | Hayır, teşekkürler. Hayır, teşekkürler. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Just coffee. | Sadece kahve alayım. Sadece kahve. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| It's like liquid angels. | Melek suyu gibi. Tadı "Liquid Angels" shot içkisine benziyor. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Things aren't going too well at the bookstore, huh? | Dükkânda işler iyi gitmiyor, değil mi? Kitapçı dükkanında işler iyi gitmiyor, ha? | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| I'm not panicked yet, probably because I'm sober. | Daha paniklemedim, muhtemelen ayık olduğumdandır. Henüz paniklemedim, muhtemelen ayık olduğumdandır. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| You still going to them A.A. Classes? | Hala Adsız Alkolikler toplantılarına gidiyor musun? Hala "İsimsiz Alkolikler Toplantıları"na gidiyor musun? | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Uh, a couple. | Bir kaçına. Birkaç kez. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| It's good sometimes. | İyi oluyor bazen. Bazen iyi oluyor. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| I don't know. I don't know. | Bilemiyorum. Bilemiyorum. Bilmiyorum. Bilmiyorum. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| It's a lot of whining, I guess. | Çok fazla ağlıyorlar gibi geliyor. Çok fazla sızlanma var, tahminimce. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| I went to one of those once. | Ben de bir kere gitmiştim. Bir keresinde o toplantılardan bir tanesine gitmiştim. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| People there made me feel | Oradaki insanlar kendimi dünyanın... Oradaki insanlar bana kendimi | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| like the luckiest guy alive, you know what I mean? | ...en şanslı insanı hissetmeme neden olmuştu, anlıyor musun? yaşayan en şanslı adam gibi hissettirmişti. Ne demek istediğimi anlıyor musun? | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| If you want to go again, | Eğer tekrar gitmek istersen... Eğer yine gelmek istersen, | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| I could scout out some meetings for you. | ...senin için bir tane ayarlarım. senin için birkaç toplantı bakabilirim. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| I could. No. | Yapabilirim. Hayır. Yapabilirim. Hayır. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| You look good, son. | İyi görünüyorsun, evlat. İyi görünüyorsun, evlat. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| I'm glad. | Mutluyum. Buna sevindim. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Hello, Mr. Arlen Faber. | Merhaba, Bay Arlen Faber. Merhaba, Bay Arlen Faber. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| I just wanted to stop by and drop off this letter. | Uğrayıp bu mektubu bırakayım istedim. Sadece uğrayıp bu mektubu bırakmak istemiştim. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Who are these people? | Bu insanlar da kim? Kim bu insanlar? | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Oh, I hope you don't mind. I was out with my family | Umarım kusura bakmazsınız. Ailemle dışarıdaydık. Umarım sizin için sakıncası yoktur. Ailemle birlikte dışarıdaydım. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| ...and I remembered that I had that. You told. Liar, you swore. | ...ve yanımda bunun olduğu aklıma geldi. Demiştin ki. Yalancı! Söz vermiştin! Ve bunun yanımda olduğunu hatırladım. Anlattın. Seni yalancı! Yemin etmiştin! | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Now if you just give us one moment... | Bize bir dakika verirseniz.... Şimdi bize sadece bir dakika verirseniz... | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| I can't help you. Do you understand that? | Size yardım edemem. Anlıyor musunuz? Size yardım edemem. Bunu anladınız mı? | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Go away now. | Gidin buradan, şimdi. Şimdi gidin buradan. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| What a friend we have in Arlen | Arlen, ne iyi bir dosttur... | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| You gotta be fucking kidding. | Şaka yapıyor olmalısınız. Dalga geçiyor olmalısınız. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| all our sins and griefs to bear... | ...dayanacağımız tüm günahlar ve üzüntülerimiz... | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Everybody's been asking for Robert B. Parker. | Herkes Robert B. Parker'ı arıyor. Herkes bana Robert B. Parker'ı soruyor. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| I don't think we're gonna get any for two weeks, | İki haftadan önce geleceğini sanmıyorum... 2 hafta herhangi bir şey getireceğimizi zannetmiyorum. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Maybe three. | ...belki üç. Belki de 3 hafta. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Do you mind if I wait? | Beklememin sakıncası var mı? Beklememin sakıncası var mı? | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Hey. | Hey. Hey! | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Sir, sir. | Bayım, bayım. Bayım! Bayım! | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Sir. | Bayım. Bayım! | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| Terry. | Terry. Terry. | Arlen Faber-1 | 2009 | |
| It's time, Arlen. | Zamanı geldi, Arlen. Zamanı geldi, Arlen. | Arlen Faber-1 | 2009 |