Search
English Turkish Sentence Translations Page 8849
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Tell the captain you got Edgar working it while I'm in court. | Komisere, ben mahkemedeyken davaya Edgar'ı atadığını söylersiniz. Komisere, ben mahkemedeyken davaya Edgar'ı atadığını söylersiniz. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
I'll put his name on everything. | Her şeye onun adını yazarım. Her şeye onun adını yazarım. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Harry, Harry, Harry. | Harry, Harry, Harry. Harry, Harry, Harry. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
All right, look, just... Take a look at this. | Tamam, sadece şuna bir bakın. Tamam, sadece şuna bir bakın. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
This is what we're looking for in terms of color. | Renk babında böyle bir şey arıyoruz. Renk babında böyle bir şey arıyoruz. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Spread an arm's distance apart in one line and move slowly across each quadrant. | Bir sıra halinde, kol hizasında durun, sonra yavaş yavaş bölme bölme ilerleyin. Bir sıra halinde, kol hizasında durun, sonra yavaş yavaş bölme bölme ilerleyin. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Slowly, got it? Take your time. | Yavaş diyorum, anladınız mı? Acele etmeyin. Yavaş diyorum, anladınız mı? Acele etmeyin. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
This ain't a contest. We got all day. | Yarış değil bu, bütün gün buradayız. Yarış değil bu, bütün gün buradayız. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
All right, come on. Let's go. Yes, sir. | Tamam, haydi gidelim. Evet efendim. Tamam, haydi gidelim. Evet efendim. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Hey. Heard you need volunteers. | Gönüllülere ihtiyacınız olduğunu duydum. Gönüllülere ihtiyacınız olduğunu duydum. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
We could use you. | İşimize yarayabilirsin. Ortağım şurada, ona söyle ismini yazsın. İşimize yarayabilirsin. Ortağım şurada, ona söyle ismini yazsın. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Found more bones? | Birkaç kemik daha bulmuşsunuz. Kesinlikle gömüldüğü yer burası. Birkaç kemik daha bulmuşsunuz. Kesinlikle gömüldüğü yer burası. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
So it's a homicide. | Yani bu bir cinayet. Yani bu bir cinayet. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
I can't think of a legit reason to bury a body up here, especially a kid. | Birinin buraya bir ceset, özellikle de bir çocuk... Birinin buraya bir ceset, özellikle de bir çocuk... | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
"City of Bones." | "Kemikler Şehri." "Kemikler Şehri." | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
The grid we laid down is like the blocks of a city, | Düzenlediğimiz şema bir şehrin blokları gibi... Düzenlediğimiz şema bir şehrin blokları gibi... | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
so we know exactly what was found where. | ...bu sayede ne, tam olarak nerede bulunmuş, biliyoruz. ...bu sayede ne, tam olarak nerede bulunmuş, biliyoruz. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
And every murder is the tale of a city. | Her cinayet bir şehrin hikâyesidir. Kim demiş onu? Her cinayet bir şehrin hikâyesidir. Kim demiş onu? | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
I don't know. Somebody. | Bilmem, biri demiş işte. Bilmem, biri demiş işte. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Think it's true? | Sence doğru mu? Sence doğru mu? | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Yeah. I do. | Evet, öyle. Evet, öyle. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Detective Bosch. | Dedektif Bosch. Dedektif Bosch. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
1989. | 1989. 1989. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Found it near the left wing of the pelvis. Probably in our victim's pocket. | Leğen kemiğinin sol kanadına yakın bir yerde bulundu. Muhtemelen maktulün cebindeymiş. Leğen kemiğinin sol kanadına yakın bir yerde bulundu. Muhtemelen maktulün cebindeymiş. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Pretty good marker. It puts us inside 25 years. | Bayağı iyi bir iz oldu bu. Yirmi beş seneye sınırladı süreyi. Bayağı iyi bir iz oldu bu. Yirmi beş seneye sınırladı süreyi. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Yeah. Two other things I want to emphasize, Detective... | Öyle. Belirtmek istediğim iki şey daha var, dedektif... Öyle. Belirtmek istediğim iki şey daha var, dedektif... | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
grave dept hand location terrain. Go ahead, Doc. | ...mezarın derinliğiyle mekânın durumu. Söyle bakalım, doktor. ...mezarın derinliğiyle mekânın durumu. Söyle bakalım, doktor. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Well, we have a contradiction here. | Burada çelişen bir durum var. Mezarı sığ. Burada çelişen bir durum var. Mezarı sığ. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Whoever buried this body basically covered it over | Cesedi kim gömdüyse, resmen biraz toprakla kuru yaprakla örtmüş. Cesedi kim gömdüyse, resmen biraz toprakla kuru yaprakla örtmüş. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
On the other hand, a remote location, difficult terrain... | Öteki yandan bakarsak, uzakta bir yerde zorlu bir araziye gömülmesi de... Öteki yandan bakarsak, uzakta bir yerde zorlu bir araziye gömülmesi de... | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
See what I'm saying? | Ne demeye çalıştığımı anlıyor musun? Ne demeye çalıştığımı anlıyor musun? | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Premeditation. Yeah. | Kasıtlı demektir. Evet. Kasıtlı demektir. Evet. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Decomp fluid shave destroyed the clothing, but the canvas backpack is largely intact. | Çözünme sıvıları, kıyafetleri mahvetse de kaputbezi çanta büyük oranda sağlam. Çözünme sıvıları, kıyafetleri mahvetse de kaputbezi çanta büyük oranda sağlam. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
So maybe burying it with the body was a mistake. | Yani, bunu cesetle gömerek hata etmiş olabilir. Yani, bunu cesetle gömerek hata etmiş olabilir. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Maybe. Waistband from a pair of boy's underwear. | Belki de. Bel lastiği, oğlan çocuğunun iç çamaşırlarına ait. Belki de. Bel lastiği, oğlan çocuğunun iç çamaşırlarına ait. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Pelvis assembly also indicates we may have a male here. | Leğen kemiğinin durumu da bir erkek olabileceğini gösteriyor. Leğen kemiğinin durumu da bir erkek olabileceğini gösteriyor. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Judging from the skeletal remains, | İskelet kalıntılarına bakarsak, dokuz on yaşlarında bir çocuk. İskelet kalıntılarına bakarsak, dokuz on yaşlarında bir çocuk. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Give me the trowel. | Bana malayı versene. Bana malayı versene. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Brush. | Fırça. Fırça. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Missing lower mandible. | Kayıp alt çene burada. Kayıp alt çene burada. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
No teeth on the upper. | Üst çenede diş yok. Dişinden bulsak çok kolay olurdu zaten. Üst çenede diş yok. Dişinden bulsak çok kolay olurdu zaten. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Don't despair, Detective. | Çaresizliğe düşmeyin, dedektif. Çaresizliğe düşmeyin, dedektif. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Cranium shows clear evidence of fracture line sand surgical healing. | Kafatasında, kırık izleri ve cerrahi iyileşmeye yönelik belli kanıtlar var. Kafatasında, kırık izleri ve cerrahi iyileşmeye yönelik belli kanıtlar var. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Hospital records. | Hastane kayıtları. Hastane kayıtları. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Another indicator we're dealing with relatively contemporary bones. | Elimizdekilerin görece modern kemikler olduğunun bir belirtisi daha. Elimizdekilerin görece modern kemikler olduğunun bir belirtisi daha. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Stellate fracture on the occipital. | Artkafada yıldızımsı bir kırık var. Artkafada yıldızımsı bir kırık var. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Blunt force trauma. | Sert bir cisimle vurulmuş. En olası açıklaması bu. Sert bir cisimle vurulmuş. En olası açıklaması bu. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
I'll canvass the neighborhood first thing in the morning. | Sabaha ilk iş, mahalleyi soruştururum. Yerinde olsam doktordan başlarım. Sabaha ilk iş, mahalleyi soruştururum. Yerinde olsam doktordan başlarım. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
I'll bet he's been on the street forever. | Adam ezelden beri burada yaşıyordur kesin. Adam ezelden beri burada yaşıyordur kesin. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
I'll text you if anything comes up. You know where to find me. | Bir şey çıkarsa mesaj atarım. Beni nerede bulacağını biliyorsun. Bir şey çıkarsa mesaj atarım. Beni nerede bulacağını biliyorsun. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Find more than one body up there? | Orada birden fazla mı ceset çıktı? Hiç bilmiyorum. Orada birden fazla mı ceset çıktı? Hiç bilmiyorum. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Hang on. They still looking? | Bekleyin biraz. Hâlâ araştırıyorlar mı? Bekleyin biraz. Hâlâ araştırıyorlar mı? | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Yeah. Still got crews up there. | Evet, hâlâ ekipler orada. Evet, hâlâ ekipler orada. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Come on, man. Give me something. I got nothing for you. | Haydi ama dostum, bir şey söyle. Söyleyebileceğim bir şey yok. Haydi ama dostum, bir şey söyle. Söyleyebileceğim bir şey yok. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
How much longer are you guys gonna be up there for? | Daha ne kadar burada duracaksınız? Daha ne kadar burada duracaksınız? | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Do you know? If I did, I'd let you know. | Biliyor musun? Bilsem söylerdim. Biliyor musun? Bilsem söylerdim. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Hey! What... | Ne yapıyorsun... Ne yapıyorsun... | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
I've seen you before. | Seni daha önce görmüştüm. Burada ne arıyorsun? Seni daha önce görmüştüm. Burada ne arıyorsun? | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
You know this guy? | Bu herifi tanıyor musun? Bütün hafta mahkemedeydi. Bu herifi tanıyor musun? Bütün hafta mahkemedeydi. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Nate Tyler, "Times." | Nate Tyler, Times'dan. Gazeteciymiş orospu çocuğu. Nate Tyler, Times'dan. Gazeteciymiş orospu çocuğu. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
We ought to arrest your ass. | Hemen tutuklayıversek yeridir. Hemen tutuklayıversek yeridir. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
For what? For being an all around douche. | Hangi suçla? Pislik herifin teki olduğun için. Hangi suçla? Pislik herifin teki olduğun için. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
That's a felony, isn't it? | Bu bir suç, değil mi? Benim geldiğim yerde öyle. Bu bir suç, değil mi? Benim geldiğim yerde öyle. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
I'm on public property, reporting on a criminal investigation. | Kamuya açık bir mülkte, bir soruşturmayla ilgili haber yapıyorum. Kamuya açık bir mülkte, bir soruşturmayla ilgili haber yapıyorum. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
You can't write about this. | Bu olayı haber yapamazsın. Daha çok erken, işi bok edersin. Bu olayı haber yapamazsın. Daha çok erken, işi bok edersin. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
You're covering the trial. | Senin haberin davayla ilgili. Şimdi de gelmiş, burayı soruşturuyorsun. Senin haberin davayla ilgili. Şimdi de gelmiş, burayı soruşturuyorsun. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
You're covering me. | Haberin benimle ilgili. Haberin benimle ilgili. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
A hit piece. You're doing a hit piece on me. | Kışkırtma haberi yapıyorsun. Benimle ilgili halkı kışkırtacak bir haber. Kışkırtma haberi yapıyorsun. Benimle ilgili halkı kışkırtacak bir haber. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
An in depth, unbiased feature story | Doğruya doğru, inişli çıkışlı bir geçmişi olan bir polisle ilgili... Doğruya doğru, inişli çıkışlı bir geçmişi olan bir polisle ilgili... | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
something of a checkered past. | ...etraflıca yapılmış, tarafsız bir karakter haberi. ...etraflıca yapılmış, tarafsız bir karakter haberi. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
When the time comes, you'll give me the exclusive? | Zamanı geldiğinde, özel olarak bana konuşacak mısın? Zamanı geldiğinde, özel olarak bana konuşacak mısın? | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Exactly. Keep me abreast of all the developments? | Aynen öyle. Bütün gelişmelerden haberdar edecek misin? Aynen öyle. Bütün gelişmelerden haberdar edecek misin? | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
I give you my word. | Söz veriyorum. Söz veriyorum. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
I'd like to help you out, Bosch, I really would, but this isn't like the old days. | Gerçekten yardım etmek isterdim Bosch, ama artık işler eskisi gibi değil. Gerçekten yardım etmek isterdim Bosch, ama artık işler eskisi gibi değil. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
You can't sit on a story like this. | Böyle bir haberi bekletemezsin. Kamuoyunun haberi oldu çoktan. Böyle bir haberi bekletemezsin. Kamuoyunun haberi oldu çoktan. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
If I don't write about it, some pissant blogger will. | Ben bunu yazmayayım desem, siktiriboktan bir blogcu gider, yazar. Ben bunu yazmayayım desem, siktiriboktan bir blogcu gider, yazar. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
My mistake. I thought you were a pissant blogger. | Benim hatam, ben o siktiriboktan blogcu sensin sanmıştım. Benim hatam, ben o siktiriboktan blogcu sensin sanmıştım. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Fuck you. Sorry. No can do. | Ha siktir oradan. Kusura bakma, yardım edemeyeceğim. Ha siktir oradan. Kusura bakma, yardım edemeyeceğim. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Fuck him. | Siktir et şu herifi. Siktir et şu herifi. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
We out of here? I got beau coup shit to do. | Buradaki iş bitti mi? Yapacak daha çok işim var da. Buradaki iş bitti mi? Yapacak daha çok işim var da. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
We're out of here. Later. | Gidiyoruz. Görüşürüz. Gidiyoruz. Görüşürüz. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Good work today, Boot. Thanks. | Bugün iyi iş çıkardın çaylak. Sağ ol. Bugün iyi iş çıkardın çaylak. Sağ ol. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Boot? You're a "Boot"? | Çaylak mı? Sen çaylak mısın? Çaylak mı? Sen çaylak mısın? | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Long story. | Uzun hikâye. İstersen sıraya gireriz... Uzun hikâye. İstersen sıraya gireriz... | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
You can tell me all about it over a warm cocoa, | ...ılık çikolata eşliğinde anlatırsın... ...ılık çikolata eşliğinde anlatırsın... | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
or we can go to Musso & Frank's for an ice cold Martini. | ...ya da Musso & Frank's'e gideriz, orada buz gibi martiniyle anlatırsın. ...ya da Musso & Frank's'e gideriz, orada buz gibi martiniyle anlatırsın. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Tough choice. Flip a coin? | Zor bir seçim. Yazı tura mı atsak? Zor bir seçim. Yazı tura mı atsak? | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Good work today, Boot. | Bugün iyi iş çıkardın çaylak. Sağ ol. Bugün iyi iş çıkardın çaylak. Sağ ol. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
You don't seem like a rookie. | Acemi gibi durmuyorsun. Biliyorum, yaşlıyım. Acemi gibi durmuyorsun. Biliyorum, yaşlıyım. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Not what I meant. | O anlamda demedim. O anlamda demedim. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
No, I just got the cop bug late. | Polislik merakı sonradan geldi. Polislik merakı sonradan geldi. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Took me a while to figure out what I wanted to do with my life. | Hayatta ne yapmak istediğimi çözmem biraz zaman aldı. Hayatta ne yapmak istediğimi çözmem biraz zaman aldı. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
So, what'd you do before this? Let's see. | Bundan önce ne yapıyordun? Bir bakalım. Bundan önce ne yapıyordun? Bir bakalım. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Uh, college, travel, law school, lawyer. | Üniversite, sonra seyahat, sonra hukuk fakültesi, avukat. Üniversite, sonra seyahat, sonra hukuk fakültesi, avukat. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Lawyer. | Avukat ha. Hesabı alalım biz. Avukat ha. Hesabı alalım biz. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
It didn't last very long. | Pek uzun sürmedi. Babamın firmasında birkaç yıllık bir şeydi sadece. Pek uzun sürmedi. Babamın firmasında birkaç yıllık bir şeydi sadece. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Must have been pretty bad, you trade a briefcase for a Billy Club. | Evrak çantasını copla takas ettiğine göre çok kötüydün herhalde. Evrak çantasını copla takas ettiğine göre çok kötüydün herhalde. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
It wasn't bad, just boring. | Kötü değildi, sıkıcıydı sadece. Kötü değildi, sıkıcıydı sadece. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
So, this is it? Dream come true? | Bu kadar mı yani? Rüyaların gerçek mi oldu? Bu kadar mı yani? Rüyaların gerçek mi oldu? | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
For now, yeah. Right. | Şimdilik öyle. Tabii. Şimdilik öyle. Tabii. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |