Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 160580
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
I'm handling his travel for the next year. | Önümüzdeki yıl, seyahatini ben üstleneceğim. Önümüzdeki yıl onunla yolculuğa çıkacağız. Önümüzdeki yıl,... Önümüzdeki yıl onunla yolculuğa çıkacağız. Önümüzdeki yıl, seyahatini ben üstleneceğim. Önümüzdeki yıl,... | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Travel? Travel where? | Seyahat mi? Nereye? Yolculuk mu? Nereye? ...seyahatini ben üstleneceğim. Yolculuk mu? Nereye? Seyahat mi? Nereye seyahat? ...seyahatini ben üstleneceğim. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
I'm doing a Big Year, Dad. | Büyük Yarış'a katılıyorum, baba. Büyük Yıl'a gidiyorum, baba. Büyük Yarış'a katılıyorum, baba. Büyük Yıl'a gidiyorum, baba. Büyük Yarış'a katılıyorum, baba. Büyük Yarış'a katılıyorum, baba. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Spending the year trying to see as many different species of bird as I can. | Vaktimi, farklı kuş türleri görebilmek için harcayacağım. Önümüzdeki bir yılım görebileceğim en çok sayıda farklı kuş türünü aramakla geçecek. Vaktimi, farklı kuş türleri görebilmek için harcayacağım. Önümüzdeki bir yılım görebileceğim en çok sayıda farklı kuş türünü aramakla geçecek. Vaktimi, farklı kuş türleri görebilmek için harcayacağım. Vaktimi, farklı kuş türleri görebilmek için harcayacağım. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
I've been dreaming about this for a long time. | Uzun zamandan beri hayalini kuruyordum. Uzun zamandır bunu yapmanın hayalini kuruyorum. Uzun zamandan beri hayalini kuruyordum. Uzun zamandır bunu yapmanın hayalini kuruyordum. Uzun zamandan beri hayalini kuruyordum. Uzun zamandan beri hayalini kuruyordum. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
This is my year. | Ve kazanacağım da. Bu benim yılım. Ve kazanacağım da. Bu benim yılım. Ve kazanacağım da. Ve kazanacağım da. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
I've saved 5 grand and I'm gonna need five more, | Şu an için 5 bin dolarım var ve 5 bin daha lazım. 5 binlik hazır ve 5 bine daha ihtiyacım var. Şu an için 5 bin dolarım var ve 5 bin daha lazım. 5 binlik hazır ve 5 bine daha ihtiyacım var. Şu an için 5 bin dolarım var ve 5 bin daha lazım. Şu an için 5 bin dolarım var ve 5 bin daha lazım. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
and I was wondering if you'd consider sponsoring me? | Merak ediyordum da, sponsorluğumu üstlenmeyi düşünür müydün? Ve bana destek olup olmayacağın konusunda endişeliyim. Merak ediyordum da, sponsorluğumu üstlenmeyi düşünür müydün? Ve bana destek olup olmayacağın konusunda şüpheliyim. Merak ediyordum da, sponsorluğumu üstlenmeyi düşünür müydün? Merak ediyordum da, sponsorluğumu üstlenmeyi düşünür müydün? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Sponsoring you. | Sponsorluğunu üstlenmek. Seni destekleyeceğim. Sponsorluğunu üstlenmek. Seni destekleyeceğim. Sponsorluğunu üstlenmek. Sponsorluğunu üstlenmek. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
I'd pay you back. With interest. | Geri ödeyeceğim. Faiziyle. Sana geri ödeyeceğim. Bütün çabamla. Geri ödeyeceğim. Faiziyle. Sana geri öderim. Bütün çabamla. Geri ödeyeceğim. Faiziyle. Geri ödeyeceğim. Faiziyle. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Think of it as an investment. An investment. | Yatırım olarak düşün. Yatırım. Bir yatırım olarak düşünün. Bir yatırım. Yatırım olarak düşün. Yatırım. Bir yatırım olarak düşünün. Bir yatırım. Yatırım olarak düşün. Yatırım. Yatırım olarak düşün. Yatırım. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Yeah, sure. Yeah, definitely. | Evet, elbette. Evet, kesinlikle. Evet, tabi. Evet, kesinlikle. Evet, elbette. Evet, kesinlikle. Evet, tabi. Evet, kesinlikle. Evet, elbette. Evet, kesinlikle. Evet, elbette. Evet, kesinlikle. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Yeah, it sounds like a great investment. | Evet, kulağa iyi bir yatırım gibi geliyor. Evet, büyük bir yatırıma benziyor. Evet, kulağa iyi bir yatırım gibi geliyor. Evet, büyük bir yatırıma benziyor. Evet, kulağa iyi bir yatırım gibi geliyor. Evet, kulağa iyi bir yatırım gibi geliyor. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
I just hope word doesn't get out. | Umarım bunu herkese duyurmazsın, Umarım bunu yaymazsın, Umarım bunu yaymazsın, Umarım bunu yaymazsın, | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
All the neighbors will want a piece of the action. | zira tüm komşularımız, bunun bir parçası olmak isteyecektir. Zaten bütün komşular da bu olaydan kendilerine düşen payı bekliyorlar. zira tüm komşularımız, bunun bir parçası olmak isteyecektir. Zaten bütün komşular da bundan kendilerine düşecek payı bekliyordu. zira tüm komşularımız, bunun bir parçası olmak isteyecektir. zira tüm komşularımız, bunun bir parçası olmak isteyecektir. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
You know what? Forget it. I'm gonna do it myself, so... | Ne var biliyor musun? Unut gitsin. Kendi başıma hallederim. Biliyor musun? Unut gitsin. Bunu kendim yapacağım, böylece.. Ne var biliyor musun? Unut gitsin. Kendi başıma hallederim. Biliyor musun? Unut gitsin. Bunu kendim yapacağım, böylece.. Ne var biliyor musun? Unut gitsin. Kendi başıma hallederim. Ne var biliyor musun? Unut gitsin. Kendi başıma hallederim. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
You're 36 years old! | 36 yaşındasın! Sen 36 yaşındasın! 36 yaşındasın! Sen 36 yaşındasın! 36 yaşındasın! 36 yaşındasın! | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
You quit grad school. You quit your job at Dell. | Okulunu yarıda bıraktın. Dell'deki işini bıraktın. Okulundan ayrıldın. Dell'deki işinden ayrıldın. Okulunu yarıda bıraktın. Dell'deki işini bıraktın. Okulundan ayrıldın. Dell'deki işinden ayrıldın. Okulunu yarıda bıraktın. Dell'deki işini bıraktın. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
You quit your marriage. | Karından da ayrıldın. Evliliğinden ayrıldın. Karından da ayrıldın. Evliliğinden ayrıldın. Karından da ayrıldın. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Sooner or later, you're gonna have to actually do something with your life! | Er ya da geç, yaşantınla ilgili bir şeyler yapmak zorundasın! Er ya da geç, hayatınla ilgili doğru olanı yapmak zorunda kalacaksın! Er ya da geç, yaşantınla ilgili bir şeyler yapmak zorundasın! Er ya da geç, hayatınla ilgili doğru olanı yapmak zorunda kalacaksın! Er ya da geç, yaşantınla ilgili bir şeyler yapmak zorundasın! | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
This is what I'm doing! | Yapmaya çalıştığım da bu zaten! Benim de yaptığım bu zaten! Yapmaya çalıştığım da bu zaten! Benim de yaptığım bu zaten! Yapmaya çalıştığım da bu zaten! Yapmaya çalıştığım da bu zaten! | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
But I guess you got it all figured out. | Ama sen tüm olayı çözmüşsün zaten. Fakat sen hayatla ilgili bütün detayları zaten anlamışsın. Ama sen tüm olayı çözmüşsün zaten. Fakat sen hayatla ilgili bütün detayları zaten anlamışsın. Ama sen tüm olayı çözmüşsün zaten. Ama sen tüm olayı çözmüşsün zaten. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
That's why your whole life has been nothing but bliss! | İşte bu yüzden, bomboş hayatında mutlu mesut yaşıyorsun! Mutluluğun senin hayatında hiçbir yerinin olmayışının sebebi de bu! İşte bu yüzden, bomboş hayatında mutlu mesut yaşıyorsun! Mutluluğun senin hayatında hiçbir yerinin olmayışının sebebi de bu! İşte bu yüzden, bomboş hayatında mutlu mesut yaşıyorsun! İşte bu yüzden, bomboş hayatında mutlu mesut yaşıyorsun! | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Bill, Tower One's good to go. | Bill, Birinci kuleninkiler gönderilmeye hazır. Bill, Kule Bir'in gitme vakti. 1. kuleninkileri yollasan iyi olur Bill. Bill, Kule Bir'in gitme vakti. 1. kuleninkileri yollasan iyi olur Bill. 1. kuleninkileri yollasan iyi olur Bill. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
I'll debug the rest when I get back Monday. | Kalan hataları, pazartesi düzeltirim. Pazartesi döndüğümde geri kalan hata ayıklama işini hallederim. Kalan hataları, pazartesi düzeltirim. Pazartesi döndüğümde geri kalan hata ayıklama işlerini hallederim. Kalan hataları, pazartesi düzeltirim. Kalan hataları, pazartesi düzeltirim. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Yeah, that bird thing, right? Yeah. | Evet, kuş olayı değil mi? Evet. Evet, şu kuş işi, değil mi? Evet. Evet, kuş olayı değil mi? Evet. Evet, şu kuş işi, değil mi? Evet. Evet, kuş olayı değil mi? Evet. Evet, kuş olayı değil mi? Evet. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Listen, I'll pay you time and a half to work this weekend and catch us up. | Dinle, bu hafta da çalışırsan, maaşının bir buçuk katını vereceğim. Dinle, haftasonunda bize yetişmen için sana tam gün + yarım gün ödeme yapıyorum. Dinle, bu hafta da çalışırsan, maaşının bir buçuk katını vereceğim. Dinle, haftasonunda bize yetişmen için sana tam + yarım gün ödeme yapıyorum. Dinle, bu hafta da çalışırsan, maaşının bir buçuk katını vereceğim. Dinle, bu hafta da çalışırsan, maaşının bir buçuk katını vereceğim. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
That'd pay for a lot of airfare, right? | Bu uçak biletini karşılayacaktır, değil mi? Bu ödeme uçak biletine kıyasla oldukça fazla, doğru mu? Bu uçak biletini karşılayacaktır, değil mi? Bu ödeme uçak biletine kıyasla oldukça fazla, doğru mu? Bu uçak biletini karşılayacaktır, değil mi? Bu uçak biletini karşılayacaktır, değil mi? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Thanks, Bill, but I'm already getting a late start as it is. | Teşekkürler Bill ama zaten yeterince geç kaldım. Teşekkürler, Bill, fakat gitmek için oldukça geç kaldım zaten. Teşekkürler Bill ama zaten yeterince geç kaldım. Teşekkürler, Bill, ama gitmek için oldukça geç kaldım zaten. Teşekkürler Bill ama zaten yeterince geç kaldım. Teşekkürler Bill ama zaten yeterince geç kaldım. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
So, what do you win? Is there prize money? | Peki, ödül ne? Para mı? Peki, ne kazanacaksın? Para ödülü var mı? Peki, ödül ne? Para mı? Peki, ne kazanacaksın? Para ödülü mü var? Peki, ödül ne? Para mı? Peki, ödül ne? Para mı? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
No prize money, but the birdseed endorsements are huge. | Para değil ama kuşyemi cirosu büyük. Para ödülü yok ama yüklü miktarda kuş yemi verecekler. Para değil ama kuşyemi cirosu büyük. Para ödülü yok ama yüklü miktarda kuş yemi verecekler. Para değil ama kuşyemi cirosu büyük. Para değil ama kuşyemi cirosu büyük. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Seriously? No. | Cidden mi? Hayır. Cidden mi? Hayır. Cidden mi? Hayır. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Okay, so why do you do it? | Pekâlâ, öyleyse neden katılıyorsun? O halde niye bunu yapıyorsun? Pekâlâ, öyleyse neden katılıyorsun? O halde niye bunu yapıyorsun? Pekâlâ, öyleyse neden katılıyorsun? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
It's kind of hard to explain. | Açıklaması biraz zor. Bunu açıklaması zor. Açıklaması biraz zor. Bunu açıklaması zor. Açıklaması biraz zor. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
You know what's hard to explain? To them? | Neyin açıklaması zor biliyor musun? Onlara? Asıl açıklaması zor olan ne biliyor musun? Onlar. Neyin açıklaması zor biliyor musun? Onlara? Asıl açıklaması zor olan ne biliyor musun? Onlar. Neyin açıklaması zor biliyor musun? Onlara? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
A core meltdown of the new reactor that irradiates the entire Atlantic coast. | Yeni bir reaktörün eriyip, tüm Atlantik kıyısının radyasyona maruz kalması. Yeni bir reaktif çekirdek erimesi bütün Atlantik kıyılarına yayılıyor. Yeni bir reaktörün eriyip, tüm Atlantik kıyısının radyasyona maruz kalması. Yeni bir reaktif çekirdek erimesi bütün Atlantik kıyılarına yayılıyor. Yeni bir reaktörün eriyip, tüm Atlantik kıyısının radyasyona maruz kalması. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Okay. Shit. | Pekâlâ. Lanet olsun. Peki. Lanet. Pekâlâ. Lanet olsun. Peki. Lanet. Pekâlâ. Lanet olsun. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Double time. And that's unprecedented. | Çifte zaman ve başını bile kaldırmayacaksın. Çift zamanlı çalışma. Ve böylesi görülmedi. Çifte zaman ve başını bile kaldırmayacaksın. Çift zamanlı çalışma. Ve böylesi görülmedi. Çifte zaman ve başını bile kaldırmayacaksın. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Okay. But I am definitely leaving on the 20th. | Pekâlâ. Ama kesinlikle 20'sinde gidiyorum. Peki. Ama kesinlikle 20'sinde ayrılıyorum. Pekâlâ. Ama kesinlikle 20'sinde gidiyorum. Peki. Ama kesinlikle 20'sinde ayrılıyorum. Pekâlâ. Ama kesinlikle 20'sinde gidiyorum. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
WOMAN: NARBA hot line. Give your code word at the beep. | NARBA telefon hattı. Bip sesinden sonra şifrenizi söyleyiniz. NARBA hattı. Bip sesinden sonra parolanızı verin. NARBA telefon hattı. Bip sesinden sonra şifrenizi söyleyiniz. NARBA kuş alarm hattı. Bip sesinden sonra parolanızı verin. NARBA telefon hattı. Bip sesinden sonra şifrenizi söyleyiniz. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
A Xantus's hummingbird has been seen in a backyard in Gibsons, British Columbia. | Britanya Kolombiyası'ndaki Gibsons bölgesinde Xantus Sinekkuşu görülebilir. British Columbia'da Gibsonların arka bahçesinde bir Xantus'un sinekkuşu tespit edildi. Britanya Kolumbiyası'ndaki Gibsons bölgesinde Xantus Sinekkuşu görülebilir. British Columbia'da Gibsonların arka bahçesinde Xantus Sinekkuşu görüldü. Britanya Kolumbiyası'ndaki Gibsons bölgesinde Xantus Sinekkuşu görülebilir. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
The Xantus's is Code Five. | Xantus'un kodu: 5. Xantus'un Kodu Beş. Xantus'un kodu: 5. Xantus'un Kodu Beş. Xantus'un kodu: 5. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
How do you do, ma'am? I was wondering if... | Nasılsınız, hanımefendi? Merak ediyordum da... Nasıl dersiniz, hanımefendi? Merak ediyordum da... Nasılsınız, hanımefendi? Merak ediyordum da... Nasıl dersiniz, hanımefendi? Merak ediyordum da... Nasılsınız, hanımefendi? Merak ediyordum da... | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
The hummingbird's out there now. | Sinekkuşları bu civarlarda. Sinekkuşu şu anda dışarıda. Sinekkuşları bu civarlarda. Sinekkuşu şu anda dışarıda. Sinekkuşları bu civarlarda. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Let me just get you the key to the gate. | İzninizle, bahçe kapısının anahtarını alıp geleyim. Müsadenizle kapının anahtarını getireyim. İzninizle, bahçe kapısının anahtarını alıp geleyim. Müsadenizle kapının anahtarını getireyim. İzninizle, bahçe kapısının anahtarını alıp geleyim. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Oh! Fantastic. | Harika. Aa! Müthiş. Harika. Aa! Müthiş. Harika. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
I've been meaning to ask one of you people, | Sizden birine sormak istediğim bir şey var... Sizlerden birine hep sormak istemişimdir, Sizden birine sormak istediğim bir şey var... Sizlerden birine hep sormak istemişimdir, Sizden birine sormak istediğim bir şey var... | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
do you have to get a snapshot of the bird? Is that a rule? | ...gözlemlediğiniz kuşun fotoğrafını çekmeniz gerekiyor mu? Böyle bir kural var mı? Gördüğünüz kuşların resmini çekmeniz gerekmez mi? Bu bir kural değil mi? ...fotoğraflarınızda, anı yakalamaya çalışıyor musunuz? Böyle bir kural var mı? Gördüğünüz kuşların resmini çekmeniz gerekmez mi? Bu bir kural değil mi? ...fotoğraflarınızda, anı yakalamaya çalışıyor musunuz? Böyle bir kural var mı? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
No. Believe it or not, it's all on the old fashioned honor system. | Hayır. İnan ya da inanma ama herşey aynen eskiden olduğu gibi, sadece kişinin beyanına ve onur'a dayalı. Hayır. İster inanın, ister inanmayın. Bu sistem eski moda bir onur anlayışına göre işliyor. Hayır. İnan ya da inanma ama hepsi eski moda bir düşünce. Hayır. İster inanın, ister inanmayın. Bu sistem eski moda bir onur anlayışına göre işliyor. Hayır. İnan ya da inanma ama hepsi eski moda bir düşünce. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
But you just have to say you saw it? | Yani, sadece gördüğünüzü söylemek yetiyor mu? Sadece gördüm demeniz mi gerekiyor? Yani, sadece görmek yetiyor mu? Sadece gördüm demeniz mi gerekiyor? Yani, sadece görmek yetiyor mu? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
No. In fact, if you can recognize a bird by its song, you just have to hear it. | Evet. Aslında, kuşun sesini tanıyorsan, sadece işitmen bile yeterli. Hayır. Aslında, kuşu ötüşünden tanımalısınız. Yani onu duymanız yetiyor. Hayır. Aslında, kuşun sesini tanıyorsan, sadece işitmen gerek. Hayır. Aslında, kuşu ötüşünden tanımalısınız. Yani onu duymanız yetiyor. Hayır. Aslında, kuşun sesini tanıyorsan, sadece işitmen gerek. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Oh. | Oh. Ouv. Oh. Ouv. Oh. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
But I see everybody with a camera. | Ama herkes kamera ile dolaşıyor. Ama herkeste fotoğraf makinesi görüyorum. Ama herkes kamera ile dolaşıyor. Ama herkeste fotoğraf makinesi görüyorum. Ama herkes kamera ile dolaşıyor. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
You really want a photograph if it's a rare one, | Eğer gerçekten nadir bir tür ise, tabii ki fotoğraf da çekmek istersin. Eğer gerçekten isterseniz, bu eşsiz bir fotoğraf olur. Eğer gerçekten fotoğraf çekmek istiyorsan ve benzersiz olacaksa... Eğer gerçekten isterseniz, bu eşsiz bir fotoğraf olur. Eğer gerçekten fotoğraf çekmek istiyorsan ve benzersiz olacaksa... | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
same as you would the Taj Mahal. | Taç Mahal'i gördüğünüzde olduğu gibi. Tıpkı Taç Mahal'inki gibi. ...Taj Mahal gibi olmalı. Tıpkı Taç Mahal gibi. ...Taj Mahal gibi olmalı. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Oh! Stay on the path. | Oh, öyleyse yarışa devam! Ooo! "Devam edin." Yarışta kalın. Ooo! "Devam edin." Yarışta kalın. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
I'll bring it right back. | Hemen getireceğim. Hemen getiriyorum. Hemen getireceğim. Hemen getiriyorum. Hemen getireceğim. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
This is Stu. Stu, it's Barry. | Ben Stu. Stu, ben Barry. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
I'm here with Jim and the lawyers. | Jim ve avukatlar yanımda. Ben, Jim ve avukatlarla birlikteyiz. Jim ve avukatlar yanımda. Ben, Jim ve avukatlarla birlikteyiz. Jim ve avukatlar yanımda. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
We just need a little help. Stu. Stu? | Birazcık yardımına ihtiyacımız var. Stu. Stu? Yardımına ihtiyacımız var. Stu. Stu? Yardımına ihtiyacımız var. Stu. Stu? Yardımına ihtiyacımız var. Stu. Stu? Yardımına ihtiyacımız var. Stu. Stu? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Stu? (GRUNTS) | Stu? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
STU: Goddamn it! | Lanet olsun! | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
I hope we're not catching you at a bad time. | Umarım yanlış zamanda aramamışızdır. Umarım seni yanlış bir zamanda aramadık. Umarım yanlış zamanda aramamışızdır. Umarım seni yanlış bir zamanda aramadık. Umarım yanlış zamanda aramamışızdır. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
As a matter of fact... | Aslında öyle oldu... Doğrusu biraz... Aslına bakarsak... Doğrusu biraz... Aslına bakarsak... | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Look, we need a little expert guidance. | Bak, rehberliğine ihtiyacımız var. Bakın, bizim bir uzmanın rehberliğine ihtiyacımız var. Bak, rehberliğine ihtiyacımız var. Bakın, bizim bir uzmanın rehberliğine ihtiyacımız var. Bak, rehberliğine ihtiyacımız var. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
We have reached an impasse with Chemwall. | Chemwall ile çıkmaza girdik. Chemwall konusunda çıkmaza girdik. Chemwall ile çıkmaza girdik. Chemwall konusunda çıkmaza girdik. Chemwall ile çıkmaza girdik. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
They don't... It's going south, Stu. | Şey yapmıyorlar... İşler aşağı gidiyor, Stu. Nevad... Güney'e gidiyor, Stu. Şey yapmıyorlar... Değeri düşüyor, Stu. Nevad... Güney'e gidiyor, Stu. Şey yapmıyorlar... Değeri düşüyor, Stu. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
They don't want to give up their production facilities in Nevada. | Nevada'daki üretim tesislerinden vazgeçmiyorlar. Nevada'daki üretim tesislerinden vazgeçmek istemiyorlar. Nevada'daki üretim tesislerinden vazgeçmiyorlar. Nevada'daki üretim tesislerinden vazgeçmek istemiyorlar. Nevada'daki üretim tesislerinden vazgeçmiyorlar. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Hold out. Their R & D is prehistoric. | Biraz daha dayanın. Arge'leri tarih öncesi. Orda dur. Onların Ar Ge'si tarih öncesinden kalma. Biraz daha dayanın. RD'leri tarih öncesi. Orada dur. Onların Ar Ge'si tarih öncesinden kalma. Biraz daha dayanın. RD'leri tarih öncesi. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
It's all about the real estate. Look, I gotta go. | Hepsi gayrimenkul ile ilgili. Bak, kapatmalıyım. Oradaki asıl mevzu arazidir. Bakın, gitmeliyim. Hepsi gayrimenkul ile ilgili. Bak, kapatmalıyım. Oradaki asıl mevzu arazidir. Bakın, gitmeliyim. Hepsi gayrimenkul ile ilgili. Bak, kapatmalıyım. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
I'm about to miss a Code Five. | Bir Kod 5'i kaçırmak üzereyim. Yoksa Kod Beş'i kaçıracağım. Beşinci kodu kaçırmak üzereyim. Yoksa Kod Beş'i kaçıracağım. Beşinci kodu kaçırmak üzereyim. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
What the hell's he talking about? | Ne cehennemden bahsediyor böyle? Ne saçmaladı bu şimdi? Ne cehennemden bahsediyor böyle? Ne saçmaladı bu şimdi? Ne cehennemden bahsediyor böyle? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
BRAD: "One of the greatest birders I've ever seen"? | Şimdiye kadar gördüğüm en iyi kuş gözlemcisi mi? "Şimdiye kadar gördüğüm en büyük kuçşulardan biridir."? Şimdiye kadar gördüğüm en iyi kuş gözlemcisi mi? "Şimdiye kadar gördüğüm en büyük kuçşulardan biridir." Şimdiye kadar gördüğüm en iyi kuş gözlemcisi mi? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Crane, I'm touched. | Gururlandım, Crane. Crane, duygulandım. Etkilendim, Crane. Crane, duygulandım. Etkilendim, Crane. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Do you ever think about doing a Big Year? | Hiç Büyük Yarış'a katılmayı düşündün mü? Büyük Yıl'da olmakla ilgili bir şey düşündün mü hiç? Hiç Büyük Yarış'a katılmayı düşündün mü? Büyük Yıl'da olmakla ilgili bir şey düşündün mü hiç? Hiç Büyük Yarış'a katılmayı düşündün mü? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
You could be the next Bostick. | Yeni bir Bostick olabilirsin. Bir sonraki Bostick olabilirsin. Bir Bostick olabilirsin. Bir sonraki Bostick olabilirsin. Bir Bostick olabilirsin. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
NARRATOR: The programmer has developed a remarkable ability. | Programcı, olağanüstü bir yeteneğe ulaşmıştı. Yazılımcı kendini olağanüstü bir beceriye programlamıştı. Programcı olağanüstü bir yeteneği geliştirdi. Yazılımcı kendini olağanüstü bir beceriye programlamıştı. Kendimi övmek gibi olmasın ama her an, olağandışı bir şey yapabilirdim... Programcı olağanüstü bir yeteneği geliştirdi. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Western tanager. | Batı Tangarası. Parlak Batı Kuşu. Batı Tangarası. Parlak Batı Kuşu. Batı Tangarası. Batı Tangarası. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
He can recognize hundreds of species by sound alone. | Sadece kuşun sesini işiterek, yüzlerce türü tanıyabiliyordu. Yüzlerce kuş türü içinden hangisinin öttüğünü ayırt edebiliyor. Sadece tek bir notayla, yüzlerce türü tanıyabilirim. Yüzlerce kuş türünü sesinden tanıyabiliyor. Sadece tek bir notayla, yüzlerce türü tanıyabilirim. Sadece tek bir notayla, yüzlerce türü tanıyabilirim. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Hey, all you birders. I'm Annie Auklet. | Merhaba, kuş gözlemcileri. Ben Annie Auklet. <b><u>Dinleyin, kuşçular. Ben Annie Auklet. (Auklet=Küçük Deniz Kuşu)</u></b> Merhaba, kuş gözlemcileri. Ben Annie Auklet. Dinleyin, kuşçular. Ben Annie <u>Auklet</u>. (Auklet=Küçük Deniz Kuşu). Merhaba, kuş gözlemcileri. Ben Annie Auklet. Merhaba, kuş gözlemcileri. Ben Annie Auklet. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
If you haven't sailed with me before, yep, that's my real name. | Benimle hiç denize açılmadıysanız diye söylüyorum, bu işin üstadıyımdır. Benimle hiç denize açılmadığınıza göre, bu sadece benim soyadım. Benimle hiç denize açılmadıysanız diye söylüyorum, bu işin üstadıyımdır. Benimle hiç denize açılmadığınıza göre, bu sadece benim soyadım. Benimle hiç denize açılmadıysanız diye söylüyorum, bu işin üstadıyımdır. Benimle hiç denize açılmadıysanız diye söylüyorum, bu işin üstadıyımdır. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
I love those seabirds so damn much, | Deniz kuşlarını gerçekten çok seviyorum, bu yüzden adımı... Bu deniz kuşlarını lanet bir şekilde çok seviyorum, Deniz kuşlarını gerçekten çok seviyorum, bu yüzden adımı... Bu deniz kuşlarını lanet bir şekilde çok seviyorum, Deniz kuşlarını gerçekten çok seviyorum, bu yüzden adımı... Deniz kuşlarını gerçekten çok seviyorum, bu yüzden adımı... | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
I had it legally changed in 1990. | ...1990'da yasal olarak değiştirdim. 1990'da yasal olarak soyadımı değiştirdim. ...1990'da yasal olarak değiştirdim. 1990'da yasal olarak soyadımı değiştirdim. ...1990'da yasal olarak değiştirdim. ...1990'da yasal olarak değiştirdim. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Now a couple of rules. | Kurallarım şöyle... Şimdi birkaç kuralımız var. Kurallar... Şimdi birkaç kuralımız var. Kurallar... Kurallar... | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
If you can't swim, | ...yüzemiyorsanız... Eğer yüzemiyorsanız, ...yüzemiyorsanız... Eğer yüzemiyorsanız, ...yüzemiyorsanız... ...yüzemiyorsanız... | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
wear a life jacket. | ...can yeleği takacaksınız. bir can yeleği giyinin. ...can yeleği takacaksınız. bir can yeleği giyinin. ...can yeleği takacaksınız. ...can yeleği takacaksınız. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Rule number two, | İkinci kural... Kural iki, İkinci kural... Kural iki... İkinci kural... İkinci kural... | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
I'm in charge of this itinerary. | ...buranın sorumlusu benim. Ben bu güzergâhtan sorumlu değilim. ...bu bölgenin sorumlusu benim. Ben bu güzergahtan sorumlu değilim. ...bu bölgenin sorumlusu benim. ...bu bölgenin sorumlusu benim. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
And if you have a problem with that, | Bununla ilgili sorununuz varsa... Eğer bununla ilgili bir sorununuz olursa, Bununla ilgili sorununuz varsa... Eğer bununla ilgili bir sorununuz varsa... Bununla ilgili sorununuz varsa... Bununla ilgili sorununuz varsa... | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
you can take your candy colored butt | ...şeker renkli kıçlarınızı alıp... şeker renkli kıçınızı alır ...şeker renkli kıçlarınızı alıp... şeker renkli kıçınızı alır... ...şeker renkli kıçlarınızı alıp... ...şeker renkli kıçlarınızı alıp... | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
and put it right back in the rental car. | ...kiralık bir arabaya koyabilirsiniz. ve arkamda kiraya verebilirsiniz. ...kiralık bir arabaya oturtabilirsiniz. ve arkada kiraya verebilirsiniz. ...kiralık bir arabaya oturtabilirsiniz. ...kiralık bir arabaya oturtabilirsiniz. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
All right. Come on, line up. | Pekâlâ. Hadi, sıraya. Hepsi bu. Haydi, herkes sıraya. Pekâlâ. Hadi, sıraya. Hepsi bu. Haydi, herkes sıraya. Pekâlâ. Hadi, sıraya. Pekâlâ. Hadi, sıraya. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
What was that all about? | Tüm bunlar niye? Ne oldu şimdi buna? Tüm bu nefret niye? Ne oldu şimdi buna? Tüm bu nefret niye? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Back in '03, Annie stopped a boat to look at a whale | 2003'te, Annie, bir balinaya bakmak için tekneyi durdurdu... 2003 yılında Annie balinaya bakmak için tekneyi durdurunca 2003'te, Annie, balinaya bakmak için tekneyi durdurdu... 2003 yılında Annie balinaya bakmak için tekneyi durdurunca. 2003'te, Annie, balinaya bakmak için tekneyi durdurdu... | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
and Bostick led a mutiny. | ...Bostick de isyan çıkardı. Bostick isyan etti. ...Bostick de isyan çıkardı. Bostick isyan etti. ...Bostick de isyan çıkardı. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Look, no one paid to see Shamu! | Bak, kimse Shamu'yu görmeye gelmedi! Kimse bu Shamu'ya bakmak için para ödemedi! (Shamu=Meşhur bir katil balinanın adı) Bak, kimse Shamu'yu görmeye gelmedi! Kimse bu Shamu'ya bakmak için para ödemedi! (Shamu=Meşhur bir katil balinanın adı) Bak, kimse Shamu'yu görmeye gelmedi! | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Get the hell off my bridge! | Kaptan köprümden defol! Dümenimden defol git. Lanet merdivenimden defol! Dümenimden defol git. Lanet merdivenimden defol! | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Just show us something with some feathers | Bize tüylü şeyler göster... Bize tüyleri olan bir şey göster Bize tüylü şeyler göster... Bize tüyleri olan bir şey göster Bize tüylü şeyler göster... | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
or let me steer this thing! | ...ya da kullanmama izin ver! ya da bu şeyi kullanmama izin ver! ...ya da kullanmama izin ver! ya da bu şeyi kullanmama izin ver! ...ya da kullanmama izin ver! | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Now you're gonna cut me? Get off my bridge, pal! | Ne yani, beni bıçaklayacak mısın? Köprümden defol, dostum! Ne yani, beni mi keseceksin... Defol git burdan, dostum! Ne yani, beni bıçaklayacak mısın? Merdivenimden defol, dostum! Ne yani, beni mi keseceksin... Defol git burdan, dostum! Ne yani, beni bıçaklayacak mısın? Merdivenimden defol, dostum! | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |