Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 160928
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Where's Kurt these days? I haven't seen him for ages. | Bu aralar Kurt nereye kayboldu? Uzun zamandan beri onu görmüyorum. Kurt nerelerde? Onu ne zamandır görmedim. Bu aralar Kurt nerede? Onu epeydir görmedim. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Who's Kurt? Lieutenant Kotler. | Kurt kim? Teğmen Kotler. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
He's been moved to the front. | Cepheye gitti. Cepheye gönderildi. Cepheye gönderildi. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
It was felt that his youth and enthusiasm | Coşkusunu ve gençliğini... Gençliğinin ve enerjisinin Gençliğinin ve şevkinin orada daha iyi... | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
would be put to better use there. | ...orada daha iyi kullanabileceği düşünüldü. orada daha çok işe yarayacağı düşünüldü. ...kullanılacağı düşünülüyor. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Herr Kommandant, telephone. | Sayın Kumandan, telefon. Komutanım, size telefon var. Herr Kumandan, telefon. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
In actual fact, Gretel, he was sent there | Aslında, Gretel, oraya yollandı... İşin aslı Gretel, oraya gönderilmesinin nedeni Gerçek şu ki, Gretel, oraya gönderildi... | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
because he failed to inform the authorities | ...çünkü babasının partiye olan sadakatsizliğini… yetkililere, babasının ...çünkü babasının Parti'ye olan sadakatsizliğini... | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
of his father's lack of loyalty to the Party. | ...yetkililere bildirmekte başarısızlığa uğradı... Parti'ye olan sadakatsizliğini bildirmemesi. ...amirlerine söylemeyi ihmal etti. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Which was his duty, I might add. | ...ki bunun, kendisinin görevi olduğunu ekleyebilirim. Bunun görevi olduğunu ekleyeyim. Bunun onun görevi olduğunu eklemeliyim. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Which was his bad luck. Bad luck? | ...ki onun şanssızlığıydı? Şanssızlık mı? Şanssızlığı demek daha doğru. Şanssızlığı mı? Onun şanssızlığıydı. Şanssızlık mı? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Well, bad luck that it was his father who was disloyal, and not his mother. | Onun şanssızlığı sadakatsiz olan babasıydı, annesi değil. Sadakatsiz olan annesi değil babası olduğu için. Aslında, şanssızlık babasının hain olması, annesinin değil. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
One presumably doesn't have to report one's mother. | Yine de annesini rapor etmesi gerekmezdi. Herhalde anneler hakkında rapor verilmesi gerekmiyor. Galiba birisi annesini ihbar etmek zorunda değil. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
FATHER: (ON PHONE) What? When will Pavel be back? | Ne? Pavel ne zaman dönecek? Efendim? Pavel ne zaman geri gelecek? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Mum? Never, stupid. | Anne? Asla, aptal. Anne? Hiçbir zaman geri zekalı. Anne? Hiçbir zaman, aptal. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
It's Father. They've been bombed. | Arayan babam. Onları bombalamışlar. Babam arıyor. Evlerine bomba atılmış. Arayan babam. Bombalanmışlar. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Grandmother's dead. | Büyükanneniz ölmüş. Büyük anneniz ölmüş. Babaanneniz ölmüş. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
MINISTER: "...the victory which You have obtained for us | "Senin, bizim için elde ettiğin zafer... "...bizim ve tüm ölüler için "...bizim için kazandığın zafer... | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
"and for all who sleep in Him, | "...ve onun içinde uyuyan herkes için... "kazandığın zafer, "...ve O'nun kucağında yatan herkes için... | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
"keep us who are still in the body in everlasting fellowship | "...hala bedende olan bizleri sonsuz kardeşliğinde tut... "ebedi cemaatinde hala sağ olup "Hâlâ bedenlerimizden ayrılmamış olan bizleri ebedi kardeşlik... | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
"with all that wait for Thee on earth, | "...dünyada onu bekleyen... "seni bekleyen biz kullarını "...içinde Sen'inle ve Kutsal Ruh’la... | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
"and with all that are around Thee in heaven, | "...ve cennette onun etrafında olanlarla beraber... "ve cennette etrafını saran diğer kullarını, "...yaşamış ve hükmetmiş olan yeryüzünde Sen’i... | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
"in union with Him who is the resurrection | "...o'nun birliğindeki diriliş... "diriliş ve yaşamın kendisi olan, "...bekleyenlerle ve cennette etrafında toplananlarla... | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
"and the life, who liveth and reigneth with Thee and the Holy Ghost, | "...ve hayat, o ve Kutsal Ruh ile yaşayan ve hüküm süren... "tek Tanrı Sen ve Kutsal Ruh ile birlikte sonsuz dünyada yaşayıp "...hem hayat hem de yeniden diriliş olan O’nunla birlikte koru. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
"ever one God, world without end. Amen." | "...tek bir Tanrı, sonsuz bir dünya. Amin." "hüküm süren İsa ile bir arada tutar. Amin." "Tek Tanrı’mız, sonu olmayan dünyamız. Amin." | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
He can't have that on there. She wouldn't have wanted it. | Notu oraya bırakamaz, böylesini istemezdi. Bunu oraya koymamalı. Annen bunu istemezdi. Baban bunu üstüne koyamaz. Annen bunu istemezdi. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
He does. | "O" bırakabilir. O istiyor. Ama o istiyor. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
MINISTER: "Almighty God, who by the death of..." | "Yüce Tanrım, ölümleriyle... " "Yüce Tanrım, merhumenin..." "Yüce Tanrı, ölümüyle..." | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
BRUNO: Have you ever been to a funeral? | Hiç cenaze töreninde bulundun mu? Sen hiç cenazeye gittin mi? Daha önce hiç cenazeye gittin mi? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
My grandma and grandpa both died just after we got here, | Buraya gelişimizden kısa bir süre sonra büyükannem ve büyükbabam... Büyük annemle büyük babam buraya geldikten hemen sonra öldüler Babaannem ve dedem buraya geldikten hemen sonra öldüler... | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
but there weren't any funerals. | ...fakat cenaze töreni yapılmadı. ama cenaze yapılmadı. ...ama cenaze olmadı. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
That one there to there. | Şuradaki; buradan oraya. Şunu şuraya koy. Şu, oradan oraya. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
They both died at the same time? | İkisi de aynı anda mı öldüler? İkisi de aynı anda mı öldü? İkisi de aynı anda mı öldüler? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
What of? | Bu nasıl olur? Neden? Neden? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Papa said they must have caught something on the way here. | Babam onların yolda hastalığa yakalanmış olduklarını söyledi. Babam yolda bir hastalık kapmış olabileceklerini söyledi. Babam buraya gelirken bir hastalığa yakalandıklarını söyledi. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
They had to go to a hospital as soon as we arrived. | Biz geldiğimizde, onların bir an önce hastaneye gitmeleri gerekiyordu. Buraya varır varmaz hastaneye gitmek zorunda kaldılar. Gelir gelmez hastaneye gitmek zorunda kaldılar. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
We didn't see them again. | Onları bir daha görmedik. Bir daha onları görmedik. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Wish we could do something a bit more exciting, though. | Keşke, biraz daha heyecanlı bir şeyler yapabilseydik. Yine de keşke daha heyecan verici şeyler yapabilseydik. Ama yine de, daha eğlenceli bir şey yapabilmeyi isterdim. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
That one there to there. This one? | Oradaki şuradan şuraya. Bu mu? Şunu şuraya koy. Bunu mu? Şu, oradan oraya. Bu mu? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
This one? No, that one. | Bu mu? Hayır, oradaki. Bunu mu? Hayır, şunu. Bu mu? Hayır, şu. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
This one to here? No, there! | Buraya mı? Hayır, oraya! Bunu buraya mı? Hayır, şuraya! Bu, buraya mı? Hayır, oraya! | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
(CHUCKLING) To here? No. | Buraya mı? Hayır. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Here? No. | Buraya mı? Hayır. Burası? Hayır. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
I don't want you to go away again. No. Neither do I. | Senin tekrar uzaklara gitmeni istemiyorum. Hayır, bende istemiyorum. Yine eve dönmeni istemiyorum. Evet. Ben de. Senin bir daha gitmeni istemiyorum. Ben de istemiyorum. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
FATHER: You can't behave like this! | Bu şekilde davranamazsın! Böyle davranamazsın! | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
MOTHER: You're questioning my behaviour? | Benim davranışlarımı mı sorguluyorsun? Bu şekilde devam edemez! Davranışımı mı sorguluyorsun? Bu böyle devam edemez! Davranışımı mı sorguluyorsun? Böyle devam edemez! | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
MOTHER: I know. I can't stand this any more, Ralf. | Biliyorum. Bunu daha fazla kaldıramıyorum, Ralf. Biliyorum. Artık buna katlanamıyorum Ralf. Biliyorum. Buna daha fazla katlanamam, Ralf. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
I can't stay here and be a part of this. | Burada kalıp bunun bir parçası olamam. Burada kalıp bu duruma ortak olamam. Burada kalıp, bunun bir parçası olamam. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
FATHER: Don't you think there will be questions? | Sen soru sorulmayacağını mı sanıyorsun? Soru sormayacaklarını mı sanıyorsun? İnsanlar sormayacak mı? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
MOTHER: Questions? FATHER: Well, now, what does it say | Sorular mı? Peki, söyler misin... Ne sorusu? Kendi aileme Sormak mı? Evet, şimdi, kendi ailemi... | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
about my ability to carry out my work if I cannot control my own family? | ...kendi ailemi kontrol edemezken işime nasıl devam edebilirim? hakim olamazsam, işimi yapma kabiliyetim hakkında ne derler? ...kontrol edemezsem, işimi nasıl yürüteceğim hakkında ne söylerler? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
MOTHER: Work? Is that what you call it? | İş mi? Sen buna iş mi diyorsun? Duygularına hakim ol, kadın. İş mi? Sen buna iş mi diyorsun? Kendini topla be kadın. İş mi? Sen buna iş mi diyorsun? Kendini topla, kadın. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
MOTHER: Right. Just ignore it. Ignore it. | Doğru. Sadece görmezden gel. Görmezden gel. Tamam. Boş ver gitsin. Boş ver. Haklısın. Boş ver gitsin. Görmezden geleyim. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Ignore the fact that the man I married is a monster! | Benim evlendiğim adamın bir canavar olduğu gerçeğini görmezden gel! Evlendiğim adamın bir canavar olduğu gerçeğini boş ver! Evlendiğim adamın canavar olduğunu görmezden geleyim! | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Even your own mother couldn't love you. | Öz annen bile seni sevemedi. Kendi annen bile seni sevemedi. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Are you happy here? | Burada mutlu musun? Burada mutlu musunuz? Burada mutlu musunuz? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Yes. Very. | Evet. Oldukça. Evet. Hem de çok. Evet. Çok. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
And you, Gretel? | Ya sen, Gretel? Peki ya sen Gretel? Ya sen, Gretel? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Well, I was, but I do miss home. I miss my friends. | Öyleydim, ama evimi özledim. Arkadaşlarımı özledim. Mutluydum ama evimi özlüyorum. Arkadaşlarımı özlüyorum. Şey, mutluydum, ama evi özlüyorum. Arkadaşlarımı özlüyorum. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Yes, I'm sure. And you, too, Bruno. You must miss those friends of yours. | Evet, eminim. Ve sen, Bruno. Sen de arkadaşlarını özlemiş olmalısın. Evet, bundan eminim. Sen de Bruno. Sen de arkadaşlarını özlüyorsundur. Evet, eminim. Ve sen de Bruno. Arkadaşlarını özlüyor olmalısın. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
No. Not any more, really. | Hayır. Artık değil, gerçekten. Hayır. Doğrusu artık değil. Hayır. Artık değil, gerçekten. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
I suppose the real question is, if the opportunity arose, | Sanıyorum ki bence asıl soru, eğer mümkün olsaydı,... Açıkçası asıl soru şu, eğer fırsatınız olsa Sanırım asıl soru şu, eğer fırsatınız olsaydı... | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
would you prefer to live somewhere else? | ...başka bir yerde yaşamayı ister miydin? başka bir yerde yaşamayı tercih eder miydiniz? ...başka bir yerde yaşamayı tercih eder miydiniz? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
GRETEL: Back home? FATHER: No. Not Berlin. Not yet. | Eve mi dönüyoruz? Hayır. Berlin'e değil. Henüz olmaz. Memleketimizde mi? Hayır. Berlin'de değil. Henüz değil. Eve dönmeyi mi? Hayır. Berlin değil. Henüz değil. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Somewhere safe, say Aunt Lottie's in Heidelberg, for example. | Güvenli bir yer, mesela Heidelberg'deki Lottie halanın yanı diyelim. Güvenli bir yerde, Lottie Teyzenizin Heidelberg'deki evinde mesela. Güvenli bir yere, diyelim ki Heidelberg’deki Lottie teyzenize mesela. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
All of us? You as well? | Hepimiz mi? Sen de dahil? Hepimiz mi? Sen de mi? Hepimiz mi? Sen de mi? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
No. That won't be possible just yet, I'm afraid. | Hayır. Korkarım ki bu şu an için mümkün değil. Hayır. Korkarım ki bu henüz mümkün değil. Hayır. Şimdilik bu mümkün değil, sanırım. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
I must stay and complete my work here. | Ben burada kalmalı ve işimi tamamlamalıyım. Burada kalıp işimi bitirmeliyim. Burada kalmalı ve görevimi tamamlamalıyım. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
See, at the moment, your mother is finding it... | Bakın, şu anda, anneniz bu aralar... Şu anda anneniz bunu... Anlıyorsunuz ki, şu anda anneniz bunu biraz şey buluyor... | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
She just feels right now you need to spend some time elsewhere. | Sadece şu an sizin, vaktinizi başka bir yerde... Şu anda başka bir yerde vakit geçirmeniz gerektiğini düşünüyor. Sadece başka bir yerde biraz vakit geçirmeniz gerektiği konusunda haklı. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Would you like that? | Bu hoşunuza gider miydi? Bunu ister misiniz? İster miydiniz? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
I'm afraid, Bruno, in life, we often have to do things we don't want to do. | Korkarım ki Bruno, hayatta çoğu zaman istemediğimiz şeyleri yapmak zorundayızdır. Korkarım, hayatta sık sık istemediğimiz şeyler yapmak zorunda kalırız Bruno. Korkarım, Bruno, hayatta, sık sık istemediğimiz şeyleri yapmak zorunda kalırız. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
The important thing is your mother does not feel | Asıl önemli olan şey, annen burasının sizin... Önemli olan, annenizin buranın çocukluğunuzu geçirmeniz için Önemli konu şu, anneniz çocukluğunuzu geçirmek için... | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
that this is an appropriate place for you to be spending your childhood, | ...çocukluğunuzu geçirebileceğiz uygun bir yer olmadığını düşünmesi... uygun bir yer olmadığını düşünmesi ...burasının uygun bir yer olmadığını hissediyor... | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
and the more I think about it, the more I realise she's very probably right. | ...ve bende düşündükçe onun haklı olduğunu anlıyorum. ve düşündükçe haklı olma ihtimalinin çok yüksek olduğunu anlıyorum. ...ve bu konuyu düşündükçe onun büyük ihtimalle haklı olduğunu fark ettim. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
But, Dad... No! | Ama, baba... Hayır! Ama baba... Hayır! Ama baba... Hayır! | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
It's time for you to move away. | Artık hayatınıza devam etmenizin zamanı geldi. Taşınmanızın vakti geldi. Buradan taşınma zamanı geldi. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
We can't find Papa. | Babamı bulamıyoruz. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
He went on a different work duty with some of the men, | Bazı adamlarla beraber farklı bir göreve gitti... Bazı adamlarla farklı bir göreve gitti Birkaç adamla başka bir işe gitti... | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
and they haven't come back. | ...ve henüz geri dönmediler. ve geri dönmediler. ...ve geri gelmediler. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
I've got some bad news, too. I'm going away. | Benim de kötü haberlerim var. Buradan gidiyorum. Benim de kötü haberlerim var. Gidiyorum. Benim de kötü haberlerim var sana. Ben gidiyorum. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
How long for this time? | Bu kez ne süreliğine gidiyorsun? Bu defa ne kadarlığına? Bu sefer ne kadar süreliğine? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
That's why it's bad. It's forever, I think. | Zaten işin kötü olan tarafı bu. Sanırım sonsuza kadar. Kötü olan da bu ya. Sanırım temelli. İşte bu yüzden kötü ya. Sonsuza dek, sanırım. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Mum says this is no place for children, which is just stupid. | Annem burasının çocuklar için uygun olmadığını söylüyor, ki bence çok aptalca. Annem buranın çocuklara göre olmadığını söylüyor, bu çok aptalca. Annem buranın çocuklara göre bir yer olmadığını söylüyor, çok aptalca. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
When do you go? Tomorrow. After lunch. | Ne zaman gidiyorsun? Yarın. Öğleden sonra. Ne zaman gidiyorsun? Yarın öğle yemeğinden sonra. Ne zaman gidiyorsunuz? Yarın. Öğle yemeğinden sonra. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
So, I won't ever see you again? | Yani seni bir daha göremeyecek miyim? Seni bir daha görmeyecek miyim? Yani, seni bir daha görmeyecek miyim? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Yes, you will. You can come on holiday to Berlin if you like, | Hayır, göreceksin. Yine herkesin birbirleriyle görüştüğü o tatil... Evet, göreceksin. İstersen yine herkesin arası düzelince Evet, göreceksin. Eğer istersen, Berlin’e tatile gelebilirsin... | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
when everybody's getting on with each other again. | ...zamanında istersen Berlin'e gelebilirsin. Berlin'e tatile gelebilirsin. ...herkes birbiriyle yeniden iyi geçinmeye başladığında. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
I wish I could've helped you find your dad. | Keşke babanı bulmanda sana yardımcı olabilseydim. Keşke babanı bulmana yardım edebilseydim. Keşke babanı bulmana yardım edebilseydim. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
I really want to make up for letting you down like I did. | Seni bir keresinde yüz üstü bıraktığım için şimdi telafi etmek istiyorum. Sana yaptığım o şeyi gerçekten telafi etmek istiyorum. Sana yaptığım şeyi gerçekten telafi etmek isterim. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
That would have done it, wouldn't it? Helping you find your dad? | Babanı bulmamda yardımcı olsam, beni affedersin değil mi? Babanı bulmana yardım ederek telafi edebilirim, değil mi? Bu işe yarar, değil mi? Babanı bulmaya yardımcı olsam? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Would've been great. Like a secret mission. | Harika olurdu. Tıpkı gizli bir görev gibi. Bu harika olurdu. Gizli bir görev gibi. Harika olurdu. Gizli bir görev gibi. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
I could dig under. What? With that? | Burayı kazabilirim. Ne? Bununla mı? Burayı kazabilirim. Ne? Onunla mı? Bunun altını kazabilirim. Ne? Onunla mı? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
No, but I could bring something. You don't want to come over here. | Hayır, ama başka bir şey getirebilirim. Bu tarafa gelmek istemezsin. Hayır ama bir şey getirebilirim. Buraya gelmek istemezsin. Hayır, ama bir şey getirebilirim. Bu tarafa gelmek istemezsin. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
I could come through to your side. What's the point in that? | Ben sizin tarafınıza gelebilirim. Bunun ne anlamı olur ki? Ben senin tarafına geçebilirim. Ne anlamı var ki? Buradan geçerek senin tarafına gelebilirim. Neden? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Your dad's not going to be over here, is he? | Baban zaten bu tarafta olmayacak, haksız mıyım? Baban bu tarafta değil, öyle değil mi? Baban bu tarafta değil ki, öyle değil mi? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
But I'd stick out though, wouldn't I, if I came through? | Ama o tarafa geçsem de hemen fark edilirim, değil mi? Ama oraya geçersem fark edilirim, değil mi? Ben o tarafa gelsem göze batarım, öyle değil mi? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
I don't look like you. | Sana benzemiyorum. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
You could look like me, though. | Bana benzeyebilirsin. Aslında bana benzeyebilirsin. Ama bana benzeyebilirsin. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
If you dressed like me and shaved your hair off. | Eğer benim gibi giyinip, saçlarını kazıtırsan olur. Benim gibi giyinip saçlarını tıraş edersen. Benim gibi giyinirsen ve saçlarını kazıtırsan. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |