Ara

İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 183334

İngilizce	Türkçe	Film Adı	Film Yılı	Ayrıntılar
Your mother means everything she has said and more!	Annen söylediği her şey de ciddiydi!	You're Telling Me!-1	1934
But, Mother, you can't talk to Pauline's family like that.	Anne, Pauline'nin ailesiyle öyle konuşamazsın.	You're Telling Me!-1	1934
Tell me. What is it? Your father.	Söyleyin. Ne oldu? Baban?	You're Telling Me!-1	1934
Everything was lovely, then he came in.	Her şey güzel giderken baban çıka geldi.	You're Telling Me!-1	1934
Me? What'd I do? Never mind, Dad.	Ben mi? Ben ne yaptım? Boş ver baba.	You're Telling Me!-1	1934
They don't understand you. That's all.	Onlar seni anlamıyor. Hepsi bu.	You're Telling Me!-1	1934
I meant every word I said.	Söylediğim her kelimede ciddiydim.	You're Telling Me!-1	1934
I'm ashamed that my son should...	Utanıyorum, oğlumun...	You're Telling Me!-1	1934
You've said quite enough. Now, please go.	Yeterince şey söylediniz. Gidin artık.	You're Telling Me!-1	1934
Bob, take your mother out of here and don't come back.	Bob, anneni buradan götür ve bir daha da gelme.	You're Telling Me!-1	1934
Pauline, I can explain everything.	Pauline, her şeyi açıklayabilirim.	You're Telling Me!-1	1934
Say, who started all this?	Kim başlattı bunu?	You're Telling Me!-1	1934
Come, Robert. Have you no pride left?	Gel Robert. Sen de hiç gurur kalmadı mı?	You're Telling Me!-1	1934
Don't you even know when you've been ordered out?	Kovulduğun zamanı anlamaz mısın sen?	You're Telling Me!-1	1934
Pauline. Goodbye.	Pauline. Hoşça kal.	You're Telling Me!-1	1934
You better go, son. You've caused enough trouble around here.	Gitsen iyi olacak evlât. Burada yeterince belaya sebep oldun zaten.	You're Telling Me!-1	1934
Well, I guess I told him.	Sanırım ona gününü gösterdim.	You're Telling Me!-1	1934
Yes, you certainly fixed that up.	Evet, kesinlikle gösterdin.	You're Telling Me!-1	1934
You've got nothing to worry about.	Endişelenecek bir şey yok.	You're Telling Me!-1	1934
I got a letter from the National Tire Company right here in my pocket.	Cebimde, Ulusal Lastik Şirketinden gelen mektup var.	You're Telling Me!-1	1934
Well, isn't that just dandy.	Ne harika ama.	You're Telling Me!-1	1934
Now, I suppose I can marry a balloon tire.	Sanırım, balon lastik ile evlenebilirim.	You're Telling Me!-1	1934
Well, I've been married to one for 20 years,	Ben onlardan biriyle 20 yıldır evliyim.	You're Telling Me!-1	1934
Now, you two, listen to this letter.	Şimdi, şu mektubu dinleyin hele.	You're Telling Me!-1	1934
"Mr. Samuel Bisbee...	"Bay Samuel Bisbee..."	You're Telling Me!-1	1934
"Dear sir.	"...Sayın yetkili."	You're Telling Me!-1	1934
"Your letter, at hand, regarding the Bisbee Puncture Proof Tire.	"Bisbee Patlamaya dayanıklı lastik ile ilgili mektubunuz elimize geçti."	You're Telling Me!-1	1934
"If you care to demonstrate your..."	"Eğer ürününüzü..."	You're Telling Me!-1	1934
Mr. Samuel Bisbee.	Bay Samuel Bisbee.	You're Telling Me!-1	1934
Mr. Bisbee? I'm Mr. Robbins, the president of the company.	Bay Bisbee? Ben, Bay. Robbins, şirketin yönetim kurulu başkanıyım.	You're Telling Me!-1	1934
Pardon my glove. Glad to know you, Mr. Robbins.	Eldivenim için kusura bakmayın. Sizinle tanıştığıma sevindim, Bay Robbins.	You're Telling Me!-1	1934
Gentlemen, Mr. Bisbee. How do you do?	Beyler, Bay Bisbee. Nasılsınız?	You're Telling Me!-1	1934
Gentlemen, glad to know you.	Sizinle tanıştığıma memnun oldum beyler.	You're Telling Me!-1	1934
Are you ready to show us your invention?	Bize icadınızı göstermeye hazır mısınız?	You're Telling Me!-1	1934
I'll be with you in half a tick.	Yarım saniyeye kalmaz.	You're Telling Me!-1	1934
What's the idea of the arsenal?	Bu silahın amacı nedir?	You're Telling Me!-1	1934
Going target shooting?	Hedef vurma mı?	You're Telling Me!-1	1934
Use that for demonstrating purposes.	Gösteriş amaçlı kullanılır.	You're Telling Me!-1	1934
Hey, what's this?	Hey, bu da nedir?	You're Telling Me!-1	1934
That's another of my inventions.	O da başka bir icadım.	You're Telling Me!-1	1934
I call it the "nose lifter upper."	Ona "Burun kaldıracı" diyorum.	You're Telling Me!-1	1934
Makes breathing easy and prevents snoring.	Nefes almayı kolaylaştırıyor ve horlamayı önlüyor.	You're Telling Me!-1	1934
However, that's not for sale.	Amma velakin, satılık değil o.	You're Telling Me!-1	1934
This makes scrubbing floors a pleasure.	Bu da, yerleri temizlemeyi zevkli hâle getiriyor.	You're Telling Me!-1	1934
Put one on each foot, and use the sponge as a polo ball.	Ayaklarınıza geçirin ve süngeri, polo topuymuş gibi kullanın.	You're Telling Me!-1	1934
That's not for sale just at present.	Şimdilik satılık değil.	You're Telling Me!-1	1934
I thought we came here to see a puncture proof tire.	Buraya patlamaya dayanıklı lastik görmeye geldiğimizi sanıyordum.	You're Telling Me!-1	1934
Yes. Did you bring a tire with you?	Evet. Lastiği yanınızda getirdiniz mi?	You're Telling Me!-1	1934
I have four tires on my car, downstairs.	Aşağıda arabamda 4 tane var.	You're Telling Me!-1	1934
If you'll follow me,	Beni takip ederseniz, Bisbee patlamaya dayanıklı lastiğin...	You're Telling Me!-1	1934
of a 1000% puncture proof tire,	...%1000 patlamaya dayanıklı lastik olduğunu size ispatlarım.	You're Telling Me!-1	1934
All right, gentlemen, let's go.	Pekâlâ beyler, gidelim.	You're Telling Me!-1	1934
CRABBE: I don't like his looks. He acts like a maniac.	Adamın tipi hiç hoşuma gitmedi. Delilere benziyor.	You're Telling Me!-1	1934
ROBBINS: He's harmless. CRABBE: Yes?	Zararsızdır. Evet?	You're Telling Me!-1	1934
Oh, pardon me. Okay.	Pardon. Tamam.	You're Telling Me!-1	1934
Help me push this heap down the line.	Şu hurda yığınını itelememe yardım et.	You're Telling Me!-1	1934
Looks just like an ordinary tire to me.	Sıradan bir lastiğe benziyor.	You're Telling Me!-1	1934
Give him a chance.	Adama şans tanı.	You're Telling Me!-1	1934
All right, thank you, gentlemen. Will you please stand back?	Pekâlâ. Teşekkürler beyler. Geride durur musunuz lütfen?	You're Telling Me!-1	1934
These bullets bounce.	Bu kurşunlar sekiyor.	You're Telling Me!-1	1934
I'm going to show you a real 1000% puncture proof tire.	Sizlere, %1000 patlamaya dayanıklı lastiği göstereceğim.	You're Telling Me!-1	1934
I'll try the other one.	Diğerinde deneyeceğim.	You're Telling Me!-1	1934
I told you he was just another fool inventor.	Bunun da diğerleri gibi bir soytarı olduğunu söyledim.	You're Telling Me!-1	1934
You think so, eh?	Öyle mi düşünüyorsunuz?	You're Telling Me!-1	1934
Well, I tell you, I haven't crossed on those front tires,	Ön lastiklere ben geçirmedim ama...	You're Telling Me!-1	1934
but I put the rear tires on myself.	...arka lastikleri kendim taktım.	You're Telling Me!-1	1934
I'm going to prove...	Kanıtlayacağım...	You're Telling Me!-1	1934
Now, this'll be a different story.	Şimdi bu farklı bir hikaye olacak.	You're Telling Me!-1	1934
They're a huge success!	Çok büyük başarı!	You're Telling Me!-1	1934
A perfect case of deflation!	Hava boşaltmak için harika bir örnek!	You're Telling Me!-1	1934
OFFICER ON RADIO. ; Calling all cars.	Tüm ekiplerin dikkatine.	You're Telling Me!-1	1934
Maniac shooting up cars on Main Street. That is all.	Anayolda delinin biri arabalara ateş ediyor.	You're Telling Me!-1	1934
OFFICER 1: Hey, what are you doing there? OFFICER 2: Hey!	Hey, ne yapıyorsun orada? Hey!	You're Telling Me!-1	1934
Where you going? Where I usually go on Sundays.	Nereye gidiyorsun? Pazarları hep gittiğim yere.	You're Telling Me!-1	1934
Church? Yes.	Kiliseye mi? Evet.	You're Telling Me!-1	1934
I thought I might go to church, myself, today.	Bugün, ben de kiliseye gidebilirim.	You're Telling Me!-1	1934
Mother's going with me.	Annem benimle geliyor.	You're Telling Me!-1	1934
I can't stay away from you.	Senden uzakta kalamıyorum.	You're Telling Me!-1	1934
I called you all day yesterday.	Dün, bütün gün seni aradım.	You're Telling Me!-1	1934
I know. I wanted to answer.	Biliyorum. Cevap vermek istedim.	You're Telling Me!-1	1934
Oh, Bob, it's no use.	Bob, faydası yok.	You're Telling Me!-1	1934
I've thought it all out.	Her şeyi enine boyuna düşündüm.	You're Telling Me!-1	1934
I'll come by for you tonight, and we'll drive to Stanton and get married.	Bu akşam senin için geleceğim ve Stanton'a gidip evleneceğiz.	You're Telling Me!-1	1934
I have more pride than to marry into a family that...	Kendilerini, benden üstün gören bir aileye gelin...	You're Telling Me!-1	1934
That thinks they're too good for me.	...gitmeyecek kadar gururum var benim.	You're Telling Me!-1	1934
Mother didn't mean that.	Annem öyle demek istemedi.	You're Telling Me!-1	1934
She was just annoyed with your dad.	Sadece babandan rahatsız oldu.	You're Telling Me!-1	1934
Well, Dad suits me.	Babam bana uyar.	You're Telling Me!-1	1934
I think he has just as good manners as your mother has.	Umarım annen gibi görgülü biridir.	You're Telling Me!-1	1934
Your dad's all right.	Baban da iyidir.	You're Telling Me!-1	1934
You bet he is!	Zaten öyle!	You're Telling Me!-1	1934
And when he gets back from putting that big deal over in the city,	Ve şehirdeki büyük işini halledip döndüğünde...	You're Telling Me!-1	1934
why, we'll have as much money as you have.	...bizim de sizin kadar çok paramız olacak.	You're Telling Me!-1	1934
Are you two children quarreling?	Siz ikiniz tartışıyor musunuz?	You're Telling Me!-1	1934
Good morning, Mrs. Bisbee. Good morning, Mr. Murchison.	Günaydın, Bayan Bisbee. Günaydın, Bay Murchison.	You're Telling Me!-1	1934
Coming to church, Pauline?	Kiliseye geliyor musun, Pauline?	You're Telling Me!-1	1934
Pauline.	Pauline.	You're Telling Me!-1	1934
This is final.	Her şey bitti.	You're Telling Me!-1	1934
There goes Sam Bisbee, drunker than a hoot owl.	Baykuş'tan da sarhoş Sam Bisbee gidiyor.	You're Telling Me!-1	1934
Is he a hard drinker?	Ayyaş birisi mi?	You're Telling Me!-1	1934