Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 183668
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Likewise, dominant world views, | keza dini inanışlar gibi Keza dini inanışlar gibi, Keza dini inanışlar gibi, Keza dini inanışlar gibi, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
such as theistic religion, operate with | dominant dünya görüşleri dominant dünya görüşleri, dominant dünya görüşleri, dominant dünya görüşleri, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
the same social irrelevancy. | toplumla uyuşmadan işlemiştir toplumla uyuşmadan işlenmiştir. toplumla uyuşmadan işlenmiştir. toplumla uyuşmadan işlenmiştir. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
Islam, Christianity, Judaism, Hinduism and all of the others | İslam ,hristiyanlık ,yahudilik ,hinduluk ve diğerleri İslam, Hristiyanlık, Musevilik, Hinduizm ve diğerleri, İslam, Hıristiyanlık, Musevilik, Hinduizm ve diğerleri, İslam, Hıristiyanlık, Musevilik, Hinduizm ve diğerleri, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
exist as barriers to personal and social growth. | kişisel ve sosyal gelişimin önündeki engellerdir. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
For each group perpetuates a closed world view. | kapalı dünya görüşünü sürdüren her grup Kapalı dünya görüşünü sürdüren grupların, Kapalı dünya görüşünü sürdüren grupların, Kapalı dünya görüşünü sürdüren grupların, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
And this finite understanding that they acknowledge | bu kıt algılayışla bildikleri bu kıt algılayışla bildikleri, bu kıt algılayışla bildikleri, bu kıt algılayışla bildikleri, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
is simply not possible in an emergent universe. | evrenin oluşmuş olamayacağıdır. evrenin kendiliğinden oluşmuş olamayacağıdır. evrenin kendi devinimine sahip olamayacağıdır. evrenin kendi devinimine sahip olamayacağıdır. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
Yet, religion has succeeded in shutting down the awareness | din oluşum sürecine olan Din, oluşum sürecine olan Din, devinim sürecine olan Din, devinim sürecine olan | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
of this emergence | farkındalığı yok etmiştir farkındalığı yok etmiştir. farkındalığı yok etmiştir. farkındalığı yok etmiştir. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
by instilling the psychological distortion of faith | inanılan şeyin sebep oldu Takipçilerine yüklediği psikolojik yıkıma sebep olan "inanç" ile, Takipçilerine yüklediği psikolojik yıkıma sebep olan "inanç" ile, Takipçilerine yüklediği psikolojik yıkıma sebep olan "inanç" ile, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
upon it�s followers. | psikolojik bozulma ve gelenekselleştirilmiş atıl inanışlarla, ve gelenekselleştirilmiş atıl inanışlarla, ve gelenekselleştirilmiş atıl inanışlarla, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
Where logic and new information is rejected | mantık ve yeni bilgiler nerde ret ediliyorsa onların mantık ve yeni bilgileri onların mantık ve yeni bilgileri onların mantık ve yeni bilgileri | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
in favor of traditionalized outdated beliefs. | tercih edilen gelenekleşmiş eski kafalı inanışlarda varsa reddetmelerine sebep olmuştur. reddetmelerine sebep olmuştur. reddetmelerine sebep olmuştur. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
The concept of god, | tanrı konsepti Tanrı konsepti, Tanrı konsepti, Tanrı konsepti, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
is really a method of accounting for the nature of things. | doğayı açıklama metodudur doğayı açıklama metodudur. doğayı açıklama metodudur. doğayı açıklama metodudur. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
In the early days people didn�t know enough | ilk zamanlarda insanlar bilmiyorlardı İlk zamanlarda insanlar, İlk zamanlarda insanlar, İlk zamanlarda insanlar, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
about how things formed, | herşeyin nasıl oluştuğunu her şeyin nasıl oluştuğunu, oluştuğu, doğanın nasıl işlediği her şeyin nasıl oluştuğunu, her şeyin nasıl oluştuğunu, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
how nature worked. | doğanın nasıl işlediğini doğanın nasıl işlediğini bilmiyorlardı. doğanın nasıl işlediğini bilmiyorlardı. doğanın nasıl işlediğini bilmiyorlardı. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
So they invented their own little stories, | bu yüzdende küçük hikayelerini uydurdular Bu yüzden de küçük hikayelerini uydurdular. Bu yüzden de küçük hikayelerini uydurdular. Bu yüzden de küçük hikayelerini uydurdular. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
and the made god in their own image. | ve tanıyı kendi hayal güçleriyle yaptılar Tanıyı kendi hayal güçleriyle yaptılar. Tanıyı kendi hayal güçleriyle yaptılar. Tanıyı kendi hayal güçleriyle yaptılar. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
A guy that get�s angry | öyle biri ki İnsanlar hatalı davrandığında, İnsanlar hatalı davrandığında, İnsanlar hatalı davrandığında, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
when people don�t behave right. | insanlar hatalı davranırsa sinirleniyordu. sinirlenen bir adam. sinirlenen bir adam, sinirlenen bir adam, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
He creates floods, and earthquakes, | seller ve depremler yaratıyordu Seller ve depremler yaratıyordu, seller ve depremler yaratıyordu. seller ve depremler yaratıyordu. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
and they say it�s and act of god. | ve bunun tanrının davranış tarzı olduğu söylendi ve bunun tanrının davranış tarzı olduğu söylendi. Ve bunlara "tanrının işi" dediler. Ve bunlara "tanrının işi" dediler. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
A cursory glance at the suppressed history of religion | inançların sindirici tarihine gelişi güzel bir göz attığımızda İnançların sindirici tarihine gelişi güzel bir göz attığımızda, İnançların sindirici tarihine gelişi güzel bir göz attığımızda, İnançların sindirici tarihine gelişi güzel bir göz attığımızda, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
reveals that even the foundational myths themselves | kurgulanmış efsaneler oldukları kurgulanmış efsaneler oldukları ve, kurgulanmış efsaneler oldukları ve, kurgulanmış efsaneler oldukları ve, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
are emergent culminations developed through influence over time. | tarih süresince etkilenerek zirve noktasına geldikleri ortaya çıkar tarih süresince etkilenerek zirve noktasına geldikleri ortaya çıkar. tarih süresince etkilenerek zirve noktasına geldikleri ortaya çıkar. tarih süresince etkilenerek zirve noktasına geldikleri ortaya çıkar. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
For example, a cardinal doctrine of the Christian faith | örneğin ,hristiyanlık inancının en önemli öğretisi Örneğin, Hristiyanlık inancının en önemli öğretisi, Örneğin, Hıristiyanlık inancının en önemli öğretisi, Örneğin, Hıristiyanlık inancının en önemli öğretisi, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
is the death and resurrection of Christ. | İsa'nın ölümü ve yeniden dirilişidir. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
This notion is so important that the Bible itself states | incilin buyurduğu bu inanış çok önemlidir İncil'in buyurduğu bu inanış çok önemlidir. İncil'in buyurduğu bu inanış çok önemlidir. İncil'in buyurduğu bu inanış çok önemlidir. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
"And if Christ be not risen then is our preaching vain and your faith is also vain" | "eğer İsa dirilmezse öğütlerimiz boşunadır ve inancınız da boşunadır" "Eğer İsa dirilmezse öğütlerimiz boşunadır ve inancınız da boşunadır" "İsa diriltilmezse, tüm dualarınız ve de inancınız boşunadır" "Eğer İsa dirilmezse öğütlerimiz boşunadır ve inancınız da boşunadır" "Eğer İsa dirilmezse öğütlerimiz boşunadır ve inancınız da boşunadır" | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
Yet it is very difficult to take this account literally, | bu hikayeyi kelimesi kelimesine kabul etmek çok zordur Bu hikayeyi kelimesi kelimesine kabul etmek çok zordur. Bu hikayeyi kelimesi kelimesine kabul etmek çok zordur. Bu hikayeyi kelimesi kelimesine kabul etmek çok zordur. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
for not only is there no primary source denoting this supernatural event in secular history, | yüzyıllardır bu doğa üstü olayı belirten tek kaynak olmaması Yüzyıllardır bu doğa üstü olayı belirten tek kaynak olmaması bir tarafa, Yüzyıllardır bu doğa üstü olayı belirten tek kaynak olmaması bir tarafa, Yüzyıllardır bu doğa üstü olayı belirten tek kaynak olmaması bir tarafa, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
awareness of the enormous number of pre Christian saviors | aynı şekilde ölmüş ve yeniden dirilmiş hristiyanlık öncesi kurtarıcıların aynı şekilde ölmüş ve yeniden dirilmiş Hristiyanlık öncesi kurtarıcıların, aynı şekilde ölmüş ve yeniden dirilmiş Hıristiyanlık öncesi kurtarıcıların, aynı şekilde ölmüş ve yeniden dirilmiş Hıristiyanlık öncesi kurtarıcıların, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
who also died and were resurrected | çok büyük bir sayıda olduğunu bilmek çok büyük bir sayıda olduğunu bilmek, çok büyük bir sayıda olduğunu bilmek, çok büyük bir sayıda olduğunu bilmek, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
immediately puts this story in mythological territory by association. | bu hikayeyi de efsaneler arasına koyar bu hikayeyi de efsaneler arasına koyar. bu hikayeyi de efsaneler arasına koyar. bu hikayeyi de efsaneler arasına koyar. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
Early church figures, | ilk kilise figürleri , Tortullian gibi, Tortullian gibi, Tortullian gibi, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
such as Tortullian, | Tortullian gibi, ilk kilise figürleri ilk kilise figürleri ilk kilise figürleri | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
went to great lengths to break these associations, | büyük benzerliklerin olduğunu gösterir büyük benzerlikleri kırmak için, büyük benzerlikleri kırmak için, büyük benzerlikleri kırmak için, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
even claiming that the devil caused the similarities to occur. | her ne kadar şeytanın bu benzerlikleri yarattığı savunulsada bu benzerlikleri Şeytan'ın yarattığını savunur. bu benzerlikleri Şeytan'ın yarattığını savunur. bu benzerlikleri Şeytan'ın yarattığını savunur. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
Stating in the second century: | ikinci yüzyılda yer bulan ; İkinci yüzyılda yer bulan; İkinci yüzyılda yer bulan; İkinci yüzyılda yer bulan; | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
"The devil, whose business is to pervert the truth, | "şeytan ,doğruluğu yoldan çıkarandır "Şeytan, doğruluğu yoldan çıkarandır, "Şeytan, doğruluğu yoldan çıkarandır, "Şeytan, doğruluğu yoldan çıkarandır, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
mimics the exact circumstances of the Divine Sacraments. | isa tarafından tesis edilen ayinleri taklit eder İsa'nın kutsal mucizelerini taklit eder, İsa'nın kutsal mucizelerini taklit eder, İsa'nın kutsal mucizelerini taklit eder, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
He baptizes his believers and promises forgiveness of sins� | inananlarını vaftiz eder ve günahlarından arındırır... inananlarını vaftiz eder ve günahlarından arındırır, inananlarını vaftiz eder ve günahlarından arındırır, inananlarını vaftiz eder ve günahlarından arındırır, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
he celebrates the oblation of bread, and brings in the symbol of the resurrection. | nimetler için adak adar ve yeniden diriliş hareketini yapar nimetler için adak adar ve yeniden dirilir. nimetler için adak adar ve yeniden dirilir. nimetler için adak adar ve yeniden dirilir. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
Let us therefore acknowledge the craftiness of the devil, | ilahi şeyleri tamamen kopyalayan İlahi şeyleri tamamen kopyalayan, İlahi şeyleri tamamen kopyalayan, İlahi şeyleri tamamen kopyalayan, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
who copied certain things of those that be Divine." | şeytanın kurnazlığını anlayın." Şeytan'ın kurnazlığını anlayın." Şeytan'ın kurnazlığını anlayın." Şeytan'ın kurnazlığını anlayın." | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
What is truly sad however, | gerçekten üzücüdür , bununla birlikte ifadesi gerçekten üzücüdür. Bununla birlikte, ifadesi gerçekten üzücüdür. Bununla birlikte, ifadesi gerçekten üzücüdür. Bununla birlikte, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
is that when we cease the idea that the stories from Christianity, | hristiyanlıktan ,yahudilikten ,islamdan ve diğerlerinden gelen Hristiyanlık'tan, Musevilik'ten, İslam'dan ve diğerlerinden gelen Hıristiyanlık’tan, Musevilik'ten, İslam'dan ve diğerlerinden gelen Hıristiyanlık’tan, Musevilik'ten, İslam'dan ve diğerlerinden gelen | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
Judaism, Islam and all the others | bu hikayelere inanmayı bıraktığımızda bu hikayelere inanmayı bıraktığımızda, bu hikayelere inanmayı bıraktığımızda, bu hikayelere inanmayı bıraktığımızda, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
are literal history, | tamamen tarih olurlar, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
and accept them for what they really are, | ve gerçekte oldukları gibi birçok inançtan elde edilmiş | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
which are purely allegorical expressions derived from many faiths, | özünde mecazi deyimler olduklarını kabul ettiğimizde özünde mecazi deyimler olduklarını kabul ettiğimizde, özünde mecazi deyimler olduklarını kabul ettiğimizde, özünde mecazi deyimler olduklarını kabul ettiğimizde, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
we see that all religions share a common thread. | görürüz ki bütün dinler ortak bir silsileyi paylaşırlar görürüz ki bütün dinler ortak bir silsileyi paylaşırlar. görürüz ki bütün dinler ortak bir silsileyi paylaşırlar. görürüz ki bütün dinler ortak bir silsileyi paylaşırlar. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
And it is this unifying imperative | bu hepsini birleştiren zorunluluk Bu hepsini birleştiren zorunluluk; Bu hepsini birleştiren zorunluluk; Bu hepsini birleştiren zorunluluk; | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
that needs to be recognized and appreciated. | inanılma ve değerli olma ihtiyaçlarıdır inanılma ve değerli olma ihtiyaçlarıdır. inanılma ve değerli olma ihtiyaçlarıdır. inanılma ve değerli olma ihtiyaçlarıdır. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
Religious belief has caused more fragmentation and conflict | dini inanış diğer ideolojilerden daha fazla Dini inançlar, diğer tüm ideolojilerden çok daha fazla Dini inançlar, diğer tüm ideolojilerden çok daha fazla Dini inançlar, diğer tüm ideolojilerden çok daha fazla | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
than any other ideology. | parçalanmaya ve çatışmaya neden oldu parçalanmaya ve çatışmaya neden oldu. parçalanmaya ve çatışmaya neden oldu. parçalanmaya ve çatışmaya neden oldu. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
Christianity alone has over 34,000 different subgroups. | Sadece Hristiyanlık 34.000 farklı alt gruba sahiptir. Sadece Hıristiyanlık 34.000 farklı alt gruba sahiptir. Sadece Hıristiyanlık 34.000 farklı alt gruba sahiptir. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
The Bible is subject to interpretation. | incil yorumlama işidir İncil, yorumlama işidir. İncil, yorumlama işidir. İncil, yorumlama işidir. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
When you read it, you say | okuduğunuzda ,aklınızdan geçen Okuduğunuzda, aklınızdan geçen; Okuduğunuzda, aklınızdan geçen; Okuduğunuzda, aklınızdan geçen; | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
"I think Jesus meant this. I think Job meant that. | "sanırım isa bunu demiş .Bence kitap bunu anlatmış. "Sanırım İsa bunu demiş. Bence kitap bunu anlatmış. "Sanırım İsa bunu demiş. Bence Eyüp bunu anlatmış. "Sanırım İsa bunu demiş. Bence Eyüp bunu anlatmış. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
Oh No! He meant this." | hayır ! bunu demiş." Hayır! Bunu demiş!" gibidir. Hayır! Bunu demiş!" gibidir. Hayır! Bunu demiş!" gibidir. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
So you have the Lutheran, the Seventh day Adventist, the Catholic, | Lutherciler var, yedi gün Adventistler var, katolikler var, Lutherciler var, Yedinci gün Adventistleri var, Katolikler var, Lutherciler var, Yedinci gün Adventistleri var, Katolikler var, Lutherciler var, Yedinci gün Adventistleri var, Katolikler var, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
and a church divided is no church at all. | aslında kilise olmayan kiliselere bölünmüşler hiç olmayan bir şey için, kiliselere bölünmüşler. hiç olmayan bir şey için, kiliselere bölünmüşler. hiç olmayan bir şey için, kiliselere bölünmüşler. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
And this point on division, | ayrılmanın bu noktasında Bölünmenin bu noktasında, Bölünmenin bu noktasında, Bölünmenin bu noktasında, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
which is a trademark on all theistic religions, | dini inanışlardaki ticari marka olan dini inançların ticari markası, dini inançların ticari markası, dini inançların ticari markası, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
brings us to our second failure of awareness. | inancımızı sarsan ikinci bozulmadır inancımızı sarsan ikinci bozulmadır. inancımızı sarsan ikinci bozulmadır. inancımızı sarsan ikinci bozulmadır. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
The false assumption of separation | ayrışmanın yanlış kavramları Ayrışmanın yanlış kavramları, Ayrışmanın yanlış kavramları, Ayrışmanın yanlış kavramları, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
through the rejection of the symbiotic relationship of life. | hayatın simbiyotik ilişkisini inkar ederler. hayatın ortak yaşamsal ilişkisini inkar ederler. hayatın ortak yaşamsal ilişkisini inkar ederler. hayatın ortak yaşamsal ilişkisini inkar ederler. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
Apart from the understanding that all natural systems are emergent, | bütün doğal sistemlerin zamanla meydana geldiğini anlamazsak Bütün doğal sistemlerin zamanla meydana geldiğini anlamazsak, Bütün doğal sistemlerin zamanla meydana geldiğini anlamazsak, Bütün doğal sistemlerin zamanla meydana geldiğini anlamazsak, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
where all notions of reality will be constantly developed, | gerçekler sürekli değiştirilmiş ve mahvedilmiş | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
altered, and even eradicated; | öğretiler üzerine kurulacaktır öğretiler üzerine kurulacaktır. öğretiler üzerine kurulacaktır. öğretiler üzerine kurulacaktır. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
we must also understand that all systems are, in fact, | anlamalıyız ki bütün sistemler ,aslında Anlamalıyız ki bütün sistemler, aslında Anlamalıyız ki bütün sistemler, aslında Anlamalıyız ki bütün sistemler, aslında | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
invented fragments, merely for sake of conversation. | sadece insanlar tarafından uydurulmuş parçalardır. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
For there is no such thing as independence in nature. | tabiattan bağımsız hiçbir şey olmaz. Tabiattan bağımsız hiçbir şey olamaz. Tabiattan bağımsız hiçbir şey olamaz. Tabiattan bağımsız hiçbir şey olamaz. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
The whole of nature is a unified system of interdependent variables, | tabiatın bütünü birbiriyle ilişkili varlıkların müşterek sistematiğidir Tabiatın bütünü, birbiriyle ilişkili varlıkların müşterek sistematiğidir. Tabiatın bütünü, birbiriyle ilişkili varlıkların müşterek sistematiğidir. Tabiatın bütünü, birbiriyle ilişkili varlıkların müşterek sistematiğidir. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
each a cause and a reaction, existing only as a concentrated whole. | her neden bir sonuç oluşturur , var olan sadece yoğunlaştırılmış bir bütündür. Her neden bir sonuç oluşturu , var olan sadece yoğunlaştırılmış bir bütündür. Her neden bir sonuç oluşturur, var olan sadece yoğunlaştırılmış bir bütündür. Her neden bir sonuç oluşturur, var olan sadece yoğunlaştırılmış bir bütündür. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
You don�t see the plug to connect to the environment, | çevreye ne denli bağımlı olduğumuzu görmezsiniz Çevreye ne denli bağımlı olduğumuzu görmezsiniz, Çevreye ne denli bağımlı olduğumuzu görmezsiniz, Çevreye ne denli bağımlı olduğumuzu görmezsiniz, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
so it looks like we�re free� wandering around. | özgürmüşüz gibi görünür...kafamıza göre takılıyoruz. özgürmüşüz, kafamıza göre takılıyormuşuz gibi görünür. özgürmüşüz, kafamıza göre takılıyormuşuz gibi görünür. özgürmüşüz, kafamıza göre takılıyormuşuz gibi görünür. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
Take the oxygen away, we all die immediately. | oksijeni alırsanız ,hepimiz hemen ölürüz. Oysa, oksijeni alırsanız, hepimiz anında ölürüz. Oysa, oksijeni alırsanız, hepimiz anında ölürüz. Oysa, oksijeni alırsanız, hepimiz anında ölürüz. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
Take plant life away, we die. | bitki örtüsünü alın ,ölürüz. Bitki örtüsünü alın, ölürüz. Bitki örtüsünü alın, ölürüz. Bitki örtüsünü alın, ölürüz. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
And without the sun, all the plants die. | ve güneş olmadan ,bütün bitkiler ölür. Güneş olmadan, bütün bitkiler ölür. Güneş olmadan, bütün bitkiler ölür. Güneş olmadan, bütün bitkiler ölür. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
So we are connected. | Bizler birbirimizle bağımlıyız. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
We really must take into account the totality. | biz bunu tamamen öğreti olarak almalıyız. Bunu tamamen öğreti olarak almalıyız. Bunu tamamen öğreti olarak almalıyız. Bunu tamamen öğreti olarak almalıyız. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
This isn�t just a human experience on this planet, | bu sadece insanlığın bu gezegendeki tecrübesi değil Bu sadece insanlığın bu gezegendeki tecrübesi değil, Bu sadece insanlığın bu gezegendeki tecrübesi değil, Bu sadece insanlığın bu gezegendeki tecrübesi değil, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
this is a total experience. | bu toplam bir tecrübe toplam bir tecrübe, toplam bir tecrübe, toplam bir tecrübe, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
And we know we can�t survive without plants and animals. | ve bizler de bitkiler ve hayvanlar olmadan yaşayamayız ve bizler de, bitkiler ve hayvanlar olmadan yaşayamayız. ve bizler de, bitkiler ve hayvanlar olmadan yaşayamayız. ve bizler de, bitkiler ve hayvanlar olmadan yaşayamayız. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
We know we can�t survive without the four elements, you know? | 4 element olmadan yaşayamayız. Dört element olmadan yaşayamayız. Dört element olmadan yaşayamayız. Dört element olmadan yaşayamayız. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
And so, when are we really going to start taking that into account? | Ne zaman bunu bir öğreti olarak kabul etmeye başlayacağız? Ne zaman ki bunları gerçekten hesaba katmaya başlarız, Ne zaman bunu bir öğreti olarak kabul etmeye başlayacağız? Ne zaman bunu bir öğreti olarak kabul etmeye başlayacağız? | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
That�s what it is to be successful. | başarılı olunması gereken şey bu. Başarılmazı gereken şey bu. Başarılması gereken şey bu. Başarılması gereken şey bu. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
Success depends on how well we relate to everything around us. | başarı çevremizdeki herşeyle ne kadar iyi ilişki içinde olduğumuza bağlıdır. Başarı, çevremizdeki her şeyle ne kadar iyi ilişki içinde olduğumuza bağlıdır. Başarı, çevremizdeki her şeyle ne kadar iyi ilişki içinde olduğumuza bağlıdır. Başarı, çevremizdeki her şeyle ne kadar iyi ilişki içinde olduğumuza bağlıdır. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
I�m very aware of the fact that my grandson | büyük babamın arzu etmediği için Torunlarıma umdukları, Torunlarıma umdukları, Torunlarıma umdukları, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
cannot possibly hope | düzgün ,barış içinde ,herşeyin yolunda olduğu düzgün, barış içinde, her şeyin yolunda olduğu, düzgün, barış içinde, her şeyin yolunda olduğu, düzgün, barış içinde, her şeyin yolunda olduğu, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
to inherit a sustainable, | sosyal bir dünyayı sosyal bir dünya, sosyal bir dünya, sosyal bir dünya, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
peaceful, stable, socially just world | miras alamadığım miras bırakamadığım miras bırakamadığım miras bırakamadığım | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
unless every child today growing up in | gerçeğinin çok iyi farkındayım, gerçeğinin farkındayım, gerçeğinin farkındayım, gerçeğinin farkındayım, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
Ethiopia, in Indonesia, in Bolivia, in Palestine, in Israel | bugün Etyopya'da ,Endonezya'da, Bolivya'da,Filistin'de ,İsrail'de bugün Etiyopya'da, Endonezya'da, Bolivya'da, Filistin'de, İsrail'de bugün Etiyopya'da, Endonezya'da, Bolivya'da, Filistin'de, İsrail'de bugün Etiyopya'da, Endonezya'da, Bolivya'da, Filistin'de, İsrail'de | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
also has that same expectation. | yetişen her çocuğun aynı beklentiye sahip olduğu gibi. yetişen her çocuğun da, aynı umuda sahiptir. yetişen her çocuk da, aynı umuda sahiptir. yetişen her çocuk da, aynı umuda sahiptir. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 |